Uyumak istiyorsunuz… Şöyle rahat, huzurlu ve sorunsuz bir uyku… Ama maalesef stres ve yorgunluk sizi geceleri de esir alıyor; deliksiz bir uykuya hasret bırakıyor.Tibetli bilgelere göre, sağlıklı bir uykunun yolu, öncelikle ‘şimdiki anı yaşamak’ ve sakinliğe odaklanmayı alışkanlık haline getirmekten geçiyor…
Günümüzün büyük bir çoğunluğunu oradan buraya koşuşturmakla geçiriyoruz… Öyle ki, sabahları koşarcasına işimize gidiyor, gün boyunca dosyalarla boğuşuyor, akşam da alışveriş telaşı sonrası bitap bir halde evimize dönüyoruz. Koşuşturmaca evde de devam ediyor hiç kuşkusuz; önce yemek hazırlanıyor, ardından dağ gibi yığılan bulaşıklar ya da ütüler bizi bekliyor… Sonrası malum; adeta bayılırcasına kendimizi yatağa atıveriyoruz. Uyumak istiyoruz… Mümkünse, sabaha kadar hiç uyanmadan. Ama nafile! Günün stresi ve yorgunluğu bizi gece de esir almaya devam ediyor; gözümüzü kırpmamıza engel oluyor. Bu uykusuz gecelerde aslında bizim de payımız olduğunu hiç düşündünüz mü ? Mesela, ‘kendimizden uzaklaşmak’ ve ‘anı yaşamamak’ gibi…
BEDEN VE ZİHİN BÜTÜNLEŞMELİ!
Sağlıklı bir uyku için, öncelikle zihnimizi, bedenimizi ve duygularımızı birleştirmemiz gerekiyor. Çünkü, zihin ve beden birbirinden ayrı uykuya daldığımızda, her biri kendi yolunda gidiyor. Beden, gün boyunca biriken stres ve gerilimi devam ettiriyor; zihin de tıpkı gün boyunca olduğu gibi, sakinlikten yoksun bir şekilde, bir yerden diğerine, bir zamandan ötekine koşturmayı sürdürüyor. Dolayısıyla, rahat ve huzurlu bir uyku için, ‘şimdiki zamanı yaşamanız’ ve ‘sakinliğe’ yeniden odaklanmamız gerekiyor. Ama nasıl? Biz de, bu sorunun yanıtını ararken, gözümüze çarpan Tenzin Wangyal Rinpoche”Tibet’in Rüya ve Uyku Yogası’ adlı kitabından yararlanmak istedik. Hem uyku hem de uyanıklık düzeylerinde daha büyük bir mutluluğu ve özgürleşmeyi anlatan kitabından rahatlıkla uygulayabileceğiniz birkaç örneğe yer verdik. Haydi, şimdi kendinize bir iyilik yapın. Ve, gecenizi sabote eden sorunlara savaş açın…
ZİHNİNİZİ ARINDIRIN
Bedeninizi ve zihninizi, meditasyon ya da yoga gibi yöntemlerle rahatlatmaya çalışın. Aksi taktirde günün stresi ve kafa karışıklıklarını geceye de taşırsınız. Uykunuz da genellikle dikkat dağınıklığının ortasında gelir ve olumsuzluklar gece boyunca zihninizde tutulurlar. Bunun sonucunda ise sabah yorgun ve dinlenmemiş bir halde uyanıp, gün boyu bu olumsuz ruh haliyle dolaşırsınız. Dolayısıyla siz siz olun, uyumadan önce zihninizi mümkün olduğunca arındırın. Bu, sizin şu anı fark etmenizi sağlar ve olumlu niteliklerinizi ortaya çıkarır. Olumsuz duyguları geceye taşımak yerine, kendinizi bu tür duygulardan kurtarmak için hangi beceriye sahipseniz onu kullanın. Bu sayede hafif ve rahat bir zihinle, daha çok dinlendiren ve iyileştiren bir uykuyla tanışacaksınız.
NEFESİNİZE ODAKLANIN
Derin nefes alın ve verin.. Çünkü, her nefes, rahat ve sağlıklı bir uyku için önemli bir uygulama aslında. Nefes alırken; içinize saf, temizleyici ve gevşetici enerjiler çektiğinizi hayal edin. Nefes verişinizde ise engellerin, stresin ve olumsuz duyguların dışarı atıldığını düşünün. Bu egzersiz, oturulacak özel bir yer de gerektirmiyor. İşe giderken, arabada, kırmızı ışıkta beklerken, bilgisayarın önünde otururken, yemek hazırlarken, evi temizlerken ya da yürüyüş sırasında kolaylıkla yapabilirsiniz…
BEDENİNİZİN FARKINA VARIN
Gün boyunca, bedeninizi bir bütün olarak hissedin. Zihniniz bir şeyden diğerine atlasa da, bedeniniz daha kararlı ve sabit duruyor. Bedeninizi, kendinizi fark etmek için kullandığınızda, zihninizin de daha sakin ve daha odaklanmış olmasını sağlayabilirsiniz. Örneğin, bir parkta yürürken zihniniz iş yerinde çalışıyor, evde bir arkadaşınızla konuşuyor olabilir. Bir çiçeğe bakarken, gerçekten o çiçeği görmeye çalışın. Yani, şimdiki zamanda olmaya özen gösterin. Duyusal deneyimlerin değerini anlamak, zihninizin ve bedeninizin yeniden birleşmesini sağlar. Bir ağacı gördüğünüzde, bir kuşun ötüşünü işittiğinizde ya da bir elmayı tattığınızda da aynı sonucu alabilirsiniz.
HAYAL ALEMİNDE GEZİN
Uyumakta güçlük çektiğinizde, evinizin en sevdiğiniz köşesinde, mum ve tütsü yakın. Hafif müzik eşliğinde rahat bir koltuğa uzanarak gevşemeye çalışın. Eğer gevşemekte güçlük çekiyorsanız, yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz. Örneğin sevdiğinizle birlikte, güzel, sıcak bir sahilde uzandığınızı ya da temiz, taze dağ havasında yürüdüğünüzü hayal edin. Bu basit canlandırmalar bile uykuya dalmanıza yardımcı olacak.
KORUYUCULARINIZ HER YERDE
Uykuya dalmayı beklerken kaygıya kapıldığımızda genellikle korku ve gerilim dolu rüyalar görüyoruz. Bunun sonucunda ise doğal olarak sabahları daha az dinlenmiş ve yorgun olarak uyanıyoruz. Dolayısıyla uyumadan önce kendimize bir ‘korunma duygusu’ yaratmalıyız: Tibetliler, korunma duygusu yaratan şeyleri ‘dakiniler’ olarak tanımlıyorlar. Onlar, dakinileri güzel tanrıçalar, sevgi dolu, aydınlanmış dişi varlıklar ve güçlü koruyucular şeklinde hayal ediyorlar.
Bu varlıklar, siz uykuya daldığınızda, gece boyunca yakınınızda kalıyorlar. Onların, kendinizi tamamen korunmuş hissedene dek, kapıları ve pencereleri koruduklarını, yatakta yanınızda oturduklarını, bahçede ya da avluda yürüdüklerini hayal edin. Sonra şöyle dua edin: “Umarım açık bir rüya görürüm. Umarım berrak bir rüya görürüm. Umarım rüyada kendimi anlayabilirim”. Yüksek sesle ya da içinizden bu kelimeleri defalarca tekrarlayın. Bunu yapmak çok kolay. Üstelik uykunun ve rüyanın niteliğini değiştirecek, siz de sabahları daha dinlenmiş olacaksınız.
ASLAN DURUŞUYLA RAHATLAYIN
Bu duruşta erkekler sağ, kadınlar sol yanlarına uzanıyor. Bedeninizi rahatlatmak için; dizlerinizi kırın, yukarıda kalan kolunuzu düz uzatın ve altta kalan elinizi yanağınızın altına yerleştirin. Rahat bir uyku için hafif yükseklikte bir yastık kullanın. Soluğunuzu rahatlatın ve bedeninizi gevşetin. Nefes alış verişinizin, yumuşak, rahat ve uzun olmasını sağlayın. Öyle ki, odadaki hiç kimse soluk alıp vermenizi duymasın. Boğaz çakranızda dört taç yapraklı güzel, kırmızı bir lotüs çiçeği olduğunu hayal edin. Boğaz çakrası, boğazınızın gövdenizle birleştiği yerde bulunuyor. Bu çakra, size yoğun ama mutlu rüyalar görmeyi vaat ediyor.
|
