Diğer
    Ana SayfaPsikolojiPsikolojiniz sağlam mı? Psikolojik dayanıklılık nasıl artırılır?

    Psikolojiniz sağlam mı? Psikolojik dayanıklılık nasıl artırılır?

    -

    Yaşamda karşımıza çıkan olaylara karşı dayanma ve mücadele etme gücü olarak da bilinen psikolojik sağlamlık yani rezilyans, günümüzde birçok kişide görülüyor. Bunun oluşmasında aile ve yaşanan çevrenin de büyük rolü bulunuyor.

    Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal

    Zorluklara uyum sağlama kapasitesi olarak bilinen psikolojik sağlamlık, bireylerin zorluklar karşısında yılmaması ve vazgeçmemesini sağlayan önemli bir güçtür. Hayatımız her zaman mutlu mesut, alıştığımız, bildiğimiz yolda gitmeyebiliyor. Yaşam boyu hastalıklar, kayıplar, ayrılıklar, doğal afetler, aile problemleri, iş kayıpları veya psikolojik rahatsızlıklar gibi birçok olumsuz olay başımıza gelebiliyor. Bunları engellememiz ise genelde mümkün olmayabiliyor. Kimimiz karşılaştığımız bu ve benzeri zorlukları çabucak atlatıp eski haline dönerken, kimimiz de desteğe ihtiyaç duyabiliyor.

    Psikolojik dayanıklılık da bu tür zor durumlar karşısında adeta yıkılmadan yeniden ayağa kalkma ve toparlanma yeteneği olarak tanımlanıyor. Ama bu durumun bir olaydan etkilenmemek, kaygılanmamak veya korkmamak anlamına gelmediğine dikkat çeken Çocuk, Ergen, Çift ve Aile Danışmanı Leyla Bayrav, “Bu sayede zorlu yaşam olaylarına maruz kalınsa da yaşananlar sonrasında toparlanma gücüne sahip olabilmek psikolojik dayanıklılıkla mümkün oluyor. Tıpkı fırtınada eğilip bükülen ama kırılmayan bir ağaç gibi… Bu kavram ilk defa Psikiyatrist Viktor Frankl tarafından öne sürülmüş. Frankl, 2. Dünya Savaşı’nda Nazi kamplarında tüm ailesini kaybetmiş olmasına, yaşadığı tüm olumsuz koşullara rağmen hayatta kalmayı başarabilmiş. Daha sonra yaşadıklarının onu yücelttiğini ve bilgeliğe erişmesine nasıl yardım ettiğini kaleme alarak ‘Logo terapi’ ekolünü kurmuş. Logo terapi, yaşadıklarında anlam bularak iyileşmeye dayanıyor ve ‘Kaderin ne getireceğini kontrol edemeyiz ancak kendi duruşumuz, tutumumuz, nasıl karşıladığımız kaderimizi belirler’ der” diyor.

    DAYANIKLILIK KRİZ DÖNEMLERİNDE ARTIYOR

    Yapılan araştırmalara göre, psikolojik sağlamlığı yüksek kişilerin üç ortak karakter özelliği bulunuyor. Bunlar; gerçeği olduğu gibi kabul etmek, hayatın anlamlı olduğuna dair inançlara sahip olmak ve uyum sağlama konusunda doğal bir beceriyi elinde bulundurmak olarak belirtiliyor. Güçlü aile bağları ve anne-baba ile sağlıklı ilişkiler kurmak psikolojik sağlamlığı artırırken, yalnızlık psikolojik sağlamlık için bir risk faktörü oluşturuyor. Kötümser olmak, problemleri kişisel almak, yaşantıları ve duyguları bastırmak, sürekli olmadığı biri gibi görünmeye çalışarak kendine yabancılaşmak, kendini sevmemek, hayatı anlamsız bulmak, “Ne yaparsam yapayım bir şey değişmeyecek” inancıyla öğrenilmiş çaresizlik içinde olmak, psikolojik sağlamlığı düşüren etkenler olarak belirtiliyor. Psikolojik Danışman Bayrav, psikolojik sağlamlığın doğuştan gelen bir özellik olmadığını; öğrenilebilen davranış, düşünce ve eylemlerden oluştuğunu vurgulayarak, şöyle devam ediyor: “Araştırmalara baktığımızda psikolojik dayanıklılığın yaşa, cinsiyete veya zekaya bağlı olmadığı anlaşılıyor. Duruma göre değişebiliyor, gelişebiliyor ve süreç içinde dönüşüyor. Dayanıklılığın arttığı en avantajlı dönemler de yaşadığımız kriz dönemleri oluyor. Önceden yapamayacağımızı düşündüğümüz birçok şeye dayanıklılığımız ve kabulümüz artıyor. Örneğin, pandemi döneminde olduğu gibi… Fakat bu süre zarfında gözlemlediğimiz kadarıyla, insanlar birçok sıkıntı yaşamakla beraber duruma adapte de oldu. Zaten insanoğlu doğası gereği en zor şartlara bile uyum sağlayabilen bir varlıktır. Psikolojik dayanıklılıkta en önemli kavram öz saygı yani kişinin kendine verdiği değerdir. Burada şuna bakmamız gerekir: Kişinin sevildiğini bilmesi, kendi becerilerine inanması, bir şeyleri iyi yapabiliyor olduğunu görmesi… Çünkü mesele, sadece yaptığı işte iyi olması değil. Kendilerini iyi hissedecekleri farklı alanlara da ihtiyaçları var. Spor, sanat, müzik, resim, dans gibi yeteneklerini gösterecek herhangi bir alanda kendilerini ifade ederek, bir şeyleri yapabiliyor olduğunu hissetmelerini sağlayacaktır. Kendilerine göre bir şeyleri iyi yapmanın verdiği duyguyu yaşamaları büyük önem taşır.”

    - Advertisement -

    AİLE VE YAKIN ÇEVRE ÖNEMLİ!

    Psikolojik dayanıklılığı artırmada sevgi dolu, koruyan, kollayan, destek veren bir aile ve çevre çok önemlidir. Sevgi ve güvene dayalı ilişkiler, psikolojik dayanıklılık için rol model oluşturup, problemlerle baş edebilme becerisini geliştirir. Doğup büyüdüğümüz aile ve yetiştiğimiz çevre, bilişsel ve duygusal becerilerimizin nasıl gelişeceğine dair önemli etkiler oluşturur. Geleceğe dair planlar yapabilmek ve bu hedeflere ulaşmak için çabalamak, kişinin kendisi ile ilgili olumlu bir bakış açısı edinmesi ve kendi gücüne, becerilerine olan inancı; etkili iletişim ve problem çözme becerileri, zorlu duyguları yönetebilmesi psikolojik dayanıklılığa dair en önemli kazançlardır. Psikolojik dayanıklılıkta; umut, güçlü ilişkiler, aile bağları, özgüven, esneklik, iyimserlik, sorun çözme becerileri en önemli etkenlerdir.

    Psikolojiniz

    “Hayat mücadeleler ile doludur. Hayatın içinde zorlukların olması kaçınılmazdır. Bu zorluklar sayesinde olgunlaşma gerçekleşir. Yeterince esnek olabilmek, zorluklara uyum sağlayabilmek ve sağlam bir duruş gösterebilmek, psikolojik dayanıklılığımızın sağlam bir göstergesi olur.”

    PSİKOLOJİK DAYANIKLILIĞI ARTIRMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?

    1. İlişkilerinizi güçlendirin: Aileniz, arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız, komşularınız, kısacası çevrenizdeki insanlarla etkileşim içinde olun. Gerektiğinde yardım istemek, onların desteğini almak, psikolojik dayanıklılığınızı artıracaktır.
    2. Durumu kabul edin: İçinde bulunduğunuz durumu ve duruma ait duygularınızı kabullenin. Olan olmuştur. İşleri değiştiremeyeceğinize göre, yapılabilecek en uygun çözüme odaklanın.
    3. Kontrol edebileceklerinize odaklanın: Yaşamdaki zorlukları değiştiremezsiniz. Siz üstünüze düşenleri yaptıktan sonra olacakların önüne geçemezsiniz ama duruma göre nasıl tepki vereceğinizi seçebilirsiniz.
    4. Değişime direnmeyin: Değişen zaman ve ihtiyaçlar karşısında önceden koyduğunuz hedefler farklılaşabilir. Değiştirmenizin mümkün olmadığı koşulları kabul edip, değiştirebileceklerinize odaklanmak doğru olacaktır.
    5. Kendinizi keşfetmek için fırsatları değerlendirin: Zorlukları yaşarken kendinizde daha önceden tanımadığınız birtakım özellikler keşfedeceksiniz. Rol modeller edinin. Hayatın zorluklarından geçmiş ama yılmamış kişilere bakarsanız, ilişkilerinin daha olumlu olduğunu, öz değerlerinin öncesine göre daha yüksek olduğunu, manevi değerleri daha çok önemsediklerini, daha dayanıklı olduklarını, hayatın kıymetinin farkında olduklarını görürsünüz.
    6. Olumlu yönlerinizi besleyin: Problem çözme becerilerinizi ve psikolojik dayanıklılığınızı geliştirmeye yardımcı olacak özelliklerinize olan inancınızı güçlendirin. Her türlü olumsuzluğa rağmen, iyilikten, yardımlaşmadan, merhametten, anlayıştan, olumlu düşünceden; kısacası pozitif değerlerden vazgeçmemek gerekir.
    7. Kendinize iyi bakın: İhtiyaçlarınızı ve duygularınızı göz ardı etmeyin. Keyif aldığınız, rahatladığınız aktiviteler hayatınızda mutlaka yer alsın. Düzenli egzersiz yapın. Uykunuza ve sağlığınıza dikkat edin. Meditasyon, yoga, manevi huzur ve inanç, psikolojik dayanıklılığınızı güçlendirmeye yardımcı olacaktır.
    8. Hayatınızın anlam ve amacını düşünün: Herkesin anlam arayışı birbirinden çok farklı olabilir. Ancak başkalarına yardım etmek ve ilgi alanlarınızın olması yol gösterici olabilir.
    9. Motivasyonunuzu koruyun: Zor durumlarla başa çıkmada en önemli unsur, sabırlı olabilmek ve sebat gösterebilmektir. Unutmayalım ki hiçbir zorluk sonsuza kadar sürmeyecektir. Umudu korumak, sorunları parçalara bölerek ele almak ve şükredecek bir şeyler bulmak, sorunların üstesinden gelmede kolaylaştırıcı unsurlar olabiliyor.

    İLGİLİ İÇERİKLER



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz