Formsanté

Horlamaya protezli çözüm

29072013 horlama1

Size uykusuz geceler yaşatırken eşinizin bedeninde önemli hasarlara neden olan horlamayı, uyumadan önce dişlerin üzerine yerleştirilen “horlama protezi” ile yenebilirsiniz.

 

Horlama sorunu, erkeklerde kadınlardan üç kat daha fazla görülüyor ve genellikle kadınların şikayeti gibi anlatılıyor. Oysa horlama asıl zararı horlayanın bedeninde oluşturuyor. Kalp hastalıklarından felce kadar birçok olumsuz durumun tetikleyicisi olan horlamayı önlemek için neler yapılabileceğini Dent Group’tan Çene Yüz Protezi Uzmanı Dr. Tuğrul Saygı ile konuştuk.

Horlamanın oluşum nedenlerini açıklar mısınız?

Öncelikle horlamanın ne olduğunu kısaca tanımlamak isterim. Horlama, özellikle kilo problemi olan erişkinlerde, dil, yumuşak damak ve küçük dilin gerginliğini kaybederek soluk yolunu daraltması sonucunda, uyku sırasında nefes yolunun çıkardığı gürültülü sestir. Aslında horlamanın temelinde, oksijensiz kalma yer alıyor. Amerikan Uyku Derneği, yoğun iş temposuna sahip insanların, stressiz bir yaşamı benimseyenlere göre üç kat daha fazla horlayabileceğini ifade etse de; bu hastalığın genetik ve fiziksel rahatsızlıklardan kaynaklanan nedenleri de mevcut. Obezite (kilo fazlalığı), kısa ve kalın boyna sahip olma, kalıtımsal geçiş (anne veya babada olması), alt çenenin normalden küçük ve geride olması, alkol ve sigara gibi alışkanlıklar, uzun süreli antidepresan (sakinleştirici) kullanımını sayabiliriz.

 

Horlama en sık kimlerde görülüyor?

Horlama, orta yaş ve üstünde, kilo fazlası olan erkeklerde daha çok gözleniyor. Ayrıca yoğun iş temposu da horlamaya neden oluyor. Amerikan Uyku Derneği’nin yaptığı çalışmalara göre; stres ve yoğun iş temposu altında çalışanların, düzenli, sakin bir iş hayatına sahip olanlara göre üç kat daha fazla horlama hastalığına yakalanma riski bulunuyor. Kadınlarda horlama üç kat daha az gözlemleniyor. Ancak menopoz ve sonrasındaki dönemde, kadınlarda horlamanın görülmesi menopoz öncesi döneme göre dört kat daha fazla oluyor. Alkol ve sigara kullanımı gibi kötü alışkanlıklar da horlama riskini artırıyor.

 

Horlama ne zaman hastalık olarak kabul edilmeli ve bir uzmana başvurulmalı?

Öncelikle horlamanın ciddi bir uyku rahatsızlığı belirtisi olduğunun kabul edilmesi ve hastalığın daha ciddi bir safhaya geçmeden tedavi edilmesi gerekiyor. Horlama kişilerin rahat nefes almasını engellediğinden, kalp kandaki bu oksijen açığını kapatmak için normalden daha fazla çalışıyor, bu durum da uzun vadede hipertansiyon, aritmi, kalp krizi gibi tehlikeli kalp damar hastalıklarına yakalanmaya ve hatta uykuda ölümlere bile neden olabiliyor. Ayrıca, horlama sırasında beyin yeterli oksijen alamadığı için ani felç riski de bulunuyor. Bu olumsuz sonuçları yaşamamak için bir an önce uzman bir hekime görünmeli ve tedaviye erken dönemde başlanmalı.

 

Bu durum kişinin hayatını nasıl etkiliyor?

Horlamadan dolayı eşler ile yaşanan gerginlikler en çok karşılaşılan şikayetler oluyor. Hatta horlama yüzünden eşler arasındaki gerginlik, ne yazık ki boşanmaya kadar gidebiliyor. Aslına bakarsanız bu durum horlayan kişinin hayat kalitesini bozsa da, esasında kendi yaşadığı sorunlar daha önemli. Çünkü horlayan kişinin eşi, ayrı odada yatsa veya kulağına tıkaç tıkasa belki eşinin gürültüsünü duymayacak. Fakat bu esnada horlayan kişi, bilinci kapalı olarak nefes alma çabasına devam edecek. Normal bir gece uykusunun da yedi-sekiz saat sürdüğünü düşünürsek, bu oldukça ciddi bir durum. Horlayan kişi sabahları yorgun ve bitkin kalkıyor. Boyunda aşırı terleme, ağız ve boğaz kuruluğu, bazı sabahlar da baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri ile uyanılıyor. Kaliteli uyku uyunmadığı için gün içinde daha çok yorgunluk ve bitkinlik yaşanıyor, iş temposunun yoğunluğu ve stresi daha çok hissediliyor. Dolayısıyla horlama, hem özel hem sosyal hayatı etkileyebiliyor.

 

Hastada tanı için adım adım neler yapılmalı?

Uyku testleri hastalığın teşhisinde oldukça etkili bir yöntem olmasına rağmen, ülkemizdeki uyku testi yapan merkezlerin azlığı, uyku testlerinin pahalı olması ve hastalığın teşhisinin zor olmasından dolayı, her zaman yapılması zorunlu değil. Klinik muayene ve ölçümler, hasta ve hasta yakınlarından alınacak bilgiler ile horlama teşhisi konulabiliyor.

 

 

29072013 horlama2Doğru tedavi yöntemini nasıl seçeceğiz?

Modern tıpta horlamanın üç türlü tedavi yöntemi var. İlki yumuşak damağa ve dile yapılan cerrahi uygulamalar… Bu yöntemde rahatsızlığın tekrarlama riski olduğu gibi her hastaya da uygulanamıyor. İkincisi gece yatarken kullanılan CPAP maskesi. Kullanımı zor, gürültülü ve pahalı olduğu için hastalar genellikle tercih etmiyor. Üçüncü yöntem ise, horlama protezi… Horlama protezleri geceleri uykuda kullanılıyor ve dişler üzerine oturtuluyor. Kişiye özel üretilen horlama protezi, alt çeneye ileri ve aşağı konum vererek, sarkmış olan dokuları tekrar eski gerginliklerine kavuşturup soluk yolunu açıyor. Bu sayede horlama veya uyku apnesini de engelliyor. Başarı oranı yüzde 90-95. Hastalık ne kadar erken yakalanırsa tedavi süresi o kadar kısalıyor.

 

Horlama protezi nasıl bir etki yaratıyor?

Geceleri uykuda kullanılan ve dişler üzerine oturan horlama protezi, alt çeneye ileri ve aşağı doğru sarkmış olan dokuları tekrar eski gerginliklerine kavuşturarak soluk yolunu açıyor, horlama ve uyku apnesini engelliyor. Hastalık ne kadar erken evrede yakalanırsa tedavi süresi o kadar kısalıyor. Kişinin kendi ağız yapısı ve hastalık derecesine göre hazırlandığı için herkeste uygulanabiliyor.

 

Horlamayı önlemek için başka önerileriniz var mı?

Öncelikle kilo verilmesi, düzenli ve stressiz bir yaşam tarzının benimsenmesi ve spor yapılması, horlamanın oluşmasını önemli oranda azaltıyor. Mümkün olduğunca yan yatmak, sigara ve alkol kullanımından uzak durmak da horlama sorununu en aza indirmekte önem taşıyor.

 

Horlama şikayeti olan kişiler çene-yüz protez uzmanı, KBB uzmanı, nörolog veya göğüs cerrahisi uzmanına başvurabiliyor. Hastalar için en uygun tedavi seçimini uzman hekimin yapması gerekiyor.

 

UYKU APNESİNDE DE KULLANILIYOR

Uyku apnesi horlamaya göre daha tehlikeli bir hastalık… Uyku apnesinde, yutak bölgesindeki gevşeyen dokular (dil, küçük dil, yumuşak damak) belirli aralıklarla nefes yolunu tamamen tıkıyor ve nefes alımı duruyor. Yani uyku apnesi, horlamanın daha ilerlemiş bir evresi ve tedavi edilmeyen horlamalar uyku apnesine dönüşebiliyor. “Uyku apnesinde kişilerin horladığını ilk önce eşleri fark ediyor“ diyen Çene Yüz Protezi Uzmanı Dr. Tuğrul Saygı, şöyle devam ediyor: “Yüksek sesle horlarken birden ses kesiliyor. Nefes alımı duruyor ve daha sonra ani sıçrama ile tekrar gürültülü horlama devam ediyor. Ayrıca bu kişiler gün içinde sürekli yorgun ve uykusuz oluyor.”

Uyku apnesinin temelinde de oksijensizliğin bulunduğunu belirten Dr. Saygı, “Vücudun temel elementlerinden birisi olan oksijendeki bu düşüş beraberinde birçok hastalığa neden olabiliyor. Örneğin kandaki oksijeni pompalayarak vücuda yetiştiren kalbimiz, bu düşüş karşısında az miktardaki oksijeni yetiştirmek için normalden daha fazla çalışmak zorunda kalıyor. Buna bağlı olarak da taşikardi, aritmi, hipertansiyon gibi ciddi kalp rahatsızlıkları oluşabiliyor. Ayrıca bu oksijensizliğe bağlı olarak, uyku apnesi beyinde tahribata da yol açabiliyor, kısmi felç gözlenebiliyor. Birçok çalışmada uyku apnesinin şeker hastalığını tetikleyebildiği de belirtiliyor” diyor.

Uyku apnesinin tedavisinde de CPAP maskesi veya horlama protezi uygulanıyor. CPAP maskesi hastalar tarafından daha zor kullanıldığı ve bu nedenle tedavi yarım bırakıldığı için horlama protezi bir seçenek oluyor.

 

Yaprak ÇETİNKAYA

Formsanté Dergisi Temmuz 2013 sayısı

Exit mobile version