Pandemi sürecinde çok yıkımlar yaşadık. Kimisi işini kaybetti, kimisi yakınlarını, ekonomik düzen bozuldu, ilişkiler karmaşık… Her gün daha kötüyü duyarak psikolojimiz altüst oldu. Bir çıkış yolu bulmamız lazım. En kolayı negatifi görmek. Sadece üzülerek yaşayamayız. Dersler çıkartarak yenilenmemiz lazım. İşte Kişisel Gelişim Uzmanı Dr. Turhan Güldaş, “Kötü aslında iyidir” teorisinden yola çıkarak psikolojimizi düzeltebilmemizin yollarını gösteriyor, bakış açımızı değiştirerek yeniden hayata tutunmanın yollarını gösteriyor:
SİLKELENİN VE HAYATIN İYİ TARAFINI GÖRÜN
Zor günler yaşıyoruz. Hayatımızda pek çok kötü giden olay var. Dünyayı etkisi altına almış olan pandemi süreci hepimizin hayatını az veya çok etkiledi. Ailemizi, ekonomiyi, ilişkilerimizi derinden sarstı. Ancak oturup ağlamamın da bir yararı yok. Aksine psikolojimizi yeniden düzeltmemiz gerek. Buradan dersler çıkarmak lazım. Mutlaka bazı kazanımlar olacak. Benim bir teorim vardır; kötü aslında iyidir. Kötüden ders çıkarabilirsem iyidir. Bu dönemi “nasıl fayda sağlayarak atlatabilirim, değiştirmek istediğim şeyler için nasıl fırsatlar yaratabilirim” düşünelim. Tabii ki zor bir durum ama böyle bakmadan da hayatta hiçbir kötü durumdan kurtulamayız. Bir an önce bu psikolojik yıkımdan çıkıp kendimize gelmemiz lazım. Zaman kaybetmeden siz de silkelenin ve hayata yeniden göz kırpın.
YARINI DÜŞÜNÜN
Bu dönemde farkında olmadığımız bazı kazanımlar elde ettik. Kişisel gelişim felsefelerinden biri olan bizi “anda yaşamaya” uyandırdı. Yani farkındalığımızı artırdı. Mesela kendi hatalarımızı görmemizi sağladı. Öyle kaptırmıştık ki kendimizi, şarampolden yuvarlanmış freni patlamış bir tır gibiydik. Hiçbir şeyi görmüyor duymuyor, sadece planlarımız doğrultusunda hızla gitmeye çalışıyorduk. Bu olay bizi durdurdu. Durduğumuzda da çok şeyi fark ettik. İnsanlar yarının hiç belli olmadığını gördü. Hiçbir şey olmayacakmış, sonsuz bir şekilde yaşayacakmış gibi hiç yarınları düşünmeden yaşayan insanlar değişti. Tasarruf yapmanın değerini anladı. Bu dönem bir tokat gibi çarptı. “Farkına varın, yarını düşünün” dedi.
AİLE YENİDEN DEĞER KAZANDI
Ailemizi fark ettik. Birçok insan çocuğunun büyüdüğünü fark etti, aynı evde yaşayarak, çocuğuyla zaman geçirerek. Çocuğunun özelliklerini fark etti. Çiftler birbirini fark etti. Daha iyi tanımaya başladılar. Bazı çiftler de ayrıldı. Çünkü birbirinin kafa yapısının uygun olmadığını hissettiler. Farkında değillerdi çünkü daha fazla zaman geçirdiler. İşler gündelik koşuşturmacalardan birbirlerinin düşüncelerini bile bilmiyorlardı. Ama bu dönemde sakinleşerek aile faktörünü gördüler. Sevgiyi, saygıyı gördüler, değer vermeyi anladılar. İnsanların birbirleri için ne kadar gerekli olduğunu fark ettiler. Sevginin değerini anladılar. İkili ilişkilerde bu da bize bir farkındalık yarattı.
Bir aile faktörü ortaya çıktı. Birlikten güç doğdu. Etrafımızda bizi seven insanların olmasının bizim kendimizi rahat, konforlu hissetmemiz için ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Veya hiç kimsenin olduğunu gördük. Etrafımızda boş insanların olduğunu fark ettik.
KÜÇÜK ŞEYLERDEN MUTLU OLMAK
Eskiden her şeyi yapmamıza rağmen mutlu olamıyorduk. Her şeyi yapıyorduk. Geziyor tozuyor yemek yaşıyor tatile çıkıyorduk. Ama ne zaman ki özgürlüklerimiz kısıtlandı evlere kapandık, seyahat edemez olduk, dışarıda kahve içemedik, dışarıda arkadaşlarla baş başa yemek yemenin, dostlarla bir araya gelmenin, eğlenmenin, gece bir yere çıkmanın ne kadar önemli olduğunu fark ettik. İnsanlar ellerindekini kaybetmedikleri zaman bunların değerini, şükretmesini bilmiyorlar. Bu da bize bir uyandırma, uyanma sağladı. Daha önce önemsemediğimiz şeyler şimdi bizi yeniden mutlu edebildi. Mutluluk kavramımız daha da perçinlendi.
ŞÜKRETMEMİZ GERETİĞİNİ HATIRLADIK
İnsanların en büyük kaybı, şükretmesini bilmemeleriydi. Kazanıyorlar, harcıyorlar, en önemlisi sağlıkları vardı ama şükretme olgusunu kaybetmiştik. Şükretmenin ne kadar önemli bir şey olduğunu hissettik. Allah’a şükretmek insanlara teşekkür etmek bizim en önemli insanlık vasıflarımızdan biri olmalıdır bence. Ama bunu yitirmiştik. İçsel gücü, insanın kendi iç dünyasının gücünün önemli, gerekli olduğunu hissettik. İnsan zihinsel olarak ne kadar güçlüyse zorluklarla da o kadar baş edebiliyor. Hayat başından sonuna kadar zorluklarla dolu bir serüven. Bugün hastalık, daha önce deprem, yarın başka bir felaket olacak. Yaşantımız boyunca ekonomik krizler, hastalıklar hep olacak. Önemli olan ne kadar güçlüysek, bunların karşısında ne kadar dik durabiliyorsak, ayakta duruyorsak, bunlardan ne kadar etkilenmiyoruz. Bunlar da bize farkındalık olarak geri döndü. Onun için kendi kendine yatırım yapmanın, zihnine, kişiliğine, karakterine yatırım yapmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendik.
YARATICILIK GELİŞTİ
Bu dönemde insanların yaratıcılığı da gelişti. Para kazanmak daha da zorlaştı. İnsanlar iş bulmakta zorlandı. Ama insanların içindeki potansiyeli ortaya çıkaracak bir ortam oluştu. Bu dönemden nasıl çıkabilirim diye kafa yormaya başladı. Daha önce nasıl olsa kendi kendine geçiyordu hayat. Ama ekonomi bozulunca insanlar arayış içine girdiler. Bu da insanların yaratıcılığını tetikleyen bir faktör oldu.
İLİŞKİLER DÜZENE GİRDİ
Çevremizdeki insanların önemini de anladık. Çevremizde tabii ki optimist ve pesimist insanlar var. ama pozitif insanlar daha fazla ise biz bu dönemi daha çabuk atlattık. Ama depresif, pes eden, yelkenleri hemen suya indiren bir çevrede yaşıyorsak bizim için çok daha zor geçti bu dönem. İnsanların gerçek kapasitelerini gördük. Ya bu ne kadar güçlü, bu zorluklara karşı ne kadar ayakta durabiliyor, bu zorluklardan ne kadar yıpranmadan çıkabiliyor. İnsanın korkuları, korkusuzluğu cesareti ortaya çıktı. Bu dönem insanın cesaretini ortaya çıkaran bir sınav oldu. Ölümden bu kadar korkmanın zayıflık olduğunu gördük, sonuçta hepimiz öleceğiz. Hayatımızda böbürlenip gezen, kendine güvenen, burnundan kıl aldırmayan tiplerin nasıl panik halinde depresif hallere girdiğini gördük. Dış görünüşte değilmiş cesaret. Bu içte olan bir potansiyel, içte olan bir güç.
SAĞLIK EN BÜYÜK KAZANIM
Sağlık hep sözde önemliydi. Sağlık en büyük hazinedir, en büyük kazançtır. Bunun gerçekliğini anladı insanlar. İnsanlar çoğu maddiyatı, dış görünüşü, kariyeri ön plana koyarak sağlığın önemini unuttular. Sağlık olmayınca bunların hiçbir değeri yok. Demek ki her şeyin başı sağlık. Bu sözün de altı koyu bir çizgiyle çizilmiş oldu.
Sağlığa dikkat etmemenin ileride ne tür sonuçlarla karşılaşabileceğimizi gördük. Sigara, içki, kötü alışkanlıklar gibi. Bu alışkanlıkların en ufak bir dengesizlikte insan hayatını etkileyebileceğini gördük. Spor, sağlıklı beslenme, kötü alışkanlıklardan uzak durmanın ne kadar önemli olduğunu fark ettik.
TEMİZLİK ŞART OLDU
Temizliğine önem vermeyen insanların hayatları değişti. Bu pek çok şeyi beraberinde getirecek bir durum. İlişkileri de sağlığı da düzene sokacak. Grip de düşecek. Çünkü artık bir mesafe koymaya başladık. Kimse otobüste birbirine yanaşmıyor. Hijyen arttı. Temizlik, insanı insan yapan bir sosyal olgu. Bunu da yitirmiştik. Birey olarak varız ama topluluk olarak sorumluluklarımızı yerine getirmezsek bunun sonuçlarının toplum olarak yaşanacağını gördük. Bu bir yüzleşme oldu. Komşudaki hastalık bize de yansır. Biz ön plana çıktı. Birlikteliğin, paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu gördük, hastalığı da paylaştığımızı gördük. Ama en azından bundan sonra hastalığı değil, iyiliği, güzelliği paylaşalım.
OLMAZSA OLMAZLARI ANLADIK
Bazı meslek gruplarının farkına vardık. Özellikle sağlık çalışanlarının, doktorların önemini onlara muhtaç olduğumuz zaman görebildik. Ne kadar zor şartlar altında çalıştıklarını görüp onların değerini anladık. Sağlık sisteminin önemini anladık. Altyapı dediğimiz budur. Sadece yollar olarak düşünmemeli, sağlık altyapısı da önemli. Buna önem vermeyen ülkelerde çok büyük yıkımlar olduğunu görüyoruz.
BİLİME YATIRIM KAZANDIRDI
Her kriz döneminde herkes kaybetmez. Bazı gruplar da kazançlı çıkar. Alışveriş sitelerinin ciroları arttı. Teknolojiye önem veren sektörler öne çıktı. İnsanlar vitamin içmeye başladı. İnsanlar immün sistemlerini ayakta tutacak vitaminlerin, bunların farkına vardılar. Sağlık sektörüne yatırım yapan yatırımcılar, ilaç gibi, aşı gibi. Aşıyı bulan firmalar dünyanın en zengin firmalarının başına geçecek birkaç yıl içinde. Sonuçta bilime yatırım yapan insanlar da kazandı. Geleceğe, teknolojiye yatırım yapanlar bunun karşılığını alacak.
İLGİLİ İÇERİKLER
- Her gün koronavirüs haberi izlemenin sakıncası var mı?
- Travmatik olaylarla (deprem vb.) nasıl baş etmeli?
- Pandemide stres seviyesi ve yalnızlık duygusu arttı
- Karantina günlerinde anksiyete ile başa çıkma rehberi
- Koronavirüs kaygısıyla baş etmenin ipuçları!