Formsanté

Onlar sorunlarını nasıl aşıyor?

ocak-2012-psikoloji-resim-1

Kendimizi mutsuz, depresyonda ya da kötü hissettiğimizde kapılarını aşındırdığımız psikologların da çoğu zaman duyguları olduğunu unutuyoruz. Oysa işleri danışanlarını dinlemek olan psikologların da zaman zaman dinlenmeye ihtiyacı oluyor.

Bakalım her soruna çare bulacakları düşünülen psikologlar, kendi yaşamlarında zorda kaldıklarında çareyi nerede arıyorlar? formsanté dergisi olarak psikologlara kendilerini kötü hissettiklerinde ne yaptıklarını sorduk. İşin uzmanlarından depresyondan, mutsuzluktan kurtulmanın yollarını okumaya hazır mısınız? İşte cevaplar!

ocak-2012-psikoloji-resim-2Uzman Klinik Psikolog
TUĞBA KAPLANHAN

“Psikoterapi özünde, duygu ve düşüncelerde birtakım farkındalıklar oluşturarak kişiyi negatif etkileyen davranışı değiştirmek anlamına geliyor. Danışan terapi sırasında, iyileşme sürecinin içinde oluyor ve kendi değişim sürecinin farkına varıyor. Psikoterapist ise sıklıkla sıkıntılı yaşam olaylarını dinliyor ve anlamaya çalışıyor ama bu psikoterapistin bir dert ortağı olduğu anlamına gelmiyor. Psikoterapist, ruh sağlığı uzmanı olarak dinliyor ve çözüm odaklı düşünebilme becerilerinin artmasına katkı sağlıyor. Ben de dahil olmak üzere psikoterapistler bunları yapıyorken kendi ruh sağlığını nasıl koruyor? Elbette düşünceler, duygular, davranışlarla çalışırken kendi yaşantımıza karşı da farkındalığımız artıyor ama bu psikoterapistlerin asla üzülmeyeceği, öfkelenmeyeceği ve negatif yaşantıları olmayacağı anlamına gelmiyor. Nihayetinde duygular çok insanidir; ağlamak, üzülmek, öfkelenmek, tiksinmek, kıskanmak… Bütün bu duygular asla olmaması gereken duygular değiller, psikoterapistler bu duygularla ve birtakım negatif yaşam olayları ile baş edebilmek ve ruh sağlıklarını daha iyi koruyabilmek adına bazı girişimlerde bulunuyorlar. Ben kendimi böyle hissettiğimde genelde bir başka uzman ile belirli aralıklarla seanslar düzenliyorum. Ailemle, dostlarımla daha fazla vakit geçirmeye çalışıyorum. Spor yapıyorum ve hobilerime daha fazla vakit ayırıyorum.”

ocak-2012-psikoloji-resim-3Psikolojik Dan›şman ve Gelişim Koçu
NUR MERİÇ

“Her insan gibi çevreden, insanlardan ve toplumsal sorunlardan etkileniyorum. Peki bu mutsuzluk hissini yaşadığımda ne yapıyorum? Danışanlarımda kullandığım çözüm tekniklerini kullanıyorum. Soruna bir üst pozisyondan bakmaya çalışıyorum. Ortamdan uzaklaşıyor ve kendime rahat bir ortam yaratıyorum. Beni rahatsız edebilecek tüm sesleri engelliyorum (telefon, kapı zili vs). Önce derin derin daha sonra sakin bir şekilde nefes alıp veriyorum. Sevdiğim, beni rahatlatan bir müzik açıp meditasyon yaparak, aklımı ve bedenimi serbest bırakıyorum. Bazen de koşmak, komik bir film izlemek, tek başıma güzel bir müzik açıp dans etmek, sevdiğim bir kitabı tekrar okumak, geçmişte beni çok mutlu eden anları düşünmek iyi geliyor. Sorun aklıma geldiğinde ise ‘daha sonra’ diyorum ve bir süreliğine sorunu erteliyorum. Üzerine güneş doğsun yani o gün geçsin diye düşünüyorum. Yeni bir gün yenilikler getiriyor fakat sorunu unutmaya çalışıp üstünü örtmüyorum. Böylelikle konuya tekrar yoğunlaştığımda farkındalığım artıyor, sezgilerim açılıyor. Daha sağlıklı beyin fırtınası yapıp çözüm yolları oluşturabiliyorum. Yaşayan herkesin bir desteğe ihtiyacı oluyor, bazen çözüm yollarım arasında bir meslektaşımdan yardım almak da yer alıyor.” Devamı diğer sayfada

ocak-2012-psikoloji-resim-4Nöropsikiyatr
MEHMET YAVUZ

“Psikiyatristler de sonuçta insandır ve her insan gibi onların da çeşitli fiziksel ya da ruhsal problemleri ve rahatsızlıkları olabiliyor. Bir psikiyatrist depresyon, anksiyete bozukluğu ya da panik atak gibi nevrotik rahatsızlıklara maruz kaldığında, genellikle mecbur kalmadıkça bir diğer hekim arkadaşına gitmez. Çünkü meslektaşı da olsa güven problemi yaşayabilir. Onun rahatsızlığı diğer hekim ve hastalar arasında yayılırsa, kendisi açısından büyük sorun olur diye düşünebilir. Bu nedenle bir psikiyatrist, öncelikle kendini uygun gördüğü bir ilaçla tedavi etmeye çalışır. Eğer başa çıkamadığı ya da ilaçlarla düzelmeyen büyük bir problemi varsa bu durumda çok güvendiği başka bir psikiyatriste ya da eğitim gördüğü ihtisas hastanesindeki hocasına müracaat eder. Eğer güvendiği biri yoksa, bu takdirde çalıştığı bölgeye uzak bir uzmanı tercih edebilir. Tablo nevrotik bir bozukluk değil de şizofreni gibi psikotik bir tablo ise kendisi psikiyatri uzmanı da olsa, kendi hastalığını teşhis edemeyebilir ve hastalığını bilmeyebilir. Bu durumda genellikle diğer meslektaşları tarafından hastalık farkedilir ve tedaviye başlanır.”

ocak-2012-psikoloji-resim-5Psikolog
AYŞE YANIK KNUDSEN

“Psikolog olarak depresyon ve mutsuzluğu iki şekilde değerlendiriyorum. Birincisi ağır depresyon, ikincisi işlevsel depresyon. Eğer ağır bir depresyon geçirdiğimi fark edersem yine bir uzman yardımına başvurarak gerekirse ilaçla tedavi yöntemine başvurabilirim. İşlevsel bir depresyon geçiriyorsam; depresyonun ne olduğunu, neden kaynaklandığını ve niçin depresyona girdiğimi bildiğim için kendime ‘depresyon’ teşhisi koyabiliyorum. Hastalarıma terapi uygularken onları nasıl yönlendiriyorsam, beni mutsuz eden şeyleri mümkün oldukça hayatımdan çıkarmaya ya da uzaklaştırmaya çalışıyorum. Koşulları kendime göre düzenleyerek en verimli olabileceğim durumu tercih etmeye çalışıyorum. Bilinçliyim ve bu durumla profesyonel olarak baş etme yollarını biliyorum. Çalışmak beni çok tatmin ediyor. Empati kuruyorum ve açıkçası hastalarımın sorunlarını dinlerken kendi sorunlarımı unutuyorum.”

ocak-2012-psikoloji-resim-6Klinik Psikolog
TUĞÇE PEKER DARCAN

“Kendimi sıkıntılı ya da mutsuz hissetiğim zamanlarda hava uygunsa açık havada vakit geçirmeye çalışıyorum. Ayrıca gerginken alınan ılık bir duş da kaslarımın gevşemesine ve daha rahat hissetmeme sebep oluyor. İçimden olumsuz ne geçiyorsa, tam tersini olumlu bir dille bir kağıda yazıp okumak da iyi geliyor. Vaktim varsa kendime özen gösterdiğimi hissettirecek aktiviteler yapmak ya da değişik bir seminere katılıp yeni insanlarla tanışmak da ruh halim ve duygu durumum üzerinde olumlu bir etki sağlıyor. Rahatlatıcı bir müzik eşliğinde okuduğum bir kitap, bana neşeli zamanlarımı hatırlatan albümler de iyi geliyor. İleriye yönelik yaptığım tatil, kariyer planları, hazırladığım hedef listesi beni geçmişin melankolisinden koparıyor. Hayata çoğunlukla gülen gözlerle bakan pozitif bir arkadaş ya da yakınım ile yaptığım bir kahve sohbeti de bana iyi geliyor. Sanırım asıl önemli olan kendimizi tanımak, bize neyin iyi hissettirdiğini bilmek, kendimizi isteksizliğimizin kollarına bırakmadan azıcık zorlamak, herkesin zaman zaman mutsuz hissedebileceğini ve bunun geçeceğini hatırlamak olmalı.”

Nilgün Yıldız

Formsanté Dergisi Ocak 2012 Sayısı

Exit mobile version