Amfizemin ve akciğer kapasite kaybının en bilinen sebebinin sigara içme alışkanlığı olduğunu söyleyen Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, “Sigara içen hastaların yaklaşık yüzde 20’si KOAH’a yakalanırken hayat boyunca sigaradan vazgeçemeyen insanlarda bu oran yüzde 50’lere yaklaşır” dedi. Amfizem nedir? Belirtileri ve nedenleri nelerdir? Nasıl tedavi edilir? Prof. Dr. Ali Kutlu, amfizem hastalığıyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
AMFİZEM NEDİR?
Akciğerler yaşam için gerekli oksijeni havadan kana ulaştıran ve metabolizma faaliyetleri sonucu oluşan kandaki karbondioksiti vücuttan atan nefes almamızı sağlayan organlardır. Ağzımızdan giren hava, bronşlar yoluyla en uçtaki hava keseleri olan alveollere ulaşır. Yaklaşık 1-1,5 kiloluk bir et parçası olan akciğerlerimizde kanın oksijenlenmesi, yaklaşık 300 milyona yakın alveol hava kesecikleri sayesinde olur.
Başta sigara olmak üzere zararlı gaz ve kimyasalların etkisiyle bu hava keseciklerinin duvar yapıları parçalanır, elastik yapıları bozulur ve sağlıklı solunum yüzeylerinin azaldığı fonksiyon görmeyen hava kistleri oluşur. Bu boşluklar işe yaramadığı gibi hava hapsi ve akciğerlerde şişkinlik oluşturarak sağlıklı dokuların işe yaramasını ve kolay soluk almamızı engeller. Uç hava yollarında yapısal bozukluklarının eşlik ettiği bu duruma ‘amfizem’ adı verilir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Amfizeme genellikle bronş duvarlarında iltihap ve ödemin olduğu, bronş iç yüzünü döşeyen hücrelerin döküldüğü, sayıca artan mukus bezlerinde yoğun mukus seksiyonunun olduğu kronik bronşit eşlik eder. Kronik bronşit ve amfizem genellikle birlikte olduğundan bu tabloya KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) adı verilmiştir.
KOAH’da amfizem veya kronik bronşit hastalarda farklı ağırlıklarda görülebildiği için nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma güçlüğü her hastada değişken düzeylerde olmaktadır. Geçmişte kronik bronşit baskın hastaları mavi-şişman, amfizem baskın olanları ise pembe-üfleyen olarak isimlendirme eğilimi vardı. KOAH’da her iki klinik durum çok büyük oranda sigara kullanımıyla ilişkilidir.
Yaklaşık 8-10 yaşına kadar alveol sayısı ve vücut gelişiminin devam ettiği ergenlik çağının sonuna kadar akciğer kapasitemiz artmaya devam eder. Bu kapasite artışı hızlı bir büyümeyi takiben yıllar içinde yaşlanmayla birlikte yavaşça düşüşe geçer. Normal koşullarda bir ömür boyu yetecek akciğer kapasitesine sahibizdir.
Tüm hava keseciklerini açıp bir yüzey haline getirmek mümkün olsa orta büyüklükte bir evin taban alanına eşit bir solunum yüzeyi elde edilir. Küçücük göğüs kafesine sıkıştırılmış bu solunum alanı amfizemle birlikte büyük oranda azalır. Üstelik akciğerlerin esnek elastik kapasitesi kaybolur. Bazı insanlarda akciğer kapasitesi yeterince gelişemez veya kapasite kaybı hızlı olur.
AMFİZEM NEDEN OLUR?
Amfizemin ve akciğer kapasite kaybının en bilinen sebebi sigara içme alışkanlığıdır. Sigara içen hastaların yaklaşık yüzde 20’si KOAH’a yakalanırken hayat boyunca sigaradan vazgeçemeyen insanlarda bu oran yüzde 50’lere yaklaşır. Akciğer hasarı ve kapasite kaybı genel olarak geri dönüşümsüz bir durumdur. Hasara uğrayan alveollerimizin yerine yenisi gelmez. Aksine doku yıkımı ve elastikiyet kaybıyla birlikte fibrotik doku oluşumu devam eden bir süreçtir.
TEDAVİSİ NASILDIR?
Tedavide temel yaklaşım akciğer hasarına yol açan etkenlerden (sigara veya çevresel kimyasallar) uzaklaşmaktır. Akciğer kapasitesi kaybı yıllık solunum fonksiyon testleriyle takip edilebilir. KOAH‘a yönelik bronş açıcı ve dolayısıyla hava hapsini kısmen giderici ilaçlar, solunum egzersizleri asıl tedavi yaklaşımlarıdır. Egzersiz kapasitesini büyük oranda kaybetmiş, yoğun nefes darlığı yakınması olan, solunum fonksiyon testleri bozuk seçilmiş ağır olgularda sağlıklı akciğer dokusuna baskı uygulayan yoğun amfizemli bölgelerin cerrahi olarak çıkarıldığı tedavi yaklaşımları günümüzde yerini bronkoskopiyle uygulanan aşırı havalanmış bölgelerdeki akciğer dokusunu büzüştürerek küçülten teller (Coil) ve havanın içeri girmesini engelleyip dışarı çıkışını sağlayan tıkaçlarla (Valf) yapılan tedavilere bırakmıştır. Oldukça yüksek maliyetli ve genel anestezi altında uygulanan bu işlemlerin bu tedaviler konusunda tecrübeli merkezlerce yapılması uygundur.
KOAH’lı hastaların yıllık grip aşılarını tercihen Ekim-Aralık ayları içinde yaptırması önerilir. Yine göğüs hastalıkları uzmanlarının tavsiyesine göre zatürre aşısı olarak bilinen polisakkarit ve konjuge pnömokok aşılarını da yaptırmaları önerilir. Polisakkarit aşılar herhangi bir yaş grubunda 5 yıl arayla 2 doz yapılıp, üçüncü dozun 65 yaşından sonra yapılması uygundur. Konjuge pnömokok aşısının ise 65 yaş üzeri hastalarda bir kez yapılması önerilir. Amfizem ve KOAH’da etkinliği ispatlanmış, akciğer dokusunu yenileyen herhangi bir bitkisel veya alternatif tedavi yaklaşımı yoktur. Bu konu son derece suistimal edilmekte olup mucize tedavi önerilerine inanmamak gerekir.