Formsanté

Doğru beslenirken yaşam kaliteniz düşürmesin

02072013 yemeproblem1

Herkes sağlıklı beslenerek daha uzun bir yaşam sürmek istiyor. Ancak sağlıklı besin ararken işi abartıp hayatı kendinize zindan ederseniz yolunuz yine hastalıklara çıkıyor. Bu yüzden nerede duracağınızı doğru hesaplamalısınız.

 

Diyabet, kanser, metabolik sendrom, insülin direnci ve daha birçok hastalık dünyada hızla artış gösterirken diğer yandan daha uzun yaşama beklentimiz de artıyor. Genetik geçişlerimize henüz müdahale edemiyoruz belki ama uzun yaşamak için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz içeren huzurlu bir hayat sürmemiz gerektiğini biliyoruz. Ancak sağlıklı beslenmenin önemine dair bazen kirliliğe dönüşen bilgi bombardımanı özellikle kaygı bozukluğu tanısı konulmuş ya da kaygıya meyilli kişilerde ‘Sağlıklı beslenme takıntısı’na dönüşebiliyor. Medicalpark Göztepe Hastanesi’nden Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, beslenme kalitesini artırmak isterken yaşam kalitesini düşüren bu takıntı hakkında sorularımızı yanıtladı.

 

Vakalar artıyor

İlk kez 1997 yılında adı konulan Ortoreksiya; yani sağlıklı beslenme takıntısı, henüz tıp literatüründe tanımlı değil ancak yakın zamanda olacak gibi, çünkü vakalarda artış görülüyor. Basında yer alan sağlık ve beslenme haberleri, sanal ortamda dolaşan asılsız bilgiler ve bazı gıdalar hakkında uzmanların birbiri ile çelişen açıklamaları ilk bakışta bu artışın sorumlusu gibi görülse de aslında kişilik özellikleri de hastalığın ortaya çıkmasında büyük rol oynuyor. Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, “Kaygı bozukluğu olanlar ve hastalığa yakalanmaktan korkanlar ile obsesif kompulsif bozukluk tanısı konulmuş kişilerde bu takıntının görülme ihtimali daha yüksek” diyor.

 

Yeme bozukluğu ile karıştırılmamalı

Yeme bozukluğu ile sağlıklı beslenme takıntısını karıştırmamak gerekiyor. Sıklıkla anoreksiya nervoza (yemek yememe) ve bulimia nervoza (yeme-kusma) olarak karşımıza çıkan yeme bozukluklarında kişiler daha çok yedikleri besinlerin miktarı ve kalori oranı ile ilgilenirken, sağlıklı beslenme takıntısı olanlar ise besinin niteliği ile uğraşıyor. Klinik Psikolog Kadıoğlu, “Bu kişiler besinlerin ne kadar doğal olduğu, katkı maddesi içerip içermediği, doğanın verdiği şekline ne kadar yakın olduğu ile ilgileniyorlar” diyor.

 

Hepimiz mi takıntılıyız?

Sağlıklı beslenme üzerine kafa yoran, alışveriş yaparken dikkatli davranan, etiket okuyan ve doğal kaynaklar araştıran bir insansanız yazının burasında ‘Acaba bende de mi sağlıklı beslenme takıntısı var?’ diye endişelenmeye başlayabilirsiniz. Sakin olun çünkü bu tanıyı almak o kadar basit değil… Hepimiz kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığı için soframıza koyduğumuz besinler üzerine kafa yoruyor, mümkün oldukça sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz. Ancak öyle zamanlar geliyor ki hayata bir daha mı geleceğiz deyip kaçamaklar yapıp hayatın tadını da çıkarıyoruz. Oysa sağlıklı beslenme merakının bozukluğa dönüşmesi, kişinin hayatının büyük bölümünü etkilemesiyle ortaya çıkıyor.

 

 

Takıntının sonu aynı yere varıyor

Sağlıklı beslenme takıntısı, yeme bozukluğundan farklı belirtilerle ortaya çıksa da ileri vakalarda varılan yer aynı olabiliyor. Sağlıklı beslenmek için her geçen gün daha seçici olmaya başlayan ve bu nedenle yiyebildiği besin sayısı gittikçe azalan kişi yetersiz beslenme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bu durum ise tıpkı anoreksiya ve bulimia’daki gibi kilo kaybına ve hastalıklara yol açıyor.

 

Gerçekten sağlıklı mı?

Sağlıklı beslenme takıntısı olan bir kişinin gerçekten sağlıklı gıdalar tercih ettiğini söylemenin de mümkün olmadığını belirten Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu şunları söylüyor: “Bu süreçte kişinin besinlerle ilgili kendi inanışları da işin içine dahil oluyor ve beslenme uzmanlarının sağlıklı olarak niteledikleri bir gıda maddesi onların gözünde sağlıksız olabiliyor.”

 

Kendinize sorun

Gün içinde 3-4 saatten fazla sağlıklı beslenme üzerine kafa yoruyor musunuz?

Sağlıklı beslenme ile ilgili takıntınız birkaç haftadan uzun mu sürdü?

Yediğiniz besinlerin içeriğinde zararlı madde olup olmadığından sürekli endişe ediyor musunuz?

Gün boyunca ne yiyeceğinizi bir gün önceden planlıyor musunuz?

Organik ürünler bulmak için sürekli araştırma yapıyor musunuz?

Yemek seçimleriniz yüzünden sosyal hayatınız sekteye uğruyor mu?

Zararlı olduğunu düşündüğünüz bir besini yiyince suçluluk duygusuna

   kapılıyor musunuz?

Çevrenizdeki insanlar sizin beslenme kurallarınıza uymadıklarında onları

   eleştiriyor musunuz?

 

İlişkilerin sağlığı bozulması

Klinik Psikolog Kadıoğlu, sağlıklı beslenme takıntısında en önemli noktanın ailevi ve sosyal ilişkiler olduğunu vurguluyor: “Çünkü sağlıklı beslenme takıntısı geliştirmiş bir kişi, ailesi ve sevdiklerinin hangi besinleri tükettikleri konusunda çok müdahaleci olabiliyor. Örneğin bir anne çocuğunun her yediğine itiraz ediyor, neyi yiyip neyi yememesi gerektiğini sık sık tekrarlıyor. Bu durum anne ile çocuğun ilişkilerinin gerilmesine neden oluyor. Hele ki çocuk ergenlik döneminde ise daha büyük sorunlar doğuyor. Sağlıklı beslenememe endişesi ile dışarıda yemek yemekten sakınan kişi sosyal hayata katılmakta da zorlanıyor, tüm yemeklerini evde hazırlamak istediği için zaman içinde sosyal hayattan kopuyor.”

 

 

02072013 yemeproblem2Kadınlarda daha fazla görülüyor

Bugün sağlıklı beslenmek deyince sadece pazara gidip meyve-sebze alışverişi yapmaktan bahsedemiyoruz. Etin ve tavuğun organiğini, sütün en iyisini, yumurtanın en doğalını bulalım derken maliyet de yükseliyor. Bu nedenle sağlıklı beslenme takıntısı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olanlarda ve özellikle kadınlarda daha fazla görülüyor.

 

Ne yapmalı?

Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, sağlıklı beslenmeye merak duyan ve bu konudaki gelişmeleri, haberleri takip edenlere şöyle sesleniyor: “Sağlıklı bir yaşam sürmek için bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor ancak diğer yandan hayattan zevk almak ve sosyal hayatı sürdürmek de önem taşıyor. Bu nedenle herkesin edindiği bilgileri kendi şartlarına göre değerlendirmesi ve seçimlerine kendi iradesi ile karar vermesi gerekiyor.”

 

Doktorunuza güvenin

Kadıoğlu, “Kafamız karıştığında ne yapacağız?” sorusuna ise; “Sağlıkla ilgili konularda çok sayıda uzmana danışmak da şüpheciliğin bir göstergesi, aynı zamanda kafa karışıklığına neden oluyor. Burada önemli olan doktor-hasta ilişkisindeki güven… Güvendiğiniz bir doktorunuz varsa kafanıza takılan konuları ona danışın” diye yanıtlıyor.

 

Çözüm psikoterapide

Sağlıklı yeme takıntısında, psikiyatrik tedavi sürecinin kolay olmadığını belirten Kadıoğlu, “Çünkü bu kişiler antidepresan kullanımı konusunda önyargılı olabiliyorlar. Tedavide psikoterapi ile beslenmeye dair inançların gözden geçirilmesi, sağlıklı yeme takıntısının altında yatan kaygıların ortaya çıkarılması gerekiyor. Ayrıca, sağlıklı besin seçimlerinin neler olabileceği hakkında diyetisyen desteği alınması etkili oluyor” diyor.

 

Yaprak ÇETİNKAYA

Formsante Dergisi Temmuz 2012 sayısı

Exit mobile version