Formsanté

“Çiğ beslenmeyle hem kilo verdim hem güzelleştim”

SELEN ÖZTÜRK Oynadığı dizide “Gülfem Sultan” karakteriyleünlenengüzeloyuncuSelenÖztürk, oyunculuğunun yanı sıra sesiylede pekçokünlükarakterehayatveriyor. Hayatında en önemli şeyin su içmek olduğunu söyleyen Öztürk, raw food (çiğ beslenme) sayesinde hem kilo vermiş hem de sağlıklı bir cilde kavuşmuş.

“Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle yıldızı parlayanSelenÖztürk, Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk eşiGülfem Sultan’ı canlandırıyor. Oynadığı karakterinaksinehayata sıkı sıkı bağlı olanvebüyükkeyifalanÖztürk’ünhedefi, ilerideinsanlara bu iyimserliğiaktarabileceğibir iş yapmak. GünemutlakagülerekbaşlayanSelenÖztürk, mutluyaşamınformülünü, formdakalma sırlarını vegüzellikreçeteleriniformsanté okurları için anlattı.

“Muhteşem Yüzyıl” özellikle oyuncular açısından muhteşem bir dizi oldu. Sizin hayatınızda neler değiştirdi?
Öncelikle tanınır bir hale geldim. Dahaçoktiyatro ağırlıklı birhayatsürdüğümiçin bu kadartanınmıyordum. Hem işin başarısı hem de bu kadar izleniyor olmasından dolayı seyirci tüm karakterleri çok iyi biliyor. Tarihi bir proje olmasından dolayı ekstra bir araştırma konusu haline geldi. Yolda insanlar bana gelip, “Sizin akıbetinizi biliyoruz Gülfem Hanım” diyor. Bu işte yer aldığım içinçok mutluyum, ekip de çok iyi.

Diziye yeni yeni yüzler katıldığı için de tempo düşmüyor sanırım…
Evet, sürekli yeni yüzler katılıyor, gittikçe merak uyandırıyor. Bu sene, “Muhteşem Yüzyıl”ın en güzel senesi olacağını düşünüyorum.

Gülfem Hatun, bazı kaynaklara göre idam edilerek öldürülmüş. Dizide sizin akıbetiniz ne olacak?
Onu sürpriz olarak bırakalım isterseniz, sonuçta Gülfem Hatun’un akıbetini senaryodan öğreneceğiz. “Muhteşem Yüzyıl” birebir belgesel gibi çekilmiyor, farklı tarihi kaynaklardan yararlanılıp senaryo yazılıyor. Bazı kaynaklara göre idam edilerek öldürülmüş olsa bile dizide sonu farklı olabilir.

Oyunculuğun yanı sıra seslendirme de yapmışsınız. Hangi filmlerde seslendirme yaptınız?
Şu an sayısını hatırlayamayacağım kadarçok sayıda film, animasyon vedizide seslendirme yaptım. İstanbul’a gelmemle birlikte başladı seslendirme alanındaki çalışmalarım. “Kamelyalı Kadın” adlı müzikal oyunda galasını yaptıktan sonra seslendirme yapmak istediğime karar verdim. Çabuk öğrendim ve hızlı ilerledim. İkinci mesleğim oldu diyebilirim. En bilinenleri arasında “Leon” filmindeki Mathilda’yı sayabilirim.

Seslendirme konusunda rahmetli Alev Sezer, Bruce Willis’le özdeşleşmiş bir isimdi. Sizin seslendirdiğiniz ve bizim tanıdığımız bir karakter var mı?
Çocuk kanallarından birinde “Waverly Büyücüleri”nde ikinci komik kadını seslendiriyorum, özellikle çocuklar çok iyi tanıyor o karakteri. Seslendirmenin yanı sıra asıl işlerimden biri olan müzikle uğraşmak istiyorum.

 

Devamı diğer sayfada

Müzikle ne zamandır ve nasıl ilgileniyorsunuz?
Dört yaşında piyano çalmaya başlamıştım ama bu yönüm hiçbir zaman ön plana çıkmadı. Ailem müzik okumamı çok istedi. Babam Uşak’ta müzik eğitimi görmüş, annem Kıbrıslı ve piyano çalıyor. Dedem köy enstitüsü mezunu ve keman, mandolin gibi enstrümanlar çalıyor. Ailemin her ferdi için amatör müzisyen diyebilirim, çok yetenekliler bu konuda. Erkek kardeşim gitarist ve bunun eğitimini aldı. Ben okulunu okumadım ama birkaç enstrüman çalabiliyorum. Şarkı söyleyip, beste yapmayı da çok seviyorum. Bu arada çizgi filmlerde de çok defa şarkı söylemişimdir. Dün “En İyi Oyun Müziği” adayı olarak tiyatro dergisinin ödül törenine katıldım. Bab-ı Tiyatro’nun “Varolmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” adlı oyununun müziklerini yapmıştım. Büyük hevesle yaptığım bir işti. Bu tarz bir adaylığın gelmesi benim için onurdur.

Olumsuzlukları hayatımdan uzak tutup her zaman keyifli olmaya çalışıyorum. Keyfimin kaçtığı yerlerde fazla duramıyorum.

aralik-2012-roportaj-resim-2Müzik oyunculuğun önüne geçebilir mi ileride?
Müzik alttan alta devam eder, gün gelir öne çıkar belki ama oyunculuğum hep olacak. Bazı projeler var kafamda; insanlığı dönüştürecek ve iyileştirecek bir işin peşindeyim. İnsanların güzel duygularını ön plana çıkarmak istiyorum. Kendilerinin farkında olmalarını, kendilerine başka bir gözle bakmalarını istiyorum.

Siz kendinize farklı bakabiliyor musunuz?
Ben çocukluğumdan beri hep felsefi tarzda sorular sordum. “Ne yapıyoruz?”, “Neden buradayız?” ve “İnsan denilen şey neden var?” gibi… Sonra oynadığım bir müzikalde bir şey keşfettim; Shakespeare müzikaliydi ve oyunda bir insanın doğumundan ölümüne kadarki süreci anlattık. Bu oyun şu anki düşünce şeklime gelmemde dönüm noktalarından biri oldu. Sonuçta bir gün öleceğinizin farkında olarak ona göre yaşamalı ve her anın tadını çıkarmalısınız. Hayatta yapman gereken savaşı yapacaksın ama hiçbir zaman sevgiyi elden bırakmayacaksın. Güzel ve iyi olanın peşinden koşmaya gayret göstererek yaşamaya başladım ben.

Mutlu olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Savaş veya kavga gibi en ufak bir olumsuzluğa tahammül edemiyorum ve hastalanıyorum, sağlığım bozuluyor. Bu tür olumsuzlukları hayatımdan uzak tutup her zaman keyifli olmaya çalışıyorum. Çok üzüldüğüm veya keyfimin kaçtığı yerlerde fazla duramıyorum. Yüksek bir enerjiye sahip olduğum için kötümser insanları iyimser kişilere dönüştürebiliyorum. Hayatta herhangi bir amacı olmayan birine kolayca ulaşabilirim. İnsan, ego ve nefis denen şeyi çok fazla sevip, şımartmamalı. Belli bir seviyede tutmayı öğrenmeli.

Sabahları yorgun kalktığım zaman mutlaka balkonumun kapısını açıyorum ve temiz havaya çıkıp 10 kere derin nefes alıp veriyorum.

Hiç modunuz düşmüyor mu, siz enerjinizi nasıl bu kadar yüksek tutuyorsunuz?
Sabahları yorgun kalktığım zaman mutlaka balkonumun kapısını açıyorum ve temiz havaya çıkıp 10 kere derin nefes alıp veriyorum. “Oh ne güzel yaşamak” diyorum. Günemutlakagülerek başlamaya çalışıyorum. Yaşamaktan çokbüyükkeyif alıyorum. Hep şunu düşünüyorum; gülmek ve güldürmek çokgüzel şeyler. Elimde olsa da keşke şu dünyadaki tüm olumsuzluklara engel olabilsem. “Keşke şu hayata benim baktığım yerden bakabilseniz” diyesim geliyor. Bu arada benim de üzüldüğüm, dert ettiğim şeyler var. Modum düştüğü zamanlarda her zaman işin içinden “Ben dünyaya bir kere geldimve şu an bir kere yaşanıyor” diyerek çıkıyorum. Bir şeye takılıp kalmıyorum. Olumsuzu düşünürsen olumsuz olur, ben hep olumluyu düşünüyorum. Bu genelde çok işime yarıyor.

Devamı diğer sayfada

Düzenli spor yapar mısınız?
Tiyatro yaparken düzenli olarak spor yapıyordum ama son bir yıldır biraz koptum. “Tibet Beşlisi” diye bir egzersiz şekli öğrendim, onu yapıyorum. Sağlıklı yaşam formülü olarak adlandırılan bu hareketleri ikişer tekrarla başlayıp giderek artırıyorsunuz. Şu an 17’deyim. Eğer bir günden fazla ara verirseniz, en baştan başlamanız gerekiyor. Çekimler yüzünden bırakırsam ben de sıfırdan başlıyorum.

aralik-2012-roportaj-resim-3Beslenmenize dikkat ediyor musunuz?
Yeme-içmeme çok dikkat ediyorum. 2002 yılında reflü olmuştum, ki oyuncu hastalığı olarak bilinir. Düzensiz beslenmeve yaşam kalitesinin biraz düşmesi ile alakalı. O günden beri gazlı içecekler ve fast food hayatımdan çıkmış durumda. Birkaç beslenme uzmanı dost edindim kendime; onlarla sağlıklı beslenme üzerine hoş sohbetler yapıyoruz. Bana pek çok şey öğretip önerdiler.

Nasıl besleniyorsunuz peki?
Raw food (çiğbeslenme) diye birbeslenme şekli duydum. Üstelik pek çok kişinin bu beslenme stilinin yardımıyla kanseri yendiğini de gördüm. Aslında her alanda değişiklik yapmalıyız. Manyetiklerden uzak, doğayla iç içe yaşamaya başlamak da çokönemli.

Özel bir detoks tarifiniz var mı?
Ispanak, kivi, maydanoz, limon ve sarımsağın üzerine bir damla zeytinyağı damlatıp, blender’da karıştırıp içiyorum. Bu kışa özel bir tarifim. Enerji içinse atom etkisi yaratan fındık, fıstık, bal ve sütü karıştırıp içebilirsiniz.

Kesinlikle yemediğiniz şeyler var mı?
Gıda intoleransı testi yaptırdım, test sonuçlarına göre yumurta ve mısırı dört ay boyunca kestim. Glütenli gıdaları da tüketmemeye dikkat ettim. Ağırlıklı sebze ve meyve yemeye başladım. Yağ, ekmek ve mayalı yiyecekler çıktı hayatımdan. Hem cildim güzelleşti, hem de kilo verdim. Üstelik sağlıksız bir kilo veriş olmadı. Bir de hayatta en önemli şeylerden biri sudur. Aç yaşarım ama susuz yaşayamam.

Saçlarınız için özel bir bakım yapıyor musunuz?
Son beş yıldır saçlarımı hiç boyamıyorum. Boyamamanın saçlarımın sağlığı açısından ne kadarönemliolduğunu gördüm. Saçlarıma çok dikkat ederim. Saç kremi kullanmam. Argan yağı ve Hindistan bölgesine özel bir yağ kullanıyorum.

Cildiniz için neler yapıyorsunuz?
Her gün mutlaka nemlendirici, koruyucu ve temizleyici ürünlerimi kullanırım. Bunların yanı sıra ara ara uyguladığım doğal yöntemlerim de var. Yüzüme süt ve balı karıştırıp sürerim. Kışın özellikle cildim çok kuruduğu zaman kayısı yağı sürerim. Vücudum için de banyodan sonra badem yağı kullanıyorum.

Deran ÇETİNSARAÇ
Fotoğraflar: Ufuk SARIŞEN

Formsanté Dergisi Aralık 2012 Sayısı

Exit mobile version