Bitkinin güneş enerjisini elde etmesini sağlayan ve tüm yeşil bitkilerde bulunan bir pigment olan klorofilin kanda oksijen taşıyan hemoglobinle neredeyse aynı özellikleri taşıdığını biliyor muydunuz? Özsuların Efendisi olarak tanınan İngiliz Jason Vale, “Çılgın Taze Meyve Suyu Kitabı”nda klorofilin faydalarını şöyle sıralıyor: Anemiyle savaşır, vücudu enfeksiyonlara karşı korur, karaciğerin temizlenmesine destek olur, ülseri hafifletir, bağırsakları temizler, serbest radikalleri etkisiz hale getirir.
Jason Vale’den bir klorofil bombası
1/2 ananas
1/4 salatalık
1/2 misket limonu
1/2 sap kereviz
1 avuç ıspanak
1 avuç karalahana + lahana + su teresi
3 cm brokoli sapı
Bir avuç buz
Tüm malzemeleri katı meyve sıkacağından geçirin, ekstra klorofil için isterseniz bir tatlı kaşığı buğday çimi tozu da ekleyin. Afiyet olsun!
Mısır şurubunu tekrar hatırlayalım
Bu sayfalarda daha önce birçok kez dile getirmiş olsak da zaman zaman hatırlatmakta fayda var. Bugün market raflarındaki şekerli şekersiz birçok üründe, dondurmalarda, çikolatalarda veya pastalarda şeker yerine mısır şurubu kullanılıyor. Mısır şurubu yüzde 80 fruktoz, yüzde 20 glikoz içeriyor. Daha güçlü bir tatlandırıcı olan fruktozun yağa dönüşümü ise daha hızlı gerçekleşiyor.
Yemeğin üstüne meyve=Yağlanma
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, bir süredir ezber bozan açıklamaları ile dikkat çekiyor. Prof. Dr. Karatay’ın meyve tüketiminin sınırlanması konusunda verdiği bilgiler de bugüne kadar bol meyve tüketmeye alışmış bizler için şaşırtıcı oluyor. Prof. Dr. Karatay, “Obezite ve Diyabete Çare Var” adlı son kitabında konuyu bir daha şöyle açıklıyor: “Mevsiminde, doğal, hormonsuz, mumlanmış meyveler sağlıklıdır. Ancak tüketim miktarı ve zamanı, büyük önem taşıyor. Mesela yazın öğle yemeğinde küçük bir kase çilek ile doğal yoğurt ya da beyaz peynir yenilirse sağlıklı olabilir. Ancak saat 19.00-20.00’ye kadar yenmiş olsa dahi salata, ayran, etli sebzeli yemek içeren bir öğünün üzerine yine bir kase çilek ve bir dilim karpuz yenildiğinde sağlıksız olur. Çünkü vücut aldığı fazla enerjiyi direkt depo yağlarına dönüştürüyor.”
Ayın güzeli Avokado
Yağ ve protein açısından rakiplerine büyük fark atıyor. Ancak yağ içeriğinin yüksekliği sizi korkutmasın çünkü bu yağların yüzde 80’inden fazlası doymamış yağ, Omega 3 ve Omega 6 yağ asitlerinden oluşuyor. Bu içeriği sayesinde avokado kanda kötü kolesterolün yükselmesini önlüyor. Kozmetik alanında da çok kullanılan bu meyve, cilt dokularının yenilenmesine yardımcı oluyor. Ülkemizde Antalya ve Mersin’de yetiştirilen avokadoyu olgunlaşmadan tüketmemek gerekiyor. Avokadonun olgun olup olmadığını anlamak için avucunuzun içinde hafifçe sıkın ve her tarafının aynı şekilde yumuşamış olduğundan emin olun. Henüz olgunlaşmadığını düşünüyorsanız gazete kağıdının içine sarıp evinizin sıcak bir yerinde bekletin ve renginin kararmasına izin vermeden tüketin. Avokadoyu salatalara doğrayabilir ya da püre haline getirip zeytinyağı ve limonla tatlandırabilirsiniz.
Formsanté Dergisi Nisan 2013 Sayısı