Formsanté

Kanserden nasıl korunuyorlar?

aralik-2012-yuzlesme-resim-1

Gerek çevremizde gerekse medyada gündemden düşmeyen kanseri bir kez de konunun uzmanlarından dinlemek istedik. Onkoloji uzmanları bu hastalık hakkında neler düşünüyor, nasıl korunuyor, ne tür önlemler alıyor?

aralik-2012-yuzlesme-resim-2Radyasyon Onkolojisi Uzmanı
Prof. Dr. Ufuk Abacıoğlu
Neolife Tıp Merkezi

Bu hastalıktan korunmak için yaşam tarzıma dikkat ediyorum
“Kanserin insan hayatındaki doğal süreçlerden biri olduğunu düşünüyorum. Hücreler; yaşlandıkça genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle dejenere oluyor, karakter değiştirebiliyor. Yapması gereken görevleri yerine getiremeyen hücreler anormal olarak çoğalmaya başlıyor ve bulunduğu organda kanser olarak karşımıza çıkıyor. Kanserden diğer tüm kronik hastalıklar kadar korkuyorum. Bundan korunmak için yapabileceklerimiz ise kanser riskini artırdığını bildiğimiz çevresel faktörlerden uzak kalmaya çalışmakla sınırlı kalıyor. Örneğin cilt kanseri riskini artırdığı için güneş ışınlarından korunuyorum. Başta akciğer, mesane, baş-boyun kanserleri olmak üzere birçok hastalığın gelişiminde önemli rol oynayan tütünden uzak duruyorum. Elimden geldiğince hafif sporlar yapıp, kilomu korumaya çalışıyorum. Ancak yoğun iş temposu içinde buna zaman ayırabilmek pek mümkün olmayabiliyor. Yine de günlük yaşamda asansör yerine merdiven kullanmayı, kısa mesafelere yürüyerek gitmeyi tercih ediyorum.

Medya, halkı bilinçlendirmeli
Kanser taramalarının çoğu 50 yaşından sonra başlıyor. Eğer aile öyküsünde kanser vakası fazlaysa bunlar biraz daha erkene çekilebiliyor. 50 yaşından sonra kolon ve prostat kanseri yönünden tarama yaptırmayı planlıyorum. Bence kişiye özel değerlendirme yani taramalar yerine bir doktor tarafından değerlendirme yapılması büyük önem taşıyor. Bazen bizim fark ettiğimiz bir şikayet ya da muayene bulgusu, elde edilen test sonuçlarından daha değerli olabiliyor. Medyanın sağlık haberleri konusunda halkı bilinçlendirmede önemli rol oynadığını düşünüyorum. Sağlık haberciliği yapanlar bu konuda hem daha bilgili hem de yaptıkları işin sorumluluğunun farkında olarak davranıyor. Bununla birlikte bazen sansasyon yaratmak amacıyla çok radikal başlıklar atılabiliyor. Örneğin Amerika’da kanserle ilgili önemli bir çalışmanın sonuçları bir kongrede açıklandığında, bu belli başlı gazetelerde ilk sayfadan ayrıntılı bir haber olarak yayınlanabiliyor. Ayrıca kanser için ‘amansız hastalık’ gibi sıfatlar kullanmak son derece anlamsız. Çünkü bilimsel doğrular aktarıldığında kanserde iyileşme oranının ne kadar yüksek olabileceği ortaya çıkıyor ve toplumdaki endişe ortadan kalkabiliyor.”

aralik-2012-yuzlesme-resim-3Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Prof. Dr. Mustafa Özdoğan
Medstar Antalya Hastanesi Kanser Merkezi

Bu hastalık, yaşam felsefemizde değişiklik yapıyor
“Son 10 yılda kanserden korunma, erken tanı ve tedavi konularında şaşırtıcı yenilikler görülüyor. Sigara, obezite ve hareketsiz yaşamın kanser ile ilişkisi çok iyi anlaşıldı. Bu konuda global olarak toplumu bilgilendirici ve önleyici faaliyetler devlet tarafından ele alınıyor. Kanser cerrahisi son yıllarda umut verici gelişmeler gösteriyor ve birçok kanser türünde vücut bütünlüğü ağır yara almadan yapılabiliyor. Radyoterapide yeni teknolojilerin kullanıma girmesi ile birlikte tedavi başarısı artıyor, normal dokular en iyi derecede korunuyor. Tıbbi tedavide gelişmeler her ne kadar kanser türlerinin tamamında yetersiz olsa da özellikle kanser biyolojisinin daha iyi anlaşılması sayesinde 50 yılı aşkın süredir yapılan kemoterapi uygulamaları yerini akıllı ilaçlara, hastaya daha az zarar veren daha etkin tedavilere bırakıyor. Özellikle kanserin türüne özgü genetik yapıların tanımlanması ve kanserli hücreden salınan öncü proteinlerin saptanmasıyla, daha etkin tedavi ve erken tanı için önümüzdeki yıllarda heyecan verici gelişmeler yaşanabilir. Kansere bakış açımız, doğal olarak hastalarınkinden biraz daha farklı. Onkoloji uzmanları kanseri tedavi etmek için çalışıyor. Kanserle uğraşmaya başladıktan sonra yaşam felsefemizde bazı değişiklikler oluşuyor. Zaman içinde hastalarımızla daha fazla empati kuruyor, kendimizden ve ailemizden daha fazla fedakarlık yapar hale geliyoruz. Tabii ki bizler de korkuyoruz ve önerdiğimiz erken tanı ile korunmaya yönelik önerileri uygulamaya çalışıyoruz. Sigaradan uzak durmaya, dengeli beslenmeye ve egzersiz yapmaya çalışıyoruz. Ancak işimizin yoğunluğu gereği bunu tam olarak başaramıyoruz.

Bizler de yakınlarımız için kaygılanıyoruz
Onkologlar da hasta ve hasta yakınları kadar risk taşıyor. Zaman zaman bizlerin de annesi, babası, kardeşi veya arkadaşlarında kanser görülebiliyor. Nasıl ki hasta yakınları, hastaları için kaygı yaşıyorsa bizler de aynı hisleri paylaşıyoruz. Medyada çıkan haberlerin toplumu bilinçlendirme ve yönlendirmede çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Ne var ki sansasyonel özellik katma uğruna yapılan haberler sonucunda halk korku ve paniğe kapılabiliyor. Örneğin, son yıllarda kimyasalların kanserle olan ilişkisine yönelik haberler sıkça yayınlanıyor. Oysa vurgulanması gereken ‘gereğinden fazla ve zararlı olabilecek kimyasalların kullanılmaması’ olmalı. Ancak algı doğrudan ‘kimyasalların bütünüyle zararlı olduğu’ yönüne kayıyor.”

Devamı diğer sayfada

aralik-2012-yuzlesme-resim-4Medikal Onkoloji Uzmanı
Dr. Teoman Yanmaz
Medical Park Bahçelievler

Hastanesi Kanserden korkmuyorum ama artık daha çok düşünüyorum
“Kanser riskli olması dışında, herhangi bir hastalıktan farklı değil! Ancak hastayı tedavi ederken daha disiplinli davranmak ve ayrıntılı düşünmek gerekiyor. Kanserle ilgili genel görüşlerin; hastalığın tedavisindeki yeni gelişmelerle birlikte, önümüzdeki 5-10 yıl içinde belirgin şekilde değişeceğini düşünüyorum. Bu hastalıktan herhangi bir insandan daha fazla korkmuyorum. Ama her gün aynı olguları gördükçe daha fazla düşünüyorum. Korunmak için özel bir önlem almasam da sigara ve alkolü az miktarda kullanıyorum, kilo almamaya çalışıyorum. Tek eksiğim, spor yapmak için zaman ayırmak! Ailemde kanser vakalarına yoğun olarak rastlanıyor. Annem hem kolon hem de meme kanseriydi. Anne tarafından ikinci derece akrabalarım arasında da birçok meme kanseri hastası var. Bunun dışında ikinci derece akrabalarımda lösemi ve akciğer kanseri vakaları görülüyor. Bu hastalık nedeniyle birçok yakınımı kaybettim. Öte yandan yaşadıklarımın, hastalar ve hasta yakınlarıyla empati kurmama katkı sağladığını düşünüyorum.

Tarama testleri yaptırmayı planlıyorum
Kolon kanseri açısından ailesel risk taşıyorum. Ailenizdeki en genç kolon kanseri vakasından 10 yıl önce kolonoskopi yaptırmak gerekiyor. Ayrıca ailesinde kolon kanseri olsun olmasın herkesin 50 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması önem taşıyor. Ben de bu yıl tarama amaçlı kolonoskopi yaptırmayı planlıyorum. Ama yaş ve cinsiyet itibarıyla henüz başka bir test yaptırmam gerekmiyor. Medyada bu tür haberlerin sunumunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

aralik-2012-yuzlesme-resim-5Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Prof. Dr. Başak Oyan Uluç
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Kanserden korkmamak ama önlem almak gerekiyor
“Kansere diğer hastalıklardan farklı yaklaşmıyorum. Toplumda kanser kelimesinin telaffuz edilmesi dahi insanları korkutsa da günümüzde hastaların yüzde 50’sinden fazlası tanı sonrası sağlıklarına kavuşabiliyor. Bu oran birçok kanser dışı hastalıktan daha yüksek seyrediyor. Hastalıkla mücadelede, öncelikle kanserden korkmamak ve önlem almak gerekiyor. Bu iki şekilde yapılabiliyor: Riski azaltıcı yöntemler uygulamak ve erken tanı tetkiklerini önerilen şekilde yaptırmak. Kanser türlerinin yüzde 80’i kişinin hayat tarzı, alışkanlıkları ve çevresel etkenlerden kaynaklandığı için önlenebiliyor. Bu durumda çevresel etkenlerden kaçınmak ve hayat tarzını değiştirmek gerekiyor. Bunlar, yapılması zor şeyler değil. Öncelikle sigara içmemek, ideal kiloyu korumak, spor yapmak (buna günlük 30 dakikalık yürüyüş dahil), Hepatit B ve rahim ağzı kanserine karşı aşı yaptırmak, Akdeniz tipi beslenmek, aşırı tuz kullanımı ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınmak gibi önlemler almak gerekiyor. Kanser tanısı sonrası şifa şansının erken tanı ile arttığı biliniyor.

Korunmak için yaşamımı düzenliyorum
Kanser elbette kimsenin almak istemeyeceği bir tanı ama beyin felci, böbrek veya kalp yetmezliği de daha az korkutucu hastalıklar değil. Önemli olan elinizden gelen önlemleri almak! Kanserden korunmak için ideal kilomu korumaya ve mümkün olduğunca spor yapmaya çalışıyorum. Tuzlu gıdalardan ve işlenmiş et ürünlerinden uzak duruyorum. Hiç sigara içmedim, içenlere de bırakmalarını öneriyorum. Bunların dışında günümüzde standart olarak önerilen erken tanı amaçlı taramaları yaptırıyorum ve yakın çevreme de aynısını öneriyorum. Kansere karşı uyguladığım rutin tarama ile kontroller ulusal ve uluslararası kılavuzlarda önerilenlerle örtüşüyor. Meme kanserine karşı 20 yaşından sonra her ay kendi kendine muayene, 20-40 yaş arası iki yılda bir doktor muayenesi, 40 yaşından sonra ise yıllık doktor muayenesi ile mamografi öneriyorum. Kolon (bağırsak) kanseri için 50 yaş sonrası 10 yıl aralıklarla kolonoskopi, rahim ağzı kanseri için düzenli jinekolojik muayene ve smear testi, prostat kanseri açısından tarama isteyen hastalara da kanda PSA bakılmasını tavsiye ediyorum. Önerdiğim bu testleri kendim için de yaptırıyorum. Medyada çıkan haberler farkındalık yaratılması ve kanser algısının değişmesi açısından olumlu olabiliyor. Fakat önemli olan, bu haberler yapılırken konunun uzmanı doktorlardan görüş alınması! Aksi takdirde yanlış bilgiler, korku ve endişeye veya hastalarda gereksiz umuda neden olabiliyor. Uzman olmayan kişilerce yapılan, yararı kanıtlanmamış tedavi yöntemleri ya da besin takviyesi önerileri, hastaların tedavilerini olumsuz yönde etkileyebildiği gibi, hasta ve ailesinin ekonomik olarak sarsılmasına da yol açıyor.”

Ayşegül Uyanık ÖRNEKAL

Formsanté Dergisi Aralık 2012 Sayısı

Exit mobile version