“Güneşi Beklerken” dizisinde Melis karakterini canlandıran Yağmur Tanrısevsin, her yeni işiyle başarı basamaklarını tırmanan genç bir oyuncu. Oynadığı rol için farklı kılıklara bürünebilen Tanrısevsin, senaryo gereği bulimiya hastası olunca inandırıcılığı artsın diye altı kilo birden verdi.
Güneşi Beklerken dizisinde Kerem’in eski sevgilisi Melis’i canlandıran Yağmur Tanrısevsin, diziyle birlikte yıldızı parlayan genç oyuncular arasında yer alıyor. Düzenli yaptığı spor sayesinde formunu koruyan Tanrısevsin, yediklerine de her zaman dikkat ediyor. Oyunculuğunu geliştirebilmek için farklı roller de denemek isteyen güzel oyuncu, bir yandan güzel sanatlar fakültesinde eğitimini sürdürüyor. Yağmur Tanrısevsin’le keyifli bir çekimin ardından kariyerini, hayata ve aşka bakışını, forma girme formülünü konuştuk.
Oynadığınız Melis karakterinden biraz bahsedebilir misiniz?
Melis, değişimli bir karakter. Dışarıdan kötü biri olarak görülüyor ama kesinlikle değil. Sevdiği insanları paylaşamayan kıskanç bir yapısı var ama başına gelenler de kolay şeyler değil. Yaşadığı olaylara karşı verdiği yanlış tepkiler yüzünden bu hale geliyor. Sevdiği insanlar elinden alınmadığı sürece kimseye zararı olmaz Melis’in… Yaşadığı olaylara tepkisi çok büyük oluyor. Düşünmeden hareket ediyor, ki yaptığı şeylerin sonucu ona mutlaka geri dönüyor ve zarar görüyor. Haklıyken haksız konuma düşebiliyor. Melis’in kötülüğü daha çok kendine…
Kerem’e olan takıntısı babaya olan düşkünlüğünden mi kaynaklanıyor?
Baba ile pek ilgisi yok aslında… Kerem’e karşı hissettikleri bence sevgi değil, hırs ve saplantı. Liseye ilk başladığı zamanlarda Kerem’in onu kilolu görüp küçümsemesiyle başlıyor tüm takıntıları. Hatta bulimiya hastalığının başlangıcı da bundan kaynaklı…
Zeynep ve Kerem’in özellikle çok fanatik bir hayran kitlesi var. Size karşı olumsuz bir eleştiri geliyor mu seyirciden?
Dizinin hayranları Melis’i, Kerem’den uzak olduğunda seviyor. Ancak Zeyker’in (Zeynep ve Kerem hayranlarının ikiliye taktığı isim) arasına girecek bir davranışta bulunduysam hemen olumsuz geri dönüşler alabiliyorum. Tabii bunlar gerçek hayata dönen şeyler olmuyor. Hatta “Biz seni çok seviyoruz” diye yanıma gelebiliyorlar. Sonuçta senaryoda ne yazıyorsa onu yerine getiriyorum, seyirci de bu ayrımı çok iyi yapabiliyor.
“Adını Feriha Koydum” dizisinde de yine iki sevgiliyi ayırmaya çalışan bir karakteri oynamıştınız değil mi?
O dizide oynadığım Ece karakteri Melis’e göre çok farklıydı. Ece, direkt aşıkların arasını bozuyordu; oysa ki Melis’in aşık olmak ile birlikte aldatılma duygusu da var ve babasını kaybettiğini düşünüyor. Sadece aşk acısı değil birçok sebebi var nefretinin. Kötülük yapsa da zaman geçince hatasını anlayıp düzeltmek için uğraşıyor. Zaten bir insan kötülük yapıyorsa mutlaka geçerli sebepleri vardır. Kimse durduk yere kötülük yapmaz. Özellikle bu durum aşkla ilgili ise kadınlar çok çabuk hırçınlaşabiliyor.
Yağmur olarak elde edemediğiniz veya platonik olarak hoşlandığınız bir erkek oldu mu?
Ben çok zor sevgili olabilen veya flört edebilen bir insanım. Lisede de böyleydim. Bir insanın beni tavlaması çok zordu. Biriyle ilişki yaşayabilmem için mutlaka ve mutlaka ona güvenmem gerekiyor. Mükemmeliyetçi bir insanım, ilişkilerimin de kusursuz olmasını isterim.
Peki bir erkek güveninizi kazanırsa neler yaşarsınız?
Bir kere o güven bağını kurduğum zaman o kişiyle her şeyimi paylaşabiliyorum. Sosyal bir insanımdır, erkek arakadaşımla oturup PlayStation bile oynarım. Dolayısıyla sevdiğim kişiyle çok iyi arkadaş olabiliyorum.
İlişkide en önemli şey güven midir?
Uyum da çok önemli. Enerji olayına da çok inanıyorum. Karşımdaki insanın bana bakışından, benimle konuşma şekline kadar dikkat ederim. O kişinin yaydığı enerjiyle benim verdiğim enerji uyumluysa o kadar iyi anlaşırız. Böyle bir şeydir enerji olayı… İş konusunda da özel hayatımda da enerjiyle hareket ediyorum. “Güneşi Beklerken” projesinde de bunu hissetmiştim ve bu dizide olmalıyım diye düşündüm.
Çok kötü bir dönem geçiriyorsan eğer mutlaka devamında seni iyi günler bekliyor diye düşünüyorum. Bu düşünce şekli kötü zamanları atlatabilmenin bir yoludur aynı zamanda. Bu sayede sakinliğimi ve pozitifliğimi sürekli koruyabiliyorum.
Kendinizi motive etme veya rahatlatma yöntemleriniz de var mı?
Kişisel gelişim kitapları okurum. Kendimde işe yarayan yöntem ise biraz karma felsefesine dayanıyor. Çok kötü bir dönem geçiriyorsan eğer mutlaka devamında seni iyi günler bekliyor diye düşünüyorum. Bu düşünce şekli kötü zamanları atlatabilmenin bir yoludur aynı zamanda. Karma felsefesiyle birlikte motive olabiliyorum. Bu sayede sakinliğimi ve pozitifliğimi sürekli koruyabiliyorum.
Evinizde de bu sakinliği korumak için özel olarak bulundurduğunuz objeler var mı?
Enerji taşlarını seviyorum ve etrafımda bulunduruyorum. Tabii burada olay inançla ilgili; sen bir bilekliğin sana iyi şans getireceğine inanırsan o bileklik bunu yapar. Her şeyin başı inanmak; sonuçta hastalıkları bile inanarak atlatabiliyoruz…
Sinema filmi var mı yakınlarda?
Benim için uzun metraj daha özel bir alan, o yüzden daha seçici davranmak istiyorum. Oyunculuk sınırlarımı zorlayabileceğim birbirinden zıt karakterler canlandırmak istiyorum.
“Güneşi Beklerken”in ilerleyen günleri için bize neler söyleyebilirsiniz?
Güneş’le çok yakın zamanda tanışacaksınız. Gerçekten az kaldı, çok heyecanlı bölümler izleyiciyi bekliyor…
Melis karakteri dizide bulimiya olunca siz de bu rolle birlikte inanılmaz zayıfladınız. Kaç kilo ve nasıl vermiştiniz?
Eve teslim diyet yemekleri gönderen bir şirketle kilo verdim. 1100 kalorilik beslenme programını bir ay uyguladım. Bu süre boyunca çok su içtim. Bir buçuk ayın sonunda altı kilo vermiştim. Düşük kalorili beslenmeye alışınca sonrasında yediklerime dikkat ederek formumu korumaya devam ettim.
Kilo vermenizi yönetmen mi istedi sizden?
Kimse istemedi benden ancak bu hastalığa yakalanan insanların görüntüsünü yansıtabilmek için kendi isteğimle yaptım. Oynadığım sahnelerin daha inandırıcı olmasını arzu ettim. Bulimiya hastalığının Melis karakteri üzerinde işlenmesi de çok hoşuma gitti çünkü bu hastalıkla mücadele eden çok sayıda insan var. Melis’in ne kadar kötü bir şey yaptığını insanlara anlatabilmek istiyordum. Sosyal medyadan çok fazla sayıda insan ulaştı dizinin o bölümleri yayınlandıktan sonra. Hatta benimle bağlantıya geçen bulimiya hastası bir kişiyi sete davet ettim, orada konuştuk ve tedavi olmaya ikna oldu.
Düzenli spor yapıyor musunuz?
Fitness eğitmeni Figen Yorgancıoğlu ile birlikte bir egzersiz programı uyguluyorum. Bana sporu sevdirdi. Haftada üç gün birlikte çalışıyoruz. Kendi ağırlığımla egzersizler yapıyorum çoğunlukla. Figen Hanım, vücudumun ihtiyaç duyduğu şekilde egzersiz planını belirliyor.
Setten fırsat bulduğumda seramik atölyesinde zaman geçiriyorum. Sevdiğim insanlara heykelden hediyeler yapmaktan hoşlanıyorum.
Bu sırada nasıl besleniyorsunuz?
Protein ağırlıklı besleniyorum. Yumurtayı çok sık tüketiyorum. Salata öğünlerimin vazgeçilmezidir. Kırmızı et, balık ve beyaz et de yiyorum. Kan şekeriyle ilgili problemim olduğu için çikolata gibi şekerli gıdaları yememeye çalışıyorum. Şunu fark ettim; sporu severek yapmaya başladıktan sonra canım artık zararlı şeyleri yemek istemiyor. Daha dinç, daha sağlıklı oluyorsun. Yorgun olmuyorsun ve daha dayanıklı bir vücut kadar güzel bir şey yok bence.
Yaz dönemini çalışarak mı geçireceksiniz?
Kısa dönem bir tatilim var ve bu zamanı dinlenerek geçirmeyi düşünüyorum. Dinlenmekten kastım sadece fiziksel olarak değil, mental olarak rahatlamaktan bahsediyorum. Sporuma düzenli olarak devam etmek istiyorum. Yoğun bir şekilde set programı yüzünden ertelediğim veya düzenli yapamadığım tüm aktiviteleri yapmayı planlıyorum.
Önceki dizide sarışındınız, şimdi kumral… Saçlarınızda değişiklik yaptırmaktan hoşlanıyor musunuz?
Ece karakterinin sarışın olması düşünülmüştü; sonra sinema filmi için yarı siyah yarı sarıydı; Melis karakteri ise kumral olmamı gerektirdi. Sonuçta rolün gereği neyse ben de ona göre davranıyorum. Yine de kumral ya da
koyu renk saçların yüz hatlarını daha iyi vurguladığını düşünüyorum dolayısıyla şu anki saçlarımı ben de çok beğeniyorum. Bir sonraki projede farklı bir saç rengi olursa ona uygun yaparım, sonuçta değişiklik iyidir. Rol için değişmek güzel bir şey…
Cilt bakımında nelere dikkat edersiniz?
Her gün setten eve geldikten sonra makyaj temizliğine özen gösterip nemlendirici kremlerimi uyguluyorum. Arada kan dolaşımını hızlandırmak için yüzüme masaj da yapıyorum. Haftada bir kil maskesi uyguluyorum. Vücuduma peeling yapmak iyi geliyor. Bir de yüzüme bazen gece uyumadan önce nemlendirici yerine Bepanthen sürüyorum ve faydasını görüyorum.
Setten arda kalan boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle güzel sanatlar okuduğum için resim yaparak değerlendiriyorum. Setten fırsat bulduğumda seramik atölyesinde zaman geçiriyorum. Sevdiğim insanlara heykelden hediyeler yapmaktan hoşlanıyorum. Tenisle ilgilenmeye başladım. Ayrıca boksa karşı bir ilgim oldu. Üç ay ders aldım, yoğun çalışma temposu yüzünden bir süre ara verdim, tekrar başlamak istiyorum.
Deran ÇETİNSARAÇ
Formsanté Dergisi Temmuz 2014 sayısı