Formsanté

“Yoga yapınca içimde çiçekler açıyor”

mayis-2013-roportaj-2-resim-1

“Karadayı” dizisinin İlknur’u Elif Sönmez, tam bir yoga tutkunu. Hayatının her alanında doğallıktan yana olan güzel oyuncu, ruhsal ve fiziksel olarak kendini nasıl doyurduğunu anlattı.

İtalya’da akademide heykel okuduktan sonra Türkiye’ye döner dönmez oyunculuk dersleri alan Elif Sönmez’i, ilk olarak “Asi” dizisiyle tanımıştık. Şimdi “Karadayı” dizisinde İlknur karakterini canlandıran Sönmez, oyunculuk kariyerinde sağlam adımlarla ilerliyor. Yogayı hayatının tüm alanında uygulamaya çalışan Elif Sönmez’le keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

İzleyici sizce ne hissediyor bu karaktere karşı?
Bana gelen tepkiler üzüldükleri yönünde. İçten içe hepimizi üzen bir tarafı var herhalde. Onun aksine ben “Bu hayat bana ne verebilir, ben daha fazla hangi sorumlulukları alabilirim?”in peşindeyim.

Dizinin en merakla beklenen sorusu ise Kenan İmirzalıoğlu ile Bergüzar Korel’in ne zaman kavuşacağı?
İnanın ben de bilmiyorum.

Set ve oyuncular nasıl?
Oyuncu odasında veya sette beklerken, sıkılarak geçirdiğim bir an bile olmadı. Benzer şeyleri konuşabildiğimiz, paylaşabildiğimiz insanlar var. Kimse kimseyi aşağı çekmiyor, tam tersi elinden tutup yukarıya çıkarıyor. Kenan İmirzalıoğlu, tüm seti enerji olarak hep yüksek seviyede tutan biri. Sonuçta sette başrol oyuncusu ve yönetmen herkesi çok etkiler. Onlar keyifliyse, herkes bundan olumlu etkilenir. Biraz yorgunlarsa, depresiflerse herkes düşer. Hem Bergüzar hem de Kenan, yapı olarak inanılmaz keyifli insanlar.

Bu arada kendinize özen gösterir misiniz? Hem içten hem de dıştan?
Gösteriyorum tabii ki. Göstermezsem kendimden verim alamıyorum. Şöyle ki; sakatlandım ve şu anda dizimden şikayetim var. Haftanın üç-dört günü dizinin çekimleri oluyor. Bir süre spor yapamadığım için o ritmi kaybettim. Ritim gidince hayatımdaki her şey gerilemeye başladı. Enerjim azaldı, gücümü kaybetmeye başladım ve keyifsizleştim. İki senedir neredeyse hiç hastalanmamıştım, şu son dört ayda üç kere falan hastalandım. Aslında vücudumuz hemen sinyal veriyor. Bu yüzden yeniden spora başladım; yoga yapınca içimde çiçek açıyormuş gibi hissediyorum.

Devamı diğer sayfada

Hangi yoga türünü yapıyorsunuz?
Belli bir yoga türünü yapmıyorum. Her birinden bir şeyler alıp uyguluyorum. O gün neye ihtiyaç duyuyorsam onu yapıyorum. Mesela Vinyasa akış anlamına geliyor, içe yaptığınız bir seyahat. Çok enerjim düşükse Vinyasa yapıyorum çünkü çok kısa sürede işe yarıyor. Onun dışında Ashtanga yaptım bir süre ama onun çok sert kuralları var. Çekimden çıkıp gece ikide yatıyorum, sabah dörtte kalkıp yoga yapmak pek mümkün olmuyor.

mayis-2013-roportaj-2-resim-2Beslenmenize nasıl dikkat ediyorsunuz?
Mümkün olduğu kadar işlenmemiş, organik gıdaları tercih ediyorum. Bu arada 10 sene kadar vejetaryendim; çok iyi bir şey değilmiş. Hayatımda yumurta, balık veya et, hiçbir şey yoktu. Sürekli karbonhidrat ağırlıklı beslendiğim için kaslarım güçsüzleşti, cildim kötüydü ve uyku atakları geliyordu. Sonuçta günde kaç kilo mercimek yiyebilirsiniz? Gece yatmadan önce iki tane aminoasit hapıyla beraber süte karıştırılmış protein tozları, demir şurupları… Sonra dedim ki doğallık bunun neresinde? O kadar sağlıksızdım ki, yüzüm bembeyazdı ve hiç enerjim yoktu. Sürekli üşümenin dışında başka problemler de çıktı. 10 senenin sonunda ilk defa et yiyerek vejetaryenliğe son verdim.

Ne yemiştiniz?
Dört dürümü üst üste yedim. Et yemeye başladığım için yüzümde inekler gibi benek çıkacağından korktum ama hiçbir şey olmadı.

“Sürekli yoga yaptığınız zaman ve fiziksel olarak bundan mutluysanız, vücudunuz memnun olmayı çeşitli şekillerde kodluyor.”

Güç toplamak için içtiğiniz özel karışımlar var mı?
Genelde bitki çayları kullanıyorum. Detoks yapıp bir yandan da insanın normal hayatına devam etmesi zor. O vejetaryen olduğum zamanlarda, sürekli meyve sıkıp veya sebze sularıyla detoks yaptığımda vücudu çok zorlayan bir şey olduğunu fark ettim. O yüzden bol uykulu bir döneme denk getirmek gerekiyor. Vücudu zorlamadan biraz hareket edip biraz uyuyarak, biraz dinlenip bol bol su içerek ve bol bol tuvalete giderek uygulanmalı. Bu şekilde yaptığın zaman bir anda sakinleşiyorsunuz. Siz sakinleşince vücut da bir takım şeyleri bırakmaya ikna oluyor. Çünkü o sıkıntı ve stresin içinde gerçek bir detoksun yapılabilmesi mümkün değil. Detoks süreci aynı zamanda çok tatsız bir süreç. Detoks maratonu yaptığımız zaman kiminin ilk günden yüzünü sivilce basıyordu kimi baş ağrısından muzdarip oluyordu. Üç kişi de beş gün boyunca tuvalete gidememişti.

Devamı diğer sayfada

mayis-2013-roportaj-2-resim-3Nerede yapıyordunuz bu detoksu?
Bodrum’da dört ay önce bir kamp yapıldı. Ondan önce de gittiğim spor salonundakilerle birlikte uyguluyordum.

Günlük hayatta kullandığınız yöntemler var mı?
Sürekli yoga yaptığınız zaman ve fiziksel olarak bundan mutluysanız, vücudunuz memnun olmayı çeşitli şekillerde kodluyor. Bazen nefesle, bazen de duruşla. Mesela sinirlendiğiniz zaman boynunuzu öne doğru uzatırsanız; bu pozisyonda beyninize kan gitmesi, doğru düzgün nefes almanız fiziksel olarak mümkün değil. Yoga ise size sakin bir şekilde kalmayı öğretiyor. Bazen sette de kullanıyorum bu yöntemleri. Bir sahnede bir anda tansiyonum yükseldi ve çok hızlı bir şekilde nefes alıp vermeye başladım. Bir taraftan da senaryodaki duyguyu kaybetmek de istemiyorum; çünkü atıyorum bir yarım saat daha bu pozisyonda kalmam gerekiyor. Hem o duyguyu içimde tutup, hem de sönmesine izin vermemeliyim. Mesela Ucai diye bir teknik var; burundan alıp verdiğiniz ama aslında genizin gerisinden alınan bir nefes tekniği. Bunu kullanarak yoga yaptığınız zaman insan ister istemez daha içe dönük bir hale geliyor.

Cilt bakımınız için neler kullanıyorsunuz?
Sadece doğal olanlar yeterli gelmiyor ne yazık ki… Bir ara defne sabunu kullanmıştım ama saçlarım keçeye döndü. Dermokozmetik ürünler kullanıyorum. Dermologica ürünlerini seviyorum. Saçım için bitki özlü bir şampuan olan Klorane kullanıyorum. Güneş kremi de çok lazım ama içinde metaller, yağ tutucular varmış. Dolayısıyla pek tercih etmiyorum. Şimdi takviye olarak kullandığım şeyin etken maddesi, doğanın şu ana kadar bilinen en güçlü antioksidanı olarak kabul ediliyor. İçinde doğrudan pigment var ve güneşe karşı koruma sağlıyor. Tenim bembeyaz ve normalde 50 korumayla bile istakoz gibi olurum. Hiçbir zaman güzel bir bronzluk yaşamam. Geçen yaz bronzlaştım, üstelik tamamen doğal bir ürün.

Deran ÇETİNSARAÇ
Fotoğraf: Serkan ŞENTÜRK

Formsanté Dergisi Mayıs 2013 Sayısı

Exit mobile version