Diğer
    Ana SayfaİlişkiEn yakın arkadaşınız gerçek bir dost mu? Anlamanın 6 yolu

    En yakın arkadaşınız gerçek bir dost mu? Anlamanın 6 yolu

    -

    Arkadaşlıklar sahip olduğumuz ilişki türünden biri. Her arkadaşlığın sonsuza kadar devam etmesi gerekmiyor. Hele de aşağıdaki uyarı işaretleri varsa…

    Hazırlayan: Seda Özdemir Şimşek

    Muhtemelen artık çoğumuz romantik ilişkilerdeki tehlike çanlarını tespit etmek konusunda oldukça başarılıyız (ya da öyle olduğumuza inanmak istiyoruz diyelim). Gaslighting’i şıp diye anlıyor, love bombing’i hissettiğimiz an koşarak uzaklaşıyoruz.

    Ne var ki benzer uyarı işaretlerini arkadaşlıklar söz konusu olduğunda kaçırıyor ya da aslında fark etmek istemiyoruz. Tıpkı eskiden romantik ilişkilerimizde de yaptığımız gibi…

    Bu yaklaşımımızın nedenlerinden biri genellikle sağlıksız dostlukları romantik ve aile içi ilişkilerle aynı sepete koymamak. Oysa ki uzmanlara göre arkadaşlarımız, duygusal ve fiziksel sağlığımız için aşk ilişkisi ve aile bağları kadar önemli. Zira arkadaşlar sadece modumuzu yukarı çekmek ve bizi güldürmekle kalmaz. Sağlıklı dostlukların bize zorluklarla daha iyi başa çıkma becerisi, daha düşük düzeyde stres seviyesi ve kan basıncında daha az dalgalanmalar gibi getirileri olabiliyor.

    - Advertisement -

    Öte yandan, sağlıksız dostluklar da bizi aşağıya çekebiliyor. Hatta bazı arkadaşlarımızla birlikte olduğumuzda üzerimizden bir tır geçmiş gibi hissedebiliyoruz. Her ne kadar arkadaşlarımızda sorun tespit etmek işimize gelmese de asıl sorun tehlike işaretlerini yakalamanın da epey zor olması çünkü romantik ilişkidekilerden biraz farklılar. Örneğin, sizi herkesten daha iyi tanıyan arkadaşınızın masum şakalarıyla kötü niyetli, hatta belki de kıskanç “laf sokmaları” arasında ayrım yapmak sahiden de beceri istiyor.

    Neyse ki yine buradayız. Kimin gerçek bir dost olup olmadığını gösteren en önemli uyarı işaretlerini daha hızlı tanımanıza yardımcı olmak için birkaç uzman psikoloğumuza danıştık. Bakın bakalım nelere dikkat etmek gerekiyor. Artık sizi kimse kandıramayacak!

    canim-dostum

    SADECE KENDİ HAKKINDA KONUŞUR (VE SİZİ ASLA SORMAZ)

    Sürekli kendi hayatından, işinden, sorunlarından bahseden ama sizin hayatınız hakkında hiç soru sormayan bir arkadaşınız var mı? Üstelik sıra nihayet sizin sorunlarınıza geldiğinde “Ay benim de aynısı başıma geldi biliyor musun, bak ne oldu…” diye sözünüzü kesiyor mu? Sağlıksız arkadaşlıklarda, söz konusu olan sanki onların dünyasıymış da siz sadece o dünyanın yardımcı karakterlerinden biriymişsiniz gibidir. Oysa ki uzmanlar herkesin, elbette siz de dahil, görülmeye ve duyulmaya değer olduğunuzu vurguluyor. Ne olursa şu gerçeği de unutmayın; gerçek bir arkadaş, gününüzün nasıl geçtiği gibi sıradan bir konudan başlayarak, tüm başarılarınızı ve yaşadığınız zorlukları dinlemek isteyecektir.

    Tabii hemen şu ayrımın farkında olmanız gerektiğini ekleyelim. Arkadaşınızın sohbette baskın olma eğilimi, kötü iletişim becerilerinin bir işareti de olabilir. O yüzden, ayrılık kararını vermeden önce iyi bir değerlendirme yapmanız ve önce konuyu gündeme getirmeyi düşünebilirsiniz. Anlattıklarınıza ilgi duymadığını hissettiğinizi söylediğinizde ondan aynı samimiyet ve açıklıkta olmasını, özür dilemesini ve davranışlarını değiştirmesini bekleyin. Olmuyorsa, yolunuza onsuz devam etmek fena olmayabilir.

    İlişkiler zaman içinde değişebilir ve arkadaşlık dinamikleri farklı bir seviyeye evrilebilir. İlişkilerimizi sorgulamak ve yeniden değerlendirmek doğal.

    ARKADAŞLIĞINIZ TEK TARAFLI GİBİ GÖRÜNÜYOR

    Tek taraflılığı şöyle açıklayalım: İlişkinizdeki tüm planları hep siz mi yapıyorsunuz? Ya da sadece hayatı yolunda gitmediğinde mi sizinle iletişime geçiyor? Ve tahmin edebileceğiniz üzere sizin kötü anlarınızda bir anda kayıp mı oluyor? Uzmanlarımıza göre her birimizin hayatında en az bir kez böyle bir arkadaşımız oldu. Yani “Sen nasılsın?” diye bile sormadan arayan veya mesaj atan, bir saat sonra birdenbire bizim hayatımız hakkında konuşmak için fazla meşgul olduğunu söyleyen o sahte arkadaşlardan bahsediyoruz.

    Elbette ki hepimizin zaman zaman fazlasıyla meşgul olduğu veya bizi zaman zaman her şeyden uzaklaştıran kişisel sorunlarla boğuştuğumuz yoğun haftaları hatta ayları oluyor. Ancak her zaman duygusal yükün tamamını sizin taşımanız gerektiğini fark ediyorsanız arkadaşınızın ilişkiye sizin kadar değer vermediğinin bir işaretini yakalamış olabilirsiniz.

    ARKADAŞLIĞI SÜRDÜRME KONUSUNDA BİR ZORUNLULUK HİSSEDİYORSUNUZ.

    Artık bağ kuramadığımız eski arkadaşlıklarda kimi zaman bir tür zorunluluk duygusu nedeniyle kalırız ve o ilişkiyi sürdürmeye zorlamak da bizi çok yorar. (Örneğin, artık hiçbir ortak noktanız olmasa da hayatınızda tuttuğunuz o çocukluk arkadaşlarınızı aklınıza getirin.)

    Bir zamanlar çok yakın olduğunuz birine bağlılık hissetmek, kopmanın çok zor olduğu anlamına gelir. Belki de uzun yıllardır birlikte olduğunuz arkadaşınız sadece geçmişte birçok anıya sahip olduğunuz için hala hayatınızda yer alıyor. Aslında siz de zamanla ortak ilgi alanlarınızın kaybolduğunu, hayatlarınızın farklı yönlere evrildiğini ve gerçekten bağlantı kuramadığınızı fark ediyorsunuz. Ah ama işte o sadakat hissi yok mu?

    Maalesef zorunluluk duygusu sizi zamanla tüketir. Arkadaşlığın eskisi gibi olmadığını ve enerjinizin boşa harcandığını hissetseniz de eski bir arkadaşlığı bırakmak bir parça da geçmişinize veda etmek anlamına gelir ve bu tamamen başka bir duygusal karardır.

    Üstüne bir de sürekli kendinizi sorgularsınız. Acaba zorunluluktan mı onunlayım? Yoksa gerçekten hala değerli bir bağlantı noktamız var mı? İşte bu sorularla yüzleşmek, kendi ihtiyaçlarınızı ve mutluluğunuzu önemseyen bir karar vermek anlamına gelir. Çünkü gerçek bir arkadaşlık, zorunluluktan değil, karşılıklı ilgiden ve destekten kaynaklanır. Ve bazen, yollarımızın ayrılması ve yeni bağlantılar kurmamız gerektiği gerçeğiyle yüzleşmek, sizin için en iyisi olabilir.

    Kısacası eğer o kişiyle arkadaş olma konusunda gerçekten istekli değil de sadece kendinizi zorunlu hissediyorsanız, değerlendirme sürecini çok da uzatmanıza gerek yok. Arkadaşlarınızla zaman geçirmek sizi tazelemeli ve memnun etmeli, boş veya bitkin hissettirmemeli. İlişkiler zaman içinde değişebilir ve arkadaşlık dinamikleri farklı bir seviyeye evrilebilir. İlişkilerimizi sorgulamak ve yeniden değerlendirmek doğal. Önemli olan, kendi mutluluğumuzu ve iyiliğimizi göz önünde bulundurmak ve samimi ve anlamlı bağlantılar aramak.

    Onunla birlikteyken sürekli gergin hissediyorsanız veya arkadaşlığınız çok tahmin edilemezse ortada iki taraf için de doğru olmayan bir arkadaşlık var demektir.

    SİZİNLE GİZLİDEN GİZLİYE (VEYA ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE) REKABET EDİYOR

    Şu senaryoyu düşünün: Malum arkadaşınıza (kesin kim olduğunu biliyorsunuz) iş yerindeki başarınızı anlattınız. Sizi sevgiyle kucaklamasını ve tebrik etmesini beklerken, “Aman o kadar çalışmaya az bile!” cümlesini duydunuz. Ya da beraber gittiğiniz ağır bir pilates dersinden sonra “Oh, ne kadar kolay bir dersti” diyerek size kendinizi kötü hissettirdi.

    Tanıdık geliyor mu? Kıskançlık normal bir duygu olsa da her şeyi “kim daha iyisine sahip” oyununa çeviren kişinin iyi niyetinin eksik olduğu da ortada. Önce karşı tarafa ne hissettiğinizi anlatabilirsiniz (belki de sahiden farkında değil), ama yine de özeleştiri yapmıyor ve sizi anlamıyorsa bu uyarı işaretini sakın kaçırmayın.

    Gerçek bir arkadaş, ne olursa olsun başarılarınızı kutlar ve sizinle gurur duyar. Sizi alt etme veya üstünlük sağlama ihtiyacı hissetmez. Sizinle sevinir ve size destek olurlar. Eğer arkadaşınız, her zaman sizinle yarış halindeyse ve başarılarınızı küçümseyip gölgelemeye çalışıyorsa, o zaman ilişkinizi gözden geçirin.

    SAMİMİYETLE VE İÇTENLİKLE ÖZÜR DİLEMEKTE ZORLANIYOR

    Arkadaşlıkların en sağlıklı olanlarında bile zaman zaman kavga etmek kaçınılmaz. Her yere sürekli geç kalmanız da bir tartışma konusu olabilir, içinizden birinin sırrının başkasına anlatılması da… Her iki durumda da etkili iletişim kurmak ve hatalarınızı kabul etmek önemli. Arkadaşlıkta hatalar yapmak gayet normal ve uzun süredir tanıdığınız biriyle zamanla böyle durumlar yaşanması olası.

    Ancak, tehlike işareti arkadaşınızın özür dilemekten veya davranışlarının sorumluluğunu almaktan kaçınmasıyla ortaya çıkar. Bu koşullar altında ona güvenmeniz zorlaşır. Gerçek bir özür, “Seni kızdırdığım için üzgünüm” veya “Özür dilerim, seni inciteceğini düşünmemiştim” gibi ifadelerle başlamalı. Gerçek bir özür, başkalarının duygularını öncelikli tutmayı ve kendi duygularınızı değil, onların duygularına odaklamayı içermeli. Son olarak, özür dilemek tartışmaya dönüşmemeli, tam tersine bir iletişim süreci olduğunu iki taraf da bilmeli.

    Ara sıra hepimiz birbirimizin sınırlarına temas etsek de sınırlarınızın hiç saygı görmediğini fark ederseniz toksik bir arkadaşlığa sahip olabilirsiniz.

    ARKADAŞLIĞINIZ ÇOK İYİ HİSSETTİREN BİR NOKTADAN, BİRDENBİRE ÇOK KÖTÜ HİSSETTİREN BİR NOKTAYA GEÇİŞ YAPIYOR

    Arkadaşlıklar, tıpkı romantik ilişkiler gibi iniş çıkışlar yaşayabilir. Bazen birbirinize doyamayacağınız anlar yaşarken bazen de her yaptığı sinirinizi bozabilir. Ancak arada sırada çekişmeler yaşamak ile iniş çıkışlarla dolu dengesiz bir ilişki arasında fark var. İnsanlar destekleyici anlar gibi olumlu deneyimler yerine tartışma ve çatışma gibi olumsuz deneyimlere daha çok odaklandığı için tutarsız bir ilişki hayatınızda duygusal açıdan büyük stres kaynağına dönüşüyor.

    Tehlikeyi şöyle anlayabilirsiniz: Onunla birlikteyken sürekli gergin hissediyorsanız veya arkadaşlığınız çok tahmin edilemezse ortada iki taraf için de doğru olmayan bir arkadaşlık var demektir. Hiçbir arkadaşlık sizi strese sokmamalı veya endişelendirmemeli, tersine etrafınızdakiler sizi yükseltmeli ve en iyi halinize gelmeniz için sizi teşvik etmeli.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz