Virüs mevsimindeyiz. Burunlarımız kırmızı, gözlerimiz sulanmış, omuzlarımız düşmüş halde işe gidip gelmeye çalışıyoruz. Bazı günler yataktan çıkacak halimiz bile olmuyor. Her yetişkin yılda bir ile üç arasında solunum yolu rahatsızlığı geçiriyor. Anneler ise çocuklarının okuldan taşıdığı virüsler nedeniyle daha sık hastalanabiliyor.
Kış aylarını sağlıklı geçirmek için atılması gereken üç temel adımı biliyorsunuz; sağlıklı beslenmek, yeterli uyku ve düzenli egzersiz. Ve tabii eğer aksini gerektirecek bir durumunuz yoksa yılda bir kez grip aşısı yaptırmayı da bu adımlara ekleyebilirsiniz. Ancak hepsi bu kadar değil; hem sizin hem de ailenizin kış aylarını burnunuzu çekmeden geçirmenizi sağlayacak altı öneri daha var.
Lifli gıdalar tüketin
Bu gıdalar uzun süre tok tutarak zayıflamanızı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor. Taze meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan lifler enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerinin aktivitesini artırıyor. Ayrıca yemeklerinize antibakteriyel özelliği olan sarımsak eklemeyi de ihmal etmeyin.
D Vitamini deponuzu doldurun
D Vitamini’nin en iyi kaynağı güneş ancak kışın güneşle ilişkimiz sık sık kesiliyor. Oysa güçlü bir bağışıklık sisteminin anahtarı bu vitamin… Bir araştırma her gün 2000 IU D Vitamini alanların, aynı süreçte bu vitamini aldığını sanan ancak fonksiyonu olmayan bir hap alanlara göre soğuk algınlığına yüzde 70 daha az yakalandığını gösteriyor. D Vitamini’nin kansere, kalp hastalıklarına, diyabete ve daha birçok ciddi hastalığa yakalanma oranlarını düşürdüğüne dair araştırmalar da bulunuyor. İhtiyaç miktarınızı belirlemek için doktorunuza danışın.
Gribi seksle durdurun
Haftada bir ya da iki kez cinsel ilişkiye girmenin griple savaşan antikorların seviyesini yüzde 30 oranında yükselttiği aklınıza gelir miydi? Ancak partneriniz grip geçiriyorsa bu öneriyi o iyileşene kadar unutmanızda fayda var.
Temizlik malzemelerinizi doğru seçin
Seçiminiz hatalı olursa mikropları öldürmek yerine onları etrafa daha fazla yayma ihtimaliniz var. Soğuk algınlığı virüsleri bulaştıkları yüzeyde iki güne kadar yaşayabiliyor. Bu nedenle evde temizlik yaparken kokusuna, rengine göre değil, dezenfektan özelliğine göre temizlik malzemesi seçebilirsiniz.
Yıkayın, yıkayın, bir daha yıkayın
Sofraya oturmadan önce ellerinizi yıkamanız gerektiğini zaten biliyorsunuz. Sadece bununla yetinmeyin. Sabah ofisinize akşam da evinize girer girmez ilk işiniz ellerinizi, bileklerinize kadar, parmak aralarınızı da atlamadan yıkamak olsun. Sabun mikropları tamamen öldürmese de elinizden uzaklaşmalarını sağlıyor. Eğer el yıkama imkanının olmadığı bir yerde uzun süre vakit geçiriyorsanız yanınızda el hijyeni için hazırlanan ve en az yüzde 60 alkol içeren jellerden bulundurun.
Mikrop yuvası noktalara dikkat edin
* Market arabaları: Ya hijyenik mendiller ile arabanın tutulacak bölümlerini silin ya da eldiven formülünü burada da uygulayın.
* Asansör düğmeleri: Düğmelere parmağınızla değil, anahtarınız, kredi kartınızın ucu ya da eldivenli elinizle basın. Aynı önlemi ATM ekranları için de uygulayın.
* Ofisteki su sebili, buzdolabı gibi ortak kullanılan eşyalar: Bunları kullanırken kağıt peçete kullanın, elinizi direkt temas ettirmeyin.
* İkram edilenler: Eğer herkesin içinden eliyle aldığı bir yiyecek ikram ediliyorsa o tabağın içinde yiyecekten fazlası olduğundan emin olabilirsiniz. Kibarca reddederseniz gereksiz kaloriden de mikroplardan da kurtulmuş olursunuz.
* Tuvaletler: En son elinizi yıkadıktan sonra tüm muslukları kağıt peçete kullanarak kapatın, çıkarken de kapıyı kağıt peçete ile tutarak açın. Umumi tuvaletlerin en çok mikrop barındıran yerler olduğunu sadece kışın değil, her zaman hatırlayın.
Formsanté Dergisi Ocak 2014 sayısı