Diğer
    Ana SayfaİlişkiBir tercih olarak yanlızlık: Yalnız olmak mı, yalnız kalmak mı?

    Bir tercih olarak yanlızlık: Yalnız olmak mı, yalnız kalmak mı?

    -

    Günümüzde yalnızların sayısı hayli arttı, farkında mısınız? Ama bu durum, bir ilişkinin içinde olamamaktan kaynaklanmıyor çoğu kez. Birçok kişi için bu durum bir seçim, bir tercih!

    Hazırlayan: Ayşegül Uyanık Örnekal

    Günümüzde, bireylerin hayatlarında giderek artan öneme sahip olan bir konu var: Yalnızlık. Kimi insanlar için yalnızlık diye bir kavram yok iken, kimisi için huzur, düşünme ve içsel keşif için bir fırsat sunuyor yalnızlık inancı. Diğerleri içinse izolasyon, çaresizlik, fırsatları kaçırmak, sevmek ve sevilmek ihtiyacını karşılamaktan yoksun kalmak, anlam kaybı ve duygusal zorluklarla ilişkili olabiliyor. Yalnızlık sadece zihnin yarattığı kavram mı, bir tercih mi; yoksa kaçınılmaz ve istenmeyen bir durum mu? Bu sorular; bireylerin bilinç düzeyleri, yaşam tarzları, kişisel tercihleri ve toplumsal etkenlerle nasıl şekillendiklerini anlamaya çalışan karmaşık bir duruma işaret ediyor. Eğitmen-yazar Feza Karakaş, bu sorulara ilişkin bilgilerini bizimle paylaştı.

    YALNIZ OLMAK MI, YALNIZ KALMAK MI?

    Yalnız olmak ve yalnız kalmak arasında fark var. Yalnız olmak, genellikle kişinin kendisini yalnız hissettiği ve hoşnut olmadığı bir durum olarak, sıklıkla sosyal izolasyonu ifade ediyor. Bir kişi, fiziksel ya da duygusal olarak kendini diğer insanlardan uzak hissedebiliyor. Yalnız olmak, başkalarıyla ilişkilerde bir eksiklik hissi yaratıyor. Kişi, çevresindeki insanlarla anlamlı bir bağ kuramıyor veya bu bağları kaybetmiş gibi hissediyor. Yaşamında bir bozukluk olduğu psikolojisi içinde bu eksikliğin yükü ile yaşıyor ve hüzünlü, kızgın, kırgın olabiliyor. Eksikliğini kapatabilmek için arayışa girebiliyor, mücadele edebiliyor veya izole olabiliyor. Yalnız olduğuna inanan insanın bu durumu, genellikle başkalarıyla etkileşim kurma eksikliğinden kaynaklanıyor ancak kişi fiziksel olarak yalnız olabiliyor ya da bir kalabalığın içinde yalnız hissedebiliyor. Yalnız kalmayı ise bir tercih olarak ifade eden Karakaş, “Bu, daha spesifik bir durumu ifade eder ve genellikle bireyin bilinçli tercihi olarak ortaya çıkar. Bir kişi, belirli bir zamanda kendi başına olmayı seçebilir. Yalnız kalmak; bir kişinin kendi iç dünyasına dalmak, düşünmek, meditasyon yapmak, kişisel hobi veya aktivitelerle meşgul olmak gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Bu durum, kişisel gelişim, dinlenme veya kendiyle baş başa kalma isteği gibi olumlu nedenlerle gerçekleşebilir. Genel olarak, ‘yalnız olmak’ olumsuz bir bağlamda kullanılırken, ‘yalnız kalmak’ bireyin kendi tercihine dayanabilir ve pozitif bir anlam içerebilir. Yalnız olmak genelde insana olumsuz duygular verirken, yalnız kalmak bir seçim olduğundan özgürlük ve otonomi deneyimi olabilir” diyor.

    - Advertisement -

    “Ailesi, arkadaşları ya da romantik ilişkisi olmayan ve kendini yalnız hisseden biri olduğunu düşünün! Bu insan aslında bir yalana inanıyor çünkü gerçekte yalnız değil. Kimse yalnız değil, sadece yalnız olduğuna inanan veya inanmayan insan var.”

    BELKİ DE YAŞAM BİZİ YALNIZLAŞTIRIYORDUR

    Kendi başına olmak, içsel düşüncelere dalmak ve bireysel hobilerle zaman geçirmek birçok kişi için önemli bir yaşam tarzı tercihidir. Yalnız kalmak, daha doğrusu kişinin kendisiyle kalması, kimliğini keşfetmesine, yaratıcılığını geliştirmesine ve derinlemesine düşünmesine olanak tanır. Bu bireyler sosyal etkileşimden ziyade, içsel denge ve huzur arayışında olabilir. “Kişi yaşamında en önemli ilişkinin kendisiyle olan ilişkiyle başladığının bilincindedir, kendisiyle olmaktan mutlu ve hoşnuttur” diyen Karakaş, şöyle devam ediyor: “Ancak bu tabloda dikkat çekecek bir durumu da vurgulamadan edemeyeceğim! Yalnız kalmak, sadece bir tercih de olmayabilir. Modern hayatın getirdiği yoğun iş temposu, şehirleşme ve teknolojik gelişmeler, işkolik olmak ve bağımlılıklar, insanları birbirinden uzaklaştırabilir. Dijital bağlantılar, yüz yüze iletişimi azaltabilir ve bu da bireyleri izole hissettirebilir. Bu durumda, yalnız kalmak bir zorunluluk haline gelebilir ve kişisel tercihlerin ötesine geçebilir. Sıkça karşılaştığım gibi pek çok insan yalnız olmaktan hatta yalnız kalmaktan bile korkuyor. Pek çok olumsuz düşüncenin temelini, yalnızlık korkusuyla besliyorlar. Peki gerçekten yalnız mıyız, yoksa yalnız olduğumuza inanan düşüncelerimiz mi var? Örneğin, ‘Ben yalnızım’ düşüncesini ele alalım ve üzerinde Byron Katie’nin düşünce sorgulama yöntemi olan The Work yapalım. ‘Ben yalnızım.’ Bu doğru mu? Eğer cevabım evet ise gerçekten yalnız olduğum doğru mu? Kesin olarak emin olabilir miyim yalnız olduğuma? Yalnız olduğum düşüncesine inandığım zaman nasıl bir hayat yaşıyorum? Hangi duyguları deneyimliyorum? Başka insanlara nasıl davranıyorum? Kendime nasıl davranıyorum? Kendime acıyor muyum? Başkalarını kıskanıyor muyum? Hüzün, keder, çaresizlik, kaygı, gelecek korkusu, yalnızlık mı çekiyorum? Yalnızlıktan kurtulayım diye başkalarına taviz veriyor, hayır diyemiyor, sevgi ve onay bağımlısı mı oluyorum? ‘Ben yalnızım’ düşüncesine inanmam; bana stres mi veriyor, yoksa huzur mu? ‘Ben yalnızım’ düşüncesine inanmasam kim olurdum? Huzurlu, kendinden hoşnut, yaşamı kucaklayan, tadını alan, özgüveni yüksek, kendiyle olabilen, kalabilen, tam ve bütün biri olmaz mıydım? Kimsenin yaşamında gözü kalmayan, özüne ve bütüne bağlı olan biri olarak nasıl duygular deneyimlerdim? Huzur, neşe, mutluluk, tatmin deneyimlemez miydim? Elbette deneyimlerdim. Yine aynı yaşamım var, yaptığım şeyler aynı ama birinde yalnız olduğuma inanıyorum, diğerinde inanmıyorum. Düşünce değişiyor, yalnızlık hikayem dönüşüyor. Düşünceyi tam tersine çevirip, hangi düşüncenin daha doğru olduğuna bakıyorum. Ben yalnızım düşüncesinin tam tersi, ben yalnız değilim. ‘Bu da doğru olabilir mi acaba?’ diye iç dünyama girip, bu düşünce üzerine meditasyon yapıyorum. Ben yalnız değilim, daha doğru geliyor bana. Çünkü her şeyden önce kendimleyim. Bütünün bir parçasıyım, tüm evrenin içindeyim ve evren benim içimde. Ben her şey ileyim ve her şey benimle. Yalnız olduğuma inanan düşüncelerim var ve sorgulamadan körü körüne bu düşüncelere inandığım zaman yalnızlık hissediyorum. Benim gerçeğim bu.”

    “Genel olarak, ‘yalnız olmak’ olumsuz bir bağlamda kullanılırken, ‘yalnız kalmak’ bireyin kendi tercihine dayanabilir ve pozitif bir anlam içerebilir. Yalnız olmak genelde insana olumsuz duygular verirken, yalnız kalmak bir seçim olduğundan özgürlük ve otonomi deneyimi olabilir.”

    EN YAKIN ARKADAŞIMIZ KENDİMİZİZ

    Ailesi, arkadaşları ya da romantik ilişkisi olmayan ve kendini yalnız hisseden biri olduğunu düşünün. Bu insan aslında bir yalana inanıyor çünkü gerçekte yalnız değil. Kimse yalnız değil, sadece yalnız olduğuna inanan veya inanmayan insan var. Yalnız olduğuna inanan insan, farkında olmasa da her şeyden önce kendisi var. Nereye gitse kendisi ile gidiyor, her şeyini kendiyle paylaşıyor yani kendisi ile ilişki içinde. Kuşlar, çiçekler, yağmur yağdığı zaman toprağın kokusu, su, hava, bulutlar, karıncalar, mahalle lokantasında pişen kuru fasulyenin kokusu, sokaktaki insanlar, trafik lambaları, korna sesleri eşlik ediyor ona. Rüzgar estiğinde yanağını okşuyor, dokunuyor, öpüyor. Güneş, yıldızlar ve ay var. Bedeni var; her zaman onu her gitmek istediği yere götüren, onunla uyuyan, kalkan, konuşan. Dolayısıyla gerçekten yalnızlık diye bir şey var mı, yoksa yalnızlık sadece bu düşünceye inanan insanların deneyimlediği bir ruh hali mi? Feza Karakaş, bu durumla ilgili olarak, “Benim düşünceme göre yalnızlık ancak yalnız olduğuna inanan insanın deneyimleyeceği bir hal durumu. Sonuç olarak; yalnız olmak ve yalnız kalmak, insan psikolojisi üzerinde derin etkiler bırakan karmaşık konulardır. Bu durumları anlamak, bireyin duygusal refahını artırmak ve sağlıklı bir yaşam sürmek için önemli. Yalnız olmak ve yalnız kalmak; bireyin içsel dünyasını keşfetme, güçlü yanlarını bulma ve duygusal dengeyi sağlama fırsatı da sunabilir. Ancak yalnızlık ve yalnız kalmak konusunda sağlıklı bir dengeyi bulmak her zaman kolay olmayabilir. Pek çok insan yalnızlık korkusuyla başa çıkmakta zorlanır ve olumsuz düşüncelerle boğuşur. ‘Ben yalnızım’ düşüncesine kapılan bireyler, genellikle kendilerini izole etme eğiliminde olabilir. Fakat bireyler, bu düşünceye meydan okuyarak ve gerçekçi bir perspektife geçerek, duygusal refahlarını artırabilir ve içsel dengeyi bulabilir” diyor.

    “Yalnız olduğuna inanan insanın bu durumu, genellikle başkalarıyla etkileşim kurma eksikliğinden kaynaklanıyor ancak kişi fiziksel olarak yalnız olabiliyor ya da bir kalabalığın içinde yalnız hissedebiliyor.”

    BAZEN DE İHTİYAÇTIR

    Farkında olunması gereken diğer önemli bir nokta da yalnız kalmanın bazen bir ihtiyaç, bazen de bir kaçış olabileceği… Önemli olan ise bu durumu sağlıklı bir şekilde yönetebilmek! Kendi başına olma zamanları; içsel huzur bulma, düşünme ve yaratıcılığı artırma fırsatları sunabilir. Ancak sürekli bir izolasyon, gerçek dünyadan kaçış anlamına gelebilir. Dolayısıyla bireyler yalnız kalmayı tercih ettiklerinde, bu durumu bilinçli ve dengeleyici bir şekilde yönetmeye özen göstermelidir. Yalnız kalma ihtiyaçlarının altındaki temel düşünce kalıplarını bulup sorgulayabilirler. Örneğin; “Yalnız kalmayı seçiyorum çünkü…” diye bir liste yapıp, düşüncelerini yakalayabilirler. Yalnız kalmayı tercih etmelerinin altında kaçış varsa mutlaka buna neden olan olumsuz, korku dolu bir düşünce bulunabilir. Farkındalık ve düşünce sorgulaması yapılarak, davranışın altında herhangi bir korkulu düşünce olup olmadığının keşfedilebileceğini söyleyen Karakaş, “Seminerlerimde, katılımcılarımda karşılaştığım durumlardan bazıları ‘Yalnız kalmayı seçiyorum çünkü artık kimseye güvenemiyorum, beni üzüyorlar, sevmiyorlar, terk edilmekten korkuyorum, aldatılmak istemiyorum’ gibi sebepler oluyor. Yalnız kalmayı otantik bir şekilde seçen insanın bu tercihi yapmak için hiçbir sebebi olamaz. Kişi kendisiyle baş başa, yalnız kalmak istiyordur çünkü istiyordur. Onu tetikleyen ve motive eden hiçbir sebep, düşünce yoktur. Eğer bireyin yalnız kalmak için bir sebebi varsa bu gerçek bir tercih değil; savunma, kaçma, korunaklı olduğuna inandığı limana sığınma amaçlıdır diye düşünüyorum. Birçok insan yalnızlık korkusu ve bu konudaki zorluklarla mücadele ediyor. Ancak bu zorlukların üstesinden gelmek, olumlu düşünce ve davranış değişiklikleriyle mümkün oluyor. Unutmayın ki herkes zaman zaman yalnızlık hissi yaşayabilir ancak bu hissi anlamak ve yönetmek, daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmenin anahtarı olabilir” diyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz


    Tam bir sebze canavarıyım

    ‘Binbir Gece’ dizisindeki rolüyle her hafta evlerimize konuk olan, sevilen oyuncu Ceyda Düvenci “bakımlı, kendini her haliyle seven ve güvenen, sağlığına dikkat eden kadınlar...

    Diyette başarısızlık yoktur, vazgeçmek vardır

    Yeni kitabı ‘Afiyetle Diyet’’in raflardaki yerini aldığı bugünlerde Uzman Diyetisyen Dilara Koçak ile bir söyleşi yaptık ve ondan stil sırlarını öğrendik...Yeni kitabınızdan biraz bahseder...

    Tek yaptığım spor oğlumla yürümek

    G.O.R.A'nın çekimleri için ne diyeceksiniz?Çekileli uzun zaman oldu! İnsan bir şey çektiği zaman hemen seyretmek istiyor ama bu filmin başına hakikaten gelmedik şey kalmadı....