10,15 ve 20 yılı aşkın süredir mutlu beraberlikler yaşayan 3 çifti alıp evlilik terapisti eşliğinde ilişkilerini analiz ettik. Son zamanlarda çevremizde duyduğumuz ve gördüğümüz yıpranmış ilişkilere inat, mutluluklarının sırlarını içtenlikle paylaştılar. Psikiyatristimiz de her evliliği ayakta tutan noktaları istatistiksel olarak kağıda döktü
Kadın ve erkek. Bir mıknatıs gibi birbirini çeken iki zıt kutup, ne oluyor da bir zaman sonra birbirinden uzaklaşmaya, nefret etmeye, hatta birbirini fark etmemeye kadar varan bir süreç içinde buluveriyorlar kendilerini? Basit değil bu sorunun cevabı elbette. Zaten o kadar basit olsaydı asırlardır filozoflar, sanatçılar, bilimadamları bu fenomen üzerine kafa yormazlardı. Son yıllarda artan sayıdaki boşanma oranları ile psikolojik danışma merkezlerinde yapılan araştırmalarda elde edilen veriler de bu konunun güncelliğini ve önemini ortaya koyuyor. Biz de boşanmaların giderek arttığı, çiftlerin birbirine tahammülünün bile kalmadığı günümüzde, bu işi başarabilen çiftlerin sırrını araştırmak istedik. Bu araştırma sürecinde bakın neler çıktı karşımıza.
Evlilikler neden yıpranıyor?
Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Uzman Psikolog Emre Konuk, enstitü bünyesinde 100 çift üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarını Formsante ile paylaştı. Araştırmada Türkiye’de evliliklerin kötüye gitmesine neden olan 23 sorun ortaya konmuş. Buna göre; ebeveynlerin ve arkadaşların ilişkiye karşı çıkması, eğitim ve kültür farkları, sık ayrılıp birleşmeler, tartışmaların sonuca bağlanamaması, aşırı kıskançlık, öfkenin sıkça dışa vurumu ve ilişkinin ana ekseninin seks olması en çok sorun yaratan maddeler. Sıralama şöyle devam ediyor; ilişkide birinin koruyucu rol üstlenmesi, tartışmalarda kişiliğe yönelik suçlamalar, ilişki başlangıcında güzel anıların olmaması, ilişkiyi tamir etmek için çaba harcamamak da evliliği yıpratıyor. Araştırma sonuçlarına göre; geçmişte yaşanmış sorunları tekrar gündeme getirmek, sorunların sebebini sürekli ebeveynlere bağlamak, iletişim kuramamak, ilişkinin başında “evlenince düzelir” diye düşünmek ve eşlerden birindeki madde bağımlılığı da ilişkileri yıpratan nedenler olarak ortaya konmuş.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde kurulan Evlilik Danışma Merkezi (EDAM) 10 yıldır farklı sosyo ekonomik konumlarda sorunlu çiftler üzerinde araştırma ve terapi faaliyetlerini yürütüyor. EDAM’dan Psikiyatri Uzmanı ve Evlilik Terapisti Rukiye Hayran, Avrupa’daki çiftlerle Türk çiftler kıyaslandığında ilişkilerdeki beklentilerin ve önceliklerin değiştiğini söylüyor. Dr. Hayran, ülkemizde yuvayı yapanın hâlâ dişi kuş olduğunu, kadının evlilikte iş, eş, ev, çocuk gibi sorumluluklar altında daha fazla ezildiğini bunu önlemek için beklentilerini rasyonel hale getirmesi, kaldırabileceği kadar yük altına girmesi gerektiğini söylüyor. Dr. Hayran, sorun yaşandığında çiftlerin birbirlerini değil kendilerini değiştirmeye çalışmaları gerektiğini söylüyor.
Araştırmalar neyi gösteriyor?
Araştırmalardan çıkan sonuçları analiz ettiğimizde şöyle bir tablo ortaya çıkıyor; Türkiye’deki çiftler kentli, çekirdek aile modeli olsalar bile Avrupa’daki çiftlere kıyasla geleneksel aile modelini benimsiyorlar. Biz bu araştırmaları inceledikten sonra, tam tersi yöne yol aldık; 10, 15 ve 20 yıllık mutlu, dengeli evlilikler sürdüren 3 çifti ele aldık. Önce biz röportaj yaptık sonra onları bir evlilik terapistine götürdük ve mutlu birliktelik için neleri farklı yaptıklarını işin uzmanıyla birlikte analiz ettik. Bu deneyim, sadece sorunlu çiftler ile çalışan Evlilik Terapisti Selin Karacehennem için de ilginç bir deneyim oldu. Kendisi bu kez çiftlerin mutluluk sırlarını irdeledi ve bizlerle paylaştı. Sonuçlar, özellikle benim gibi 8 aydır evli biri için oldukça rahatlatıcı. Evet, uzun süreli ve mutlu birliktelik kesinlikle bir ütopya değil..
Devamı 2005 Haziran sayısında…