Gazeteci-yazar Yaşar Gören, kanser tedavisi için yapılan kemoterapi, radyoterapi gibi uygulamaların kanserden daha ölümcül olduğunu anlatan bir kitap yazdı: KanserCinayetleri. İşte bu kitapla birlikte tıp dünyasında büyük bir gümbürtü koptu. Onkoloji uzmanları bu iddiaların çok tehlikeli olduğunu hastaları yanlış yönlendireceğini vurguluyor. Biz de önce her iki tarafı dinledik, daha sonra da teybimizi bu çekişmenin tam ortasında kalanlara, yani kanser hastalarına yönelttik.
Bir tarafta, kemoterapi tedavisinin riskli olduğunu iddia eden ve bu konuda ciddi bir çalışma yapıp, bilimadamlarının yaptığı araştırma sonuçlarını referans alarak kitap yazan bir gazeteci-yazar. Diğer taraftaysa binlerce insanın yaptığı yıllarca süren araştırmaların sonucunda ortaya çıkan ilaçlarla tedavi uygulayan, bu işe neredeyse hayatlarını adamış tıp doktorları. Madalyonun öbür yüzünde ise hastalar ve akibetleri. Orada da ikiye bölünmüşlük söz konusu. Kimileri doğal yöntemlerle kanserden kurtulduklarını söylüyor kimileri kemoterapi, radyoterapi ve ameliyatlarla iyileştiklerini…
Evet, gazeteci-yazar Yaşar Gören’in Kanser Cinayetleri isimli kitabı tıp dünyasında büyük bir tartışma yarattı. Bir araştırma yazı dizisi hazırlamak üzere yola koyulan ancak sonra topladığı bilgileri bir kitaba dönüştüren Gören’in iddiaları oldukça çarpıcı. Kanser hastalarını kanserin değil tedavisinin öldürdüğünü öne süren Gören, bunun altında yatan en önemli nedenin de kanserin nedeninin bilinmemesi olduğunu anlatıyor. Yaşar Gören, ABD’li doktor Virgina Livingsto’un araştırmalarını referans alarak, kansere Progenitor Crytocides isimli, normalde herkesin vücudunda bulunan; yaraların iyileştirilmesi ve kadın hamile kaldığında zigotun annenin bağışıklık sisteminden korunmasıyla görevli bir mikrobun yol açtığını öne sürüyor. Ve ona göre aslında kanser tedavilerinde yapılması gereken bağışıklık sistemini güçlendirerek bu mikropla savaşmak.
Biz de, Yaşar Gören’in bu şaşırtıcı kitabını ve iddialarını görünce harekete geçtik ve bu konuda bir haber hazırlamaya karar verdik. Yaşar Gören’le yaptığımız görüşme sonucu, kemoterapi tedavisini kabul etmeyen ve hastalarını farklı yöntemlerle iyileştirmeye çalışan doktorların olduğunu öğrendik ve bu doktorlardan Dr. Dolgun Dalgıçoğlu’nun görüşlerine de başvurduk. Kemoterapi radyoterapi ve cerrahi işlemlerin kanseri iyileştirmeyeceğini söyleyen Dr. Dalgıçoğlu’na göre, kanser ancak çeşitli aşılar (örneğin hastanın kendi Progenitor Crytocides mikrobunun kültüre edilmesi ve yeniden hastaya verilmesiyle yapılan otojen aşı), ozon-oksijen tedavisi , beslenme ve yaşam biçminde yapılacak önemli değişiklerle tedavi edilebilir.
Tartışmanın diğer tarafındakilerse, daha öncede belirttiğimiz gibi, Gören’;in iddialarını çocukça bulan ve kemoterapi ilaçlarının onbinlerce insanın yıllar süren araştırmaları sonucu elde edildiğini söyleyen onkoloji uzmanları. Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Haluk Onat, kanser tedavisi için mutlaka bu işin uzmanı tıbbi onkologlara başvurulması gerektiğinin altını çizerken, Acıbadem Hastanesi’nden Onkoloji Uzmanı Dr. Kerim Kaban, bu ilaçların yıllar süren araştırmaların sonucunda üretildiğini ve her geçen gün geliştirilerek insanların hayatlarını kurtardığını, risklerinin olduğunu ama hayat kurtarmak için göze alındığını belirtiyor. Kanser tedavisi kemoterapi ya da radyoterapi haricindeki yöntemlerle tedavi edilebilir mi sorusunu yönelttiğimiz Prof. Dr. Faruk Aykan ise, kanser tedavisinde her geçen gün yeni gelişmeler kaydedildiğini ve yeni biyolojik ilaçların kanserli hücreleri yok ederken sağlıklı hücrelere zarar vermediğini söylüyor. Bu tür söylemlerin çeşitli sıkıntılara katlanarak tedavi gören hastaların moralini bozduğunu ve onları yanlış yönlendirerek çok ciddi sonuçlara yol açabileceğini de söyleyen onkologlardan Chicago Kadın Kanserleri Merkezi Başkanı, Prof. Dr. Coşkun Tunca da, geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği röportajda, mucizevi yöntemlere inanan hastaların bu nedenle tedaviyi bırakabildiklerini, alternatif tedavilerin peşinde koşabildiklerini ve bunlara inanmak için ancak istatistiklerle ispatlanmış olmaları gerektiğini anlatıyor. Bu konuda iki karşıt görüş aslında yıllardır çarpışıyor. Tıp doktorlarının ve doğal tıpçıların çekişmesinde aslında önemli olanın ve sonucu belirleyenin hastanın kendisi olduğunu bildiğimiz için, teybimizi hastalara yönelttik. Aslında neyin ne olduğuna, hangi tedavinin kendileri için doğru olduğuna son noktayı onlar koydular. Her iki tarafı ve hastalarımızın öykülerini mutlaka okuyun; yorumu size bırakıyoruz.
Uzmanlar ne diyor?
Devamı 2005 Aralık sayımızda…