Yazı uğurlarken bir yandan da yazdan kalan en güzel günleri yaşarsınız Eylül ayında… Güney kıyıları ise her zamankinden huzurlu, her zamankinden büyüleyici olur bu zamanda. Biz de, bu yazı unutulmaz anılarla bitirmek isteyenleri düşündük ve Marmaris’in en güzel iki beldesinde durakladık: Selimiye ve Datça.
SELİMİYE Tatilde nereye gideceğime dair uzun süre kararsızlık yaşadığım bir dönemde, iş arkadaşlarımdan biri, 2 sene üst üste tatil yaptığı Marmaris’in Selimiye köyünden ve onun şirin pansiyonlarından bahsetti. “Çok güzel bir koyu var, doğada, kuş sesleri içinde kafanı dinlemek istiyorsan mutlaka git” dedi. Hemen google’a girip ‘Marmaris – Selimiye Köyü’ adıyla arama yaptım. Doğanın içinde, açık denize yarı kapalı bir koy ve o koya konumlanmış şirin mi şirin bir köy çıktı karşıma. El değmemiş, hala bakir, küçük bir balıkçı köyü. Pansiyonları da oldukça şirin görünüyordu. Lüks adına fazla beklentiniz yoksa, doğayla içiçe, küçük, samimi ve hijyenik yerler sizin kriterlerinizi karşılıyorsa özellikle Mavi-Deniz, Garden Beach ve Nane-limon’dan yana tercihlerinizi kullanabilirsiniz. Çoğu tesis 8-10 odalı olduğundan insanlar çok önceden yer ayırtıyorlarmış… Öyle çat kapı yer bulmak pek mümkün değil yani… 10 bungolovlu, denize sıfır “garden beach” motelle anlaştım… Oda-kahvaltı 50 ytl’ye konaklayabiliyorsunuz… Selimiye, özellikle mavi yolculuk teknelerinin mutlaka bir gece uğradıkları, güzel bir koyda gizlenmiş bir cennet. Denizi durgun, sakin, doğal bir sığınak… İskele kenarında toplanmış küçük lokantalar, ufak pansiyon ve moteller köyün doğasını bozmayacak şekilde sıralanmışlar. Genellikle teknelere hizmet veriyor sahildeki lokantalar. Teknelerin en favori mekanı Sardunya restoran… Köy yeşillikler içinde… Büyük bir plajı yok ama çoğu yerde iskelelerden denize girme imkanı var… Deniz suyu Temmuz ayında oldukça ılık. Tavsiyem, olmazsa olmaz tekne turlarıyla Selimiye koyu ve civarının tadını doyasıya çıkarmanız. Tavşan Adası-Manastır-Dişlice mutlaka uğramanız gereken koylardan başlıcaları. Tatilimizin ikinci gününde, arabayla Selimiye’den çıkıp Orhaniye istikametine doğru yol aldık, ilk durağımız Bayır köyü oldu… Bu köyde sizi, 2000 yıllık olduğu söylenen büyük bir çınar ağacı karşılıyor. Eger bu ağacın altında hızlı bir sekilde 3 tur atıp dilek tutarsanız, dileginizin çok hızlı bir şekildegerçekleşeceğine inanılıyor. Çınarın gölgesinde oturup buzlu ayran içmeyi de unutmayın… Bayır Köyü, Bozburun, Selimiye Akdeniz ile Ege’nin buluştuğu cennet… - Advertisement - DATÇA Önce eski Datça Aslında Datça’yı Datça yapan, civarındaki küçük koylara serpiştirilmiş köyler ve özgün yerleşim alanları. Arabanızla yol alırken levhaları dikkatle takip edip, girebildiğiniz tüm koylara girip, keşif gezileri yapın. Göreceğiniz yerler o kadar çok ki; Datça’ya 4 km uzaklıktaki 7 kilometrelik kumsalıyla Karaincir koyu, 20 dakika mesafede hilal şeklindeki limanıyla tatilcilerin gözdesi Hayıtbükü, yine en güzel koyları arasında sayabileceğimiz Palamutbükü ve tabi ki Datça’ya 30 km mesafede yeralan Adatepe Burnu ile Bozan burnu arasındaki Aktur. Hemen hepsinde kalınacak yer bulmak mümkün. Kargı ile inciburnu arası ise dalışçıların uğrak mekanı. Datça limanından kalkan teknelerle Knidos, Palamut Bükü, Domuz Bükü, Akvaryum ve Kargı koylarını gezebilirsiniz. Dalış, su kayağı ve yelken sörfü yapmak isteyenler için de tesisler var. |