Diğer
    Ana SayfaPsikolojiSosyal medyanın gölgeli yüzü: Sadfishing nedir, neden yapılır?

    Sosyal medyanın gölgeli yüzü: Sadfishing nedir, neden yapılır?

    -

    Küçük bir ekranda gördüğümüz, belki içimizi acıtan belki de şaşırmamıza neden olan bazı paylaşımlar, bireyin sosyal medya üzerinden takipçilerinde acıma duygusu yaratmasını amaçlıyor. Karşı tarafın ilgisini çekerek, kendi yalnızlığına çare bulma davranışı olarak da adlandırabileceğimiz bu durum en sık genç yetişkinlerde ortaya çıkıyor.

    Hazırlayan: Ayşegül Uyanık Örnekal

    SADFISHING NEDİR? NEDEN YAPILIR?

    Eğer bir sosyal medya kullanıcıysanız, siz de nedenini anlamadığınız birtakım paylaşımlara denk gelmişsinizdir. Bu bazen acil servisten bir damar yolu selfie’si, bazen de üzüntülü bir paylaşım olabiliyor. Sadfishing, yani duygusal dikkat çekme olarak adlandırılan bu durum, sosyal medyada acı ve sıkıntıları abartılı bir şekilde paylaşarak dikkat ve sempati çekme eğilimi olarak ifade ediliyor.

    “Dijital çağın en çarpıcı fenomenlerinden biri” olarak adlandırdığı sadfishing hakkında görüştüğümüz Psikolog-Psikoterapist Şeyda Betül Kılıç, “Bu terim, sosyal medyanın gerçeklikle ilişkisini, bireylerin onay ve ilgi ihtiyacını gözler önüne seriyor. İnternette gezinirken karşınıza çıkan ‘Hastanede yatıyorum, dua edin’ veya ‘Hiç kimse beni anlamıyor’ tarzı paylaşımlar, bu davranışın tipik örnekleri oluyor. Sadfishing, genellikle belirli aşamalar izliyor: Duygusal bir deneyim yaşama, bu deneyimi sosyal medyada paylaşma, abartılı veya manipülatif bir şekilde ifade etme ve son olarak dikkat veya sempati toplama…

    Karşılanmamış bir ihtiyaç olarak görülme, duyulma ve onaylanma ihtiyacı anlaşılabiliyor. Ve fakat karşılanmamış ihtiyaçları gizleyerek suni ihtiyaçlar yaratmak ve sürekli sahnede olma isteği bir ihtiyaç değil, paravandır. Hayat farklı versiyonlarda hemen hepimizi zorlarken bazen görülmemek, bazen de asla fark edilmemek acı verse de bunu bir büyüme fırsatı olarak algılamak önem taşıyor. Bazen fark edilmemenin acısına açılabilmek, sosyal medyada görünür olmak ile gerçekten görülmek arasındaki farkı bilmekle başlıyor” diyor.

    - Advertisement -

    GENÇ YETİŞKİNLERDE ÖNE ÇIKIYOR

    Hal böyleyken, aklımıza şu soru geliyor: “İnsanlar neden acılarını ve problemlerini abartarak paylaşıyor?” Paylaşılan içeriklerin abartılması ve gerçek amacın yardım almak olmadığına bakılırsa, konu ilgiden çok dikkat çekmek gibi görünüyor. Özellikle gençler arasında yaygın olan bu davranış, sosyal destek ve empati arayışının bir göstergesi olabiliyor. Ancak bazı durumlarda bu tür paylaşımların, psikolojik rahatsızlıkların veya altta yatan daha ciddi sorunların bir işareti olabileceğine dikkat çeken Psk. Kılıç, şöyle devam ediyor: “Güncel araştırmalar, sadfishing’in özellikle genç yetişkinler arasında yaygın olduğunu ve bu bireylerin sosyal medyada kendilerini ifade etme biçimlerini etkilediğini gösteriyor. Sağlıklı, duyarlı bir iletişim bu insanlar arasında işlevsel bulunmuyor. Başka bir pencereden bakınca da bu abartılı ilgi arayışını bazı durumlarda mizaca bağlı bir sağlıksız örüntüyle ilişkilendiriyorum. Örneğin; Enneagram Tip 2 mizacı sağlıksız bir dönemindeyse alıngan, sitemkar, beklenti içinde, küsen ve sürekli ilgi bekleyen biri olabiliyor. Bu sadfishing örüntüsü elbette sadece Enneagram tipiyle ifade edilemese de genel meyli açıklayabiliyor. Ölmek üzere bir yakınıyla selfie çektiren gence bakarken epey garipsemiştik. Ve farkında mısınız, bu bir ilgi daveti bile olsa çoğumuza itici geliyor. İnsanın zorla şefkatli bir yoruma çekiştirilmesi zorbalıktır. İnsan, gerçeklikle suniliği böyle durumlarda biraz daha net anlayabiliyor. Sosyal medya yoluyla birbirimizi kötüye kullanıyor olmak da ancak bu türden bir suni dikkat dilenciliğiyle belirginleşiyor. Sadfishing, gerçek bir dikkat ve zaman hırsızlığıdır. Bakın ne kadar canım yanmıştı ya da yanabilir minvalinde haz arayan insanlar çoğumuza sevimli gelmiyor ve empati uyandırmıyor. Kendi deneyimimden bahsedecek olursam, böyle bir durumda görmemin ya da fark etmemin onlara yetmeyeceğini biliyorum ancak vicdani bir zorluk yaşadığım da oluyor. Bununla beraber acı sahnelerini verip, bir süreliğine odak satın alma davranışına pek saygım yok. Gerçeklik, özgünlük ve ölümle kapışmamış olmak mümkün değilse de bu güzel kavramların varlığını sadfishing davranışlarıyla itmemek mümkün olmalı.”

    “Hastaneden fotoğraf paylaşmak ve benzeri eylemler, bireylerin acılarını sergileme biçimlerini ve toplumsal tepkileri değiştiriyor. Medyada paylaşımların izlenmesi ödül demek olduğu için acı narsisti olmak da kolayca yuvarlanılan bir bataklık haline gelebiliyor.”

    AMAÇ HERKESİN MUTSUZLUĞU MU?

    Sosyal medya, dikkat bağımlılığına zemin hazırlayan bir mecra. Varlığımızın dijital beğeni veya yorumlarla onaylandığı düşüncesiyle füzyona girecek olursak, dikkat bağımlılığı da kaçınılmaz oluyor. Acılarını veya başkalarının acılarını paylaşarak gündem yaratanlarla sahici ilişkiler kurmak çok mümkün olmuyor. Psk. Kılıç, “İstismar bağlantısızlaştırır çünkü tehditkardır” diyerek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sosyal medya, sadfishing davranışlarını hem teşvik ediyor hem de yaygınlaştırıyor. Hastaneden fotoğraf paylaşmak ve benzeri eylemler, bireylerin acılarını sergileme biçimlerini ve toplumsal tepkileri değiştiriyor. Medyada paylaşımların izlenmesi ödül demek olduğu için acı narsisti olmak da kolayca yuvarlanılan bir bataklık haline gelebiliyor. Ben soyundum sen de soyun, benim canım yandı seninki de yansın. Sen de paylaş, sen de yakın gibi bir tahrik çok zorlayıcı değil mi? Üstelik acı paylaşan suni acı üreticilerinin amacı, ‘Bakın ben ne kadar sahiyim, değil miydi? Bakın ben acılarımı paylaşacak kadar sahiyim’ şovmenliği. Ki bu da size şu an hissettiğiniz neşenin hesabını sorabiliyor. Bir adım daha cüret edip, acınızı saçmadığınız için sizi gerçek olmamakla suçlayabiliyor. Oysa gerçekliğin böyle bir zorba olması mümkün mü? Kırılganlık üzerine araştırmalar yapan Brene Brown; kırılganlık, gerçek benliğimizi göstermek, risk almak ve duygusal açıdan açık olmak anlamına geldiğini söylüyor. Bu süreç, bireyin kendini savunmasız hissetmesine neden olabiliyor ancak aynı zamanda daha derin bağlantılar kurma ve daha otantik olma fırsatı sunuyor. Kırılganlığa açılmak demek, gerçek duygulara açık ve anlayışlı olmaya cesaret etmek ve kırılma ihtimalimize de ev sahipliği yapabilmemiz anlamına geliyor. Gerçekliği saklayarak ve suni bir acı vitrininin arkasına saklanarak daha fazla acı çekeceğimiz kesin. Bunun yerine kendi duygusal ihtiyaçlarımıza duyarlı olmamız çok değerli bir seçim olacaktır.”

    “Kırılganlık üzerine araştırmalar yapan Brene Brown; kırılganlığın, gerçek benliğimizi göstermek, risk almak ve duygusal açıdan açık olmak anlamına geldiğini söylüyor.”

    ÇARE İÇİNİZDE!

    Kişinin bunu bilinçli yaptığını ama kurtulmak istediğini varsayalım… Bu durumda ne yapmak gerekiyor? “Bu soruya öz şefkat penceresinden cevap verelim. Öz şefkat, farkındalığı ve ortak insanlık halini ve tabii ki öz nezaketi kapsar” diyen Psk. Kılıç, “Şimdi ve burada karşılanmamış bir ihtiyaç varsa onu fark edip, ona bakım verilebilir. Bu bakıma, onaya ihtiyaç duyan kimdir? Canı neden yanmaktadır? Neye ihtiyacı vardır? Dikkat satın almadığınızda ölecek, yok olacak gibi bir sanrı sizi ele geçirmişse derin bir nefes alın. Unutmayın; siz, size gösterilen ilgiden fazlasısınız. Kendinizle ilgilenmek için zaman ayırın. Doğrusunu isterseniz hepimiz bazen çok acıyor demek, bu çocuğun daha fazla ilgiye boğulmasını isteyebiliriz. Bunu fark edip, devşirme ve zorlama yollarla değil; daha otantik bir yoldan kendimizden kendimize verebiliriz. Hayatta bize verilmeyenlere odaklanırsak, bize verilmeyenleri buluruz. Bu bizi hızla kurban rolüne iter. Oysa kurbanlar varlık ve özgürlük sahibi değildir. Kendimize ilgi gösteren efendiler aramaktan vazgeçmek için öz şefkate ihtiyacımız var” diyor.

    “Güncel araştırmalar, sadfishing’in özellikle genç yetişkinler arasında yaygın olduğunu ve bu bireylerin sosyal medyada kendilerini ifade etme biçimlerini etkilediğini gösteriyor. Sağlıklı, duyarlı bir iletişim bu insanlar arasında işlevsel bulunmuyor.”

    SÜRECİN DİNAMİKLERİ NASIL İŞLİYOR?

    Psikolog-Psikoterapist Şeyda Betül Kılıç, duygusal dikkat çekme davranışlarına ilişkin sürecin işleyişiyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Birey önce kişisel bir sorun veya acı yaşar. Ardından bu deneyimi sosyal medyada paylaşır ancak genellikle abartılı veya dramatik bir şekilde! Bu paylaşımlar, dikkat çekmek ve sempati toplamak amacı taşır. Bu süreç, sadfishing’in temel dinamiklerini ortaya koyar ve bireylerin sosyal medyada nasıl bir imaj çizmeye çalıştıklarını gösterir. Dikkat çekmek için yapılan paylaşıma hemen ve yine abartılı dönüşler beklenir, aksi halde öfkeli bir tepki gecikmez. Diğer yandan psikolojik olarak bir insanın kendiyle uyumsuz, bu agresif dikkat çabasının köklerine bakalım. Bu kişiler çocukluk dönemlerinden beri aile içinde duyguları fark edilmemiş, onaylanmamış olabilir. Bir zorlanma anında yalnız kalmış veya başlarına gelenlerden utanmış olmaları olasıdır. Örneğin; sevilen bir aile üyesinin kaybı, duygusal ihmal gibi nedenler çok temelde derin bir yara açmış olabilir. Kişi kendini ille de göstermek, olayları abartmak, dikkat çekmekle var olduğu düşüncesine kapılır.”



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz