Diğer
    Ana SayfaİlişkiTehlike çanları, kimin için çalıyor?

    Tehlike çanları, kimin için çalıyor?

    -

    1274711645-0Her şey güzel gibi görünürken, birden işler tersine döndüyse, ilişkinizdeki tehlike sinyallerini ciddiye almadınız ve geç kaldınız demektir. Çünkü ilişkilerdeki sorunlar bir anda ortaya çıkmaz. Önce sinyaller gönderir, sonra yavaşça su yüzüne çıkar.

    Her ilişkide olduğu gibi sizin ilişkinizde de bir süre sonra sorunlar başlamış olabilir. Fakat bu sorunların, sadece sizin başınıza geldiğini düşünmemelisiniz. Çünkü çiftler arasında, zamanla küçük sorunlar büyük problemler haline gelmeye başlar. Bu durumla başa çıkmanın yolu ise sorunlar küçükken önlem alarak problemlerin büyümesine izin vermemek.

    Seks
    ”Please Dear, Not Tonight” isimli kitabın yazarı Mary Jo Fay, birçok çiftin birbirlerini çok sevmelerine karşı sekste problemler yaşadıklarını söylüyor. ”Seks, çiftlerin hem fiziksel hem de duygusal yönlerinin sağlıklı olmasını sağlıyor” diyen yazara göre, bir ilişkide seks, çiftlerin vazgeçemeyeceği şeylerin başında olmalı.

    1274711645-1Ne yapmalı?
    Planlı seks, çoğu zaman heyecanlı seks demektir. Bu nedenle sevgilinizle seksi bir gece planlayabilirsiniz. Birkaç gün öncesinden konuşarak planınızdan bahsetmek heyecanlanmanızı da sağlayacaktır. Bir otel odasında buluşabilir ya da hiç denemediğiniz bir yerde cinselliği yaşayabilirsiniz.

    Psikoterapist Allison Cohen’e göre, cinsellikte mutluluğu yakalamak için bir istek listesi oluşturmak gerekiyor. Nasıl mı? Sevgilinizin yatakta ne istediğini öğrenebilir ve siz de ona neler istediğinizi söyleyebilirsiniz. Cevaplar sizi şaşırtsa da, birbirinizin isteklerini gerçekleştirmek seks hayatınıza renk katacak.

    - Advertisement -

    Para
    Para problemi çiftler arasındaki en önemli sorunlardan biridir. Uzmanlar çiftler arasında maddi konuların özellikle evliliklerde çok büyük problem olduğunu söylüyor ve bunu yenmek için eşleri ya da sevgilileri, birbirlerine doğru şekilde yaklaşmaları konusunda uyarıyor.

    Ne yapmalı?
    İlk olarak maddi durumunuz konusunda dürüst olmalısınız. İleride yaşanacak sorunları dikkate alarak ne çok fazla ne de daha az geliriniz olduğunu söylememelisiniz.

    Bir taraf tutumlu, bir taraf savurgan olduğunda büyük tartışmalar yaşanabilir. Bu nedenle birbirinizi kontrol altına almalısınız. Fakat bunu yaparken karşınızdakini üzmeyecek şekilde yaklaşmalısınız. Eğer birlikte yaşıyorsanız, ortak bir bütçe oluşturmak en iyi yol olacaktır.

    Kısa süreli ya uzun süreli planlarınız varsa birlikte para biriktirme yoluna gidebilirsiniz. Her ay belirli bir miktarı biriktirebilirsiniz.

    1274711645-2Kavga
    Her çift arasında kavgalar yaşanabilir. Kavga etmek demek, ilişkinin yürümediği anlamına gelmez; tabii ki bu kavgalar saygı sınırını aşmadığı sürece. Uzmanlar, belirli kurallar içinde yapıldığında kavgaların, sağlıklı ilişkilerin oluşmasına da zemin hazırladığını savunuyorlar.

    Ne yapmalı?
    İlişkiye zarar vermek yerine güçlendirmesine yardımcı olacak dostça kavga edebilmenin esasında neler olduğuna bakın.

    Korkuya gerek yok: Çatışmalar bazı zamanlarda normal, hatta sağlıklıdır. Aranızdaki farklar, birbirinizden öğrenebileceğiniz şeyler olduğunun da göstergesidir. Çatışmalar yol gösterici ve ne yönde gelişmeniz gerektiğini gösterebilirler. Ne yönde büyümeye ihtiyacınız olduğunu işaret ederler.

    Birbirinize değil, konuya odaklanın: Dostça kavgalar konuya odaklanır. Bununla başa çıkmak için problemleri, birbirinizi incitecek şekilde yeni problemler üstüne eklemeden çözmeniz önemlidir. En sert tartışmaları, kişisel tarafa çekmeden tartışılan konu üzerinden sürdürmek, davanızın haklılığı ve anlaşılırlığı üzerinde olumlu etkiler yapacaktır.

    Saygıyla dinleyin: İnsanlar için dinlemek önemlidir. Saygılı biçimde dinlemek, dinlenen kişinin duygularını sözlü olarak veya dikkatinizi ona yönelterek onun duygularını kabul ettiğiniz anlamına gelir. Bu, birisine böyle hissetmemelisin demek olmamalıdır. Saygılı bir şekilde dinlemek ve duygularını anlamak, diğer kişinin sizin tarafınızdan anlaşıldığını hissetmesine izin vermenizdir.

    Yumuşak konuşun: Bağıran birisi, normal ses tonu ile konuşana göre daha az dinlenir. Maalesef, eşler arası iletişimde sese vurgu katıldığında, sesler yükseltildiğinde veya çok konuşulduğunda, karşı tarafın dinleyeceği yanılgısı yaşanıyor. Eşiniz bağırarak konuşuyor olsa bile, ona tekrar bağırarak cevap vermeniz gerekmiyor. Alçak sesle konuşmak kişilerin sese tepki vermek yerine konuya odaklanmalarını mümkün kılar.

    Savunucu değil, meraklı olun: Masum olduğunuzu veya haklı olduğunuzu saldırarak, etrafı kırıp dökerek savunmaya kalkışmanız kavgayı körükler. Gerilimi yükseltmek yerine, eşinizden daha fazla bilgi ve ayrıntı talep edin. Diğer kişinin şikâyetlerinin mutlaka bir temeli vardır. Bunun ne olduğunu anlamaya çalışın.

    Özel durumları sorun: ‘Her zaman’ ve ‘Asla’ gibi genellemeler sizi hemen hemen hiçbir yere ulaştırmaz ve genelde de doğru değillerdir. Eşiniz bazı şikâyetlerde bulunduğunda ondan böyle genellemeler yerine durumu daha net ve özel olarak belirtmesini isteyebilirsiniz. Böylelikle onu daha iyi anlamanız da mümkün olacaktır. Siz de şikâyetlerinizi eşinize ifade ederken genellemeler yerine ne söylemek istediğinizi net olarak belirtmek için elinizden gelenin en iyisini yapın.

    Anlaşma noktaları bulun: Çatışmaların içinde hemen her zaman anlaşmaya ulaşılacak noktalar vardır. Ortada bir sorun olduğunu kabul etmek bile olsa ortak bir payda bulmak, çözüm bulmak için çok iyi bir başlangıçtır.

    Önce seçeneklere bakın: Beraber ahenkli bir çalışma başlarsa anlaşmazlıklar biter. Kibarlıkla teklif sunmak ya da beraber çalışmak için alternatif teklifler yapmak ve yapılan teklifleri dikkatle göz önüne almak saygı görmenizi sağlar.

    Kabul edebilmelisiniz: Ufak kabuller durumu değiştirebilir. Küçük kabuller büyük uzlaşmaları getirebilir. Uzlaşma yüzde elli-elli gitmeniz anlamını taşımaz. Uzlaşmak demek zaman zaman 60’a 40, hatta bazen 80’e 20 anlamındadır. Tarafların ne oranda kabullendikleri değil, iki tarafın da işine yarayacak çözümler bulmaları önemlidir.

    Nilgün Yıldız
    Haberin devamı 2010 Nisan sayısında…



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz