Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülen mide hastalıklarının en çok bilineni ülser. Ancak, bu hastalık son yıllarda neredeyse yok olmak üzere. Kötü haberse, o tarihe karışırken, bir başka hastalık; reflü, onun tahtına göz koyuyor…
Günümüzde ülseri olanlar ne kadar azaldıysa, reflüsü olanlar da bir o kadar arttı. Yaşamımızı etkileyen hastalıkların başında gelen mide problemleri hakkında görüştüğümüz İstanbul Gastroenteroloji Tıp Merkezi’nden Dr. Orhan Sami Gültekin, ülserli hasta sayısındaki azalmanın ‘helikobakter pilori’ adındaki ülseri tetikleyen mikrobun oluşumunun büyük ölçüde engellenmesine bağlı olduğunu söylüyor: “Söz konusu mikrobun etkileri, kanalizasyonun başını çektiği altyapı sorunlarının ortadan kalkmasıyla giderildi. Bunun yanı sıra, ülsere en çok sebep olan aspirin ve romatizmal hastalık ilaçlarının kullanımı da azaldı. Ülser yapan bu ilaçları kullanması gereken kişilere de, ek olarak mide koruyucu almaları yönünde uyarılar yapıldı.” Midede kanama ya da delinme halinde farklı yöntemler kullanılması gerekse de, ülserli hastaların tedavisinde ilk olarak mide asidi düşürülüyor. Geçmiş dönemlerde hastalara sütten başka bir şey verilmeyerek, günlerce aç bırakıldığını söyleyen Dr. Gültekin, bunun son derece yanlış bir uygulama olduğunu belirtiyor. Ülser oluşması durumunda; aç kalmak yerine, sık sık ve azar azar yemek gerekiyor. Mide asidini emen ekmek ve karbonhidratlar sayesinde asidin doğrudan mideye çarpmayacağını belirten Dr. Orhan Sami Gültekin, teşhis ve tedavi yöntemlerini ise şu şekilde açıklıyor: “Ülser, endoskopi ile teşhis ediliyor. Teşhis sonrasında, gerekirse hastanın kullandığı ülsere neden olan ilaçlar değiştiriliyor. Bunlar yapıldığında da tedavi kolaylaşıyor.”
Erken teşhis önemli
Ağrı, şişkinlik ve gaz gibi mide rahatsızlığı çeken kişiler; aşırı yağlı yiyeceklerden, kızartmalardan, asitli içeceklerden, sigara ve alkolden uzak durarak kendilerini kısmen koruyabiliyor. Çünkü bunlar, mide asidinin artmasına neden oluyor. Bu önlemlere rağmen şikâyetleri süren kişilerin, mide ağrısı için antiasit içerikli ilaçlarla kendilerini birkaç gün tedavi edebileceğini söyleyen Dr. Gültekin, şikâyetlerin devam etmesi halindeyse vakit kaybetmeden bir hekime başvurulması gerektiğini belirtiyor: “Hekiminiz sizde ülserden şüpheleniyorum dediği an, endoskopi yapıp midenize bakacak ve gerekiyorsa tedavinizi düzenleyecek. Benim gastridim var diye vakit geçirmemek gerekiyor. Gastrid, bu tip ülser şikâyetleri yapmaz. Burada hastaların bilinçli olması çok önemli. Ne zaman hekime gidileceğini bilmeliler. Bulantı, kusma ve karın ağrısının geçmediği; kusmayla gelen kan ve dışkının siyah olması gibi durumlarda hemen hekime başvurulması gerekiyor.”
Neşter değmeden tedavi
Tıp ve teknolojinin sürekli gelişimi, birçok hastalık gibi, mide rahatsızlıklarının tedavisinde de yenilikler sağlıyor. Modern yöntemlerle tedavi edilen mide hastalıklarında tercih ettikleri yolun, cerrahiye gitmeden endoskopik tedavi olduğunu belirten Dr. Gültekin, yemek borusu tıkanıklıklarını balonla açmaktan, yemek borusundaki kanamalı varisin bağlanmasına kadar birçok tedavinin Türkiye’nin gelişmiş sağlık merkezlerinde, son derece yeni yöntemlerle yapıldığını söylüyor: “Mide kanaması lazer ya da enjeksiyonla durdurulabiliyor. Midede ya da kalın bağırsaktaki kanamalı polipler de lazerle durdurulup, çıkarılabiliyor ya da safra kanalında oluşan taş lazerle alınabiliyor.”