Diğer
    Ana SayfaPozitifYaşamın değişmeyen döngüsü: 5 Element

    Yaşamın değişmeyen döngüsü: 5 Element

    -

     

     

    26122013 element4Bu çok moral bozucu değil mi?

    Eğer hayatınızı dengeli ve tutarlı yaşar, aşırılıkları törpüler, ihtiyaçlar ölçüsünde yaşar ve halinizden memnun olma halini yakalarsanız- ki bu zor ama kıymetli- beklentisizleşmeye başlarsınız. Kendiliğinden, dış koşullara bağlı olmaksızın mutluluk hali yaşarsınız. Uçlar birleşmeye başlar. O zaman birlik, tamlık duygusu yaşarsınız. Tüm bunlar zaten  bütün felsefelerde ve dinlerde anlatılıyor. Taoculuk sadece bunu akıl almaz derecede sistematik hale getirmiş bir ekoldür. Siz zaten o durumuna geldiğiniz an kaçınılmaz olarak hiçlik durumuna, ermişlik durumuna gidiyorsunuz.

     

    - Advertisement -

     

    Ermişlik deyince… Tapınaktaki bir ermişi düşünmek gerekmiyor değil mi?

    Tabii ki hayır… Anadolu’da bu şekilde yaşayan birçok insan var. Mesela biri simitçi… Anlattıklarını tanık olanlardan dinliyorum. Taoculuk’un anlattığı gerçeklik kavramını kendi kelimeleri ile birebir anlatıyor. Diyor ki; “Terk et, terk et, terk et ve terki terk et…”

    Mesela neyi terk edeceksin? Örneğin bir şey satın alırken ihtiyacınız var mı? Yoksa terk edin, almayın. Bir şey yiyeceksiniz, karnınız aç mı, canınız onu çekiyor mu? Çekiyorsa bir buçuk porsiyon yerine yarım porsiyon yiyin, muhtemelen yetecek ama gözünüzü doyurmak için fazlasını yiyorsunuz. Bunu terk edince ölçülülük başlıyor.

     

    Geleneksel yöntemleri çabuk mu tüketiyoruz?

    Bugün kısmen gerçeği anlamak, burada ne yaptığımızı sorgulamak kısmen de Batı felsefesinin aslında satabilecek ürünler konusunda elinin sıkışmasından dolayı Çin felsefesine yaklaşma var. Çünkü Çin felsefesinde bir usta geliyor, size bir çalışma öğreteceğini ve üç yıl boyunca her gün yarım saat sadece ayakta durmanız gerektiğini söylüyor. Kaç kişi bunu yapar? Hiç kimse… Oysa bir Çinli ya da Hintli bunu yapabilir. Batı’da insanlar bu çalışmaları kolaya indirgiyor. Kolay ancak biz zihnimizi kullanmaya çok alışkınız oysa izleyici kalmak gerekiyor. Zihni kullanınca yüzde 100 hastalanıyoruz.

     

     

    Size başvuran bir danışan üzerinden örneklerle neler yaptığınızı anlatır mısınız?

    Örneğin karşımızda yerinde duramayan bir insan var. Onun öncelikle sakinleşmeye başlaması gerekiyor. En hızlı ne ile sağlayabiliriz? Egzersiz ve beslenme ile. Daha çok durağan şeyler çalışmalı bu durumda. Aksi takdirde karşımızdaki kişi huzursuz olacak. Durması gerekiyor. Sadece durmak… Hiçbir şey yapmadan… Kendini buna alıştırmayı öğrenmesi gerekiyor. İşte o zaman enginlik başlıyor. Bir yere yetişme kaygısı kayboluyor. Yürümek çok çok iyi geliyor. İzleyerek yürümeyi öğrenmeli bu kişi. Bir süre sonra hiperaktiflik sadece gerekli yerde ortaya çıkıyor. Yani güçlü yanlarını dengelemeyi öğrenmiş oluyor.  

    Bu kişi her konuda ölçülü olmayı öğrenmeli. Zihni çok hızlı çalışıyor, çok çabuk eyleme geçiyor. Boş kalınca kaos yaşıyor. O an hemen bir şey yapması gerekiyor çünkü onun için durmak kadar zor bir şey yok. Ama bir kere durmanın keyfine varırsa daha çok keyif alacağı bir şey de olmayacak. Durmaya başladığında önce bedenini unutuyor, sonra anıları gözünün önünden akmaya başlıyor. Sonra onlar da çözülüyor. Hala orada, herşeyin farkında ama garip bir şekilde merkeze doğru çekiliyor. İşte tüm bunlar ayrıştırdığında gerçek halinizin ne olduğunu bilmeye başlıyorsunuz. Oturup unutuyorsunuz yani terk ediyorsunuz, terki de terk ediyorsunuz. Siz de boş kaldığınızda birkaç dakika bile olsa bir şey yapmamayı deneyin. Emin olun zihniniz panikle bir şey yapmaya zorlayacak sizi. Bir izleyin bakın, zihniniz bunu niye yapıyor? İçinizdeki bıcır bıcır konuşan endişeyi izlemeye başladığınız an sükunet başlıyor. İçinizdeki ses yakalanmamak için size sürekli bir şeyler yaptırıyor, kendinizi sürekli oyalıyorsunuz. Ama içinizi dinlemeye başladığınız, sakinleştiğiniz zaman birden “Bunu yapmaya ihtiyacım var mı?” sorusunu sormaya başlıyorsunuz. Ve sonra yapmaktan vazgeçiyorsunuz. Bir yere gideceksiniz, gitmemenizin de mümkün olduğunu fark edip gitmiyorsunuz. Bunu yapmazsam mutsuz olurum fikrinin dışına çıkmayı başarıyorsunuz. O andan itibaren de artık kimse size gem vuramıyor, sizi kontrol edemiyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz