Derya Baykal, geçen yıl şeker hastası olduğunu öğrendi. Önce duygusal bir çöküntü yaşadı, kabullenmek istemedi. Şimdi hastalık hakkında bilinçli. Hayatını hangi yöne çevirmesi gerektiğini biliyor. Ve üstelik artık şeker hastalarının çok ‘şeker’ insanlar olduğunu düşünüyor!..
Hayatımız boyunca, yaşımız, sağlık durumumuz nereye doğru giderse gitsin biz kendimizi hep aynı yaşlarda aynı fiziksel güçte hissediyoruz. Oysa zamanla her şey değişiyor. Vücudumuz, yaşadıklarımızın etkisiyle tepkiler vermeye başlıyor. Bastırdığımız duygular, bilinçsizliklerimiz, kendini sağlık sorunu olarak, vakti geldiği zaman dışarı atıyor. İşte o an bir şok yaşıyoruz. 'Nasıl olur?' sorusunu sormaya başlıyoruz kendimize. Oysa hepsini biz hazırlıyoruz, farkında olmadan… Kabullenmek istemedi Derya Baykal, diyabet hastası olduğunu öğrendi… Hastalığını öğrendiğinde buna benzer duygular içindeydi. Önce hastalığını kabullenmek zor geldi ona. Erken, diye düşündü. Kendini hiç hasta olarak görmemişti. Hastalığın ne olduğunu bilmiyordu ve bu bilgisizliği onun daha da çok üzülmesine neden oluyordu. Sanki dünyanın sonu gelmişti. Şeker hastası olabileceğini hiç düşünmediği için, belirtileri de önemsemedi. Hep başka şeylerden şüphelendi. Yaşadığı kalp çarpıntılarını, kolundaki uyuşmayı, kalbinde olabilecek bir rahatsızlığa yordu. Kalp doktoruna gitti, kontrolleri yapıldı, tansiyonuna bakıldı… Sonuç; temiz! Derya Baykal, bütün bu sıkıntılarla uğraşırken, stresin daha yoğun olduğu günler yaşamak zorunda kaldı. Eşi Ferhan Şensoy, ayağını kırdığı için hastaneye kaldırıldı, kızının bir sağlık problemi çıktı. Baykal da bu dönemini hastanede geçirmek zorunda kaldı. İşte o sırada canı, daha önce ağzına sürmediği, kola gazoz gibi gazlı içecekler çekmeye başladı. Sebebini hiç anlamadı. Birdenbire kaybettiği kiloların nedenini ise üzüntüye bağladı. Aslında diyet yapmadan kilo vermek biraz da hoşuna gidiyordu! Gözleri sinyal verdi Hastanede geçirdiği günlerden bir gün, eve dönerken, arabada gözlerinin on metre ileriyi göremediğini fark etti. Doktoru, 'Bu yaştan sonra gözlerde aniden uzağı görememe olmaz, siz en iyisi yarın tiroidlerinize ve şekerinize baktırın' dedi. Hemen ertesi gün şeker tahlili yaptıran Derya Baykal, tokluk şekerinde 120, açlık şekerinde 60-80 arasında olan sınırın, kendisinde 368 olduğunu görünce ilk şoku yaşadı. Üstelik beş gün sonra da bir aylık turneye çıkması gerekiyordu. 'Önce çok panikledim. Doktor seçiminde ilk anda doğru karar veremedim. Sonra turne boyunca Ankara'da Ömer Bey beni takip etti. Tabii şoklarımı, tepkilerimi de önce o yaşadı benimle.' Doktoru, 'Hap cevap vermedi, insülin kullanacaksın' dediği zaman, Derya Baykal, belki gençliğinden beri ilk kez bu kadar sert bir tepki verdi. Avaz avaz bağırmak, masayı tekmelemek gibi!.. İnsülin kullanmayı kabul etmeyip, doktorun odasından çıkan Derya Baykal, o akşam 400 şekerle oyununu oynadı. 'O kadar yüksek şeker insanda unutkanlığa neden oluyor. Oyunda sürekli su içiyorum, duraksamalarım oluyor, hem bir şeyle mücadele ediyorum hem oyunu oynamaya çalışıyorum. Bu çok zor bir şey. Oyundan sonra doktorum bana dedi ki "Profesyonellik neymiş çok iyi anladım. Gündüz benim muayenehanemdeki kadın nerde, şu anda sahnede gördüğüm insan nerde!.." Psikolojik çöküntü Derya Baykal, bir çok hastaya göre, hastalık hakkında bilgi sahibi olan biriydi. Çünkü eşi Ferhan Şensoy'da da şeker var. Ancak onun insülin kullanması gerekmiyor. Baykal'ın zor kabullendiği şey de insülin kullanmak oldu. 'Bende hastalığın psikolojik yanı çok ağır oldu. Bir anda çöktüm. Şu an atlattım, ama çok zor oldu ve uzun sürdü. Uzun süre psikolojik destek aldım. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum, çok sağlıklı bir insan olduğumu düşünüyordum. Normalde vitamin bile almayan bir insanım. Kırk yılın başı, başım ağrırsa, bir migren ilacı alırım o kadar.' İnsüline bu kadar çok tepki göstermesini bilinçsizliğine bağlıyor. 'Bunu önemle vurgulamanızı istiyorum, çünkü bugün hala şekeri çok yüksek olup insülin kullanmayan ve her geçen gün tehlikeye biraz daha yaklaşan insanlar var. Ben, bilgi sahibi oldukça bunu da kabullendim. Eğitimini aldım, zaten elim bu tip şeylere yatkındır.' Baykal, bunu kabullendikten sonra, bir şeyi daha çok net olarak anladı: Artık hayatının değişmişti. 'Anladım ki ben bundan sonra daha sağlıklı besleneceğim, daha sağlıklı olacağım, spor yapacağım. Yani başka bir yaşama geçiyorum.' Derya Baykal'ın hastalığı, Tip 1 diyabet. Günde dört kez insülin iğnesi olması gerekiyor. Pankreasta bulunan, insülin üreten beta hücrelerinin zedelenmesi nedeniyle ortaya çıkan Tip 1 diyabet, daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülüyor.- Advertisement -
Herkes destek oldu Etrafındaki herkesin destek olmasına rağmen, Derya Baykal, konuyu yakından tanıyanların yanında daha huzurlu olduğunu hissediyor. Çünkü yemekten hemen önce çıkarıp iğnesini yapması gerekiyor. Bilmeyenlerin yanında bu, zaman zaman rahatsız edici olabiliyor. Hastalığın ilk aylarında, bu da onun için büyük zorluk yaratmış. İğneyi gizli yapmak istemesi, bir defasında zamanı iyi ayarlayamadığı için, büyük bir tehlike yaşamasına neden olmuş. Artık kendini daha özgür hissediyor ve özellikle kalabalık ortamlarda, herkesin görebileceği şekilde iğnesini yapıyor, şekerini ölçüyor. Çünkü bu konuda insanların bilinçlenmesini istiyor. Türkiye Diyabet Vakfı'yla da çalışmalar yapıyor. 'Bu bir eğitim. Bunu öğrendikçe kendimi ve çevremi çok eksik buldum. Zaman zaman yanımızdaki insanlara ciddi bir şekilde yardım etmemiz gerekebiliyor. Yanımızda şekeri düştüğü için bayılan biri olabilir. Eğer bir parça bilginiz varsa ona yardım edebilirsiniz.' Artık farklı bir insan Derya Baykal, hastalıktan sonra hayatının yüzde 95 değiştiğini söylüyor. 'Ben daha ziyade başkaları için yaşayan bir insandım. Bilinçlendikten sonra kendim için yaşamaya başladım. Çünkü ben olmazsam yanımdakilere de bir yararım olmayacak. Biraz egoistlik olarak düşünebilirsiniz, ama asla değil. Önce benim sağlığım, benim isteklerim, benim duygularım… Artık başkaları için sıkıntıya girerek bir şey yapmak istemiyorum. Hayatım boyunca böyle yaşadım, ama artık başkaları mutlu olsun diye istemediğim bir şeyi yapmayacağım.' Küçük bir not… Şeker hastalığının nedenlerinden biri de stres. Bir türlü hayır diyememek, başkalarını düşünmek, kendi istek ve duygularını bastırmak… Dikkatli olmakta fayda var! Derya Baykal, son olarak, belirtilere dikkat edip, mutlaka şeker tahlili yaptırılmasını tavsiye ediyor. Çünkü erken teşhiste sadece hapla tedavi mümkün. Baykal da bu konuda bir misyonu yüklenmek ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak istiyor. Bodrum'da gerçekleştirdikleri 'Şekerli Sohbetler'de bir çok şeker hastasıyla biraraya gelip hastalık üzerine konuşuyorlar. 'Şeker hastaları çok şeker insanlar genelde. Çok duygusal ve hassas insanlar olduklarını gözlemledim…' Baykal'ın gözlemi ilginç, ama muhtemelen de doğru. Bunu anlamak için etrafımızdaki şeker hastalarına göz atalım yeter!
|