Formsanté

Sağlığınız strese yenilmesin!

eylul-2012-saglik-4-resim-1

Yüksek stres bir yandan yaşamı daha heyecan verici hale getiriyor bir yandan da olumsuz yönde etkileyebiliyor. Eğer stres seviyeniz gün geçtikçe artıyorsa, işte size dengeyi yeniden kurmanız için ipuçları…

Kadınlar artık hiç olmadıkları kadar stresli yaşıyor. Yüzde 63’ü yaşamının stresli olduğunu, yüzde 50’si de beş yıl öncesinden daha stresli hissettiğini söylüyor. Uzmanlar, birçok kişinin stres hormonlarına boğulmuş bir şekilde dolaştığını belirterek, asıl tehlikeli olanın süregelen stres olduğunu vurguluyor. Kişiler vücutlarına rahatlama şansı ya da stres hormonlarına kaçmaları için zaman vermiyor. Etkiler birikerek yüksek tansiyona, hiperglisemiye ve stres kaynaklı hastalıklara yol açan zayıflamış bağışıklık sistemine neden olabiliyor. Eğer yaşamın sizi boğduğunu hissediyorsanız, birtakım basit değişikliklerle duvara toslamaktansa hayatın heyecanını yaşayıp, tadına varmayı deneyebilirsiniz…

STRES
Neden şişmanlatıyor?

Düşünün bir kere, sıkıntılı olduğunuzda sizi rahatlatması için şekerli, nişastalı yiyecekler yemeyi nasıl da istiyorsunuz. Araştırmalar kronik stresten kaynaklanan yüksek kortizol seviyelerinin direkt olarak obeziteye yol açan insülin üretebilme yeteneğini değiştirdiğini gösteriyor. Leeds Üniversitesi’nde yapılan araştırma sonuçlarına göre kadın sağlığı açısından çok tehlikeli olan obezitenin başlıca sorumlularından biri olarak da stres dikkat çekiyor.
Çözüm: Kendinizi hazırlayın
Stres, sağlıklı alışkanlıklarınızı kaybetmenize neden olurken, koruma kalkanınız halini alırsa bu durum tersine dönebiliyor. Örneğin; işe giderken yanınıza meyve almak, gözünüzün tatlı bir çöreğe kaymasını önleyebiliyor. Ayrıca rahatlamak ve kilo vermek için düzenli yeşil çay molaları vermek de iyi bir alternatif olabilir. Çünkü bel çevresindeki yağları erittiği düşünülen yeşil çaydaki kateşin antioksidanları, damar sağlığı ve yağ dokusuna fayda sağlıyor.

Sıkıntılı olduğunuzda sizi rahatlatması için şekerli, nişastalı yiyecekler yemeyi nasıl da istiyorsunuz. Yapılan araştırmalar, kişilerin stresli olduğunda sağlıklı beslenme alışkanlıklarını terk ettiğini ortaya koyuyor.

Stres kadınlara zaman baskısı hissettiriyor ve yeterli zamanlarının olmadığını düşündüklerinde kendi mutluluklarını listenin en aşağısına koyuyorlar.

STRES
Zihni yoruyor mu?

Kronik stres, depresyona yol açabiliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırma, kadınların depresyona yatkınlığının erkeklerin iki katından daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan cinsiyetler arası denge kısmi olarak açıklanabilse de kadınların zihinsel olarak yardıma ihtiyaç duyduklarını itiraf etmede daha iyi oldukları biliniyor.
Çözüm: Duygularınızın farkında olun
Uzmanlar, kafanızdaki her olağandışı değişikliği fark etmeniz gerektiğini belirtiyor. Daha çekingen misiniz, yalnız kalmaktan kaçınıyor musunuz, normalden daha endişeli misiniz, olumlu düşünceler yerine olumsuzlara mı yöneliyorsunuz? Zihinsel olarak nelere dikkat ettiğinizi gözlemlemenin; oluşan potansiyel problemleri görmenize, destek aramanıza ve erken teşhise yardımcı olarak yaşamınızda büyük bir fark yaratabileceğini unutmayın.

Devamı diğer sayfada

STRES
Motivasyonu düşürüyor mu?

Leeds Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma; uzun saatler boyunca çalışan kadınların yağ ve şeker oranı yüksek atıştırmalıklar yemeye, daha az egzersiz yapmaya ve daha fazla kafein almaya yatkın olduğunu gösteriyor. Oysa aynı durumdaki erkekler kendilerine zarar veren bu tür davranışlarda bulunmuyorlar.
Çözüm: Önceliği kendinize verin
Kadınlar için atılacak ilk adım; kendilerini stresli hissettiklerinde yaşamlarını sabote etme olasılıklarının farkında olmaları… Stres kadınlara zaman baskısı hissettiriyor ve yeterli zamanlarının olmadığını düşündüklerinde kendi mutluluklarını listenin en aşağısına koyuyorlar. Oysa bu doğrudan bağlantıyı fark etmek, kişiye değişik ve daha iyi seçimler yapmada yardımcı oluyor.

STRES
Görünüşünüzü nasıl etkiliyor?

Çok sayıda kadın stres ve sağlıksız diyetin saçlarını incelttiğini, akneye yol açtığını söylüyor. Beslenme uzmanları, stresin B vitaminlerini vücudumuzdan attığını, oysa bunların böbreküstü bezlerine ve hücrelere oksijen sağlamak için gerekli olduğunu belirtiyor. B vitamini ve magnezyumdan yoksun kalmaksa testosteron artışına neden olabiliyor.
Çözüm: Besin alımınızı artırın
Meyve suyu, çorba, fındık ve tahıllı salatalar atıştırarak farklı çeşitte meyve ve sebze tüketin. Ayrıca mercimek, hindi, ton balığı ve muz gibi B vitamininden zengin gıdalar yemeye özen gösterin. Çünkü özellikle stresli olduğunuz ve beslenmeye gereksinim duyduğunuzda vücudunuzun ihtiyaç duyduğu her şeyi gıdalardan almanızın çok zor olduğunu unutmayın. Vitamin ve mineral açısından çeşitli, kaliteli gıdalar ile deri ve saç uzamasına yardım eden biotin ve bakır gibi ilaveler almaya dikkat edin. Eğer mevcut deri ve saç problemleriniz varsa, gerçekten beslenmenize odaklanın ve rahatlatıcı aktiviteleri deneyin. Mesela yoga yapmaya başlayın.

STRES
Doğurganlığı etkiliyor mu?

Stres, hormon seviyeleri ve bağışıklık sisteminin işleyişini etkiliyor. Bunlar da doğurganlıkta rol oynuyor. Kronik stres, kadınlarda adet periyodunu etkileyen androjen (erkek hormonu) üretimini artırıyor. Doğurganlığı etkileyen tek etken olmasa da yapılan araştırmalar, psikiyatrik terapinin önceden kısır olan kadınlarda görülen strese bağlı kısırlığı azalttığını ortaya koyuyor. Tüp bebek tedavisi gören 800 Danimarkalı çift ile yapılan bir araştırmaya göre ise az stresli olan kadınlar hamile kalmaya daha yatkın oluyor. Yardımcı üreme tekniği uzmanları ise son 20 yılda stresin kısırlıkta geçmişte olduğundan daha büyük bir faktöre dönüştüğünü belirtiyor. Bu bağlantı şaşırtıcı değil çünkü stres hormonları, cinsellik hormonlarının da üretildiği hipofiz bezinde ortaya çıkıyor. Bu nedenle birinin fazla üretimi, diğerini baskılamaya yatkın oluyor.
Çözüm: Tam anlamıyla nasıl rahatlayacağınızı öğrenin
Beynimizi kapatma şansımız yok! Sürekli telefondayız, müzik dinliyoruz ya da televizyon izliyoruz. Oysa uzmanlar doğurganlığınızı artırmak için yardımcı olacak şeyin günde sadece 20 dakikayı kendinize ayırmak olduğunu belirtiyor. O sürede ister banyo yapın, ister çimlerde uzanın, ister gökyüzüne bakın, ister şekerleme yapın… Bu şimdilerde çoğumuz için ciddi bir zorluk fakat istediğiniz zaman bebek sahibi olmak ve uzun vadede sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için büyük bir değişim yaratacağını unutmayın. Ortalama haftada 5 gün, 30 dakikalık egzersiz sizi sağlıklı tutmaya ve stresinizi azaltmaya yardımcı oluyor. Öte yandan Amerika’da ilk kez tüp bebek tedavisi deneyen kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, hamile kalmak için 1-9 yıl boyunca haftada 4 saat veya daha fazla egzersiz yapanların, hiç spor yapmayan kadınlardan yüzde 40 daha az şansı oluyor. Eğer yakın zamanda hamile kalmayı düşünüyorsanız, yürüyüş, yoga, yüzme gibi sporları yapmaya başlayabilirsiniz.

Formsanté Dergisi Eylül 2012 Sayısı

Exit mobile version