Diğer
    Ana SayfaSağlıkSiz sorun uzmanlar yanıtlasın

    Siz sorun uzmanlar yanıtlasın

    -

    “Sağlık konusunda aklınıza takılan ya da sormaya çekindiğiniz sorular mı var? Artık merak ettiğiniz cevaplara kolayca ulaşabileceksiniz…”

    “İki adet arasında sürekli akıntım oluyor. Ama periyotlarım gayet düzenli. Bu durum normal mi?” İdil B.
    Doç. Dr. Hüsnü Görgen-Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

    İki adet arasında yani adet kanamalarının ortasında akıntı olması tamamen fizyolojik bir durumdur. Bunu anlamak için adet mekanizmasına bakmak gerekiyor. Kadın üreme organları içerisinde bulunan yumurtalıklarda yaklaşık olarak 300- 400 bin adet olgunlaşmamış yumurta hücresi bulunuyor. Adet kanamalarının başlaması ile yani ergenlikten menopoza kadar bu olgunlaşmamış yumurta hücreleri, her adet döneminde bir tanesi tam olgunluğa ulaşarak yaklaşık adet döneminin ortasında yani 14- 15’inci günlerde çatlayarak tüplerin girişine atılıyor. Bu dönemdeki cinsel birleşmelerde rahim ağzı (serviks) etrafına atılan sperm hücreleri önce rahim içerisine, daha sonra da tüplere geçerek yumurta hücresine erişiyor. Spermlerin vajenden rahim içerisine girmesi için rahim ağzında bulunan koyu sümüksü tıkaç yumuşuyor ve akıntı şeklinde vajene akıyor. İki adet arasında görülen fizyolojik akıntı da rahim ağzından spermlerin geçmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle yaşadığınız durumun bir sorun değil, normal bir süreç olduğunu bilmeniz gerekiyor.

    “Ağzımda sık sık aft çıkıyor. En çok da dudağımla dişimin arasında oluyor. Bazen o kadar büyüyor ki yemek dahi yiyemiyorum. Bu neden kaynaklanır? Ne yapabilirim?”
    Ahu T. Dt. Sevgen Eralp-Uzman Diş Hekimi

    Aft; dilde, yumuşak damakta, dudak ve yanakların iç kısımlarında görülen küçük, yüzeysel ülserler olarak tanımlanıyor. Bu yapının oluşumunu hızlandıran, kolaylaştıran birçok olumsuz faktör belirlenmiş olsa da, aftın asıl oluşum nedeni henüz bilinmiyor. Dolayısıyla aftın nedenleri değil de aft oluşumunu hızlandıran sebeplerin bilinmesi önem taşıyor. Aft oluşumunu kolaylaştıran faktörlerin başında stres geliyor. Ayrıca kadınlarda regl öncesi dönemler ile stresli ve gergin çalışma koşulları da aft oluşumunu kolaylaştırıyor. Aşırı tuzlu ve baharatlı yiyecekler, ağız içi mukozayı tahriş ederek aft oluşumunu hızlandırabiliyor. Dişlerinde kötü dolgu ya da kaplamaları olan, dişler ve çene yapısında bozukluk olan kişilerde, ayrıca çapraşık duran bir dişin ya da restorasyonun sert kenarının sürekli ağız içi mukozaya sürtünmesi de aft oluşumuna zemin hazırlayabiliyor. Vücudumuza faydaları bilinen demir ve B12 vitamini eksikliğinde, aft oluşumunun hızlandığı ve ağız içi yaraların iyileşme sürelerinin uzadığı da biliniyor. Bazı diş macunlarının içinde bulunan, diş macununun daha çok köpürmesine yardımcı olan “sodyum lauryl sulphate” (SLS) maddesi, ağız içi mukoza bütünlüğünü bozarak, bu yapının oluşumuna zemin hazırlıyor. Periyodik olarak aft problemi yaşayan kişilerin, özellikle bu kimyasalın minimum olduğu diş macunlarını kullanmaları öneriliyor.

    - Advertisement -

    Ağızda aft çıkması halinde herhangi bir tedavi yapılmasa bile en geç 10 gün içinde iyileşme görülüyor. Bununla birlikte ne yazık ki aftın daha hızlı iyileşmesini sağlayacak medikal bir tedavi bulunmuyor. Fakat bu dönemi daha az ağrılı atlatmak mümkün. Aft görülen dönemde, acı, baharatlı, çok sıcak yemekler ile yine yüksek ısılı içeceklerden uzak durmak öneriliyor. Bunun dışında aft için özel üretilen jel, sprey ya da gargaralardan fayda görülebiliyor. Bu tür ürünler aftın üzerine sürüldüğünde, söz konusu yapıyı ağız içi ortamdan izole ederek, mekanik olarak zarar görmesini engelliyor. Tüm bu önlemlerin yanı sıra bir uzmana muayene olarak, önerdiği tedaviyi sürdürmenin daha sağlıklı sonuç almaya yardımcı olacağının unutulmaması gerekiyor.

    “Omurgama yakın bölgede lipom yağ bezesi var. Sırtımı sert bir zemine yasladığım zaman ağrı yapıyor. Bunun dışında fiziken beni rahatsız etmiyor. Estetik bir kaygıyla bunu aldırmak doğru mu? Farklı tedavi yapılabilir mi?” Beyhan S.
    Op. Dr. Salih Şentürk-Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

    Lipom ya da yağ bezesi, yumuşak doku veya bağ dokusundan çıkan tümörler arasında sıklıkla görülüyor. Bunların yarıdan fazlası deri altında yer alıyor ancak ayrıca kas içinde, eklemlerde, omurilikte, karın boşluğunda, sindirim sistemi organlarında, meme dokusunda ve hatta kalpte de görülebiliyor. Kas ve iskelet sistemi lipomlarının tanısında ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kullanılıyor. Lipomun kesin tanısı patolojik değerlendirmeyle konuluyor ve genellikle parça almak yerine, lipomun tamamının çıkartılması tercih ediliyor. Kozmetik olarak rahatsızlık vermesi, patolojik tetkiki yapılarak iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığı ayrımının yapılabilmesi için ağrı ve bası hissi gibi yakınmalar oluşturması durumunda alınması öneriliyor.

    “26 yaşındayım. Havanın soğuk ve yağmurlu olduğu günlerde bacaklarım çok ağrıyor. Bazen uykumu kaçıracak kadar şiddetleniyor. Annem romatizma olabileceğini söylüyor ama bu yaşta romatizmam olabilir mi? Ne yapmalıyım?”
    Hülya K.  Op. Dr. Hasan Doğan-Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

    Havanın soğuk olduğu zamanlarda, 26 yaşındaki bir insanın bacak ağrısı çekmesi normal bir durum değil. Romatizma için yapacağınız birkaç tahlil sorununuzun ne olduğunu ortaya koymaya yardımcı olabilir. Teşhisin ardından buna uygun tedavi, sağlığınıza kavuşmanızı sağlar. Ancak yüzde 90 ihtimalle tahlillerinizin normal çıkacağını düşünüyorum. Bu nedenle eklem rahatsızlıkları konusunda uzman bir doktora başvurmanızı öneriyorum.

    “Birkaç aydır parmaklarımda kurulukla başlayan yaralar çıkıyor. Birkaç gün içinde neredeyse tüm elimi sarıyor ve derim parçalanıyor. Acı vermiyor ama çok kaşınıyor. Kaşıdığımda da küçük kanamalar oluyor. Sonra da kendiliğinden geçiyor. Sanki hiç olmamış gibi elim yine normale dönüyor. Yediğim bir şey dokunuyor olabilir mi?”
    Defne M. Dr. Serpil Özyılmaz-Dermatoloji Uzmanı

    Sorununuzun temelinde dishidrotik egzama yani ter bezlerinin egzaması olabilir. Genellikle mevsim geçişlerinde görülen bu durum, kişilerde terlemenin artmasıyla birlikte çevresel kimyasal ajanların ter bezi içine girişini tetiklediği bir tür alerjik reaksiyondur. Bu tetikleyiciler arasında öne çıkan nikel günlük hayatta kullandığımız birçok malzemede bulunuyor. Nikel hassasiyeti olan kişilerde alerjik durumlar ortaya çıkabiliyor. Bu kişilerde terlemeyle birlikte vücut tepki olarak egzamayı şiddetlendiriyor. Terlemeyle birlikte deride önce kaşıntı, bir-iki gün içinde de döküntü meydana gelebiliyor. Kolye, küpe, bileklik, zincir, kemer gibi imitasyon takılarda, deodorant, gözlük, toka, iğne, tıraş bıçağı, çanta tokaları, takılar, metal aksesuar, düğme ve süs eşyaları ile bazı kozmetik ve temizlik ürünlerinde de nikel bulunabiliyor. Ayrıca nikel, muz gibi gıdalarla çapraz reaksiyon verebiliyor. Yani dolaylı olarak gıda ile bağlantısı olduğu da söylenebilir. Ancak bu alerji daha çok mevsim ve çevresel kimyasallar yani temizlik ajanları ve nemlendiriciler gibi ürünlerden kaynaklanabiliyor.

    Formsanté – 2015 Mayıs sayısı



    Önceki İçerik
    Sonraki İçerik

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz