Yangın, trafik kazası ya da tümör gibi deride ciddi hasara neden olan durumlarda hasta, kendi vücudundan elde edilen dokularla eski görüntüsüne yeniden kavuşabiliyor. Tıpta devrim olarak adlandırılan, yüz nakline alternatif olarak görülen bu operasyon Türkiye’de son 4 yıldır başarıyla uygulanıyor. Zekiye Cömert, bugüne kadar 30 hastaya yapılan bu operasyon sayesinde yüzüne yeniden kavuşanlardan biri…
| |
Polis muhabirliği yaptığım uzun yıllar boyunca, hemen her gün, cinayetten trafik kazasına, çatışmadan yangına pek çok adli olayı taşıdım gazetenin sayfalarına. Yüreğimde korkuyla karışık bir heyecan ve bitmez tükenmez merakımla izledim her haberi. Şahit olduğum olaylardan etkilenmemem mümkün değildi. Bu kazalarda zarar gören kişiler çoğunlukla uzun zaman beynimin bir köşesinde yer ediyordu. Geçirdikleri kaza sonrasında yüzlerinde ciddi hasar oluşanların bende derin izler bıraktığını itiraf etmeliyim. Üzerinden neredeyse 10 yıl geçmesine rağmen, Sultanbeyli'de annelerinin kapıyı üzerlerine kilitlediği dört küçük çocuğun sobadan çıkan kıvılcım nedeniyle ağır yaralandığı olayı hâlâ dün gibi hatırlarım. Yangından sağ çıkmışlardı ama vücutlarındaki çok ağır yanıklar yüzünden dördü de birkaç gün sonra yaşamını kaybetmişti. Yangından sağ kurtulsalardı ne olacaktı diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bedenlerini kıyafetle saklayabilirlerdi belki ama yüzlerindeki o ağır yanıklarla sokakta başları dik yürüyebilecekler miydi, aynalarla dost olabilecekler miydi? O gecenin izlerini hep taşıyacaklardı üzerlerinde.
Aradan geçen 10 yılda tıp öyle ilerledi ki buna benzer vakaları okurken artık içim daha rahat. Biliyorum ki çözüm imkansız değil. Dünya yüz naklinin yapılıp yapılamayacağını tartışadursun, ülkemizde özellikle rekonstrüktif cerrahi alanında epey ilerleme kaydedildi. Yüzünün tamamını yangın, trafik kazası veya tümör gibi nedenlerle kaybetmiş kişilere, kendi dokularının kullanıldığı bir operasyonla yeni yüz yapılabiliyor. Tıpta devrim olarak nitelendirilen ve Türkiye'de son dört yıldır başarıyla uygulanan bu operasyonda, renk ile yapı olarak yüz derisine en yakın özellikleri taşıyan boyun ve omuz üstü bölgesindeki deri kullanılıyor. Böylece, yüzde sanki bir maske varmış görüntüsü ortadan kalkıyor; hasta mimiklerini de rahatlıkla kullanabiliyor. Bu operasyon yüz nakline alternatif bir yöntem olarak nitelendiriliyor. Ben de operasyonun uygulandığı 7. kişi olan Zekiye Kurt Cömert ile tanıştım. 22 yaşındaki Cömert, iki yıl önce bu yöntemle bir dizi operasyon geçirmiş ve yüzünün yarısı yenilenmiş. Bu sayede aynaların karşısına artık rahatlıkla geçebilen, sosyal hayatı düzene giren genç kadının tedavi öyküsünü de sizlerle paylaşmak istedim.
Atkı ardına gizlenen yüz
O korkunç kazayı geçirdiğinde henüz 2 yaşındaymış. Annesi, tarlada çalışabilmek için kayınvalidesine teslim etmiş minik bebeğini. Babaannesi ise üzerine titrediği torununu bir ara odada tek başına bırakmak zorunda kalmış. İşte ne olduysa o sırada olmuş, Zekiye Kurt Cömert, içinde uyumakta olduğu beşiğiyle birlikte şömine tarzındaki köy ocağının içine düşüvermiş. Odaya girdiğinde torununu ocağın üstünde hareketsiz halde bulan babaannenin çığlıkları üzerine yetişen komşular, yüzünün yarısı yanan küçük Zekiye'yi hastaneye yetiştirmiş. İşte, yıllarca sürecek olan tedavi maratonu da böylelikle başlamış. Kazadan sonra defalarca operasyon geçirmiş Cömert. Büyüdükçe, kalçasından ya da bacak bölgesinden alınan dokular, yüzün yanan bölgesine yeniden naklediliyormuş. Operasyonların yarattığı sıkıntılar bir yana, tüm çabalara rağmen genç kadının toplum içinde rahatlıkla dolaşabileceği yüz bir türlü oluşturulamamış. Yüzü bir maskeyi andıran Zekiye Cömert, mimiklerini kullanamamaktan da şikayetçiymiş. O dönemi bir de kendi ağzından dinleyelim: "Yüzümde herhangi bir ağrı sızı yoktu ama içimde fırtınalar kopuyordu. Çocukluğumda alay konusu oldum hep. Belki de bu yüzden ilkokuldan sonra okulu bıraktım. Genç kızlığımda sosyal hayattan kopmamaya özen göstersem da pek çok sıkıntı çektim. Her aynaya baktığımda "neden ben de diğer insanlar gibi özgürce sokakta dolaşamıyorum" diyordum. Çünkü, ne zaman sokağa çıksam acıyan ya da korku dolu bakışlar üzerimde toplanıyordu. Kışın, sırf bu bakışlara maruz kalmamak için genellikle yüzümü atkıyla sararak gizlemek zorunda kalıyordum. Yazın ise böyle bir şansa da sahip değildim."
Özgürce dolaşmak için…
Devamı 2005 Kasım sayımızda…