Formsanté

Işıl ışıl cildin sırrı: Fibrocell

24072013 estetik2

Fark ettiniz mi; etrafınızda bebek cildi gibi, ışıl ışıl parlamaya başlayan kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Uzaylıların parmağı yoksa ne oluyor bu kadınlara, nedir bu ışıltının sebebi? Henüz iki-üç yıldır ülkemizde uygulanan Fibrocell uygulamasıyla ilgili kafanızda soru işareti kalmaması için işin uzmanlarından detayına kadar öğrendik.

 

Köşeyi dönmenin kolay formülünü arayan genlerimiz kolay ve zahmetsiz güzelliğin de peşinde. Bunu bilen sektör de her geçen gün yeni bir mucize yöntemi allayıp pullayıp kadınlara sunuyor. Sonra televizyonda bir ünlüyü görüyoruz. O da ne? Mucize; tam da aradığımız mucize. Her sokak başında şu cümle yankılanıyor: “Onun yaptırdığından ben de yaptırmak istiyorum.”

Son dönemde kulaktan kulağa, tam da o bölgenin arka kısmından alınan dokuyla uygulanan bir yöntem konuşuluyor. Biri kök hücre diyor, diğeri olur mu dokuymuş diyor. En doğru bilgiyi almak için 35 yıldır bu işi yapan, Türkiye’nin en başarılı isimlerinden Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serdar Eren’in kapısını çaldık. Op. Dr. Eren ve birlikte çalıştığı Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Burak Türkyılmaz ile birlikte etik boyutundan uygulama sürecine fibrocell, halk arasında bilinen adıyla kulak arkası operasyonunu enine boyuna konuştuk.

 

Son dönemde cerrahi olmayan uygulamalar revaçta. Hangi yöntem neye yarıyor karışmış durumda sanki. Siz ne düşünüyorsunuz?

Op. Dr. Serdar Eren: Yüzü bir bina olarak düşünün; binanın temeli ve duvarları oluyor. Binayı ayakta tutan temeli; duvarları onu ayakta tutamaz biliyorsunuz. Bir binanın önce duvarları çatlamaya ve eskimeye başlar. Alman felsefesini benimsemiş biri olarak prensibim, yaptığım şeylerin uzun vadeli olması, tek seferde yapılması ve sık tekrarlanmaması. Bazı insanlar kamuflajla yaşar oysa ki kamufle ederken derindeki problemi unutuyorsunuz. Ve gün geliyor o derindeki problemin tedavisi mümkün olamıyor. Bina örneğinde olduğu gibi yüzün iç ve dış kısmını paralel düşünmek gerekiyor. İkisinin problemleri belirli yaşlarda kendisine özeldir. Esas önemli olan derinin ışıltısı. Bir insana baktığınız zaman güzellik, çirkinlikten ziyade yorgunluk, negatiflik duyguları alırsınız. Bir resme baktığınız zaman sağ köşesindeki kırmızının fazlalığını görmezsiniz, genelinin sizde ne hissettirdiğine bakarsınız. Aynı şekilde dudak kenarındaki küçük kırışıklıklar olsa dahi, yüzün tamamı size pozitif yansıyorsa o küçük detaylara takılmazsınız. Yaptığım ameliyatlarda binaya sağlamlık verip, yüze dinamizm katmaya çalışıyorum. Eğer binanın duvarları, yani cilt eskimeye başladıysa, ışıltısı kaybolduysa, ona da boya-badana yapmak gerekiyor.

 

Yorgun görünmeyi tarif edebilir misiniz?

Op. Dr. Serdar Eren: Bazen hasta geliyor, “Yanağımdan şikayetçiyim” diyor. Aslında onu asıl rahatsız eden şeyin yorgun görünmesi olduğunun farkında bile değil. Bir yüzü yorgun gösteren, yüzün orta kısmının çökmesi, gözlerin altındaki mesafenin uzamasıdır; yanak alt göz kapağına ne kadar uzaklaşırsa o kadar yorgun görünüyorsunuz anlamına geliyor. Bu yorgun görünmek 30, 40 veya 50 yaşında da olabiliyor. Bina sağlam, apartman sağlam; peki ne eksik? Işıltı. O zaman deriyi tazeleyerek kaybettiği ışıltı geri kazandırılmaya çalışılıyor.

 

Siz hastalarınızı nasıl yönlendiriyorsunuz?

Op. Dr. Serdar Eren: Hastanın her şeyi isteme hakkı var ama bizim de onları doğru yönlendirme sorumluluğumuz var. Hastanın isteklerini iyi analiz edebilmek önemli. Dünyanın en güzel memesine gözünüzü ayırmadan bir saat baktığınız zaman o meme size yamuk gelmeye başlayacaktır. Bu kadar bakınca rahatsızlık edici şey illa ki bulursunuz. Hastalarıma şöyle söylüyorum: Endamınıza, gönül gözüyle kendinize bakmayı unuttunuz… Bunları biraz hatırlatınca çoğu zaman işlem yapmanıza da gerek kalmıyor. Hastanın psikolojik sorunlarının ilacını bıçak altında aramasına izin verirseniz, siz de suç ortağı olursunuz. İnsan kendine biraz daha anlamlı baksın, estetik de kaymağı olsun…

 

24072013 estetik1Başarı kriteri nedir?

Op. Dr. Serdar Eren: Beğeni. Diyelim en doğru ameliyatla, en doğru uygulamayı yapayım, en doğru neticeyi çıkarayım; hasta beğenmeyince neye yarar? Başarız olurum. Ameliyat neticesinde hastadan daha fazla seviniyorsam bir şeyleri yanlış yapmışım demektir.

 

Kadınlar ünlü isimleri görüp özenebiliyor…

Op. Dr. Serdar Eren: Kimse birbirine benzemez. Sonuçta o kişiye yapılan şey ona özeldir. Eğer bir kadının yüzünde sarkma varsa bunu enjeksiyon gibi yöntemlerle düzeltemezsiniz. Mutlaka sarkan yerlerin asılması gerekiyor. Mesela uyguladığımız fibrocell yöntemi işin kumaşı üzerinde etkili, bu yöntemle cildin kontürünü düzeltemezsiniz. Bir insanın yüzü değiştiyse fibrocell’den olamaz. Bir otomobile yıkama-cilalama yaparsınız ışıl ışıl olur. Bir hastamı görmüştüm, 45 yaşındaydı ve çocuk derisi gibi ışıl ışıldı. “Bir şey yapıyor musunuz?” diye sordum. “20 yaşımdan beri sabah aç karnına bir litreye yakın suyu içerim” şeklinde cevap verdi. Tüm olay bu aslında…

 

24072013 estetik4Son günlerde herkesin merak ettiği, “kulak arkasından alınarak yapılan” şu ünlü yöntemi anlatabilir misiniz?

Op. Dr. Serdar Eren: Öncelikle bu merak edilen şeyin adı fibroblast enjeksiyon yöntemi ya da fibrocell uygulaması. Fibroblastlar, kolajen sentezini yapan ana hücrelerdir. Kolajen de bildiğiniz üzere gençliği getiren, cilt dokularını besleyen ana yapı. Bunun sentezini yapan hücreler de fibroblast hücreler. Fibrocell işlemin adı, elde etmeye çalıştığımız şey de fibroblast. Dolayısıyla yaptığımız uygulama fibroblast hücrelerini kullanarak cildin yenilenmesi.

 

Neden kulak arkası?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Kulak arkası güneş görmüyor, bu yüzden oradaki hücreler daha canlı oluyor. İstenirse başka yerlerden de alınabiliyor. Kulak arkası, yüze yapı olarak da yakın; üstelik alındığı zaman iz görünme ihtimali olmuyor. 3 mm’lik bir doku, ince biyopsi iğnesi ile alınıyor, dikiş atmaya gerek kalmıyor. Aldığımız dokunun üremesi için belli bir miktarda kan alınıyor hastadan ve sonrasında hasta evine gidebiliyor. Doku ve kan Ankara’daki laboratuara gidiyor. Yaklaşık altı hafta süren bir işlemden geçiyor, fibroblast hücreleri üretiliyor. Üç seanslık bir işlem olduğu için bir kısmını gönderip bir kısmını tutuyorlar.

 

Fibrocell uygulaması nasıl gerçekleştiriliyor?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Mezoterapi yani iğneler yöntemiyle cilde enjekte ediliyor. Burada özel bir tabanca ile uyguluyoruz. Öncesinde cildi uyuşturup, gözeneklerin açılması için temizliyorum. Uygulama günü hastanın cildinde bir kızarıklık oluyor ve sosyal çevreye çıkmaması daha uygun oluyor. Lokal anestezik krem uyguladığımız için acı da duyulmuyor. İkinci uygulama da yine altı hafta sonra yapılıyor. Bu arada özel koruma tüplerinde gönderiliyor fibroblastlar; elde edilen bu hücrelerin kesinlikle bozulmaması gerekiyor. Son seans da dört hafta sonra uygulanıyor. Toplamda üç buçuk ayı bulan bir uygulama.

 

 

24072013 estetik3Fibroblast üretimini her laboratuvar yapabiliyor mu?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Türkiye’de sadece iki adet laboratuar var.

 

Uygulamanın maliyeti yüksek mi?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Laboratuar işlemlerinin kapsamlı olmasından dolayı maliyeti benzer uygulamalara kıyasla daha yüksek.

 

Etkisi ne kadar sürüyor?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Dört-beş yıl sürdüğü söyleniyor. Söyleniyor diyorum çünkü Türkiye’de iki yıldır uygulanıyor. İlk uygulamanın ardından etkisini üçüncü, maksimum etkisini altıncı aydan sonra görebiliyorsunuz.

 

Bu uygulamayı yaptıranların cildi nasıl bu kadar parlıyor?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Fibroblastların aktive ettiği kolajenler bu aydınlanmayı sağlıyor. Cilt sıkılaşıyor, elastikiyeti artıyor. Ama bu uygulama asla botoks veya yüz germenin yerini alamaz. Tamamen cildini dokusunu iyileştirmeye yönelik bir işlem. Cildin yaşlanmasını geciktiriyor.

 

Hangi bölgelere uygulanıyor?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Yüz, boyun ve dekolte bölgesine uyguluyoruz. İstenirse el derisi gibi başka bölgere de uygulanabiliyor. 35 yaşın üstündeki herkes yaptırabiliyor. Çok nadir olmakla birlikte alerjik reaksiyon yaşanabiliyor.

 

24072013 estetik5Fibrocell ile PRP’nin farkı nedir?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: PRP yönteminde hastadan kan alınıyor ve santrifüj dediğimiz özel bir işlemden geçiriliyor. Elde edilen solüsyon hastaya veriliyor. Bu solüsyonu, trombositten zengin plazma olarak söyleyebiliriz. Trombosit hücrelerin içerisinde büyüme faktörleri var, işlemde de bu büyüme faktörünün cildi yenileme fonksiyonu kullanılıyor. Toplam üç seansta gerçekleşiyor ama altı ayda bir tekrarı öneriliyor. İki yöntemi karşılaştırdığımızda fibrocell uygulaması açık ara önde diyebilirim.

 

Fibrocell uygulaması ve kök hücre yöntemi aynı şey mi?

Op. Dr. Burak Türkyılmaz: Fibrocell’de yaptığımız şey kök hücre değil, hücresel yenileme. Kök hücre, insan bedenindeki yapıları, organları ve dokuları oluşturan hücrelere deniyor. Estetik işlemlerde uygulananlar da olgunlaşmış kök hücre olarak adlandırılıyor. Klinikte uyguladıklarımızı yağ hücrelerinden elde ediyoruz. Kök hücrenin özelliği, koyduğunuz bölgedeki dokuya uygun olarak hareket etmesi yani cilde uyguladığınız zaman cilt dokusu gibi davranıp yenilemeye başlıyor.

 

✎ Deran ÇETİNSARAÇ

Formsanté Dergisi Temmuz 2013 sayısı

 

Exit mobile version