Diğer
    Ana SayfaGüzellikYaşlanmayı yavaşlatmak mümkün mü?

    Yaşlanmayı yavaşlatmak mümkün mü?

    -

    Yeni nesil saf DNA içerikleri son yılların en çok merak edilen uygulamalarından. Cilde canlılık ve parlaklık vermeyi amaçlayan bu uygulamalar aynı zamanda yaşlılığın ilk belirtilerinin giderilmesine de yardımcı oluyor…

    Yaş aldıkça çevresel faktörlerin de etkisiyle cildimizde bozulmalar ve hücresel düzeyde kayıplar oluşmaya başlıyor. İyi yaşlanmanın estetik tıbbın belirlediği yeni hedef olduğuna dikkat çeken Medikal Estetik Hekimi Dr. Cem Hamidi, yaşlanmayı yavaşlatma ve cilt kusurlarını azaltma amaçlı yeni tedavi yaklaşımlarını anlattı: “Cildimiz zamana ve çevresel faktörlere bağlı olarak hücresel düzeyde kayıplar veriyor. Bu kayıpların başında, cildin elastikiyetinin ve neminin azalması geliyor. Cilt sadece güzel görünmekle kalmamalı, aynı zamanda sağlıklı olmalı. Enerji kaynakları ve biyouyarıcılardan cerrahi metotlarına kadar, yaşlanmayı yavaşlatmak ve cilt kusurlarını azaltma amaçlı tedavi yaklaşımları çok geniş bir yelpazede yer alıyor. Cildin yaşlanmasını azaltma söz konusu olunca DNA Işıltısı Nucleofill etkili bir seçenek olarak son zamanlarda öne çıkıyor. Cildin tonunu, elastikiyetini ve nemini arttırma konusunda yardımcı oluyor. Aynı zamanda yeni nesil saf DNA içeriği, alerji riskini minimize edecek şekilde formüle edildiği için hasta ve doktor açısından güvenli bir yöntem olarak öne çıkıyor.”

    CİLT CANLILIK VE PARLAKLIK KAZANIYOR

    DNA ışıltısı tedavisi, nemlendirme, serbest radikal temizleme ve biyo-uyarıcı olmak üzere üç farklı sinerjik etkisi ile ciltte oluşan kayıpların hızlı ve doğal bir şekilde yerine konmasını hedefliyor. Ciltte bulanan ve son derece olumsuz etkileri olan serbest radikalleri hapsederek “temizleyici antioksidan’’ etki göstermeyi amaçlıyor. Cildin canlılık ve parlaklık kazanmasına yardımcı oluyor. Dr. Hamidi uygulamanın her cilt tipine uygun olduğunun altını çiziyor: “Bu uygulamanın en önemli ve diğer tedavilerden ayırıcı özelliği, ciltte yarattığı biyo-uyarıcı etkisi sayesinde, 48 saat içerisinde ciltteki hücreleri uyararak cildin yeniden canlanmasını ve kendi kolajenini üretmesini sağlamayı hedeflemesi. DNA Işıltısı’nın oluşturduğu fizyolojik ortam ve biyo-uyarım sayesinde aktive olan hücreler, ciltte eksilen kolajeni üretmeye, elastikiyeti artırmaya ve lifting ve canlandırıcı etki sağlamaya yardımcı oluyor.”

    BOYUN, DEKOLTE VE ÇÖZ ÇEVRESİNE DE UYGULANABİLİYOR

    DNA ışıltısı tedavisi sadece yüzde değil, boyun ve dekolte bölgesine de uygulanabiliyor. 10-15 gün ara ile üç-dört seans uygulandığında daha sağlıklı ve pürüzsüz sonuçlara sahip olmak mümkün. Dr. Hamidi, göz çevresinde de yüz güldürücü sonuçlar alındığını belirtiyor: “Özellikle pandemi döneminde maske kullanımı nedeniyle göz çevresi daha da önem kazandı. Göz altı torbaları ve morlukları, göz kapağı sarkmaları ve kaz ayağı kırışıklıkları gibi çok sık karşılaşılan göz çevresi sorunları için de bu tarz uygulamalar önemli bir seçenek olarak artık hayatımızdalar. DNA ışıltısının göz çevresine özel geliştirilen yenilikçi ürünü, alerji riski olmadan göz çevresindeki cildin yapısını ve rengini düzenlemeye, kırışıklıkları azaltmaya yardımcı oluyor. Aynı zamanda sağlıklı ve aydınlık bir cilt oluşturma imkanı veriyor. 15 günlük aralıklarla cilt ihtiyacı ve tipine bağlı olarak iki ya da dört seans uygulanıyor. Uygulamanın hemen sonrasında normal günlük yaşama devam edilebiliyor.”

    İLGİLİ İÇERİKLER



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz