Diğer
    Ana SayfaSağlıkYoga kalbinize de iyi gelecek

    Yoga kalbinize de iyi gelecek

    -

    Kalbiniz stresin yıkıcı etkileri ile yorulmadan önce ünlü kalp damar cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez ve Dr. Neslihan İskit’in yoga ile ilgili anlattıklarına kulak verin. Derin bir nefesle kalbinizi korumaya alın.

    Hazırlayan: Aytaç Özkardaş Gozzi

    Binlerce yıllık kadim bir öğreti olan yoga günümüzde modern tıp tarafından da hastalıkları önleme ve tedavi sürecinde yardımcı bir uygulama olarak kabul görüyor. Stresle baş etme, doğru nefes alıp vermeyi sağlama ve kişisel farkındalığı artırma gibi birçok faydası ile yoga kalp rahatsızlıklarının tedavisine de yardımcı bir rutin. Bu alanda bir ilke imza atan ve 12 yıl önce Memorial Hastanesi’nde “kalp yogası” programını başlatan Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı, Tamamlayıcı Tıp Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez ve Dr. Neslihan İskit, yoganın kalbe nasıl iyi geldiğini, kimlerin kalp yogası yapabileceğini ve uygulamanın detaylarını anlattı.
    Açık kalp ameliyatları sonrasında hastayı zorlu bir süreç bekliyor. İnkar, çevreyi, yaşadığı ülkeyi, yakınlarını ve kendini suçlama, nihayetinde depresyon sıklıkla karşılaşılan sorunlar. “Bu bypass beni ne kadar daha yaşatır?”, “Tekrar ameliyat olabilir miyim?”, “Meslekte yükselebilir miyim?” sorularıyla inzivaya çekilenler, sosyal hayata kendini kapatan insanların olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Bununla mücadele etmek için bir takım sosyal faaliyetler yaptık ama kitleye ulaşamadık. Sevgili Neslihan o dönem hastanemizde çalışıyordu, bir sohbet sırasında bu sorunları anlattım. Önüme yogayı koydu, hiç tanımadığım bir olguydu. Uygulamaya başladıktan sonra sonuçları hemen gördük, kendi programımızı başlattığımızda ilk seansta bile insanlardaki olumlu değişimi fark ettik” diyor.

    Adrenalin-endorfin dengesi
    Peki, bu değişimin nedeni ne, yani ne oluyor da yoga kalbimize, bize iyi geliyor. Bir bilim insanının görüşü bu noktada önem taşıyor. “Bizim sorunumuz insanlardaki adrenalin” diyor Prof. Dr. Sönmez ve devam ediyor: “Sokakta insanları görüyorsunuz, oradan oraya koşuşturuyorlar, hiç sohbet eden yok, herkes kavga halinde, aile bireyleri arasında ilişkiler son derece kötü, adrenalimiz hep yüksek. Tabii stres eşittir adrenalin. Böyle durumlarda adrenalin de tavan yapıyor. Stres tansiyonu yükseltiyor, çarpıntı yapıyor, damarların iç cidarını bozuyor. Ama bir de endorfinimiz var. Adrenali düşürüp endorfini yükseltecek bir yol bulmamız lazım. Biz bunu yoga ile temin ettik hastalarımıza. Tabii ki adrenalin olmadan yaşamsal fonksiyonlardan bahsedemeyiz, tansiyonumuz sıfır olur, ölürüz. Ancak her şeyin bir dozu var. Fazlasında tansiyonunuz 180’e çıkar. Bu dengeyi kurmanın en iyi yolu da yoga.” Özellikle genç hastalarının hemen hepsinin hızlı araba kullanan, hızlı konuşan, kavgacı tipler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sönmez, bu kişilerin adrenalin tahribatına uğradığını anlatıyor: “Biz bu insanları ameliyattan sonra böyle bırakırsak gene o damarlar tıkanacak. Bu nedenle ameliyattan üç-dört hafta sonra yoga derslerine katılmalarını sağlıyoruz. Bir ayın sonunda A tipi kişiliklerin aileleri pamuk gibi olduklarını söylüyor. Günde ya da gün aşırı yarım saat yapmak bile yeterli. Ben eşleriyle birlikte gelmelerini öneriyorum. Böylece olay bir ekip çalışmasına dönüşüyor. Üç ay sonra artık evde de yapabilirsiniz diyoruz.”

    - Advertisement -

    Yoga parasempatik sinir sistemini devreye sokuyor
    Hem tıp doktoru olan hem de yıllardır kalp yogası ile ilgili çalışmalar yürüten Dr. Neslihan İskit, yoganın parasempatik sinir sistemine geçmemizi sağlayarak stresi azalttığını vurgulayarak yoganın kalp üzerindeki faydasını bir başka açıdan ele alıyor. Vücutta dolaşım gibi istem dışı hareketler, otonom sinir sistemi ve endokrin sistemi tarafından kontrol ediliyor. Otonom sinir sistemi, sempatik ve parasempatik olarak ikiye ayrılıyor. Sempatik sinir sistemi tetiklendiğinde kişinin stres seviyesi artıyor, stres kalp atışlarını hızlandırıyor. Bu sistem aşırı tetiklendiğinde damar sklerozuna, plak oluşumuna ve pıhtılaşmaların daha yoğun ve katı hale gelmesine neden oluyor. Parasempatik sinir sistemi, sempatik sisteme karşı çalışarak stres seviyesini dengeliyor. Yoga uygulaması ise parasempatik sistemi tetikliyor ve stresle mücadelede yardımcı oluyor. “Şu anda sempatik sinir sistemindeyiz. Canlıyız, etrafta neler oluyor algılıyoruz. Ama zaman zaman da parasempatik sinir sistemine de geçmeliyiz ki bu bizi gevşetsin, rahatlatsın. Çünkü sempatik sinir sistemi ‘savaş’ ya da ‘kaç’tır” diyen Dr. İskit sözlerine şöyle devam ediyor: “Şöyle anlatayım, ormanda yürüyorsunuz aniden karşınıza bir aslan çıktı, çok ilginç, sistem hayatta kalmak için koşarken ağırlık yapmasın diye mesaneyi boşaltır. Buna korkudan altına yaptı derler. Bütün kan merkezden perifere, kollara bacaklara doğru gider, göz bebekleri büyür, kalp ritmi artar ve kaçmaya başlarız. Çünkü temel içgüdümüz yaşamı devam ettirmek. Bir ormanda değil şehirlerde yaşıyoruz. Ama düşünün günde kaç kere bir aslan görmüş gibi oluyoruz. Bu iyi bir şey değil. Onun için de gün içinde mutlaka kendimize zaman ayırıp parasempatik sinir sistemini periferden merkeze doğru çekmeliyiz. Bu denge çok önemli. Yogada nefes ve meditasyon sistemi parasempatik sinir sistemi yönünde yükseltiyor. Bu da bizim daha sakin olmamızı sağlıyor.”

    Ruh-beden-zihin birlikteliği
    Dr. İskit, düzenli yoga yapıldığında eskiden stres yaratan şeylerin sizi daha az etkileyeceğini, olaylara karşı daha pozitif yaklaşacağınızı anlatıyor. Stresin birçok hastalığın temelinde yattığı düşünülürse sadece yoga ile birçok hastalıktan korunabileceğimizi söyleyen Dr. İskit şöyle konuşuyor: “Trafik, ekonomik problemler gibi stres kaynaklarını azaltamıyoruz, bunlar bizim kontrolümüz dışında. Ancak biz kendi kontrolümüzde olan stresimizi aşağı indirebilirsek dış stres kaynakları bardağı taşıran son damla olmaktan çıkar. İçsel stresi düşürmek için bedeni rahatlatmamız, nefesi derinleştirmemiz ve zihni sakinleştirmemiz gerekiyor. Zaten yoganın kelime anlamı bu, yuk kökeninden geliyor ve birleştirmek demek. Yoga neyi birleştiriyor? Bize ait olan üçlüyü; bedenimizi, ruhumuzu ve zihnimizi. Bu üçü bir araya geldiğinde çok enteresan bir dalga boyuna giriyoruz, bu dalga boyu evrenin dalga boyu ile uyumlu oluyor. O zaman işler daha kolaylaşıyor, karşımıza daha güzel insanlar çıkıyor. Bunu özellikle hastalığı yeni yenmiş, iyileşme sürecinde olan kişilerle yapıyoruz ki bu onlarda çok daha etkili oluyor.”

    Tıp camiasının yogaya yaklaşımı
    Tıp dünyası doğal olarak alternatif terapi yöntemlerine mesafeli ve bilimsel şüphe ile yaklaşıyor. Peki, yoga söz konusu olduğunda hekim arkadaşlarından nasıl tepkiler almış Prof. Dr. Bingür Sönmez? “Çok ilginç, ben hastalarıma yönelik birçok aktivite yaptım. Ada’ya yürüyüşe gittik. Üç hastamı alıp Ardahan’a götürdüm. İnsanlar bypass ameliyatından sonra normal yaşantısına dönebilir mesajı vermek istedim. Bu bir moral motivasyon çalışmasıydı. Meslektaşlarım beddua ettiler ki bir kaza bela olsun da şu adam mahcup olsun diye. İnsanları sıradan bir yürüyüşe götürdüm, gazetelere ‘38 derece sıcakta koşturdu’ diye beyanatta bulundular. Ama yoga pratiğine başladığımızda hiçbir meslektaşımdan aleyhte tek bir söz gelmedi. Yoganın pozitif bir yönü var. Neslihan ile yola çıktığımızda iki kişiydik, bir de arkamızı döndük ki yüzlerce kişi olmuş.”

    Bulunmaz Bursa kumaşı
    Dr. Neslihan İskit de bazı hastanelerin hamile yogasına, kalp yogasına başladığını anlatıyor: “Tıp doktorları kendilerini geliştirmek için literatür takip eder; dünyanın çeşitli ülkelerindeki doktorların yaptığı çalışmalar yayınlanır, o havuzdan istediğinizi alır okur, bilginizi tazelersiniz. Yoga bu havuzda hep o kadar pozitif ki bugün birçok hasta ‘Kardiyoloğum beni size yolladı’, ‘Fizik tedavi uzmanım beni size yönlendirdi’ diye bana geliyor. Artık doktorlar yoga eğitmenlerine hasta yollamaya başladı. Çünkü biliyorlar ki yaptıkları tedavi yoga ile birleşirse tedavi süresi kısalacak, tedavinin etkisi artacak, ilaç kullanımı azalacak. Bu nedenle de yoga bulunmaz Bursa kumaşı.”

    Kalp yogası nasıl yapılıyor?
    Kalp ameliyatı olmuş kişiler, kalbinde sorun olan ve sadece ilaç tedavisi gören hastalar ya da hiçbir kalp problemi olmayan ama yüksek stres altında olan ya da genetik yatkınlığı olan kişilerin başvurabileceği kalp yogası, Memorial Şişli, Ataşehir ve Antalya hastanelerinde sosyal sorumluluk projesi kapsamında ücretsiz olarak uygulanıyor. Normalde yoga minder üzerinde yapılıyor, ancak hem hasta hem de ileri yaş grubundaki kişiler söz konusu olduğundan dersler sandalye üzerinde uygulanıyor. Yoga felsefesine göre omurganız ne kadar esnekse hayata bakışınız da o kadar esnek oluyor. Bu nedenle öncelikle bazı basit hareketlerle omurga olabildiğince rahatlatılıyor. Bundan sonra nefes farkındalığı ve nefes tekniği çalışması yapılıyor. En sonunda da ayak parmaklarından saç diplerine kadar tüm organlar MR çekiliyormuş gibi taranarak derin gevşeme ile program sonlandırılıyor.

    Arı nefesi ile rahatlayın
    Omurgamız dik olacak şekilde oturun, burundan derin bir nefes alın ve ağız kapalı “mmmmm” sesi çıkararak nefes verin.Bir diğer versiyonunda ise avuç içleri ile kulaklarınızı kapatın, nefesi burundan alıp, ağız kapalı “mmmmm” sesi çıkararak verin.

    Prof. Dr. Sönmez’in ney tutkusu
    Prof. Dr. Bingür Sönmez yoğun çalışmalarının yarattığı stresi hafifletmek, negatif enerjiyi üzerinden atmak için ney üflüyor. Neye duyduğu bu ilgi çocukluk yıllarına kadar gidiyor. “Çocukken çoban olmak istiyordum, zorla doktor yaptılar” diyen Prof. Dr. Sönmez, yıllar sonra bunu hatırlamış, çoban olamadım bari çoban kavalı çalayım demiş. Akrabası olan dünyaca ünlü çoban kavalı ustası Sinan Çelik, her gece ofisine gelerek ders vermiş kendisine. Bu arada babası, diplomasında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in imzası olan bir öğretmen. Dolayısı ile her öğretmenin bir enstrüman çaldığı dönemin öğretmenlerinden ve çok güzel keman çalarmış. Prof. Dr. Sönmez keman çalmayı öğrenememiş, içine dert olmuş ancak babasından öğrendiği nota bilgisi yıllar sonra işine yaramış. Gün içerisinde yoğun bakımda hastalara hep ney üfledikleri için çoban kavalı zamanla ney üflemeye dönüşmüş. Bir yıldır ney üfleyen Prof. Dr. Sönmez, “Ney çok kutsal bir enstrüman, size yolu gösteriyor. Her gece odamdan çıkmadan önce 15 dakika kadar üflerim. Günün negatif enerjisini üzerimden atıyorum” diyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz


    Tam bir sebze canavarıyım

    ‘Binbir Gece’ dizisindeki rolüyle her hafta evlerimize konuk olan, sevilen oyuncu Ceyda Düvenci “bakımlı, kendini her haliyle seven ve güvenen, sağlığına dikkat eden kadınlar...

    Diyette başarısızlık yoktur, vazgeçmek vardır

    Yeni kitabı ‘Afiyetle Diyet’’in raflardaki yerini aldığı bugünlerde Uzman Diyetisyen Dilara Koçak ile bir söyleşi yaptık ve ondan stil sırlarını öğrendik...Yeni kitabınızdan biraz bahseder...

    Tek yaptığım spor oğlumla yürümek

    G.O.R.A'nın çekimleri için ne diyeceksiniz?Çekileli uzun zaman oldu! İnsan bir şey çektiği zaman hemen seyretmek istiyor ama bu filmin başına hakikaten gelmedik şey kalmadı....