Suni hormonlu, ilaçlı ya da katkı maddeli… Günümüzde alışveriş yapmak hiç de kolay değil doğrusu. Hangi ürünü almaya kalksak, pek çok hastalığa adeta davetiye çıkarıyor. Sağlıklı yaşamak isteyenler, hastalıklardan korunmanın yolunun “Ekolojik besinlerden” geçtiğinin farkında. Peki, ya siz?
Çevreye zarar vermiyor!
Ekolojik ya da diğer bir deyişle organik tarım; kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir tarımsal üretim biçimi. Amaç, toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumak. Beslenme ve Diyet Uzmanı Selahattin Dönmez’e göre sağlığımızı tehdit eden dört önemli faktör mevcut. Bunlar; genleriyle oynanmış tohumlar, zirai ilaçlamalar, suni hormonlar ve katkı maddeleri. Zirai üretimde kullanılan sentetik, kimyasal ilaçlar ve suni gübreler, dünya genelinde hava kirliliğine yol açıyor. Ayrıca hormon içeren ve genetik mühendisliğinin ürünü olan besinler de, doğanın öz yapısını bozuyor. Bunların sonucunda, bitkilerin fizyolojisi ve yapısı değişime uğruyor. Bunlardan en tehlikelileri ise, zirai ilaçlamalar ve gıda katkı maddeleri.
Sağlıklı bir yaşam sunuyor
Bugün markete ya da pazara gittiğimizde, ürünlerin maalesef bir çoğunda gıda katkı maddesi bulunuyor. Bunlardan kurtulmanın tek yolu ise etiketlere bakıp içinde kimyasal madde olmayanları tercih etmek. İşte, bu noktada kurtarıcımız, hiç kuşkusuz ki “ekolojik” ürünler. Çünkü “Konvansiyonel” olarak adlandırılan bu tarımın yarattığı ciddi tahribatlara karşılık, “ekolojik” tarım çevreye zarar veren hiçbir etken içermiyor. Konvansiyonel tarımda oluşan toksik metaller toprağa, suya ve besinlerimize karışarak sağlığımızı ciddi anlamda tehdit ediyor. Selahattin Dönmez’e göre bu metallerin etkileri uzun ve kısa vadede; uykusuzluk, yorgunluk, baş ağrısı, egzama, hafıza kaybı ve konsantrasyon eksikliği, depresyon, bağışıklık sisteminde zayıflık, oto immün hastalıklar, yüksek tansiyon olarak karşımıza çıkıyor. Konvansiyonel tarımın bir başka önemli noktası da; kimyasal maddelerin çoğunun kanserojen etkiye sahip olmaları. Dünya genelinde yapılan bir araştırmada; tütünde yoğun şekilde yararlanılan tarım ilaçlarının, akciğer kanseri oranını dünya genelinde yüzde 2, Türkiye genelinde de yüzde 5 oranında artırdığı gözler önüne serilmiş. Ayrıca, yine konvansiyonel tarımda pek çok marmelatta kullanılan katkı maddeleri kansere yol açabiliyor. Ekolojik ürünlerde ise tatlandırıcı olarak hiçbir zararı olmayan bal ve elma suyu konsantresi kullanılıyor. Ayrıca, ekolojik üründe kullanılan ambalajlar mümkün olduğunca geri dönüşümlü ve doğaya uygun elde ediliyor.
Nerelerde bulabilirsiniz?
Ekolojik ürünler şimdilik çoğunlukla doğal ürün dükkanlarında ve aktarlarda satışa sunuluyor. Bu dükkanlarda baharatlardan tahıl ve reçellere, kurutulmuş sebzelerden meyvelere kadar hemen her şeyi bulmak mümkün. Ayrıca, artık bazı restoranlar da sadece ekolojik ürünler içeren mönülerle hizmet ediyorlar. Organik ürünlerin pahalı olması, tüketicinin şikâyetçi olduğu bir nokta. Ancak ortaya çıkan her ürün, piyasaya çıkmadan önce rapor almak için yurt dışına gönderiliyor. Bu da fiyatlara yüzde 20 -30 oranında yansıyor. Ekolojik beslenmenin bizi pek çok hastalıktan koruduğunu ve zinde kalmamızı sağladığını düşünürsek, bu fiyatlar rahatsız edici olmamalı.
EKOLOJİK Mİ, DEĞİL Mİ?
Bir ürünün “ekolojik” olarak adlandırabilmesi için, bağımsız bir kontrol kuruluşu tarafından sertifikalandırılmış olması gerekiyor. Bunu, alışveriş yaparken ürünün üzerindeki etiketten teşhis edebilirsiniz.
*Denetim firmasının, organik ürün satan şirkete verdiği sertifikanın, bir kopyasının, satış noktasında görülür bir şekilde asılması şart görülüyor.
*Etiket üzerinde Tarım Bakanlığı’nın organik tarım logosu yyeralıyor olmalı.
*Ekolojik ürünler, diğer ürünlerden ayrı reyon ve bölümlerde satışa sunuluyor.
*Reyonda “organik ürün” reyonu olduğu açıkça belirtiliyor.
*Ürünün kapalı ambalajlarda olmasına da dikkat edin. Çünkü açıkta satılan ürünler, ekolojik değerini kaybediyor.
NE SAĞLIYOR?
*Toprağın canlı tabakasını koruyor
*Çevre kirliliğini önlüyor.
*Kanser, kalp hastalıkları ve alerji gibi hastalıklara karşı koruyucu etkisi var.
*Hasta olanların yaşam kalitesini yükseltiyor.
* Hastalıklar sonucunda oluşabilecek komplikasyonları önlüyor.
* Alerjik cilt hastalıklarını engelliyor.
* Damarların yaşlanmasını önlüyor
*Antiaging görevini üstleniyor; yaşlanmayı geciktiriyor.
* Toksinlerin boşaltılmasını sağlıyor.
* Hücre sağlığını koruyor.
*Kanın temizlenmesine yardımcı oluyor.