Güzel ve sempatik oyuncu Seda Güven, aldığı sürpriz evlilik teklifiyle internette arama motorunda ilk sıraya çıkmıştı. Bu teklifin ardından Paris’te hayatını Keremcem’le birleştiren Seda Güven’le pilates yaptığı stüdyoda buluştuk. Çiçeği burnunda evlilik hayatını ve dizi sektörünü konuştuk.
“Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisiyle tanınan Seda Güven, erken final yapan “Kurt Seyit ve Şura”da Valentina karakterini canlandırıyordu. Elindeki projeleri değerlendiren Seda Güven’le bir araya geldik. Formunu pilatesle koruyan güzel oyuncu, ses getiren evlilik teklifini, evliliğini ve yeni hayatını anlattı.
Son dönemde diziler birer birer bitiyor. “Kurt Seyit ve Şura” da erken final yaptı. Rusya’da çekimler nasıldı?
İki ay Rusya’da kaldık. Rusya’daki reel mekanlarda çekim yaptık. O sarayların içerisine girip de balo salonlarında o ihtişamı hissetmemek mümkün değil. Tek kötü tarafı vardı, o da eksi 26 derecede çalışıyor olmak. İnanılmaz soğuktu, titrememek için epey zorlandık. İç çekim olduğu zaman idare ediyorsun ama dış çekimlerde bir yandan donuyorsun bir yandan da bunu kesinlikle hissettirmemen gerekiyor. Gerçekten zorlayıcıydı… İnsanın beyni donuyor soğuktan, o derece yani. Zaten Ruslar da “Bu mevsimde kimse burada çekim yapmaz, siz niye bu zamanda geldiniz?” diye sordu. Sonra İstanbul’a dönünce neredeyse tişörtle dolaşacaktım sokakta.
Çok ara vermeden yeni bir diziye katıldınız değil mi?
Evet, tam denk geldi aslında. Tabii üç-dört bölümlük konuk oyuncu olarak katıldım. “Hayat Yolunda” dizisinde ekip sayesinde yabancılık çekmedim aslında. Biliyorsunuz Engin Öztürk “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinde kocamdı. Şimdi de Engin’in oynadığı Cem karakterinin eski karısını oynuyorum. Çok tatlı bir ekip, keyifli geçiyor çekimler ama bu dizi de bitiyor.
Son zamanda dizilerin bu kadar erken final yapmasının sebebi nedir sizce?
Sanırım izleyicinin beğenileri değişti. Gerçekten hangi iş tutar kimse kestiremiyor. Ama şunu söyleyebilirim; ne yönetmen ne oyuncu artık başrolde senaryo var. İnsanlar iyi senaryo arıyor ve iyi bir senaryonuz varsa o iş mutlaka tutuyor. Burada yönetmen ve oyuncuları kötülemek değil amacım tabii ki onlar da çok önemli. Ancak izleyici daha basit anlatımlı, onları etkileyecek senaryonun peşindeler diye düşünüyorum. Görünen tablo sanki dizi sektörü bitiyormuş gibi; canlandıracak yeni formüller bulunması gerekiyor belki de.
Yeni projeler var mı üzerinizde çalıştığınız?
Hem sinema hem de dizi projeleri var. Ancak henüz hiçbiri netleşmediği için söyleyemiyorum. Bu arada neye göre diziyi seçeceğim konusunda da endişelerim var tabii.
Evlenme teklifi en çok konuşulan isim oldunuz. Bu hikayeyi biraz anlatabilir misiniz?
Google’ın aramalarında ben birinci sırada, iPhone 6 ikinci sıraydı; düşünün artık. İnanılmaz bir şey…
Neden bu kadar ilgi çekti sizce?
Keremcem ve ben ikimiz de sanat dünyasındanız, sanırım ilgi çekmesinin en önemli nedeni bu. Çok şükür ki hep “Siz aşk adına bize ümit verdiniz” şeklinde yorumlar aldık. İkimizin bir arada olması sanırım insanların içini ısıttı. Bu kadar boşanma, ayrılık haberlerinden sonra bizimki hoşlarına gitti demek ki.
Hiç aklınıza gelir miydi evlenme teklifini bu şekilde yaşayacağınız?
Yok canım, zaten bakarsanız tüm fotoğraflarda ağlıyorum. Her şey o gece orada gelişti. Aydın Boysan’ın doğum gününde insanlar siz ne zaman evleneceksiniz muhabbetini açtı. Seden Gürel biliyorsunuz Keremcem’in çok yakını ve Keremcem’in annesi yıllar önce Seden’e elimde görmüş olduğunuz bu yüzüğü vermiş. Sonra o geceye Seden bu yüzüğü takarak gelmiş, tamamen tesadüf yani. Bu muhabbeti duyunca Seden Keremcem’e “Al işte annenin yüzüğü de var, teklif et” dedi. Hepimiz gülüyoruz falan ama muhabbet de devam ediyor. Seden tekrar geldi ve Keremcem’e yüzüğü gerçekten verebileceğini söyledi. Keremcem de şokta bu arada, bu hareketi kendinden o da beklemiyordu bence. Yüzüğü aldı, evlenme teklif etti. Ben hala işin gırgırındayım hatta “Dalga mı geçiyorsun” dedim. Sonra şu cümlesini duymak bana yetti: “Ben seninle birlikte olmaya başladığım andan beri bunu düşünüyorum aslında.” O zaman tabii ben de başladım ağlamaya, inanılmaz duygulandım. Aydın Boysan’ın doğum günü için gelen fotoğrafçı tabii bizi çekmeye başladı.
Peki evlenme teklifi bekliyor muydunuz?
İtiraf etmeliyim ki bekliyordum. Hatta yazın yaptığımız seyahatte acaba edecek mi diye düşünmüştüm. Sonuçta uzun zamandır beraberiz ve her şey yolunda gidiyordu. Zaten Keremcem gibi ben de daha onunla ilk birlikte olmaya başladığımda hissetmiştim. Hani birine baktığınızda içinize bir huzur çöker ya, işte öyle bir şey.
Yurt dışında evlenmeniz de mi spontane oldu?
İnanmayacaksınız ama biraz öyle oldu. Düğünü planlamamız çok uzayacağı için nikahı önceden yapabiliriz diye konuşuyorduk. Evlenmiş olalım, sonra da düğünü yaparız diye kararlaştırdık. Arkadaşım Mehmet Turgut, bir çekim için Paris’e gidiyordu, “Gelin orada nikah yapın, fotoğraflarınızı da çekeriz” dedi. “Ah tamam olur” dedik biz de…
Her iki olayda da çevrenizdekiler elinizden tutmuş değil mi?
Valla öyle oldu, sağolsunlar. Paris’e karar verince de evrakları toparladık. Nikah şahitlerimiz Ayşegül Dinçkök ve Mehmet Turgut oldu. Ayşegül Dinçkök’ün Paris’te evi var, sanki alışverişe çıkar gibi çıktık evden. Saçımı yaptırdım, bu arada dolaşırken çok güzel bir mağaza buldum. Hatta alışverişe kaptırıp kendimi nikaha geç kaldım. Keremcem herkese anlatıyor, kendi nikahına geç kalan insan diye. Alışverişte biraz kendimi kaybediyor olabilirim.
Düğün ne zaman olacak?
İki-üç ay içinde yaparız diye düşünüyorum.
Keremcem’in en sevdiğiniz şarkısı nedir?
“Son Bir Kez” şarkısını çok içten söylüyor, en çok bu şarkısını dinlerken etkileniyorum.
Keremcem hayranları evliliğinizi nasıl karşıladı?
Sosyal medya hesaplarından gördüğümüz hepsinin mutluluklar dilediği. Yani beni kabul etmişler sanırım.
Evlilik hayatı nasıl gidiyor?
Evlenmeden önce ailemle yaşıyordum dolayısıyla benim için büyük bir değişiklik oldu. Aslında evi biliyorum ama nikahtan sonra içeri girince daha fazla sahipleniyorsun. Çok keyifli bir duygu insanın eşinin, evinin olması. Eve gitmek için daha hevesli oluyor insan.
Yemek yapar mısınız?
Dün gece 01.00’de türlü yapıyordum. Yemek yapmaya bayılırım. Buzdolabında mutlaka yemek olması gerektiğini düşünüyorum. Kalabalık misafirlere de kendim pişirmeyi çok severim. Hiç yorulmam veya kaçmam. Keremcem de iştahlı ve güzel yemek yemeyi seven bir insan. Ona yemek yapmak daha da zevkli oldu benim için. Mesela sete gideceğim, evden çıkmadan bir çeşit de olsa Keremcem’in yemesi için bir şeyler pişirip öyle çıkarım evden. Kız arkadaşlarım geldiği zaman da bir yandan onları dinlerim bir yandan sebzeleri doğrarım.
Yediğinize içtiğinize dikkat eder misiniz?
Şu açıdan çok şanslıyım, sevdiğim şeylerin hepsi sağlıklı. Dışarıdan yemek yemeyi sevmiyorum, fast food hiç tüketmiyorum. Asitli içecekler hiç yok hayatımda. Çay veya kahve yok denecek kadar az içiyorum. Taze sıkılmış meyve suyu, ayran veya soda içerim. Pirinç pilavı, kızartma gibi şeyleri hiç yemem. Bir tek makarnanın hakkını veririm. Son olarak tatlıyla hiç aram yok.
Düzenli yaptığınız spor var mı?
Geçen sene pilates yapmaya başladım. Hocam Özlem İncesu Güveli ile birlikte fitness ve pilatesi bir arada yapıyoruz. Bir hafta bile derse gidemesem etkisini vücudumda hemen görüyorum. Gerçekten sporu hiç aksatmamak gerekiyor. Hatta Rusya’dayken pilates hocam bana video çekip gönderdi böylece antrenmanlarımdan eksik kalmamış oldum.
Bakımınızı nasıl yaparsınız?
Biraz Allah vergisi diyebiliriz çünkü kremlerle hiç aram yok. Alırım ama kullanmayı unuttuğum için bozulur gider. Yaptığım şey temiz tutmak, mutlaka yıkama jeliyle cildimi iyice temizlerim. Tonikle silerim ama krem sürmeyi unutup yatarım. Saçlarıma da maske uygularım. Ayrıca, kuaförde keratin ve nem bakımları yaptırıyorum.
Deran Çetinsaraç
Formsanté Dergisi Ocak 2015 sayısı