Formsanté

Kalp uzmanları kalplerini nasıl koruyor?

nisan-2012-yuzlesme-resim-1

Kalp sağlığı uzmanlarının yaşam ve beslenme önerileri zaman zaman bizlere ‘Böyle de yaşanır mı?’ dedirtse de sorularımıza verdikleri cevaplar aslında sağlıklı yaşamanın çok mümkün, keyifli ve zaman zaman kaçamaklara müsait olabileceğini gösteriyor.

Vücudun motoru ‘kalp’ onlardan soruluyor. Hem kendi hastalarına hem de verdikleri röportajlar aracılığı ile milyonlarca kişiye kalp sağlığını korumanın yollarını anlatıyorlar. Ancak hekim olmaları onların da insan olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Peki onlar yaşamlarını nasıl düzenliyorlar? Kalp sağlığına zararlı gıdalardan uzak durmayı nasıl başarıyorlar? Hastalarına önerdikleri gibi egzersiz yapıyorlar mı? Kalp sağlığının ünlü isimlerine sorduk, samimi ve yol gösterici cevaplar aldık.

nisan-2012-yuzlesme-resim-2Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı, Memorial Şişli Hastanesi
Prof. Dr. BİNGÜR SÖNMEZ
Sigara içmiyorum, şeker tüketmiyorum

“Kesinlikle sigara içmiyorum, kilo almamaya çalışıyorum. Şekeri hayatımdan çıkardım. Sadece çok özel günlerde çok özel tatlılardan yiyorum. Alkolü sosyal dozda tüketiyorum ve kırmızı şarap tercih ediyorum. Tamamlayıcı tıp olarak ara sıra yoga yapıyorum, yürümeye çalışıyorum. Her akşam bir gramlık balık yağı içiyorum ve vitamin alıyorum. Kardiyologlar ve kalp cerrahları olarak beslenme konusunda ortak bir karara varamadık bir türlü. Önce yumurtadan, sonra kırmızı etten özür diledik. Ben günaşırı bir yumurta yiyorum. Bunu almak protein, aminoasit, Omega 3 açısından gerekli. Bol sebze ile şeker oranı düşük meyvelerden yiyorum. Haftada en az iki kez kırmızı et tüketiyorum. Bunların yanında ayda iki kez ‘retoks’ yapıyorum, yani işkembe çorbası ya da kokoreç gibi aklınıza gelen her türlü toksik maddeyi yiyorum. Zaten önemli olan yemek değil, yediğini harcamaktır. Bir insan sebze ağırlıklı besleniyor ama kolesterolü çok yüksek olabiliyor. Bu sistemi henüz çözemiyoruz. O nedenle yediklerimizden çok yediklerimizi yakmak önemli.
Doğal seleksiyonun üzerine çıkmış bir sağlığım var. 60 yaşındayım ve kalp sağlığım ile ilgili de bir sıkıntı yaşamıyorum. Bu nedenle hastalarım kadar beslenmeme ve hayatıma dikkat etmesem de kendime zarar verecek şeylerden kaçınıyorum.
Günde 15-20 dakika bantta yürümeye çalışıyorum. Yılda bir kez dalmaya, iki kez kayak yapmaya gidiyorum. Sarıkamış ile ilgili dağ seyahatlerim oluyor. Kesinlikle kendi doktorum olmuyorum. Problemim varsa ilgili hekime mutlaka gösteriyorum. Hastalarımın kardiyoloğu benim de kardiyoloğum. Kontrollerimi düzenli olarak yaptırıyorum. Büyük gelecek vadettiği için beş yılda bir bilgisayarlı anjiyo yaptırıyorum.” Devamı diğer sayfada

nisan-2012-yuzlesme-resim-4Kardiyoloji Uzmanı, Anadolu Sağlık Merkezi
Doç. Dr. ERTAN ÖKMEN
Katı diyet uzun sürmez

“Sağlık problemi oluşmasını beklemeden önlem almak ve sağlıklı kalmak için çaba göstermek her zaman en mükemmel tedavidir. Ben kalp hastasıymışım gibi besleniyorum, düzenli egzersiz yapıyorum, sigara ve alkol kullanmıyorum. Ege yemeklerini, salataları, zeytinyağlıları, deniz ürünlerini çok seviyorum. Katkılı gıdalar yerine mevsimine uygun taze gıdaları tercih ediyorum. Kırmızı eti tüketiyorum ancak kilit nokta; çok sık tüketmemek, yağsız et tercih etmek ve yanında yenilenlere dikkat etmek. Çok lezzetli ve kesinlikle zararlı olduğunu bildiğim yiyecekleri de herkes gibi yiyorum. Aksi halde çok katı, çeşit içermeyen diyet, ömür boyu yapılamaz ve işkenceye dönüşür. Ancak sağlığa zararlı besinlerde seçim aşamasındaki 3-5 saniyeyi kırılma noktası olarak adlandırıyorum. Bu sürede menüdeki baştan çıkarıcı zararlılara direndikten sonra, o yiyecekler bir daha aklıma bile gelmiyor. Haftada bir gün 40 yaş üzeri arkadaşlarımla basketbol oynuyorum. Hemen her sabah yürüyüş yapıyorum. Her sene kan testleri ile efor testi yaptırıyorum. Branşım dışında her işaret için konunun uzmanı arkadaşlarımla görüşüyorum. Çoğu kalp testi bir uygulayıcı tarafından yapılması gerektiğinden kardiyolog arkadaşlarıma başvuruyorum.”

nisan-2012-yuzlesme-resim-3Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı, Acıbadem Üniversitesi
Prof. Dr. TAYYAR SARIOĞLU
Sofradan karnımı tam doldurmadan kalkıyorum

“Her şeyden önce günümüzde kalp damar hastalıklarının insan sağlığını tehdit eden en önemli sorun olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Dinamik ve hareketli bir yaşam sürdürmeye, kilo almamaya çok özen gösteriyorum. Sebze, meyve, et, balık, yoğurt, peynir, yumurta gibi her türlü gıdanın doğal olanlarını seçmeye çalışarak, karnı tam doldurmadan, hala yemek isteği varken sofradan kalkmaya dikkat diyorum. Kilo almakta olanlara da şu anda ne yiyorlarsa yarısını yiyerek kilo vereceklerini garanti ediyorum. Haftada birkaç gün 30-45 dakika süren yürüyüşler yapmaya çalışıyorum ve gün içerisinde de mümkün olduğunca asansör kullanmamaya ve yürümeye gayret ediyorum. Yüzmeyi çok sevmeme rağmen düzenli vakit ayıramamaktan dolayı üzüntü çekiyorum. Her yerde kolaylıkla uygulanabilecek bir spor olarak dinamik yürüyüşler yapmanın yeterli olabileceğini belirtmek isterim. Yılda bir defa başta kalp sağlığı olmak üzere genel sağlık kontrolünden geçmeyi prensip olarak benimsemiş durumdayım. Genel sağlık kontrolleri birçok hastalığın önceden belirlenmesinde büyük önem taşıyor. Bir doktor olarak hangi rahatsızlıkların önemli olabileceği konusunda elbette bir bilgiye sahip olduğum için, önemli olabileceğini düşündüğüm rahatsızlıklarda konunun uzmanı arkadaşlarımla hiç vakit kaybetmeden konuşuyorum. Son olarak sağlıklı ve mutlu bir hayatın en vazgeçilmez öğelerinden birinin iyimser ve hoşgörülü olmaya çalışmak ve hayatta bir amaç ve hedef belirlemek olduğunu bu vesile ile hatırlatmak istiyorum.” Devamı diğer sayfada

nisan-2012-yuzlesme-resim-5Kardiyoloji Uzmanı, Medical Park Göztepe Hastanesi
Prof. Dr. BAHADIR DAĞDEVİREN
Öğün atlamamaya dikkat ediyorum

“43 yaşındayım ve bugüne kadar tespit edilmiş bir kalp rahatsızlığım yok. Genel sağlık kurallarına uyduğum sürece kalp sağılığımı da korumuş olduğumu biliyorum. Beslenmede özellikle öğün atlamamaya dikkat ediyorum. Eskiden öğle yemeklerini kaçırdığım olurdu. Bu durumun glikoz metabolizmamı bozduğu ve kilo aldırdığını fark ettiğimden beri öğle yemeklerini atlamamaya özen gösteriyorum. Tatlı tüketeceksem sabah ve öğle öğünlerini tercih ediyorum. Genel olarak karbonhidratı az, hayvansal gıdaları ve sebzeleri daha fazla tüketmeye dikkat ediyorum. Ara öğün olarak her gün olmamak kaydıyla 4-5 fındık, 1-2 ceviz ve badem yediğim oluyor. Kan şekerim düştüğünde bitter çikolata ve kahve tüketiyorum. Bol su içiyorum. Karbonhidratı fazla tükettiysem bir sonraki gün mutlaka spor yapıyorum. Evde yemeklerden eşim sorumludur. Kendisi bu konuda çok disiplinli ve herhangi bir kaçamağa izin vermiyor, ama arada sırada dışarıda yemek yediğimde tatlı ve alkol tüketerek kaçamak yaptığım oluyor. Haftada ortalama en az dört saat spor yapıyorum. Yürüyüş, koşu ve bisiklete binmek tercihlerim arasında yer alıyor. Tatillerimi ise windsurf, kayak ve snowboard gibi ekstrem sporlara göre ayarlıyorum. Aklıma gelen çok önemli bir kaçamağım yok, çünkü kendi yapamayacağım şeyleri hastalarıma önermeyi tercih etmiyorum.
En çok ihmal ettiğim konu, düzenli sağlık kontrolünden geçmek. Düzenli olarak gittiğim göz doktorum ve diş hekimim var. Bunun dışında yılda bir kez kan tahlillerime bakıyorum. Bu bile benim için büyük bir olay! Bugüne kadar kalbimle ilgili önemli bir rahatsızlık hissetmedim ama hissedecek olsam herhalde objektif olunabilmesi açısından yakın ilişki içinde olmadığım güvenilir bir meslektaşıma başvurmayı tercih ederdim.”

nisan-2012-yuzlesme-resim-6Kardiyoloji Uzmanı, Bayındır İçerenköy Hastanesi
Prof. Dr. TİMUR TİMURKAYNAK
Yemek yemek benim için bir seremoni

“Kalp sağlığımı korumak için Dalton Kardeşler ile arkadaşlık yapmıyorum. Daltonlar kim derseniz; tuz, şeker, sigara, kolesterol. Dalton Kardeşler banka soyup paralarımızı çalarken, tuz, şeker, sigara ve kolesterol ise ömrümüzden ortalama 10 yıl çalıyor. Yemek benim için bir seremoni. Karnım acıktı diye yemek yiyemiyorum. Mutlaka bir-iki dost olmalı masamda. Zevkli bir masa, estetik yemek sunumu benim için çok önemli. O sofrada bütün sorunlarımı unutuyor, kendi kendime terapi yapıyorum bir anlamda. Sadece damağımın sesini dinliyorum. Yediklerimin sadece miktarına değil, lezzetine de önem veriyorum. Yemek lezzetsiz ise açlıktan ölsem bile yemiyorum. Bir yemek ne kadar lezzetli olsa da tadımlık tüketiyorum. Yemeği özlemeyi seviyorum. Bu da doğal olarak yediklerimde çeşitlilik yaratıyor. Belki de böylece sağlık açısından zararlı şeyleri üst üste tüketmemiş oluyorum. Kolalı içecekler ve fast food hayatımda yok. Mucizevi bir besin yok ama mucizevi bir mutfak var benim için. O da Akdeniz mutfağı… Kaçamak yapmaktan kast edilen aşırı yemek ise bunu yapmıyorum. Çok yemek tekrar acıkmamı geciktirdiği için yemeği sınırlı yiyorum. Aynı seremoniyi tekrar tekrar yaşayarak mutlu oluyorum. Tek yapabildiğim spor hafta sonu açık havada, hafta içi ise işyerinde merdiven çıkarak yürümek. ‘Hastalarınıza önerdiklerinizin dışına çıktığınız oluyor mu?’ sorusuna gönül rahatlığı ile hayır diyebilirim. Tek istisnası alkol olabilir. Daha az tüketmeye çalışmalıyım. Yılda bir kez o yaş dilimi için olasılığı yüksek hastalıklar ve risklerim doğrultusunda kapsamlı bir kontrol yapıyorum. Kendi teşhisimi kendim koyuyorum. Daha detaylı bilgi edinmem gerekiyorsa tıp kitaplarına başvuruyorum. Hekim arkadaşlarıma danışsam bile derinlemesine okuma yaparak tedaviyi de kendim belirliyorum.”

Yaprak ÇETİNKAYA

Formsanté Dergisi Nisan 2012 Sayısı

Exit mobile version