Baharı sevinçle karşılayanlardan mısınız yoksa sahip olduğunuz mevsimsel alerjik rinit nedeniyle “Keşke hiç bahar gelmese” diyenlerden mi? Baharı yeniden sevmeniz için ipuçları bu yazıda…
Bahar geliyor, havalar ısınıyor, bitkilerin polen keseleri de ısınmanın etkisi ile patlıyor ve havaya yayılıyor. Kimimiz bu doğa olayının hiç farkına varmazken bazılarımız bahar aylarını kelimenin tam anlamı ile perişan bir halde geçiriyoruz. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Çanakçıoğlu, bu durumun “Mevsimsel alerjik rinit” olarak tanımlandığını ve burunda şiddetli akıntı, kaşıntı, tıkanıklık ile göz kaşıntısı gibi belirtilerin bu kişileri canlarından bezdirecek hale getirdiğini söylüyor. Polen mevsiminin bir süreç olduğunu belirten Prof. Dr. Çanakçıoğlu, kişinin alerjisi olan polenin havada bulunduğu sürenin bitiminde şikayetlerin de bıçak gibi kesildiğini belirtiyor.
DOKTORA GİTMEKTE GEÇ KALMAYIN
Prof. Dr. Salih Çanakçıoğlu, doktora gitmek yerine birkaç ay ilaç kullanarak günü kurtaranlar için ise şunları söylüyor: “Her hastanın düzeyine göre değişen dozlar kullanılması gerekiyor. Bu ilaçlar yavaş etki eden şekilde dizayn edildiği ve uzun süre kullanılacağı için polen mevsiminden bir ay önce başlanması gerekiyor. Nasıl bir kanser hastası tedavi olmamayı düşünemezse, mevsimsel alerjik rinit hastaları da bunu düşünmemeli ve bir uzmana başvurmalı. Aksi taktirde bir gün tıkanmış bir şekilde hatta astım hastası olarak doktorun kapısını çalmak zorunda kalabilirler.”
Soğuk algınlığı ile karıştırmayın
Birçok kişi bahar aylarında yaşadığı belirtileri soğuk algınlığı olarak nitelendiriyor ve geçiştiriyor. “Hava ısındı, ince giyindim, üşüttüm”, “Rüzgar çarptı, soğuk aldım” gibi tahminlerle bilinçsiz ilaç kullanımına yönelen kişiler, bir yıl sonra aynı belirtileri yaşadıklarında yine aynı yanılgıya düşüyor. Oysa mevsimsel alerjik riniti soğuk algınlığından ayıran temel faktör hapşırma sıklığı. Bu kişiler bazen o kadar sık ve arka arkaya hapşırıyor ki korkup hastanelerin acil servislerine başvuruyor. Belirtiler özellikle sabahları yani güneşin yükselip polen keselerinin patladığı saatlerde daha fazla görülüyor.
Neden ben?
Mevsimsel alerjik rinit herhangi bir yaşta ortaya çıkabiliyor. Bunun sebebini anne ve babanızda ya da onların büyüklerinde arayabilirsiniz. Eğer annede alerjik durum varsa bebekte çıkma oranı yüzde 30, hem anne hem babada varsa oran yüzde 70-75’e kadar çıkıyor. Prof. Dr. Salih Çanakçıoğlu, buradaki en önemli noktayı ise şöyle açıklıyor: “Bebek alerjik şifre ile doğuyor. Alerjik doğmak bir hastalık değil, onu ortaya çıkaran faktörler var. Eğer o bebeği dikkatli yaşatırsak ve doğru beslersek, sporunu düzenlersek alerjinin ve astımın hiçbir zaman ortaya çıkmamasını sağlayabiliyoruz. Kolay değil ama mümkün…” Prof. Dr. Çanakçıoğlu, ne yazık ki şu anda toplumumuzda bu bilincin henüz yerleşmediğini belirtmeden de geçemiyor.
Çapraz reaksiyon tehlikesi
Mevsimsel alerjik rinitiniz varsa ancak neye alerjiniz olduğunu bilmiyorsanız keyifle yiyeceğiniz bir akşam yemeği sizi ölüme dahi götürebilir. Örneğin huş ağacı polenine alerjisi olan kişi bir akşam kırmızı şarap ve karides tüketirken anaflaktik reaksiyona girebiliyor, ortaya ani gırtlak şişmesi gibi çok dramatik tablolar çıkabiliyor. Alerji testlerinin önemi burada da ortaya çıkıyor.
Hangi doktora gideceğim?
Prof. Dr. Salih Çanakçıoğlu, mevsimsel alerjik rinitin bir burun hastalığı olduğunu ve Kulak Burun Boğaz uzmanına danışılması gerektiğini söylüyor: “40 yaşında bir kişi düşünün. Yıllardır burnu akıyor ancak son iki yıldır sürekli hapşırıyor. Bu kişiyi sadece alerjik hasta gibi görürseniz sadece alerjiyi tedavi edersiniz ancak hastanın burun akıntısı, tıkanıklığı devam eder. Çünkü ortada bir burun hastalığı vardır. Önemli olan bütün olayı bir arada görebilmek.”
TESTLER VE TEDAVİ SÜRECİ
Kişinin polen duyarlılığını ölçmenin yolu testlerden geçiyor. Koldan yapılan bu testte deriyi kanatmadan çok ince bir delik açılarak polen damlatılıyor ve oluşacak reaksiyon gözlemleniyor. Yüzde yüz güvenli bu testlerde dünya genelinde “alerjik bitki” olarak nitelendirilen bitkilerin polenleri kullanılıyor. Bu testin amacı tabii ki sadece alerjik olunan bitkiyi bulmak değil ona uygun aşı tedavisini de seçmek. Prof. Dr. Salih Çanakçıoğlu, tedavide esas olanın aşı olduğunu belirtiyor. Çok az duyarlı hastalar ile çok duyarlı hastalarda aşı tedavisi uygulanamadığını belirten Prof. Dr. Çanakçıoğlu, ilaçların ise tedavi etmediğini, günü kurtardığını söylüyor: “Ancak düşük duyarlılıktaki hastalarda ilaç tedavisi düzenli yapılırsa tamamen iyileşme söz konusu olabiliyor. Aşı tedavilerinde de gelişmeler söz konusu. Eskiden koldan enjeksiyon uygulanırken son yıllarda dil altı damla aşıları kullanılıyor. Tablet aşıların Türkiye’ye gelmesi ise çok yakın. Aşı tedavisi ortalama 3 ila 5 polen mevsimi süresince devam ediyor.”
Yaprak Çetinkaya
Formsante Dergisi Mart 2011 Sayısı