Formsanté

Yeni nesil arzu nesneleri Seks romanları

ocak-2013-cinsellik-resim-1

 Annelerimizin elinden düşmeyen Beyaz Dizi’ler yerini yoğun cinsel içerikli romanlara bıraktı. İki çocuk annesi bir ev kadınının fantezileri, pek çok kadının belki de ilk kez erotik kitaplar okumasına sebep oldu. Tüm dünyada kadınların elinden düşürmediği bu romanlarla ilgili uzmana sorduk: Neden erotik romanlar okuyoruz? Sakıncası var mı? Cinsel hayatımıza neler katar? Daha ateşli bir seks yaşantımız olur mu ve daha fazlası…

Cinsel içerikli kitapların tarihi, çok eski zamanlara dayanıyor. Fransız edebiyatının ustalarından Marquis de Sade’ın en önemli eserlerinden “Sodom’un 120 Günü”, günümüzde hala bir sapkınlık destanı olarak kabul ediliyor. Sade’ın hapishanede yazdığı bu romanın bazı ülkelerde satışı yasak. Eskiden kapalı kapılar ardında okunan erotik romanlar, iki çocuk annesi bir kadının edebiyat dünyasına adım atmasıyla farklı bir boyuta taşındı. İngiliz Erika Mitchell’ın E.L. James takma adıyla yazdığı “Grinin Elli Tonu” üçlemesi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de deyim yerindeyse peynir-ekmek gibi satıyor. Edebiyat öğrencisi Anastasia’nın, başarılı bir iş adamıyla yaşadığı cinsel yoğunluklu ilişkiyi konu alan “Grinin Elli Tonu” romanını ve cinsel hayatımıza etkilerini İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Tuğba Kaplanhan ile konuştuk.

Her tarafta cinsel içerikli kitap okuyan kadınlar görüyoruz. Türk kadını cinsel açıdan bir değişim süreci mi yaşıyor?
Türk kadını cinsel açıdan komplekslidir. Sosyal açıdan bakacak olursak, bir kadın “Bu akşam dışarı çıkmak istemiyorum” diyebilir ama belki de dışarı çıkmak için ısrar bekliyordur. Cinsel olarak ise erkekler kadar rahat ve sık uyarılmıyorlar. Erkeklerin uyarılması ve hatta sertleşmesi daha kısa sürüyor. Bir fotoğraf, iç çamaşırı ya da ufak bir frikik bile erkekleri ereksiyona hazırlayabilir. Malesef Türkiye’deki kadınların yüzde 30’u hiç orgazm olamamaktan yakınıyor. Kadınlar yatağa zihinleriyle ve ruhlarıyla birlikte giriyor. Bir kadının ruhunu elde etmek her zaman çok kolay olmuyor. Mumlar yakmak, güzel şeyler söylemek gerekebiliyor. Kadının cinselliğe hazır olması için zihinsel olarak rahat olması gerekiyor. Bu da erkeğin pek beceremediği bir şey… Bundan 50 yıl öncesine kadar kadınlar, sırf kocaları istediği ve bebek doğurmak için cinsel ilişkiye giriyordu. Kadın için cinselliğin tek amacı doğurmak, üremek veya soyun devamlılığıydı. Ama şu anda öyle değil. Kadınlar artık kendi dişilikleriyle barıştı. Sosyal hayattaki etkinlikleri arttıkça, kendi doğurganlıklarını ve dişiliklerini eş zamanlı yaşamaya başladılar. Önceden cinsellik bebek için istenirdi, bebek olduktan sonra dişilik kenara atılır ve anne rolü giyinilirdi. Şimdi kadınlar, dişi olarak, anne olarak, iş kadını olarak her şekilde hayata tutunma içinde.

Kadının hayatına daha fazla cinsellik mi girmesi gerekiyor?
Toplumumuzda şöyle bir anlayış hakim; cinselliği konuşan kadın basit kadındır, cinselliği isteyen kadın ucuz kadındır. Bunlar hem erkeği hem de kadını kötü etkileyen düşünceler. Bugün bu kliniğe gelen birçok kadın danışanım, kendi vajinasına bile bakamıyor. Kadın, eşinin penisini keşfetmekten de çok uzak çünkü henüz kendi erojen bölgelerini keşfetmiş değil. Önce kadının kendi erojen bölgelerini keşfedip, eşi ile bunları konuşup, vücudu üzerinde yeni bir yolculuğa çıkması gerekiyor aslında. Bu aynı zamanda ruhsal bir yolculuk da olmalı. Eşinin kadını mutlu etmesi, onun ruhunu elde etmesi, ardından da cinsel olarak onu nasıl tatmin edeceğini bilmesi; bunları kadının da talep ediyor olması gerekir. Biz kadınlar çok komplike yaratıklarız. Erojen bölgeler de kadından kadına değişir. Kadın, eşinden “Beni omzumdan öpmeni istiyorum” veya “Göğüslerimle oynamanı istiyorum” gibi taleplerde bulunmalı. Cinsellik bir dans gibi aslında. Eller ve ayaklar aynı hizada olursa, ortaya muhteşem bir gösteri çıkar. Eller dolanır, ayaklar birbirine basarsa kaos olur.

Devamı diğer sayfada

Kadınların cinsel hayatına kitapların bir katkısı var mı?
Düşünün eğer bir erkek kadınına gün içerisinde “Akşam seni göklere uçurmak istiyorum çünkü seni çok arzuluyorum” diye mesaj atsa gece o kadının cinselliğe hazır olmaması zor bir ihtimal. O mesaj sayesinde kadın gün içinde seksi hayal edecek, düşünecek, arzulayacak ve buna zihnini hazırlayacak. Kitaplar da bu mesaj görevini görüyor. Amerika’da ilk çıktığı zamanlarda bu cinsel içerikli kitaplar satış rekorları kırdı. Genel söylenen şey, bu kitapları okuyan kadınların cinsel yaşamlarının daha iyiye gittiği yönünde. Kadınlar diğer bir kadının neden hoşlandığını, neyi talep ettiğini, neyi arzuladığını, nasıl tatmin olduğunu, nasıl zevk aldığını okumuş oluyor. Zihinsel olarak buna kendini hazırlıyor. Kendi zevk alabileceği şeylere, vücuduna odaklanıyor. Bu kitaplar, okuyan için cinselliği konuşabildiği yeni kız arkadaşı oluyor. Bildiğiniz gibi kadınlar, seks deneyimlerini kendi aralarında konuşamıyor. Ortaokul, lise çağındaki erkekler konuşur ama kızlar konuşmaz.

ocak-2013-cinsellik-resim-2“Romanlarda vajinadaki iç kasların kasılması gibi cinselliğe dair ayrıntılı tanımlar var. Kadınlar bu kitapları okuyarak cinsel hayatlarını geliştiriyor.”

Neden konuşmazlar?
Kadınlar kıskançtır. Bu yüzden cinsel deneyimlerini birbirleriyle fazla paylaşmazlar.

Bu kitapları okumanın kadının orgazm yaşamasına bir katkısı olur mu?
Kadınlar için orgazm öğrenilen bir şey. Kadınlar orgazmı taklit ediyor. O kitapları okuduğunuz zaman ayrıntıya iniyorsunuz. Romanda vajinadaki iç kasların kasılmasından, zihinsel olarak hissetme, ait olma gibi cinselliğe ait çok ayrıntılı tanımlar var. Kadınlar bu kitapları okuyarak cinsel hayatlarını geliştiriyor.

Sizce neden film değil de kitaplar tercih ediliyor?
Kadınlar görsel pornografiden hoşlanmıyor ama sözel pornografi hoşlarına gidiyor. Oysa ki erkekler görsel pornografiden daha çok etkileniyor. Kadınlar daha ayrıntıcıyken, erkekler direkt amaçlarına ulaşmak istiyor. Bugün internet siteleri arasında en çok para kazandıran sayfalar pornografik içerikler. Amerika’nın yüzde altısı sanal seks bağımlısı olarak görülüyor. Bir de kadınlar beyinlerine negatif imgeyi çok fazla yüklüyor. Yok benim selülitim var, göbeğim var gibi. Cinsellikten çekiniyoruz. Oysa ki kendimizi severek cinselliğe hazırlanmalıyız. Kadınlar kendileriyle barışık olmalı. Bence bu kitaplar kadınların kendilerine güvenlerini artırmalarına da yardımcı olacaktır.

“Cinsellik içeren kitaplarda sadomazoşist ilişkilerden bahsedilir. Ne normal, ne anormal… Bunun ayrımı iki kişiye bağlı. Eğer cinsellikte iki taraf da bu tarz yaklaşımlardan hoşlanıyorsa sıkıntı yok.”

10 yıl sonra cinsellik konusunda kadınlar da erkekler kadar özgür olabilir mi?
Kadınların gelecekte cinsel içerikli şeylere yönelmelerinin çok daha rahat olacağını düşünüyorum. Bakın nerede ilerleyen, gelişmiş toplum varsa orada kadın söz sahibi. Çünkü kadınlar yeniliğe, gelişmeye çok açık. Erkeklerin 30 yıl boyunca saçları hep aynı modeldir ama kadınlar üç ayda bir değiştirir. Cinsellik konusunda söz almaları ve yenilik getirmeleri, hem ikili ilişkileri güçlendirir hem aile ilişkilerini. 

Devamı diğer sayfada

ocak-2013-cinsellik-resim-3Cinsel olarak mutsuz kadının ailesi de mi mutsuz olur?
Bilirsiniz elti kavgaları çok meşhurdur. Toplumun, ailenin huzurlu olması kadının mutlu ve huzurlu olmasına bağlıdır. Bunun da kökeninde kesinlikle cinsellik yatıyor. Akıllı erkek, kadını mutlu eder. Kadın mutlu olursa, ortam da mutlu olur; kadın mutsuz olursa etrafını da olumsuz etkiler. Evde, sokakta mutlu olan kadın, yatakta da mutlu olur. Çünkü kadının zihinsel olarak hazır olması gerekir. Keşke bu kitapları biraz da erkekler okusa…

Bu tarz kitapları okumanın olumsuz yanları var mı? Bağımlılık yaratabilirler mi?
Uzmanlar olarak porno izlemek kötüdür demiyoruz ama kitap okuyarak ya da porno izleyerek gerçek hayattan kopma varsa kesinlikle kötüdür. İşlevsellik psikiyatride çok önemlidir. Bir kişi internette vakit geçirebilir ama gerçek hayattan kopmuyorsa biz bunu hastalık olarak görmüyoruz. Sosyal yaşamdan uzaklaşılma varsa orada sorun var demektir. Bir kişi ayak ya da eldiven sevebilir ama sadece eldiven takıp orgazm olabiliyorsa bu patolojiktir. Çünkü normal cinsellikten uzaklaşılmıştır. Bu söylediğim kitap ya da internetteki porno görüntüleri için de geçerli. Eğer gün boyu porno izleyip ya da böyle kitaplarla kendini orgazma hazırlayıp gerçek cinsellikten uzaklaşıyorsa soru işareti ile yaklaşmak gerekebilir.

Daha önce bu tarz kitaplar yasaklanmıştı, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Kadın evinde ve yatakta mutlu olup sokağa çıkarsa, aileyi, toplumu birleştirir. O nedenle kadınları mutluluğa götüren yolları tıkamamak gerekir. Eskiden “Çıldırtan Öyküler”, “Beyaz Dizi” gibi kitaplar vardı. İnternet üzerinden de itiraf.com sitesinde çoğunlukla cinsel içerikli hikayeler anlatılır. Kitapların yasaklanması özgürlüğü kısıtlayan bir şey. Kadınların böyle şeyler okuması onları geriye götürür görüşünü doğru bulmuyorum.

“Grinin Elli Tonu”nda sadomazoşist öğeler yoğun bir şekilde kullanılmış. Sizce sakıncası var mı?
Cinsellik içeren diğer kitaplarda da sadomazoşist ilişkilerden bahsedilir. Ne normal, ne anormal… Bunun ayrımı iki kişiye bağlı. Eğer cinsellikte iki taraf da bu tarz yaklaşımlardan hoşlanıyorsa sıkıntı yok. Ama kişinin ruhsal ve fiziksel bütünlüğünü bozacak cinsellik bizim için anormal, hatta riskli cinsellik dediğimiz türdür. Ruhsal ve fiziksel bütünlüğü korunarak yaşanan cinsellik, her türlü fanteziye açık olabilir. Çünkü insanlar yıllarca evli kalıyor, çok uzun süreli cinsel yaşamları oluyor. Bazen renk değiştirmekte fayda vardır. Değişik fanteziler yapmak güzel ve keyifli olabilir. Önemli olan ruhsal ve fiziksel bütünlüğe zarar vermemek. Kitapta yoğun olarak kırbaçlar kullanılıyor; fiziksel bütünlüğe zarar verici olacağı için pek çok kadının kırbaç tercih edeceğini düşünmüyorum. Fanteziler talep edilmeli, konuşulmalı; arzular dile gelmeli ve yaşanmalı. Çiftler kliniğimize geldiğinde onlara cinsellikle ilgili neler konuşuyorsunuz dediğimizde, önce birbirlerine bakıp “Konuşmuyoruz” diyor. Işığı kapat, seks yap; oysa ki cinsellik bundan ibaret olmamalı. Biz keyif almak, zevk almak için sevişiyoruz. Işığı kapatmak yerine mumlar yakıp ortamı daha erotize etmeliyiz. Her iki cins için de üremekten daha farklı bir şey olmalı cinsellik. Bu nedenle mutlaka konuşulması gerekir. İlişkide çiftlere önce kendi sonra partnerinin vücudunda keşfe çıkmalarını öneriyoruz.

Size en çok hangi problemle geliyor kadınlar?
En çok vajinismus sorunuyla gelip “Biz çocuk istiyoruz, kadın doğuma gittik ordan size yolladılar” diyenlerle karşılaşıyoruz. Daha bunun psikolojik bir sorun olduğunu, vajinasındaki o kasılmadan dolayı birleşmenin gerçekleşemediğini bilmiyorlar.

Devamı diğer sayfada

“Grinin Elli Tonu” üçlemesini sizce hangi kadın profili okuyordur?
Kitapları orta yaş kadınları daha fazla talep ediyor olabilir. Çünkü orta yaştaki kadınlar, varolan cinsellik yöntemlerini kullanmış, yenilerini de geliştirmeye yönelik enerjileri bulunuyor. Artık kadınlar kendisinden 5-10 yaş büyük erkeklerle beraber değil; yaş sınırları giderek ortadan kalkıyor. 40 yaşındaki bir kadın 28 yaşındaki bir erkekle gayet doyum veren, keyifli bir cinselsosyal hayatı paylaşabiliyor. Bundan 50 yıl önce kadınlar kendinden 10 yaş büyük erkekle iyi anlaşır diye bir düşünce vardı. Bu artık yıkılmaya başladı. Danışanlarımdan şunu da görüyorum; erkekler bir şeyler öğretmektense, bilen bir kadınla paylaşımda bulunmayı tercih ediyor. Mesela şu an özellikle 40-45 yaşlarındaki bir erkekle görüştüğüm zaman “Ben 35 yaşını geçmiş bir kadınla beraber olmak istiyorum” diyor. Çünkü hayattan alacağını almış, vereceğini vermiş, cinselliği bilen, zihinsel karmaşası olmayan kadınları tercih ediyorlar. Erkekler artık tecrübesiz, bakire kızlardan daha çok dişli, ne istediğini bilen, kaprislerden ve triplerden daha uzak, kendine odaklanmış kadınları istiyor. Gelecekte erkeklerin birlikte olduğu dişi için “İlk benim olsun” düşüncesi kırılacak. Bence bir dönüm noktasından geçiyoruz.

ocak-2013-cinsellik-resim-4“Üçüncü kitabın son sayfalarında kahramanlardan ayrılacağım için gerçekten hüzünlendim”
“Gri’nin Elli Tonu” üçlemesini bir solukta okuyan S.Y., kitap hakkında düşündüklerini bizimle paylaştı: “Gri’nin Elli Tonu’nu okuyan kadınları üç gruba ayırıyorum. Okuduğunu gizleyenler, okuduğunu itiraf eden ancak neden okuduğuna ya da neden beğendiğine bahaneler yaratanlar, bir de okuyup çok beğendiğini göğsünü gere gere itiraf edenler… Ben de üç cildi arka arkaya bir solukta okuyanlardan biri olarak, ikinci ve üçüncü grup arasında bir yerde duruyorum. Kitabı ne evliliğime ne de cinsel hayatıma renk katmak için okudum, amacım sadece keyifli vakit geçirmekti. Çok da eğlendim. Hatta üçüncü kitabın son sayfalarında kahramanlardan ayrılacağım için gerçekten hüzünlendim. Genellikle gerçek hikayeler okumayı seven biri olarak bu hikayenin oldukça fantastik olduğunu söylemeliyim. Ne yazık ki bugüne kadar hiç aşık olmamış zengin erkeğin sıradan bir kızın dudağını ısırışı, saflığına vurulması ve kızın içine düştüğü ihtişamlı hayat bir peri masalını andırıyor. Peki bu kitabı okurken benim hayatımda neler değişti? Sevgili kocam o günlerde benim için ‘Ne okuyor da bu hale geldi?’ diye düşünmemiştir çünkü bir seks tanrıçasına dönüşmedim. Bunda cinsel açıdan uyumlu bir çift olmamızın da etkisi var mutlaka. Hep erotizm üzerinden gidilse de beni asıl vuran Anna ile Christian’ın arasındaki sevgi ve onun gücüyle aşılan engeller oldu. Bu seri, aslında erotik olduğu kadar da romantik… Kahramanlar ile kendi aramda kurduğum bağ da sevgi üzerinden oldu, kocamı tıpkı Anna’nın Christian’ı sevdiği gibi sevdiğimi düşündüm. Ancak bu önümüzdeki günlerde kitaptaki seks oyunlarını denemeyeceğim anlamına da gelmiyor. Şu sıralar hele de biraz keyfiniz yoksa hemen okumaya başlayın, kafanızı boşaltın, eğlenin, sahip olduğunuz normal ilişkilerin kıymetini bilin, ilişkinize bakım yapın, sevin ve sevişin derim.”

Formsanté Dergisi Ocak 2013 Sayısı

Exit mobile version