Diğer
    Ana SayfaBeslenme & DiyetSelülitlere veda zamanı

    Selülitlere veda zamanı

    -

     Cilt altı bağ dokusunun iltihaplanmasına “selülit” deniliyor ve ne yazık ki her kadında selülit oluşma ihtimali bulunuyor. Paniğe kapılmıyoruz ve onunla savaşmanın yollarını öğreniyoruz.

    Eskiden selülitin lafı edilmezdi çünkü kadınlar dış görünüşleri ve sağlıkları konusunda bu kadar detaylı düşünmüyordu, bir dirhem et bin ayıp örtüyordu. Günümüz kadınları ise baştan ayağa kendini inceliyor, ihtiyacı olan bölgelere vakit geç olmadan müdahale ediyor, sağlıklı beslenmeye ve spor yapmaya çalışıyor. Ancak bu gidişatta bir de çelişki var; kadınlar artık daha az hareket ediyor, mutfak için yaptıkları alışverişlerde daha fazla işlenmiş gıda seçeneği ile karşılaşıyor. Eskiden sadece pazardan alınan doğal gıdalarla hazırlanan sofraların yerini hızlı hazırlanmış yemekler, restoranlarda sipariş edilen bol yağlı soslu seçenekler, görmezden gelmekte zorlanılan tatlılar alıyor. Bunlara bir de tüm gün ofiste oturmak ve her yere otomobil ile gitmek eklenince selülit sorunu kaçınılmaz oluyor. Medical Park Göztepe Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, selülit ile etkili bir şekilde savaşmanın yollarını anlattı.

    Türk kadınında selülit görülme oranı nedir? Genetik yatkınlığımız var mı?
    Türk toplumundaki kadınların fiziksel yapılarına baktığımızda (halk arasında yuvarlak hatlı da denmekle beraber) genellikle kalça ve basen kısımlarının geniş olduğunu görüyoruz. İşte vücuttaki bu yuvarlak hatlar aynı zamanda dişiliğin simgesi östrojen hormonunun da etkinliğini gösteriyor. Dolayısıyla genetik yapı olarak yatkın olduğumuz söylenebilir. Ancak bu tek faktör veya temel neden değil. Dünya ortalamasına baktığımızda toplumuzdaki selülit şikayetleri de bu oranlarla paralel seyrediyor. Gelişim dönemindeki kadınların yüzde 12’sinde, hamile kadınların yüzde 20’sinde, menopoz dönemi ve sonrası kadınların yüzde 25’inde, tüm yaşlarda vakaların yüzde 43’ünde selülit şikayetleri ile karşılaşılıyor. Fazla kilolu, şişman, normal veya zayıf kadınların hemen hemen hepsinin selülit şikayetleri bulunuyor.

    Selülit vakalarında artış olduğunu düşünüyor musunuz?
    Son yıllarda hava ile su kirliliği, hazır gıdalardaki çeşitli katkı maddeleri ve hazır gıda tüketimindeki artış, meyve ve sebzelerdeki ilaçlama, en önemlisi de stresli yaşam bizleri erken yaşlandırıyor. Hormonlu, katkı maddeli gıdaların aşırı tüketimi sonucu sağlıksız kan akışı hücrelerin yeterli ve kaliteli beslenememesi, ofis ortamında, kapalı ortamlarda yani oksijenin yeterli olmadığı ortamlarda uzun süre çalışmak, AVM’lerde veya kapalı alanlarda gereğinden fazla vakit geçirmek sonucunda hücrelere yeterli oksijen ulaşmıyor. Hücre yenileme yeteneği azalarak ciltlerde erken yaşlanma sorunları başlıyor. Yaşam şartlarındaki bu tür değişimler ve adaptasyonlar selülit şikayetlerinin artmasına neden oluyor.

    - Advertisement -

    haziran-2013-diyet-resim-2Selüliti nasıl tanımlayabiliriz?
    Tıbbi terimlerin sonundaki “-it” eki bize “iltihaplanma” olduğunu gösteriyor. Bu bilgi doğrultusunda “selülit”i de cilt altı bağ dokusunun iltihaplanması olarak adlandırabiliriz. Başka bir deyişle cilt altı bağ dokusunun fıtıklaşması da denilebilir. Cilt yüzeyinde görüntü ise gamze şeklinde veya toplumdaki yaygın tanımla portakal kabuğu görünümünde oluyor. Kadınların yüzde 80- 95’inde görülüyor. Oluş nedenleri arasında, cilt altı bağ dokusunda engebeli görünüme yol açan gevşeklik, ödem (su tutulması) genellikle genetik yatkınlığı olan kişilerde ve sıklıkla hormonlarla ilişkili olarak, mikro dolaşımın bozulması ve bununla ilişkili olarak cilt altı yağ tutulumunun artması gibi bir kısırdöngü şeklinde birbiriyle ilişkili çok sayıda mekanizmayla bağlı bir hastalık… Selülit ağırlıklı olarak kadınların sorunu olmakla birlikte, kilo alan ve androjen hormon eksikliği veya yetmezliği olan erkeklerde de görülebiliyor.

    Bu yapılar vücutta nasıl gelişiyor?
    Selülit üç aşamada gelişiyor. Birinci aşaması dolaşım bozukluğu; damarlardan çıkan su dokulara doluyor. Dokular acılı ve duyarlı oluyor. İkinci aşamada ödem daha da fazlalaşıyor. Üçüncü aşamada, bu dokularda biriken yağ, su ve tuz molekülleri organizma tarafından kullanılamıyor ve selülit yerleşiyor. Genellikle vücudun bacak, kalça, diz yanları, kolların üst kısımları ve göbek bölgelerinde oluşuyor.

     

    Devamı diğer sayfada



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz