Formsanté

Ülser tarihe mi karışıyor?

20012014 reflu1

Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülen mide hastalıklarının en çok bilineni ülser. Ancak, bu hastalık son yıllarda neredeyse yok olmak üzere. Kötü haberse, o tarihe karışırken, bir başka hastalık; reflü, onun tahtına göz koyuyor…

Günümüzde ülseri olanlar ne kadar azaldıysa, reflüsü olanlar da bir o kadar arttı. Yaşamımızı etkileyen hastalıkların başında gelen mide problemleri hakkında görüştüğümüz İstanbul Gastroenteroloji Tıp Merkezi’nden Dr. Orhan Sami Gültekin, ülserli hasta sayısındaki azalmanın ‘helikobakter pilori’ adındaki ülseri tetikleyen mikrobun oluşumunun büyük ölçüde engellenmesine bağlı olduğunu söylüyor: “Söz konusu mikrobun etkileri, kanalizasyonun başını çektiği altyapı sorunlarının ortadan kalkmasıyla giderildi. Bunun yanı sıra, ülsere en çok sebep olan aspirin ve romatizmal hastalık ilaçlarının kullanımı da azaldı. Ülser yapan bu ilaçları kullanması gereken kişilere de, ek olarak mide koruyucu almaları yönünde uyarılar yapıldı.” Midede kanama ya da delinme halinde farklı yöntemler kullanılması gerekse de, ülserli hastaların tedavisinde ilk olarak mide asidi düşürülüyor. Geçmiş dönemlerde hastalara sütten başka bir şey verilmeyerek, günlerce aç bırakıldığını söyleyen Dr. Gültekin, bunun son derece yanlış bir uygulama olduğunu belirtiyor. Ülser oluşması durumunda; aç kalmak yerine, sık sık ve azar azar yemek gerekiyor. Mide asidini emen ekmek ve karbonhidratlar sayesinde asidin doğrudan mideye çarpmayacağını belirten Dr. Orhan Sami Gültekin, teşhis ve tedavi yöntemlerini ise şu şekilde açıklıyor: “Ülser, endoskopi ile teşhis ediliyor. Teşhis sonrasında, gerekirse hastanın kullandığı ülsere neden olan ilaçlar değiştiriliyor. Bunlar yapıldığında da tedavi kolaylaşıyor.”

 

Erken teşhis önemli

Ağrı, şişkinlik ve gaz gibi mide rahatsızlığı çeken kişiler; aşırı yağlı yiyeceklerden, kızartmalardan, asitli içeceklerden, sigara ve alkolden uzak durarak kendilerini kısmen koruyabiliyor. Çünkü bunlar, mide asidinin artmasına neden oluyor. Bu önlemlere rağmen şikâyetleri süren kişilerin, mide ağrısı için antiasit içerikli ilaçlarla kendilerini birkaç gün tedavi edebileceğini söyleyen Dr. Gültekin, şikâyetlerin devam etmesi halindeyse vakit kaybetmeden bir hekime başvurulması gerektiğini belirtiyor: “Hekiminiz sizde ülserden şüpheleniyorum dediği an, endoskopi yapıp midenize bakacak ve gerekiyorsa tedavinizi düzenleyecek. Benim gastridim var diye vakit geçirmemek gerekiyor. Gastrid, bu tip ülser şikâyetleri yapmaz. Burada hastaların bilinçli olması çok önemli. Ne zaman hekime gidileceğini bilmeliler. Bulantı, kusma ve karın ağrısının geçmediği; kusmayla gelen kan ve dışkının siyah olması gibi durumlarda hemen hekime başvurulması gerekiyor.”

 

Neşter değmeden tedavi

Tıp ve teknolojinin sürekli gelişimi, birçok hastalık gibi, mide rahatsızlıklarının tedavisinde de yenilikler sağlıyor. Modern yöntemlerle tedavi edilen mide hastalıklarında tercih ettikleri yolun, cerrahiye gitmeden endoskopik tedavi olduğunu belirten Dr. Gültekin, yemek borusu tıkanıklıklarını balonla açmaktan, yemek borusundaki kanamalı varisin bağlanmasına kadar birçok tedavinin Türkiye’nin gelişmiş sağlık merkezlerinde, son derece yeni yöntemlerle yapıldığını söylüyor: “Mide kanaması lazer ya da enjeksiyonla durdurulabiliyor. Midede ya da kalın bağırsaktaki kanamalı polipler de lazerle durdurulup, çıkarılabiliyor ya da safra kanalında oluşan taş lazerle alınabiliyor.”

 

20012014 reflu2Karaciğere dikkat!

Ülser ve reflü en çok sözü edilen mide hastalıkları olsa da, şişkinlik ve gazdan şikâyet edenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Mide ve bağırsak faaliyetlerinin bozulduğu kişilerde görülen bu rahatsızlıkların temelinde de, hormonal etkenler, dışarıdan alınan gıdalar, yağların yanlış kullanımı, az hareket etme ve antidepresan ilaç kullanımı yatıyor. Ayrıca alkol ve sigaranın da kısmen etkilediği bu durumlar, şeker hastalığı olanlar içinse daha da önemli. Dr. Orhan Sami Gültekin, mide hastalıklarında belirleyici faktörlerden birinin de karaciğer yağlanması olduğunu belirterek, “Karaciğer yağlanması deyip geçmeyelim. Midenin faaliyetini etkileyen, hazmı kolaylaştıran organlardan biridir karaciğer. Fiziki muayenede teşhis edilemeyen karaciğer yağlanmasının mutlaka biyopsi ya da ultrasonla kontrol edilmesi gerekiyor. Karaciğerde oluşan yağlanma sonucu hazım için gerekli enzimler üretilmiyor, sindirim yapılmıyor, birtakım problemler çıkıyor. O nedenle karaciğer yağlanmasını son dönemde çok sık görür hale geldik” diyor.

 

Midenin düşmanı: Ref

Günümüzde en çok şikâyet edilen hastalıklardan biri de reflü. Reflünün oluşma sebeplerinden biri, antibiyotikler yardımıyla korunan ‘helikobakter pilori’ mikrobunun reflüyü tetiklemesi. Dr. Orhan Sami Gültekin, reflünün bu denli artmasının diğer bir nedeninin de sebze ve meyvelerin yetiştirilmesinde kullanılan hormonlar olduğunu söylüyor. Yemek borusuyla mide arasındaki kapakçığın tansiyonunun düşüp, asidin yukarıya çıktığı reflüde, midenin ilgili bölgelerinde yanma oluyor. Ağıza acı su gelmesi ve hastada yüksek oranda ağrı hissedilmesi de belirtiler arasında yer alıyor. Bebeklik döneminde bile görülebilen reflünün başlıca şikâyetleri arasında kuru öksürük krizleri geliyor. Bu krizler çoğu zaman hastayı uykusundan uyandıracak kadar yoğun oluyor. Alkol tüketimi ve mayalı içkilerin de (bira ve şarap gibi) hastalığı artırdığını belirten Dr. Orhan Sami Gültekin, “Kabul etmek gerekiyor ki, toplumumuzda son yıllarda ilaç tüketimi arttı. Buna antidepresan ilaçlar da dâhil. Ayrıca masa başında çalışma oranı da toplumumuzda çoğaldı. İnsanlar oturuyor, yürümüyor, hareket etmiyor ve bu nedenle de kilo alıyor. Yürüyen insanın midesi, bağırsakları daha çok çalışıyor” diyor. Reflünün belirtilerinin en belirgini ise yanma. Kaynama, ekşime, ağıza acı su gelmesi gibi diğer belirtiler gün içinde üç veya daha sık tekrarlanıyorsa ve bu durum haftada en az üç gün kişiyi rahatsız edecek düzeydeyse hemen hekime başvurmak gerekiyor. “Yapılan literatür çalışmaları, stresin tek başına ülser yaptığı tezini ispatlayamadı. Bu konuda bir yanlış algılama var. Yalnızca yanık, trafik kazası, deprem gibi ağır travmalar hastalarda ülsere neden olabiliyor.”

 

20012014 reflu3Midenizle dost olun

Bazı önlemler alarak mide hastalıklarından korunmak ya da hastalığın seyrini hafifletmek mümkün. Gerekmediği hallerde antiromatizmal ilaçlar kullanmamak, ihtiyaç halindeyse mide koruyucu haplarla birlikte almak bunlardan ilki. Mideyi çok boş bırakmamak da, mide asidinin yükselip ülserleşme eğilimini artırması için yapılacak yöntemler arasında yer alıyor. Karbonhidrat, protein, yağ ve vitaminleri dengeli bir biçimde alıp; alkol ve özellikle de sigara içmemek de midenize yapacağınız önemli iyilikler arasında sayılıyor. Sebze yemekleri, tercihen balık ve tavuk tüketmenin yanı sıra, sporu da hayatınızdan çıkarmayarak midenizle dost olabilirsiniz. Elbette geceleri rahat etmek, ağzınıza gelen asitlerle uykunuzun bölünmemesi için yatmadan iki üç saat önce yemek yemeyi kesmek ve yüksek yastıklarla uyumak da unutulmaması gerekenler arasında…

 

Ayşegül UYANIK ÖRNEKAL

Formsanté Dergisi Aralık 2010 sayısı

 

Exit mobile version