Formsanté

Cesaretinizi toplayın HAYIR! DEYİN

eylul-2012-psikoloji-resim-1

‘Hayır’ diyemeyen bir toplumun ‘hayır’ diyemeyen fertleri olan bizler, istemediğimiz işleri yapıyor istemediğimiz ortamlara giriyor sonra da kendimizi yiyip bitiriyoruz. Bugünden itibaren tercihlerinizde kararlı olmaya ve rahatlıkla ‘hayır’ demeye ne dersiniz?

Ağzınızdan çıkacak beş harfli o kelime belki de hayatınızı kolaylaştıracak. Artık istemediğiniz tatillere çıkmak zorunda kalmayacak, hoşlanmadığınız insanlarla hafta sonlarınızı geçirmeyecek, yapmak istemediğiniz işler için ter dökmeyecek, kimseye kefil olmayacak, kaldıramayacağınız borçlar vermeyecek, belki de ruhunuza çok daha ağır gelen bazı davranışlarla karşılaşmayacaksınız. Ama ah bir şöyle rahatlıkla, huzurla, kendinize güvenerek ‘hayır’ diyebilseniz… Yorum Psikolojik Danışmanlık’tan Uzman Psikolog Pınar Aydın Bıyıklı, hayır diyememenin Türk toplumunun bir özelliği olduğunun altını çizerek başlıyor sözlerine ve ekliyor: “Ne zaman hayır diyemediğimiz de çok önemli… Sınırlarımızı, ihtiyaçlarımızı, isteklerimizi, kendimizi çok iyi bilemediğimiz durumlarda hayır diyemiyoruz. Bu durum aslında özgüven ile ilgili çünkü özgüvenimiz yoksa kendimize bakamıyoruz, kendimize bakamadığımız için de özgüvenimiz yok. Bu nedenle de hayır dememiz gereken yerlerde ‘evet’ deyiveriyoruz.” Kimimiz annemize, kimimiz patronumuza, kimimiz arkadaşımıza kimimiz ise eşimize ya da sevgilimize hayır demekte zorlanıyoruz. Bu fark hepimizin kabul görmek, onaylanmak, sevilmek istediğimiz alanların değişiklik göstermesi ile oluşuyor. Karşımızdaki kişinin değeri gözümüzde arttıkça ona hayır demekte zorlanıyoruz. Psikolog Bıyıklı, aslında hayır denilenin kişiler değil, onların o sırada söyledikleri olduğunu ayırt etmemiz gerektiğini vurguluyor. Ancak biz bunu yapmayı başarsak bile şöyle bir gerçek var; toplumsal algımızda birisi bize hayır dediğinde bunu konuya değil, şahsımıza yönelik olarak algılıyoruz… Yanıldığımız bir diğer nokta ise hayır deyince o kişinin gözünde değerimizin düştüğünü sanmamız… Oysa tam aksine, sürekli evet diyen insanların değeri düşüyor. Psikolog Bıyıklı, bu durumu şöyle açıklıyor: “Her şeye evet diyen, her konuya yetişmeye çalışan bir insan düşünün. Bu insan yetişmeye çalıştığı her işi doğru yapabilir mi? Bir yerlerde mutlaka eksikler olur ve bu durumda karşısındaki insanların gözünde değer kaybeder. Oysa kararlı, yapamayacağı işlere hayır, yapabileceklerine evet diyen kişilere daha çok güven duyulur. Hayır-evet dengesini kurmak herkesin hem kendine verdiği değeri hem de başkalarının gözündeki değerini artırıyor.” Toplum olarak hayır demek konusunda bu kadar başarısız olmamızın nedeni çocukluk döneminde bize yüklenen bilgilerden kaynaklanıyor. ‘Büyükler her şeyi bilir, sana söyleneni yap’ diyerek büyütülen çocuklar yetişkin olduklarında da hayır diyememeye başlıyor. Neyse ki Psikolog Bıyıklı yeni nesilden umutlu… Biz yeni nesil anne-babaların bize tanınmayan alanları çocuklarımıza tanıdığımızı ve yeni neslin hayır demekte küçük yaştan itibaren çok daha başarılı olduğunu söylüyor.

Hayır diyemeyen çocuk tehlikelere açık
Ailede hayır diyemeyen çocuk bir sonraki adımda okulda arkadaşlarına ve öğretmenlerine hayır diyemiyor, arkadaş ortamında daha fazla vakit geçirmeye başladığında madde kullanımı hatta istismar gibi durumlarda dahi hayır diyemeyebiliyor. Evlenme çağında ailenin istediği ya da kendi ihtiyaçlarına değil, toplumun tercih ettiği eş tipine uygun eş seçiyor. Evlendiğinde katıldığı yeni ailede dengeleri bozmamak adına hayır diyemeyebiliyor. Hayatın büyük bir bölümünü kapsayan iş hayatında da hayır diyememek, istemeden birçok işi yüklenmeye neden olabiliyor. Tüm bunlar zamanla kişinin içinde öfke biriktiriyor ve o öfke bir gün bir yerde mutlaka patlıyor. Bazı insanlar hayatlarının belli alanlarında hayır diyemezken diğerlerinde ise sürekli hayır der hale gelebiliyor. Örneğin evinde eşini, çocuklarını kıramayan, her şeye evet diyen kişi iş yerinde herkese hayır diyebiliyor.

Devamı diğer sayfada

eylul-2012-psikoloji-resim-2Çocuğunuza hayır demeyi öğretin
Hayır deme becerisi doğuştan gelmiyor, ailede öğreniliyor. Bu nedenle çocuğa öncelikle model olmak gerekiyor. Telefonda hayır demek istediği insanlara sürekli evet diyen, bu sırada yüzünü ekşiten, telefonu kapattıktan sonra mutsuz olan bir anne ya da eve sürekli iş getiren ve bunları oflaya puflaya yapan bir baba çocuğuna ‘Bazı yerlerde hayır demen gerekse bile evet demelisin’i fark etmeden öğretiyor. Bu nedenle çocuğa alanlar tanımak gerekiyor. Örneğin yemeğini yemeyi reddeden bir çocuğun hayır demesini asla kabul etmemek, ‘hepsi bitecek’ demek yerine onun yiyebileceği porsiyonlar hazırlamak ya da çocuğa iki çeşit yemek arasından seçim şansı tanımak onu rahatlatıyor. Bir konuda hayır diyen çocuğun gerçekten istemediğini ya da sadece inat ettiğini anlamak için onunla konuşmak gerekiyor.

TEST EDİN: HAYIR DİYEMEYENLERDEN MİSİNİZ?
➤ Yapmayı kabul ettiğiniz işleri şikayet ederek, oflaya puflaya yapıyorsanız burada bir soru işareti olduğunu düşünmelisiniz.
➤ Kime, hangi durumlarda ve zamanlarda hayır diyemediğinizi fark etmelisiniz.
➤ Parasal durumlarda mı yoksa manevi konularda mı hayır diyemediğinizi ayırt etmelisiniz.
➤ Önce kendinizi tanımalı, anlamalısınız. Nasıl ki sigara içmeyen bir insan sorulduğunda net bir şekilde ‘hayır’ diyor, siz de kendinizden o kadar emin olmalısınız. Eğer yorgunsanız ve bir arkadaşınız size gelmek istediğini söylüyorsa ona net bir şekilde ‘Bu akşam çok yorgunum. Seni yarın ağırlasam nasıl olur?” diyebilmelisiniz.
➤ Alıştırma yapmalısınız. Tıpkı direksiyonda pratik yapmak gibi, hayır demek konusunda da pratik yaptıkça gelişeceğinizi unutmayın. Bugüne kadar hayır diyemediğiniz için mutsuz oluyorsanız bundan sonra hayır demeniz gereken durumlarda ne diyeceğinizi düşünmeli, hatta daha akılda kalıcı olması için bu cümleleri yazmalısınız.

İlişkilerde ‘hayır’ın rolü
Bazı ilişkilerde eşler birbirlerini kırmamak için ‘hayır’ kelimesinden uzak duruyor. Psikolog Pınar Aydın Bıyıklı, bazen iki tarafın da hayır demek istedikleri halde evet dediğini söylüyor. Örneğin hafta sonu gidilecek bir arkadaş toplantısına ikisi de katılmak istemedikleri halde birbirlerini kırmamak için katılıyor, ardından ikisi de ‘Ben bu vakti senin için harcadım’ diye birbirlerini suçlamaya başlayabiliyor. Bazı ilişkilerde ise hayır demek bir güç savaşına dönüşebiliyor. Her iki taraf da inatlaşarak her şeye ‘hayır’ demeye başlıyor ve bu durum ilişkiyi ne yazık ki iyi yerlere götürmüyor.
Bir tarafın daha baskın olduğu ilişkilerde de eğer denge doğru kurulmazsa sorunlar yaşanabiliyor. Psikolog Bıyıklı, “Böyle ilişkilerde iki tarafın da birbirlerinin ihtiyaçlarını, sınırlarını bilip ona göre davranması gerekiyor. Baskın olan taraf diğerini sürekli yönettiğinde o kişide zamanla öfke oluşuyor. Baskın olan eş ise bir süre sonra ‘Benim her dediğimi yapıyor, yörüngemde dolaşıyor’ diye düşünerek eşine karşı değersizlik duygusu oluşturuyor” diyor.

HAYIR DEMENİN GÜZEL YOLLARI
Hemen yanıt vermeyin. Karşınızdaki kişiye birkaç soru sorun. ‘Ne kadar zamana ihtiyacın var? Farklı ne yapabiliriz?’ gibi sorularla önce ortamı yumuşatın. Doğrudan hayır demek yerine ‘Şu anda uygun değilim, farklı bir zamanda konuşalım mı?’ gibi ertelemeye yönelik cümleler kurun.
Kendi durumunuzdan bahsedin. ‘Bugün çok yorgunum’ ya da ‘Bugün tamamlamam gereken bir iş var’ gibi…
Mümkün olduğunca açık olun. Beyaz yalanlar söylemenin omzunuza yükler yükleyeceğini ve bir sonraki talepte ‘Geçen sefer yalan söylemiştim bu sefer kabul etmeliyim’ hissi yaratacağını unutmayın. Bazı insanlar hayır diyemediğiniz için hayatınızdaysa tıpkı belli dönemlerde dolaplarınızı, çekmecelerinizi temizlediğiniz gibi hayatınızdaki insanlar konusunda da temizlik yapın. Eğer beraber bir şeyler paylaşamıyor, birlikteliğinizden keyif alamıyorsanız, hep sizden gidiyorsa yani bu ilişkiden manevi bir kazancınız yoksa uygun şekilde hayır diyerek o kişileri hayatınızdan çıkarın.

Yaprak ÇETİNKAYA

Formsanté Dergisi Eylül 2012 Sayısı

Exit mobile version