Diğer
    Ana SayfaSağlıkSedef hastalığı kader değil!

    Sedef hastalığı kader değil!

    -

     

    06012014 sedef2Sedeften ne zaman şüphelenmek gerekiyor? 

    Vücutta bazen kaşıntılı, üzeri beyaz kepeklerle kaplı kızarıklıklarda hastalıktan şüphelenmek gerekiyor. En sık diz, dirsek, saçlı deri, kuyruk sokumu gibi vücut bölgelerinde birkaç santimetre çapında kırmızı-kepekli döküntüler şeklinde görülüyor. Özellikle çocuklarda, boğaz enfeksiyonları sonrası boyutları bir santimetreden küçük olan yaygın döküntüler olabiliyor. Çok az sağlam deri bölgesi bırakacak kadar yayılabiliyor veya tüm vücut derisi kızarıp, kepeklenebiliyor. Bu tiplerin dışında iltihaplı döküntülerle seyreden formu olabildiği gibi, alışılmışın dışında vücudun koltukaltı, meme altı, kasık gibi kıvrım bölgelerini tutan çeşitleri de bulunuyor. Sedef hastalığı vakaların yüzde 5-10’unda eklemleri tutup eklem hareketlerini ağrılı hale getirebiliyor ya da tırnakları tutabiliyor. Ağız mukozası ve yüzde de görülebiliyor. Egzama ve alerjik deri hastalıkları ile karıştırıldığı durumlarda alerji testleri ve patolojik incelemeler ile ayırıcı tanı yapılıyor.

     

    Tedavi seçenekleri neler? 

    - Advertisement -

    Günümüzde çok sayıda tedavi seçeneği bulunuyor. Bazen şikayetlerin giderilebilmesi için çok sayıda ilacın bir arada kullanılması gerekebiliyor. Burada önemli olan sedef tedavisinin kişiye özgü olması… İlaç seçiminde ve tedavi süresinde belirleyici olan hastalığın yaygınlığı, belirtilerin yerleşim yeri, tırnakların tutulum şiddeti ve eklem tutulumu, daha önceki tedavilere yanıt, hastalığın nasıl seyrettiği gibi özellikler oluyor. Ayrıca hastanın cinsiyeti, yaşı, genel durumu, doğurganlık durumu da göz önüne alınıyor. Seçilecek tedavi şekli ve uygulama yolu, tedavinin süresi, ilaçların dozu hekim tarafından düzenleniyor. Hastalığın tedavi ve izleminde hekimlerin bilgi, tecrübe ve işbirliği içinde çalışmaları ne kadar gerekliyse sedef hastalarının önerilen tedaviye uyumu da o denli önem taşıyor. Kronik bir hastalık olması nedeniyle tedavisi de uzun soluklu oluyor. Doğru tedavi ile kontrol altına alındığında hastalığın ortadan kalkması ve uzun süren iyilik dönemleri sağlanabiliyor. 

    Sınırlı tutulumlu sedef hastalığında yan etkilerin daha az olması ve uygulama kolaylığı nedeni ile öncelikle lokal tedavi yöntemleri tercih ediliyor. Yani deri yüzeyindeki kepekleri uzaklaştıran ilaçlar, sentetik D Vitamini, kalsinörin inhibitörleri ve ve fototerapi (UVB) ayrı ayrı ya da kombinasyon şeklinde uygulanıyor. 

    Yerel tedavilere dirençli saçlı deri, yüz, genital bölge, kıvrım yeri, tırnak tutulumlu ve yaygın olgularda ilaç tedavisinin yanı sıra oldukça etkili olan PUVA tedavisi uygulanıyor. Deriyi ışığa duyarlı hale getiren bir ilaç aldıktan iki saat sonra hastaya ultraviyole A (UVA) ışınları belirli dozlarda uygulanıyor. Bunlara yanıt vermeyen olgularda son yıllarda biyolojik ajanlar da kullanılıyor.

     

    Hastaların tedaviye katkısı olabilir mi?

    Tetikleyici faktörlerin hastalık üzerindeki etkisi göz önünde tutularak hastada sigara ve alkolü bırakma, kilo verme, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinin tedavi ile birlikte yapılması gerekiyor. Hastalığın aktif dönemlerinde hastalığı alevlendirebilecek kaşıma, kese, banyoda liflenme gibi uygulamalardan kaçınılması önem taşıyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz