Sağlığımız için vitaminlerin ne kadar vazgeçilmez olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama onlar hakkında halen bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. Kimler vitamin takviyesi almalı? Hangi sağlık sorununda hangi vitamin işe yarar? Aklınıza takılan tüm soruların cevaplarını artık bu köşede bulacaksınız.
Yıllarca genç kalmak için… Hangi yaşta ne yapmalı?
Serbest radikaller, hormonların azalması ve sağlıksız yaşam. Sağlıklı bir yaşlılık için bu üç faktöre karşı savaş açmanız gerekiyor. Özellikle beslenme şeklinizde yapacağınız değişiklikler ve vitamin desteğiyle biyolojik yaşınızı değiştirmeniz mümkün.. Tabii spor yapmayı da ihmal etmeyerek.
20-30’LU YAŞLAR
Sağlıklı bir gelecek için önleminizi alın
PSİKOLOJİ: Hayat şimdi başlıyor! Eğlenmek ve hızlı bir tempoda yaşamak elbette sizin hakkınız! Ancak 20 – 30’lu yaşların, ileride oluşabilecek sağlık sorunlarının temelini oluşturduğunu da unutmayın! Dolayısıyla bu yaşlarda ideal kilonuzu koruyun, sigara içmeyin ve aşırı alkol almayın! Yani genç kalmak için sağlıklı yaşamdan vazgeçmeyin!
BESLENME VE VİTAMİNLER: İstediğiniz her türlü besini rahatlıkla yiyebileceğiniz yaştasınız. Ancak ileride herhangi bir sağlık problemiyle karşılaşmamak ve gençliğinizi korumak için dengeli beslenin. Serbest radikal denilen zararlı maddeler vücudumuzda yavaş yavaş hasarlara neden olmaya başlıyor bu nedenle uzmanlar antioksidanlara bu yaşlarda da ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca doğurganlık yaşına gelmiş tüm kadınların folik asit takviyesine başlamasını tavsiye ediyorlar. Günlük kalori ihtiyacının yüzde 55 – 65’inin karbonhidratlardan, yüzde 20 – 30’unun yağlardan ve yüzde 20 – 25’inin proteinlerden alınması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Ancak partide zayıf görünmek ya da son anda karar verdiğiniz tatilde bikininizi giyebilmek için şok diyetler uygulamaktan kaçının. Çünkü sıkı uyguladığınız diyeti bıraktığınızda, yağ depolama mekanizması daha da hızlı çalışarak bulabildiği tüm fazla kalorileri yağa çevirir.
HORMONLAR: Testosteron ve kortizol gibi hormonlar, bilgi aktarımını sağlayan ‘ileti’ maddeleridir. Vücudumuzdaki çeşitli bezlerden salgılanan bu hormonlar, kan dolaşımı aracılığıyla organlara ulaşıyor ve orada biyokimyasal reaksiyonlar oluşturuyor. Örneğin; stres gibi! Bu yaşlarda vücudunuz yeterli miktarda hormon salgılayabiliyor. Ancak 30 yaşını geçtikten sonra hormon salgılanmasında azalma görülüyor! Bunun sonucunda stres katsayısı artıyor ve vücudunuz serbest radikallere karşı etkin bir koruma sağlayamıyor.
SPOR: Bu yaşlarda kazanacağınız ‘güç’, biyolojik yaşınızın temelini oluşturacak. Dolayısıyla her gün spor yaparak ‘kemik’ ve ‘kas’ kitlesini güçlendirmeye özen gösterin. Genç kalmanın ve sağlıklı yaşamanın yolu, düzenli olarak spor yapmaktan geçiyor. Çünkü egzersizler, büyüme hormonunun salgılanmasını sağlıyor. Sporu abartmak ise tam tersine yaşlanma sürecini hızlandırıyor. Uzmanlara göre; vücudumuza oksijen kazandıran, belirli bir sürede ve devamlılıkta yapılan, büyük kas gruplarını çalıştıran, nabzı hafif derecede yükselten ve sizi nefes nefese bırakmayan “aerobik ” türü egzersizler yarar sağlıyor. Danstan yüzmeye, stepten bisiklete kadar pek çok sporu yapabilirsiniz.
30-40’LI YAŞLAR
Hormonlara dikkat!
PSİKOLOJİ: Soluk alacak zamanınız yok… Öyle ya, bir an önce kariyer sahibi olmalısınız! Ancak unutmayın ki, başarısızlık korkusu ve stres, zamanından önce yaşlanmanın en önemli faktörleri. O halde, kendinize zaman ayırın. Unutmayın, kendinize ayıracağınız zaman, stres nedeniyle yükselen kortizol değerlerinizin düşmesini de sağlar. (Kortizol, hücrelere ve metabolizmaya zarar vererek yaşlanmayı hızlandıran bir hormon.) Bunun en iyi yolu, zihin, beden ve ruhun bütünleşmesini sağlayan yoga ve meditasyon yapmak.
BESLENME VE VİTAMİNLER: Kırmızı eti haftada bir iki kez tüketmenizde bir sakınca yok; tabii yağsız bölgelerini! Besinlerde kilo aldıran unsur, ölçüsüz yenen yağlı yiyecekler ve basit şekerli gıdalardır. Ancak yağı tamamen kesmeniz veya çok azaltmanız da doğru değil. Tercihiniz zeytin yağı olmalı ve mümkünse pişirmeden tüketmelisiniz. Şeker kullanımını da önce yarıya, sonraları dörtte bire indirin. En önemlisi de hücrelerinizi serbest radikallerin zararlarından korumak için günde en az 5 kez sebze ve meyve yemeyi ihmal etmeyin! Sebzeleri mümkün olduğunca çiğ ya da az pişmiş olarak yiyin. Çünkü sebzeler pişirildiklerinde vitamin değerlerini yüzde 20 – 80 oranında kaybediyorlar. Brokoli, maydanoz ve su teresi sadece aklınızda değil, aynı zamanda sofranızda da bulunsun! Bu sebzeler, vücudunuzu toksinlerden arındıran etkiye sahip. Mutlaka kalsiyum içeriği yüksek olan gıdaları tüketmelisiniz eğer yapamıyorsanız kalsiyum içeren vitamin takviyeleri de kullanabilirsiniz. Eğer spor yapıyor ya da yoğun stres ortamında çalışıyorsanız, vücudunuzun halsiz kalmaması ve yıpranmaması için C ve E vitamini içeren multivitamin takviye edin; tabii bir sağlık uzmanına danışarak!
HORMONLAR: 30’lu yaşlardan itibaren vücudumuz bir yandan serbest radikallerle başetmeye çalışırken diğer yandan yavaş yavaş başka bir olumsuzluk ortaya çıkıyor; hormon seviyesinin düşmesi! Bu yaşlarda, vücudumuzdaki çeşitli bezlerden salgılanan ve etkilerini çeşitli organlarla, sistemler üzerinde gösteren hormonlarımız, 30 yaşından sonra azalmaya başlıyor. Bu hormonlardan en önemlisi, ‘büyüme hormonu’. Büyüme hormonunun azalması, diğer hormonların da azalmasına ve organların iyi çalışamamasına neden oluyor. Ancak azalan hormonları yerine koymak için hemen hormon takviyesi gerekmiyor çünkü uzun süreli hormon kullanımlarının sonuçları hakkında hala net bilgiler yok bu nedenle öncelikle doğal yöntemler deneniyor. Örneğin; bazı günler akşam yemeklerini atlayarak, kas çalışmaları yaparak, ideal kilonuza ulaşarak, belirli bazı besinler ve vitamin takviyelerine öncelik vererek büyüme hormonunun seviyesini artırabilirsiniz.
SPOR: Egzersizlerin olumlu etkilerini görebilmeniz için haftada en az 5 gün uygulamaya özen gösterin. Tabii spor yapmaya başlamadan önce mutlaka uzmanından bilgi almayı da ihmal etmeyin. Unutmayın, amacınız, aslında kilo vermek değil, yağ kilolarını kaybetmek. Yani kas kaybetmek değil, yağ kaybetmek. Her iki günde bir yarım saat ya da 45 dakika jogging yapabilirsiniz. Hafta sonları da iki saat bisiklete binebilir, yüzebilir, dans edebilir ya da yine jogging yapabilirsiniz.
40-50’Lİ YAŞLAR
Beslenmenize özen gösterin
PSİKOLOJİ: Zaman hızla akıp gitti, değil mi? Bir de baktınız ki 40’lı yaşlara gelmişsiniz! Üstelik hâlâ çok gençsiniz ve istediklerinizi yapabilirsiniz. Hayata daha pozitif bakmak için meditasyon ve yoga yapın. Ayrıca kitap okumanın hücreleri canlandırdığını, ezber çalışmasının da beyninizde adeta jogging etkisi yarattığını biliyor muydunuz?
BESLENME VE VİTAMİNLER: Katı yağlardan ve kırmızı etten kaçının. Osteoporozdan korunmak için bol miktarda yeşillik ve kalsiyum içerikli vitaminler tüketin. Bu yaşlarda takviyeye ihtiyacınız var. Bunlar; C vitamini, E vitamini betakaroten, selenyum, koenzim Q – 10, üzüm çekirdeği ekstresi, sarmısak, omega 3 yağ asitleri gibi maddeler.
HORMONLAR: Modern bir kadın olarak, menopoz sonrası eksilen kadınlık hormonları östrojen ve progesteron’un takviyesine yabancı değilsiniz; yani Hormon Replasman Tedavisi’ne (HRT). Bu tedavinin amacı, östrojen ve progesteron kaybı nedeniyle oluşan kalp krizi ve osteoporoz riskini azaltmak, estetik açıdan yaşlanmanızı engellemek ve duygusal sorunlarınızın giderilmesine yardımcı olmak. Tabii ki HRT almak için mutlaka doktor gözetiminde olmalısınız. Olası göğüs kanseri riskine karşı her yıl mamografi çektirin. Her yıl düzenli olarak check-up’tan geçin.
SPOR: Siz, bilinçli bir Formsante okurusunuz ve ‘Bu yaştan sonra spor yapılır mı?’ düşüncesinin ne denli yanlış olduğunu biliyorsunuz. Sağlıklı yaşam ve kilo vermek için en iyi egzersiz, aerobik tarzda, yani vücuda oksijen kazandıran egzersizler. Uzmanlara göre, herkesin rahatlıkla uygulayabileceği en iyi egzersiz, yürüyüş yapmak! Dolayısıyla haftanın 5 günü yarımşar saat yürüyün.