İlişkilerde adım atan değil teklif bekleyen; işyerinde öneri sunmadan hep verileni yapan, hayatta talep etmek yerine sunulanı kabul eden kadın modeline son vermek için tek ihtiyacımız olan şey kendini ifade etme cesareti…
Cesaret kavramının sizin sözlüğünüzdeki anlamı nedir? Başkalarının “yapamazsın” dediği büyük adımları atmak mı yoksa yolda bir insana sadece adres sorabilmek mi? Cesur bir insanı nasıl tanımlarsınız? Peki ya cesur bir kadını? Cesur kadın kariyer yapan kadın mıdır sizin için, yoksa ne iş yaparsa yapsın kimsenin ne dediği ile ilgilenmeden kendi istediği gibi yaşayan mı?
Cesaret çok geniş bir kavram aslında ve belki de onu günlük hayatımıza dahil edebilmek için özellikle bilişsel davranışçı terapilerde ve yaşam koçluğu pratiğinde kullanılan “assertiveness-kendini ifade etmede cesaret” kavramı ile tanışmalıyız. Çünkü bu kavram hayatın her alanında kendini cesurca ifade etmeyi tanımlıyor. Marmara Psikiyatri’den Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Benna Müftüoğlu ile cesaret ve girişkenlik üzerine yaptığımız sohbetten hayatınıza dahil edebileceğiniz başlıkları derledik.
Dr. Müftüoğlu, cesareti, “Sevdiğiniz kişiye olumlu duygularınızı açmaktan tutun da, patronunuza iş yoğunluğu ile ilgili olumsuz düşüncelerinizi iletmeye, ilişkilerinizde yolunda gitmediğini düşündüğünüz konuları muhataplarına iletmeye kadar özel ve mesleki iletişimi ilgilendiren önemli bir özellik” olarak tanımlıyor ve devam ediyor: “Saldırgan ve rahatsız edici olmaksızın kendine güven ve kendinden emin olma yetisi olarak tanımlanan bu davranış biçimi öğrenilebilir bir yetenek ve bir tür iletişim becerisidir. Türkçe’de girişkenlik, atılganlık gibi farklı karşılıkları olmakla birlikte bu kavramı “iletişimde/kendini ifade etmede cesaret” olarak açıklamak mümkün. Bilişsel olarak girişken olmak; kaygı ve endişe içeren düşüncelerin size engel olmamasıdır. Davranışsal olarak girişken olmak; isteklerini başkalarına saygı göstererek ifade etmektir. Girişken insanlar kendi bakış açılarını savunmaktan, hedeflerinden ve diğer insanları etkileme çabasından utanmaz. Duygusal anlamda girişkenlik ise olumlu ve olumsuz hislerimize, edilgenliğe (pasifliğe) düşmeksizin tepki vermektir. Sonuç olarak girişkenlik; insanlara öneriler sunabilmek, saldırgan olmadan kendi hakkını koruyabilmek, insanların karşılamak istemediğiniz talepleri karşısında donup kalmamak, insanlara teklifler sunabilmek ve onlardan bir şeyler talep edebilmektir.”
Bazı insanların girişken olabilmeleri için düşük kendine güven, kaygı, eleştiriye duyarlılık ve aşırı edilgenlik gibi psikolojik özelliklerini aşmaları gerekiyor. Kendini cesaretle ifade edebilmenin en önemli koşulunun kendine güven olduğunu söyleyen Dr. Müftüoğlu, “Kendine güvenin gelişmesi bu dünyada işe yaradığın duygusunu tatmak, hayatın pek çok alanında tamamen kendin olarak varlık göstermekle mümkün. Bunlar arkadaşlıkları, sosyal ilişkileri, iş ve akademik alandaki kazanımları, fiziksel kabiliyetleri ve ahlaki doğruluk gibi değerleri içerebilir” diyor.
Kendini cesurca ifade edenlerin özellikleri
• Hayır diyebilmek
• Hata yapmaktan korkmamak
• Kendi ihtiyaçlarına önem vermek
• Olumsuz duygu ve düşünceleri sağlıklı ve pozitif şekilde ifade edebilmek
• Davranışlarının sorumluluğunu almak
• Yanlış anlaşılmaktan korkmamak
• Kişisel önceliklerini ifade etmek
• Kendine saygı duymak
• Kendi olmak
• Suçluluk duymaksızın kendini ifade etmek
• Eleştiri ve iltifatları olumlu şekilde kabul edebilmek
Adım adım cesaret
•Karşınızdaki insanın ilgisini çekebilmek için doğru zamanı seçin. Kendinizi ifade etmek ve karşınızdakinin dikkatini kolayca kendinize çekmek için başka şeylerle meşgul olmadığı zamanları tercih edin.
•İnsanlara sizi rahatsız eden davranışlarını yargısız bir şekilde ifade edin. Davranışı kişiselleştirmeden ve herhangi bir yargılayıcı değerlendirme katmadan, somut gerçekliğe dayalı olarak tarif edin.
•Düşüncelerinizi ve duygularınızı ifade ederken yapıcı olun. Suçlayıcı, hesap sorucu bir üslup yerine, empati uyandırabilecek bir üslup tercih edin. Kendinizi ifade ederken öfke gibi yapıcı olmayan duygular yerine kırgınlık, üzüntü gibi duygulara öncelik verin.
•Karşınızdaki insanın olayı nasıl anladığını, nasıl yorumladığını anlatmasını sağlayın. Olaylarla ilgili değerlendirmelerinizin kesin gerçeklikler olmadığını göz önünde bulundurarak karşı tarafın nasıl değerlendirdiğini de öğrenin.
•Karşı tarafın cevabını dinleyin ve geri bildirim verin. Karşı tarafın görüşlerini onu sıkıştırmak, yenmek için değil, gerçekten anlamaya çalışarak dinleyin. Eğer yanıtlarına katılmıyorsanız bunu saldırgan olmayan bir üslupla ifade edin.
•İsteklerinizi açık ve net bir dille söyleyin. İsteklerinizi dayatıcı bir üslupla değil yumuşak bir şekilde ifade edin. Bunu yaparken mümkün olduğunca açık ve somut cümleler kurun.
•Karşı tarafa uzlaşma niyetinizi gösterin ve onun da fikrini alın.
CESARETE ENGEL YOK
Cesareti engelleyen sorunların çözümü kişiye özel olsa da Dr. Mehmet Benna Müftüoğlu, genel birkaç örnekle konuyu anlaşılır hale getirdi.
SORUN
• Fiziksel olarak zarar görme korkusu
ÇÖZÜM
Zarar görme olasılığı öncelikle nesnel olarak değerlendirilmeli. Ortada somut bir risk varsa problem çözme stratejilerinden yararlanabilirsiniz. Mevcut sorun için aklınıza gelen tüm çözümleri not edin. Sonra bu olası çözümler içerisinde en uygulanabilir ve sonuç vermesi olası çözüm yöntemini seçin. Son olarak da bu çözümü adımlara bölerek uygulamaya geçin. Örneğin eşinizden zarar görme olasılığınız olduğuna kanaat getirirseniz sorunları dile getirmeden önce bir arkadaşınızın ya da akrabanızın evine geçici olarak taşınmayı bir strateji olarak seçebilirsiniz.
SORUN
• Başarısız olma korkusu
ÇÖZÜM
Örneğin iflas korkusu ile ticari girişimlerde bulunmayan bir kişiyseniz kar-zarar analizini bir strateji olarak uygulayabilirsiniz. Ticari girişimde bulunmamanın muhtemelen faydaları ve risklerini ayrıntılı olarak not edin. Bunun yanında yeni bir girişimin getireceği faydalar ve riskleri de yazın. Bu şekilde mevcut durumu, korku duygusunun etkisi ile çarpıtılmış bir şekilde değil de daha nesnel bir şekilde değerlendirmiş olursunuz. Bu şekilde ortaya konmuş yeni objektif veriler eyleme geçmeyi engelleyen korku duygusunun yoğunluğunu azaltır, girişim konusundaki motivasyonunuzu da artırır.
SORUN
• Karşımızdakini kırma, incitme korkusu
ÇÖZÜM
Genellikle böyle bir korkunun temelinde “kimseyi kırmamalıyım” şeklinde akılcı olmayan, dayatıcı bir düşünce yatıyor. Bu düşüncenin farkına varılması, korkunun üstesinden gelmenin ilk ve belki de en önemli aşaması… Daha sonra bu düşünce nesnel bir şekilde sorgulanmalı ve çürütülmeli.
SORUN
• Reddedilme korkusu ile hayır diyememek
ÇÖZÜM
Durumu daha nesnel şekilde değerlendirmek için rol değişimi stratejisini uygulayabilirsiniz. Kendinize şöyle bir soru sorabilirsiniz: Eğer arkadaşım benim bir isteğimi reddetseydi benim sevgi ve ilgimi kaybeder miydi? Bu soruya çoğunlukla verilecek cevap “hayır”dır. Aynı olaya farklı bir pencereden bakmak korkunuzu azaltır.
SORUN
• Suçluluk; bencillik olarak algılanacağını düşünerek kendi isteklerini ifade etmekten kaçınma
ÇÖZÜM
Bu kişilerde çoğunlukla “ben değersizim” şeklinde olumsuz bir çekirdek inanç bulunuyor. Öncelikle kendinize göre bir insanı değerli kılan özellikleri not edin. Daha sonra bu özelliklerin hangilerinin sizde olduğunu, kendinize dışardan bakarak değerlendirin. Kendinizi değerli kılan birçok olumlu özelliği gördükçe zamanla daha değerli olduğunuzu düşünmeye, daha sonra da öyle hissetmeye ve davranmaya başlayacaksınız.
SORUN
• Kendi eksiklerinin yüzüne vurulması korkusu ile başkalarını eleştirmeme
ÇÖZÜM
Böyle korkuları olan bireylerde, “Ben kusursuz, eksiksiz, mükemmel olmalıyım” şeklinde işlevsel ve akılcı olmayan, dayatıcı bir düşünce bulunuyor. Bu düşünce kalıbının farkına varılması ve sorgulanması ile söz konusu korkunun altında yatan bu düşünceye olan inanç zayıfladıkça, korku da azalıyor.
SORUN
• Kontrol kaybı korkusu; olumsuz tepkiler verme endişesi ile hiç tepki vermeme
ÇÖZÜM
Nefes egzersizleri ve gevşeme tekniklerinin düzenli uygulanması ile gerginlik halinin ve agresyon eğiliminin azaltılması söz konusu korkunun nedenini azaltarak sorunu ortadan kaldırabiliyor.
SORUN
• Kendini suçlama; başkalarının kendisine karşı olumsuz davranışlarından da kendini sorumlu tutma
ÇÖZÜM
Size karşı olumsuz davranışta bulunan arkadaşınızın başkalarına karşı da benzer davranışlar gösterebildiklerini aklınıza getirin. Sizce bu örneklerde de olumsuz davranışın sorumlusu davranışa maruz kalanlar mıydı? Hayır! Aynı nesnel bakış açısı ile kendi yaşadığımız deneyimi değerlendirdiğimizde, yaşadıklarınızla ilgili düşünceleriniz kendinizi suçlamanın ötesine geçecektir.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
YANLIŞ
Girişken olmak her zaman istediğine ulaşmaktır.
DOĞRU
Cesur olmak her zaman istediğimizi elde edebilmek değil bunun için girişimde bulunabilmektir. Bu davranış şekli her zaman istediğimizi almakla sonuçlanmasa da başarı ihtimalini artırır.
YANLIŞ
İnsanlar girişken olanları sever ve onlara saygı duyar.
DOĞRU
Girişken olmak başkalarının takdirini ve sevgisini kazanmak için değil, hayatta kendini gerçekleştirmek için bir yoldur.
YANLIŞ
Güçlü insanlar girişken insanlardır.
DOĞRU
Girişkenlik hedefi güç olan bir özellikten çok kendi haklarını koruyabilmek ve isteklerini ifade edebilmektir.
YANLIŞ
Girişken olmak bütün problemleri çözer.
DOĞRU
Şüphesiz pek çok sorunu çözmek konusunda yardımcı olur fakat sihirli bir yöntem de değildir.
Cesur kadın korkutuyor
Toplumumuzda kadınların girişkenliği ve cesareti pek çok zaman toplumsal normlara aykırı olarak kodlanıyor. İlişkilerinde ilk adımı atan, istediklerini ifade eden, iş yaşamında düşüncelerini cesurca paylaşan, yeni öneriler sunan kadınlar pek çok zaman ayıplanıyor ve yakışıksız davranmakla suçlanıyor. Kadınlara daha çekingen, suskun ve isteklerini dile getiren, talep eden yerine taleplere yanıt veren pozisyonlar uygun görülüyor. Bu erkek egemen toplumsal anlayış kadına pek fazla sorumluluk da yüklemiyor, dolayısıyla pek çok kadın da geleneksel olarak dayatılan bu pozisyonu fazla sorgulamadan ve farkında olmadan kabul edebiliyor. Romantik ilişkilerde dahi geleneksel olarak kadın isteyen değil, teklifleri olumlu/olumsuz yanıtlayan oluyor. Dr. Mehmet Benna Müftüoğlu, “Bir erkek girişkenlik/cesaret gösterdiğinde toplum ona tuttuğunu koparan gibi olumlu sıfatlar veriyor. İnsanlar kendi hakkını savunan ve bu sayede hedeflerine ulaşan erkeklerden etkileniyor, onlara gıpta ediyorlar. Hemen hepimiz girişken olmanın yalnızca erkek için iyi-kabul edilebilir bir davranış biçimi olduğuna inandırılmışız. Kadından ise yalnızca uslu, uyumlu olması ve surat asmaması bekleniyor” diyor.
Sorumluluğunuzu alın
“Girişken ve cesur bir davranış sergileyen kadına olumsuz sıfatlar yakıştırılmasının altında erkeklerin kendi kararlarını ve bunların sorumluluğunu alan kadından korkuyor olması yatıyor olabilir” diyen Dr. Müftüoğlu, oysa cesur kadınların sadece güçlü, yetkin, birikimli ve söylemekten korkmayan kadınlar olduğunu ekliyor. Kadınların da girişkenliğin iki boyutunu; cesaret ve düşüncelerinin/eylemlerinin sorumluluğunu almak olduğunu bilerek harekete geçmeleri gerekiyor.
Yaprak Çetinkaya
Formsanté Dergisi Şubat 2015 sayısı