Formsanté

A’dan Z’ye alkali yaşam

04102013 alkali1

Yasaklar listesi yok, diyet listeleri de… Tek hedefiniz alkali besinler ile asidik besinleri dengelemek. Bir gün asit yükünüz arttıysa ertesi gün alkaliye ağırlık vermeniz yeterli… Bu sırada fark etmeden kilo da vereceksiniz. Ancak bununla kalmıyor; yeni yaşam tarzınızda vücudunuzun asitlenmesini artıran olumsuz duygulardan arınmak, olumlu düşünmek, sık sık gülümsemek, açık havada keyifli yürüyüşler yapmak ve her gün güzel bir uyku çekmek de yer alacak. Bir alkalist olmaya hazırsanız sözü “Alkali Yaşam-Alkali Mutfak” kitabının yazarı, Çiğ Beslenme Uzmanı Miyase Bülbül’e bırakıyoruz.

Doğanıza uygun yaşamaya karar vermenizin hikayesi nasıl başladı?

Hayatta her şeyin değişimi, ummadığınız bir zaman ve biçimde, hiç beklemediğiniz kişilerden maddi manevi yediğiniz darbe ile başlar. Peşinden koştuğunuz ideallerinizin, anlam yüklediğiniz insanların, verdiğiniz mücadelenin ne kadar boş olduğunu anlarsınız. Doğrunun, dürüstlüğün, emek ve alınteri ile kazanılmış değerlerin izindeyken, yalan ve sahtekarlıkla değerlerinizin elinizden yitip gittiğini görürsünüz. Yaşam böyledir. İnişler ve sonra çıkışlarla süslenmiş bir yarış. Bu yarışta önemli olan zorluklara karşı koyabilmek için güçlü, güçlü olabilmek için sağlıklı, sağlıklı olmak için kendinle barışık, kendinle barışmak için doğal olmaktır. Kendinize olan inancınızı kaybetmeden ayaklarınızın üzerinde sağlam durmak. Sağlam durmak, doğanın verdiğine, evrenin ve Yaradan’ın sunduğu nimetlere ve doğanıza sahip çıkmakla mümkün oluyor. Ve kararınızı verirsiniz; kendinizi sağlam tutmak için değişmelisiniz. Değişirsiniz. İşte benim hikayem de buna benziyor.

 

 

“Sağlıklı yaşam” ifadesi sizin için ne anlama geliyor? Son yıllardaki sağlıklı yaşam furyası için ne düşünüyorsunuz?

Sağlıklı yaşam fiziksel, ruhsal ve toplumsal açıdan tam anlamıyla uyumlu ve dengeli olmak anlamına geliyor. İyi hissetmek, hissettirmek ve yaşama karşı dayanıklı, sabırlı ve sağlam olabilmek. Sağlıklı yaşam; edinilen tecrübelerin, alınan derslerin, öğrenilen tüm bilgilerin, kendinle ve başkalarıyla olan ilişkilerin tamamıdır. Sağlıklı yaşam furyasını bir noktada takdir ediyor, bir noktada kafa karıştırıcı buluyorum. Mümkün olduğunca çok bilginin paylaşılması güzel ancak aynı zamanda kafa karıştırıcı. Her gün yeni bir şey söyleniyor. Yeni bir şey yazılıyor. Herkes ayrı bir diyet öneriyor. Sağlığına sahip çıkmak isteyen kişiler bilgi kirliliği ile karşı karşıya ve şaşkın. Önerilen diyetler ya da verilen bilgiler kimi için fayda sağlıyor kimine ise zarar veriyor. Kimi ciddi ele alıp araştırıyor, okuyor, sorguluyor. Kimi boş verip, bildiğini okumaya devam ediyor. Herkes sağlıklı olmak için kendince bir yol tutuyor. Sağlık konusunda artan bilgiye, giderek modernleşen hastanelere, tam donanımlı yetiştirilmiş uzmanlara ve gelişen gıda sektörüne karşın hastalıklar, obezite, yorgunluk, halsizlik, stres ve depresyon giderek artıyor. Burada ters bir orantı, bir yerde eksiklik var.

 

 

Kitapta yıllar içinde değişen yaşam koşullarının sağlığımıza olumsuz etkilerinden bahsediyorsunuz. Bu koşullar altında sağlıklı yaşamak nasıl mümkün olabilir?

Sağlıklı yaşam kararı, bir sonun başlangıcıdır. Başlangıçlar zordur ve çok çalışma ister. İnanmak ve inandığının peşine düşmek tüm olumsuzluklar içinde imkansızı imkanlı kılıyor. İmkansızı imkanlı kılmak için önce kendine, kendi bedenine saygı ve sevgi duymak lazım. Kendine saygısı olan kişiler, koşullar ne olursa olsun koşulları değiştirmenin, doğru olana sahip çıkmanın, gerçek değerlerin, doğal besinlerin mücadelesini veriyor. Organik beslenme, organik besin akımı yıllar önce birkaç kişinin çabası iken bugün toplumların sahip çıktığı bir akım oldu. Çevre koruyucu eylemler giderek arttı. İnsanlık doğanın yapısını bozmak yerine korumanın ve geliştirmenin değerini anlamaya başladı. Modern toplumlarda gıda, çevre ve sosyal kirlilikler içinde yaşarken görevimiz etrafımıza ışık tutarak değişime zemin yaratıyor. Sadece fast food, hazır gıda ve konserve yemekten vazgeçerek sağlığımız ve sağlık bilinci için önemli bir adım atmış oluruz. Araba kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak, gereksiz sifon çekmemek, evlerdeki temizlik malzemelerini değiştirmekle adımımız büyüyor, kolalı ve sodalı içecek yerine su içmeye başlayarak, plastik şişe yerine cam şişe kullanarak bu adım dev gibi oluyor. Basitten başlayın zoru gerçekleştirin. İmkansız diye düşünmeyin yeter. İnanın sağlıklı yaşamın bir formülünü bulursunuz. Ve göreceksiniz ki yalnız değilsiniz.

 

 

04102013 alkali2Alkali yaşam felsefesi nedir? Tarihçesi, dünyada ve Türkiye’de bilinirliği, uygulanırlığı nasıl?

Alkali yaşam doğaya, doğal olana saygı duyarak, sevgi ve hoşgörü ile ruh, beden ve zihin sağlığına en uygun yaşam biçimi olarak görülüyor. Alkali yaşamın yüzde 60-65’ini beden sağlığı için alkali beslenmek, yüzde 35-40’ını ise akıl ve ruh sağlığı için alkali yaşam oluşturuyor. Alkali beslenmek vücudun doğasına uygun, sindirimi sonrasında alkali atık bırakan besinlere daha çok yer vererek günlük mönünün ayarlanması, alkali yaşam ise olumlu duygular taşımak, doğru nefes almak, spor yapmak, derin uyumak, denizde yüzmek gibi kendine değer vermeyi öğrenmek anlamına geliyor. Alkali yaşam felsefesi insanlık var olduğundan beri var. İlk insanlar daha çok alkali besleniyor ve alkali yaşıyordu. Dalından sebze, meyve, kökler ve doğal kaynak suları onların yaşam kaynağı idi. Eti çiğ yiyorlar, doğanın içinde ve doğal davranıyorlardı. Yıllar geçti, ateş icat oldu, mertlik bozuldu. Ateşin icadıyla medeniyet denen tek dişi kalmış canavar büyümeye başladı ve bugünlere geldik. Asidoz, çağın korkulu rüyası oldu. Giderek kirlenen çevre faktörleri toprakta bulunan mineral ve vitaminlerin, havada bulunan oksijenin azalmasına, kaynak sularının kaybolmasına yol açtı. Artan nüfusa yetişmek için uygulanan kimyasal tarım, besinlerin alkali değerlerinin azalmasına neden oldu. Hazır gıda sektörü asit artışını fişekledi. ABD’nin en duyarlı bölgesi Kaliforniya’dan başlayarak doğal tarıma, doğal yaşama dönüşüm başladı. Bugün tüm Amerika’ya yayılan bu akım, Avrupa’da en çok İngiltere’de ve kuzey ülkelerinde uygulanıyor. Ülkemizde ise geçen sene duyulmaya başladı ve hızla ilgi artıyor. Artacak da… Kendine değer veren, saygı duyan, kendini seven herkesin alkali yaşam felsefesini bir ucundan yakalaması lazım.

 

 

Asit-alkali dengesi nasıl oluşuyor ya da bozuluyor, bu denge insan sağlığını nasıl etkiliyor?

Asit ve alkali aslında kimyasal kelimeler. Doğadaki her madde girdiği çözeltide ya asit atık ya da alkali atık bırakıyor. Bu atık değeri pH tablosu ile ölçülüyor. Bu tablo 1’den 14’e kadar bir çizelge. 7, nötr durumu simgeliyor. 7’de asit ve alkali dengede oluyor. Üstü alkali değerin artısını, altı asit değerin artısını gösteriyor. İnsan vücudunda da her besin sindirimi sonrasında asit ve alkali atık bırakıyor. Duygularımız da bu değerlerde etken oluyor. Negatif duygular asidik, pozitif duygular alkali değeri arttırıyor. Vücudun kendi doğal bir dengesi var ki bu pH 7,35 ile 7,45 arasında bulunuyor. Yani insan vücudu çok hafif alkalidir. İnsan kanı da alkalidir ve tüm sistem kanın alkali değerinin bozulmaması üzerine çalışıyor. Bu dengeye sahip ve koruyan kişiler genel olarak sağlıklı, enerjik, canlı ve genç görünen kişilerdir.

 

 

Alkali beslenmeyi diyetten ayıran nedir?

Kitabımda da açık açık yazdım. Diyet kelimesi dilimize İngilizce “diet” kelimesinden girdi. “Diet” kelimesinin son harfini attığınızda “die” yani İngilizce “ölmek, mahrum olmak” anlamına geliyor. Diyetin de mahrum olmaktan, ölmekten farkı yok. Her diyet bir şeyleri yasak ediyor yani yok sayıyor yani öldürmenizi istiyor. Diyet sevdiğin şeylerden mahrum olmak, zevklerini öldürmek, köreltmek anlamına geliyor. Alkali beslenmede ise yasak bulunmuyor. Genel sağlık durumunuza, yaşam koşullarınıza göre alkali besinler ve asidik besinleri dengeleyebilirsiniz. Örneğin içki yüksek asidiktir. Eğer genel olarak sağlıklıysanız akşam yemeğinizde bir bardak şarap içebilirsiniz. Ancak bir hastalığınız varsa, yorgun, halsiz, güçsüzseniz, sık, sık rahatsızlanıyorsanız vücudunuzdan fazla asidi atıncaya kadar içmemenizde fayda var. Önemli olan neyi neyle dengeleyeceğini bilerek yemek.

 

 

Alkali beslenmenin temel adımları neler?

Alkali beslenmenin en büyük adımı alkali su içmek. İnsan vücudunun yüzde 70’i sudan oluşuyor. Gün boyunca sadece alkali su içerek bile, yani pH 8-8,5 ve cam şişede, vücudun pH değerinde alkali yönde büyük bir değişim oluyor. Sofranızda salatanın miktarını biraz arttırarak asit alkali dengenizde alkali yönde pozitif bir artış sağlarsınız. Beyaz unu kesmek, mayalı, maltlı ürün tüketmemek, çay ve kahveye şeker ilave etmemek, beyaz pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih etmek, eti biraz azalmak, konserveden ve hazır gıdadan uzak durmak alkali beslenmenin önemli adımları.

 

 

04102013 alkali3Alkali beslenmede besin kombinasyonları, bildiğimiz doğrulardan farklı mı?

Ne yediğimiz, nasıl yediğimiz, tükettiğimiz besinlerin kalitesi, ne kadar iyi çiğnediğimiz, besinleri nasıl pişirdiğimiz kadar neyi neyle yediğimiz de önemli. Yıllarca kuru fasulye, pilav ya da etli kuru fasulye yedik. Şimdi ben size “Her ikisi de besin kombinasyonları açısından zararlı, yemeseniz iyi olur” diyeceğim. Kızacaksınız. Ancak gerçekler acıdır. Ne yazık ki uzmanlar “Besin kombinasyonlarında proteinlerle nişastalı karbonhidratları bir arada tüketmeyin, bitkisel proteinle hayvansal proteini aynı anda aman yemeyin” diyor. Kuru fasulyeyi tek başına ya da sebze ile birlikte yemek en doğru tüketim oluyor. Sindirim sistemini, dolayısıyla vücudunuzu yormaz, rahatsızlık vermez. Hatta inanın gaz şikayetiniz bile azalıyor.

 

Alkali beslenmenin yasaklar listesi var mı?

Alkali beslenmenin yasakları yok, formülü var. Formül kişinin sağlık durumuna göre değişiyor. Eğer rahatsız iseniz veya tedavi görüyorsanız yüzde 85-90 alkali atık bırakan besinlerle, yüzde 15-10 asidik atık bırakan besinlerle beslenmeniz uygun olur. Genel sağlığınız iyi ise yüzde 70-75 alkali, yüzde 25-30 asidik atık bırakan besinlerle günlük beslenmenizi ayarlamanız sağlığınızı korumakta size yardım edecek.

 

 

Organik mi değil mi?

Kafaların bu kadar karışık olduğu ülkemizde “organik” olarak tanımladığınız besinlerin özellikleri nedir? Pazarda satılıyor olması yeterli mi?

Evet artık organik modası çıktı; organik, gerçek organik, hakiki organik hatta özorganik diyeni bile gördüm. Ülkem organik kelimesini çok sevdi. Bilen bilmeyen organik satıyor. Kendi toprağında yetiştirdi ve kimyasal tarım yapmadıysa organik diye adlandırılıyor. Ancak organik kelimesini tam anlamıyla kullanabilmek için en az 25-30 ve aslında 50 km mesafede kimyasal tarım yapılmaması, toprağın bir sene nadasa bırakılıp dinlendirilmesi gerekiyor. Kimyasal gübre kullanımı zaten hiç olmamalı. Organik tarım yapanlar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan organik tarım sertifikası alıyor. Pazarlarda satılanlar organik pazar olmadıkça ve sertifika gösterilmedikçe organik değildir.

 

Alkali beslenme eşittir çiğ ve vejetaryen beslenmek midir?

Alkali beslenme tamamen çiğ beslenme ya da vejetaryen beslenme değil, ancak bitkisel proteine veya çiğ sebze tüketimine ağırlık verilmesi öneriliyor. Zira sebzeler yüksek ısıda pişirildiklerinde içlerindeki vitamin ve mineralleri, en önemlisi de enzimleri kaybediyor. Enzimler genel sağlığımız, sindirim sistemimiz, hücre yapımız için çok önemli… Vücut enzim depolarını kullanmak zorunda kaldığında hücre ve organlar yeniden enzim üretmek için ekstra çalışıyorlar ve yorulup yıpranıp erken yaşlanmaya neden olabiliyorlar. Sebzeleri tamamen çiğ olmasa da az bir süre buharda pişirerek hazırlamak diğer pişirme teknikleri arasında en sağlıklı olanı… Alkali beslenmede et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri yemekle ilgili bir yasak yok. Örneğin organik yumurta beyazı yüksek alkali bir besin, öneriliyor. Et eğer doğal yaşamda yetişmiş bir hayvandan alındı ise bol sebze ve salata ile asidi nötr hale getirerek rahatça yenilebiliyor. Formül 1’e 3 veya 4’tür; yani 100 g etin yanında 300 g sebze, salata yenilebiliyor.

 

Alkali tarifler

 

Kremalı Mantar Çorbası (yüksek alkali)

Malzemeler

* 1 kase taze mantar (iyice yıkanmış, bez üzerinde kurutulmuş, ince kıyılmış)

* 1/2 kase badem (12 saat alkali suda bekletilmiş ve kabukları soyulmuş)

* 3/4 kase alkali su

* 1/2 kase taze mantar (normal doğranmış)

* Deniz tuzu, karabiber, kırmızı biber

* İnce kıyılmış taze maydanoz

Hazırlanışı

Bademi ve suyu blender’da kısa süre karıştırın. Kıyılmış mantarı bu karışıma ekleyin ve bir süre daha karıştırıp baharatları ekleyin. Doğranmış mantar ve kıyılmış taze maydanozla servis yapın. Eğer sıcak olmasını isterseniz karışımı çelik tencereye alıp doğranmış mantarı ekleyin, kısık ateşte tahta kaşıkla karıştırarak beş dakika ısıtın. Biraz koyu kıvamda ancak ılık olacaktır. Baharatlarını ekleyerek kıyılmış maydanozla servis edin.

 

Yaprak ÇETİNKAYA

Formsanté Dergisi Eylül 2013 sayısı                                                    

Exit mobile version