Zevkler, beğeniler, trendler değişse de estetik kaygılar hiç değişmiyor. Yeni yöntemler ve uygulamalar kadınları en kolay ve en hızlı şekilde istedikleri şekle sokmaya çalışıyor. Biz de son dönemin öne çıkan ve pek çok kişinin “Acaba yaptırsam mı” dediği üç yöntemi üç cerraha sorduk.
Hazırlayan: Deran Çetinsaraç
İPLE YÜZ ASKILAMA
Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Cenk Demiröver
Yer çekiminin etkileri, özellikle kadınlar için acımasız olabiliyor. Bu etkileri hafifletebilmek ise yeni yöntemlerle daha ulaşılabilir ve daha uygulanabilir oldu. Son dönemde belki de arkadaş çevrenizde konuşulan üç farklı yöntemi alanında uzman üç plastik cerraha sorduk. İp askılama, göz çevresi gençleştirme ve yüzde lifting etkisi yapan dolgu-enjeksiyonla ilgili aklımıza takılan soruların yanıtlarını aldık.
Yüz askısı nedir? Bu askılar neden üretilmiştir ve nasıl uygulanırlar?
Cildimizin içindeki elastik liflerin zamanla dejenere olması nedeniyle yerçekiminin etkisiyle cilt ve cilt altı dokuları aşağıya doğru sarkıp yer değiştirir. Yüz askıları, bu değişim yönünü tersine çevirerek dokuların olması gereken yere geri dönmesini hedefliyor. Yüzde kullanılan ip askılar iki grupta toplanabiliyor: PLGA (Poli laktik-ko-glikolik asit), PDO (Polidioksanon) gibi eriyebilen, polipropilen ve silikon gibi erimeyen materyallerden üretilmiş ipler. Hasta oturur pozisyondayken sarkmanın oluşturduğu vektörler belirlenip lokal anestezi altında, ip askı materyallerine bağlı kılavuzlar eşliğinde cilt altı dokulardan ipler ilerletiliyor. İplerin yapısında yer alan küçük dikensi çıkıntıların cilt altı dokulara tutunmasıyla yerçekiminin aksi yönde sarkan dokuların yukarıya doğru taşınması sağlanıyor.
Yüz askıları kimler için uygun?
Sarkmalara bağlı cilt fazlalığının aşırı olmadığı, yüzeysel cilt kırışıklıklarının daha az olduğu, çok ileri yaşta olmayan hastalarda daha olumlu sonuç veriyor.
Bu yöntem aynı şekilde ve aynı tür askılarla mı uygulanıyor?
Hastanın yaşı, cilt tipi, ciltteki kırışıklık miktarı, cilt altı yağ dokusu kalınlığı ve hastanın beklentileri göz önünde bulundurularak ip askı materyali seçimi yapılmalı. İplerin yapısında yer alan küçük dikensi çıkıntılar tek yönlü, çift yönlü ya da çok yönlü olabiliyor. Uygulama vektörüne ve yönüne karar verirken bunlar göz önünde bulundurulmalı.
Hangi koşullarda uygulanıyor?
Bu işlemin uygulanması sırasında cerrahi antisepsi kurallarına mutlaka uymak gerekiyor. Aksi halde ciddi enfeksiyonlara bağlı olumsuz sonuçlar görülebiliyor.
İşlemden önce neye dikkat etmeli?
İp askı uygulaması öncesinde hastalara bir ameliyat titizliğinde uyarılarda bulunmak gerekiyor. Uygulama öncesinde hastanın en az dört-altı saat aç kalmış olması; son bir ayda kan sulandırıcı ilaçlar kullanmayı bırakmış olması; kan sulandırıcı etkileri olan bitkisel çaylar tüketmemeleri; kullanmakta oldukları ilaçların, alerji, geçirilmiş operasyon ve diğer rahatsızlıkları açısından doktorunu bilgilendirmeleri gerekiyor.
İyileşme süreci nasıl oluyor?
İple yüz askı uygulaması sonrası erken dönemde yüze makro hareketlerle dokunulmaması, yüz korsesi kullanılması ve doktorunun önerdiği ilaçların kullanılması gerekiyor. Yüzün alt bölümlerine doğru yer değiştirmiş dokular ipler yardımıyla yukarıya doğru yönlendirildiğinde yüzün üst bölümlerinde cilt yığılmaları ve yer yer gamzelenmeler oluyor. Burada oluşan fazlalıklar ve gamzeler birkaç hafta içinde yavaş yavaş ortadan kalkıyor.
Görüntümüzde ne değişiyor? Etkisi ne kadar sürüyor?
İple yüz askı, zamanın yüzde oluşturduğu sarkma etkisini önemli ölçüde azaltıyor. Uygun hasta ve ip materyali seçiminde çok başarılı sonuçlar elde ediliyor. Bu etki seçilen materyale göre bir-dört yıl sürebiliyor. Ancak bu süre sonunda etkinin tamamen geriye dönmediği ve geçen zamana karşın başlangıç noktasına göre daha iyi durumda olunacağı unutulmamalı.
Komplikasyonları neler olabilir?
Hasta ve ip materyali seçimindekiler; uygulama ve uygulama sonrası izlemde yapılan hatalar olarak gruplandırılabilir. Çok nadir de olsa enfeksiyon, asimetri, gamzelenme, cilt katlantılarının kaybolmaması gibi durumlar görülebiliyor. Ciltte ileri derecede sarkması olan, yüzey kırışıklıkları çok fazla olan, cilt altı yağ dokusu çok fazla olan, ciddi sistemik rahatsızlıkları olan ve beklentileri çok yüksek olan hastalar iple yüz askısı uygulamaları için uygun adaylar değiller.
GÖZ ÇEVRESİ GENÇLEŞTİRME
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serhan Tuncer
Göz çevresinde en sık rastlanan sorunlar hangileri?
Göz çevresinde en sık rastlanan sorunlar kırışıklık, elastikiyet kaybı, göz altı morlukları-çukurlaşması ve göz altı torbaları. Bunlardan göz altı torbalarında ancak cerrahi yöntemlerle etkili sonuç almak mümkün. Diğer sorunlarda ameliyatsız estetik yöntemlerle etkisi dört ay ile 1,5 sene arası sürecek etkin çözümler sağlanabiliyor. Botoks, mezoterapi, enerji bazlı sistemler, dolgu, peeling işlemleri ve düzenli profesyonel cilt bakımı ile göz çevresinin yaşlanması geciktiriliyor ve izler hafifletiliyor.
Göz çevresi gençleştirme için klinik ortamda neler yapılabilir?
Gözler ve göz çevresi yüzümüzde ifadelerimizin bir aynası. Yaşlanma belirtilerinin ilk görüldüğü bölge yine göz çevresi. Bu bölgeyi gençleştirmek amacıyla estetik cerrahi operasyonlarının yanı sıra klinik ortamında yapılabilecek birçok ameliyatsız işlem var. Bu uygulamaları; enjeksiyon şeklinde yapılan uygulamalar (botoks, mezoterapi, dolgu), enerji bazlı cihaz uygulamaları (lazer, radyofrekans ve IPL uygulamaları), deri yüzeyinde mikro iğneleme ile canlandırma sağlayan işlemler (dermapen) ve dermatopikal (göz çevresinde cilde sürülerek uygulanan) ajanlar olarak sayabiliriz.
Göz çevresinde tatmin edici bir gençleştirme için siz ne öneriyorsunuz?
Göz çevresinde aslında alternatifi olmayan ve olmazsa olmaz diyeceğimiz uygulama botoks. Gözün kenarında oluşan kaz ayağı çizgilerini azaltmak ve diğer mimik kaslarına yapılan uygulamalarla kaşları kaldırmak; hem bu bölgedeki çizgileri azaltıyor hem de daha aydınlık ve canlı bakışlar elde etmemizi sağlıyor. Hem alt hem de üst göz kapağının cildinde gevşeme, kuru görünüm, ince çizgilenme ve renk değişiklikleri gibi yaşlanma ve yıpranma bulguları cilt içerisine enjeksiyon şeklinde uygulanan mezoterapi, vitamin veya nükleotid içerikli ürünler ile tedavi edebiliyoruz. Bu uygulamaların nemlendirme, antioksidan ve biyo-uyarıcı etkileri sayesinde çok daha genç ve dinamik bir göz çevresi elde etmek mümkün. Özellikle göz altında oluşan ve yorgun görünüme neden olan çukurlaşma ise göz altı dolguları (ışık dolgusu) ile düzeltilebiliyor. Son yıllarda gelişen teknolojik ilerlemeler estetik uygulamalarda kullanılan oldukça etkili bazı cihazların popüler olmasını sağladı. Farklı enerjileri kullanan bu cihazlar ile göz çevresinde sıkılaşma, elastikiyetin artırılması, ince çizgilerin azaltılması ve renk değişikliklerinin düzenlenmesi mümkün. Bu amaçla lazer enerjileri, radyo frekans enerjisi ve ultrasonik enerji temelli cihazlar kullanılıyor.
Bu işlemler için kimler uygun?
Prensip olarak cildinde özel bir hassasiyeti, deri hastalığı ya da işlem yaptırması hekimlerce yasaklanmayan herkese bu işlemler uygulanabiliyor.
Etrafta çok fazla cihaz ve ürün adı geçiyor. Hangisinin güvenli olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Gerek enjekte edilebilen ürünlerde gerekse cihaz uygulamalarında çok fazla seçenek var ve her gün bunlara yenileri ekleniyor. Hastaların ürün içeriğini kontrol etmesi, cihazların etkinliğini ölçebilmesi pek mümkün değil. Bunun için bu işlemleri yapmaya yetkisi olan ve uzmanlık eğitimlerini bu alanlarda yapmış plastik cerrah ya da dermatoloji uzmanlarına başvurulması, yasal olarak bu işlemleri yapmaya yetkili olan klinik ya da hastane koşullarında işlem yaptırılması gerekiyor. Hastaların özellikle dolgu işlemlerinde kendilerine uygulanan markayı bilmesi nadiren de olsa bir alerji gelişiminde sorunu çözebilmek adına faydalı. Her ne marka olursa olsun kalıcı dolgulardan uzak durmalarını tavsiye ederim.
İşlemden önce neye dikkat etmeli?
Özellikle yoğun kan sulandırıcı veya aspirin alıyorlarsa kesmelerini istiyoruz, aksi takdirde ödem veya morlukları fazla olabiliyor.
İyileşme süreci nasıl oluyor?
Ameliyatsız işlemlerin en önemli özelliği iyileşme dönemlerinin hızlı olması gündelik ve iş hayatına çabuk dönülebilmesi. Özellikle enjeksiyon şeklinde yapılan uygulamaların sonrasında ciddi bir ödem veya morarma görmüyoruz ve kişi aynı gün sosyal hayatına dönebiliyor. Cihaz uygulamalarında ise kullanılan yönteme bağlı olmakla birlikte bir ile beş gün arasında değişen bir dinlenme sürecine ihtiyacımız olabiliyor.
İşlemlerin etkisi nasıl oluyor ve ne kadar sürüyor?
Bu işlemlerden mezoterapi işlemleri altı ay; botoks dört-altı ay; dolgu uygulamaları 1-1,5 sene kadar kalıcılığını sürdürüyor. Enerji bazlı işlemlerde sistemin niteliğine göre yılda uygulanan seans sayısı bir ile beş arasında değişiyor. Ameliyatsız uygulamaların en önemli özelliği farklı uygulamaların kombine edilmesiyle sonuçların hem daha başarılı olması hem de etki süresinin daha uzun sürmesi. Örneğin mimik çizgilerini botoksla tedavi edip, göz altındaki çukurların dolgu ile düzeltilmesi, göz çevresi cildin elastikiyetini artırmak amacıyla ise mezoterapi veya cihaz uygulamaları şeklinde bir tedavi planı oluşturulabiliyor. Burada önemli olan hangi uygulamayı hangi sıra ile ne kadar zaman aralıklarında yapmalı ve bunları ne zaman tekrarlamalıyız sorusu. Hekiminizin yönlendirmesiyle bu uygulamaları doğru bir şekilde takvime yaydığınızda sürekli olarak genç ve aydınlık bir göz çevresi elde etmek mümkün.
Komplikasyonlar neler oluyor?
Özellikle gebelik veya emzirme döneminde botoks ve enjeksiyon şeklinde yapılan uygulamaları yapmıyoruz. Bunun dışında daha önce enjeksiyon yöntemiyle uygulanan ürünlere karşı alerjik reaksiyon gösteren hastalarda dikkatli olmak gerekiyor. Bazı hastalar ameliyatsız işlemlerden fayda göremez ve sorunları hafiflemez. Bu hastalarda göz kapağı ameliyatı yapılması gerekebiliyor.
FILL & LIFT YÜZ GENÇLEŞTİRME
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel
Fill&Lift nedir?
Yüz yaşlanması sadece deri sarkması değildir. Elmacık kemikleri, çene ucu gibi kemik çıkıntıların yaşla birlikte silikleşmesi ile yüz aşağıya doğru sarkıyor. Buna orta yüzde, göz çevresinde, ağız kenarlarında yumuşak doku kaybı eşlik ediyor. Dolgularla ya da yağ enjeksiyonları ile yüz kemiklerinin desteklenmesi, yumuşak doku kaybının giderilmesi yüzü yükseltir, belirgin bir gençleşme sağlıyor. Bunu yaptığımız işleme Fill & Lift adını veriyoruz.
Bu işlem hangi koşullarda uygulanıyor?
Bu işlemler muayene şartlarında, anestezi gerektirmeden uygulanıyor.
Kimler bu işlem için uygun aday kabul edilir?
Bu işlemlerde yaştan daha ziyade ihtiyaçlar belirleyici oluyor. Yapısal olarak orta yüzü ve elmacık kemikleri basık, çenesi küçük hastalara erken yaşlarda uygulanabiliyor. Yaşlanma süreci başlamış hastalarda 40’lı yaşlardan itibaren yapılabiliyor. Daha ileri yaşlarda ise bu işlemin yerine yağ dolgularıyla birlikte cerrahi yüz germe işlemi uygulanması gerekiyor.
Bu yöntem yüz gençleştirme adına ne tür bir yenilik/ farklılık vadediyor?
Dolgu uygulamaları 2000’li yılların başından beri yapılıyor. Ancak yaşlanma sürecinde kemik çıkıntıların erimesinin önemi daha sonra anlaşıldı. Bu süreç içerisinde dolgu teknolojisi de çok ilerledi, güçlü derin dolgular üretildi. Derin plana yapılan bu uygulamalarla, orta düzey dolgularla birlikte kullanılmaya başlandı ve etkili bir lifting elde edildiği gözlendi. Bu uygulamalar cerrahi yüz germenin yerini tutmaz. Ancak cerrahi gerektirmeyecek durumda olan daha genç hastalar için etkili sonuçlar sunuyor. Radyofrekans ve lazer uygulamaları da kolajeni sıkılaştırarak olumlu etkiler yaratır ancak kemik desteği sağlamaz.
Hastalar bu işlem yaptırmadan önce nelere dikkat etmeli?
Öncesinde aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçlar ve organik ürünlerin kullanımından kaçınılması gerekiyor. Aksi takdirde morluklar daha sık görülüyor.
Yöntemin dinlenme/ iyileşme süreci nasıl oluyor?
Herhangi bir iyileşme süreci gerektirmez. Hastalar işlem sonrasında günlük yaşamlarına dönebiliyor. Ancak ilk günler şişlik ve morarma gözlenebiliyor, birkaç gün içinde bu etkiler de kayboluyor.
İşlemden nasıl bir fayda beklemeliyiz? Bu fayda ne kadar sürüyor?
Uygun hastalarda son derece tatmin edici sonuçlar alınmakla birlikte, işlemden cerrahiye yakın bir sonuç beklenmemesi gerekiyor. Uygulamanın etkileri bir yıl kadar sürüyor. İlk seansın ardından birkaç ay sonra ikinci ve üçüncü seanslar yapmak işlemin kalıcılığını bir yıl korumasına yardımcı oluyor.
Bu işlemin komplikasyonları neler olabilir, kimler bu işlem için uygun hasta değil?
İyi kalitede ürün kullanılmadığında sorunlar yaşanabiliyor. Ancak en sık yaşanan sorun yüzün yanlış bölgelerine uygulama yapılarak hacim kazandırılması ve yükseltilmesi. Bu tür durumlarda yüz doğal olmayan şişik bir görünüm kazanıyor ve yükseleceğine daha da fazla sarkıyor. Yüz germe gerektiren bir yüzü dolgularla şişirmek abartılı görünümlere yol açabiliyor.
İLGİLİ İÇERİKLER
- Yüzünüz yaza hazır mı?
- 3 Boyutlu Yüz Gençleştirme
- Göz çevresine hangi estetik? A’dan Z’ye göz çevresi estetikleri
- Yaşlanma nedeniyle göz çevresine yaptırılabilecek estetik çözümler