Başkalarına kalbinizi açmaya ve güvenmeye korkuyorsanız, yaşadığınız hayal kırıklıkları, kalp sancıları ve kimseye güvenememe sorunu sizi teslim almış demektir. Olumsuzluğun esaretinden kurtulmanızın tek yolu iyi niyete sarılmak. Kötülüğü çağrıştıran duyguların hepsini bir kenara bırakıp Pollyanna’yı hatırlayın. İyi niyetli yaklaşımınız sadece sizi değil, tüm dünyayı değiştirecek. Ne de olsa, dünyayı iyilik kurtaracak!
Eleanor Porter’ın efsanevi kitabı Pollyanna’da, hikâyenin ana karakteri Pollyanna’nın, iyiliği kendine felsefe edinerek başına gelen her olayın nasıl üstesinden geldiği anlatılıyordu. Pollyanna’yı okuduğumuzda öğrendik ki, her şeyin iyi yönünden bakmak ve herkese iyi niyetle yaklaşmak, aslında insanın kendini kandırması ya da güçsüzlük değil, insanın kendine bir çıkış yolu yaratması anlamına geliyor. Olumsuz düşünceler kimseyi çıkış kapısına götürmüyor. Ne de olsa; iyi niyetli olabilmek apayrı bir erdem olarak görülüyor.
İyi niyetli olmak riskli mi?
İyi niyetli davranarak aslında çok büyük bir risk alıyoruz. Biliyoruz ki risk almak da cesaret gerektiriyor. Nazik davranmak, iyi niyetli olmak, cömert yaklaşımlarda bulunmak ve empati kurmak, karşınızdaki insana kapılarınızı açmak, aslında cesaretin simgesi olarak görülüyor. Kimsenin size gerçek yüzünü gösterip göstermediğini bilemezsiniz. Yıllarca en yakınınız olduğunu düşündüğünüz dostunuz, düşmanınıza oranla sizi daha kolay hayal kırıklığına uğratabilir. Dostunuz, sizi hem daha kolay alt eder hem de daha derinden yaralayabilir. Çünkü siz ona karşı iyi niyetli davranarak, kendi savunma mekanizmanızı devre dışı bırakmış olursunuz. Bu yüzden iyi davranırken de dikkatli olmanız gerekiyor. İyi niyetli ve nazik olmak başkalarının ayağının altına paspas olacağınız ya da başkalarının sizi çıkarları uğruna kullanacağı anlamına gelmemeli; bunu da unutmamalısınız. Her durumda kendinizi savunmalı ve size doğru gelenin ardında durmalısınız.
Kötülük, zayıflıktan kaynaklanıyor
İyi kalplilik, bazıları tarafından güçsüzlüğün yansıması olarak da görülüyor. Aslında bir parça öyle olduğu da söylenebilir. Çünkü kendini zayıf hisseden ve korkularına yenik düşen insan, etrafındakilere kötü davranarak ve herkesle arasına sınırlar çizerek, bir nevi kendini korumaya çalışıyor. İyi kalpliler ise daha en baştan gardını indirerek güçsüz kalıyor ve güçsüzlüğünü de karşı tarafa ifşa etmiş sayılıyor. Psikanalist Jacques Arenes, çirkinliklerin, insanların kendini korumak için oluşturdukları bir kalkan olduğunu düşünüyor. Kendini zayıf hisseden ve korkularına yenik düşen insan, etrafındakilere de kötü davranarak bir nevi kendini korumaya çalışıyor. Bu perspektiften bakarak sadece kendimizle mutlu olmadığımız zaman başkalarına hoş davranmadığımızı görebiliriz. İyi niyetli davranabilmek için korkularımızdan ve hayal kırıklıklarımızdan kurtulmamız gerekiyor. İyi niyetli insanlar, içlerine kapanıp sadece kendi sorunlarıyla ilgili kaygılanmak yerine herkese karşı açık olma riskini taşımayı tercih ediyor.