Diğer
    Ana SayfaPsikolojiİçinizdeki anarşistlere kulak verin

    İçinizdeki anarşistlere kulak verin

    -

    Bağımlılık anarşisti
    Bu anarşist sizi bir işe ya da bir insana, bir nesneye bağımlı hale getiriyor ve sürekli şöyle fısıldıyor: “O olmazsa sen yoksun, o giderse sen yaşayamazsın.” Bu anarşiste kulak veren insan ise bağlılık ile bağımlılığı karıştırıyor ve o nesneye bağımlı hale geliyor. Aynı anarşistin başka marifetleri de var. Bağlandığı kişi olmadan yaşayamayacağına inandığı için hiç bağlanmamayı seçiyor. Terk edilmeyi, reddedilmeyi kaldıramayacağını düşünen anarşist bir koruma kalkanı oluşturup kimseye bağlanmıyor. Bağımlılık anarşistine şunu söylemek gerekiyor: “Dur bir dakika… O olsa da olmasa da sen önce varsın. O insan ya da o iş her zaman bizimle olmayabilir ama bu bizim varlığımızı ortadan kaldırmaz.”

    ocak-2013-psikoloji-resim-3Karamsarlık anarşisti
    Karamsar anarşist diyor ki; zaten her şey kötüye gidecek. Ben en iyisi her zaman bu olumsuzluğa odaklanıp tedbirli olayım. Bu anarşiste kulak veren insan ise tedbirli olayım derken hayatının hep mutsuz geçtiğini fark etmiyor. Bu anarşistin beslenme damarını kesmek için ona şöyle söylemek gerekiyor: “Bu karamsarlık senin için işlevsel mi? Bugüne kadar düşündüğün kötü şeylerin hepsi başına geldi mi? Gelmedi ama sen olabilecekleri düşünürken hep mutsuz oldun.”

    YAŞAYANLAR ANLATIYOR

    “Anarşistim alışverişi çok seviyor”
    “İçimde alışveriş bağımlısı bir anarşist var. Her aybaşı maaşım hesabıma yattığında durumumun vahametini görüp, ‘Hiç değilse bu ay hiç alışveriş yapmayacağım’ diyorum. Ve her hafta sonu kendimi alışverişe gitmek üzere hazırlanırken buluyorum. Önce alışveriş sonra suçluluk… Bu döngü benim hayatımın ayrılmaz bir parçası oldu. Bu arada alışverişlerime o kadar güzel bahaneler üretiyorum ki şaşarsınız. Mesela biraz ince giyindim ve işe giderken üşüdüm. Tüm günü ofiste geçirdiğim halde, üşümemek (!) için öğle tatilinde koşup bir hırka alabilirim. Ayakkabı ayağımı mı acıttı; o akşam eve yeni bir çift ile dönmem kaçınılmaz. Birkaç kez borç batağından ailem sayesinde çıktım. Kendimi şöyle avutuyorum; en azından içimdeki anarşistin varlığından haberdarım. Elbet bir gün terapi almaya da hazır olacağım. O zamana kadar işsiz kalmayayım yeter…”
    Cansu, 28, İzmir

    “Değişiklik diyor, hep değişiklik…”
    “Anarşistim değişikliği çok seviyor. Ne bir insana bağlanabiliyor, ne bir eve, ne bir işe, ne de bir şehre… Hep hareket etmek istiyor, yeniden, hep yeni baştan başlamak istiyor. Başlangıçta bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyordum. Büyüdükçe fark ettim ki bazı insanlara ve bazı yerlere bağlı olarak da hareket edebilirim. Değişiklik tutkunu anarşistimin ihtiyacını yapacağım işle karşılayabilirim. Öyle bir işe girdim ki evime ayda birkaç gün uğrayabiliyorum. Öyle bir adam sevdim ki kasmıyor… ‘Yine hangi şehre gidiyorsun, yanında kim var, bu ilişki böyle yürümez’ demiyor. Ve ben çok sevdiğim işim için diyar diyar gezerken canım evime, mahalleme, şehrime ve O’na ne kadar bağlı olduğumu fark ediyorum.”
    Betül, 37, İstanbul

    - Advertisement -

    “Anarşistlerimle barışmam için dibe vurmam gerekti”
    “İçimdeki en güçlü anarşistle tanışalı uzun yıllar oldu. Kendimi bildim bileli, bazen isteyerek, bazen de hiç istemediğim halde insanlara iyilik yapmaya zorluyor. Kendine yandaşlar da bulmuş. Örneğin kaybetmekten korkan anarşist ile araları çok iyi. Biri içime sevdiklerimi kaybetme korkusu salıyor, diğeri herkesin iyilik meleği olmaya zorluyor. Onlarla mücadele etmedim mi? Ettim… Örneğin ilk işyerimde fedakarlık anarşisti beni o kadar zorlamıştı ki bir karar almıştım. Aile içinde başaramasam da bundan sonra yeni bir işe ya da çevreye girersem onu hiç kimseyle tanıştırmayacaktım. Yeni bir işe başladım ama bu kararımda başarılı olamadım. Hatta yüzüme gözüme bulaştırdım. Önce istemediğim halde fedakarlıklar yapıyor, ardından pişman olup tamamen katı bir tavra bürünüyordum. Karşımdakiler neye uğradıklarını şaşırdıkça bana mesafeli davranmaya başladı. Haklılardı… Bir süre dünyanın en verici insanıyken ardından günlerce beş karış suratla dolaşıp sorulan soruları bile duymazdan geliyordum. Tam da dibe vurmak üzereyken hayatıma o girdi. Bir doktor veya terapist değil; sevdiğim adam… Adeta bir bilge kişi gibi bana bir ayna tuttu, tüm anarşistlerimle yüzleşmemi sağladı. Yeri geldi ondan nefret ettim, yeri geldi bir kere daha aşık oldum. Sancılı bir sürecin ardından ilişkimiz bitti ama bugün anarşistleri ile barışık, huzurlu bir kadın olarak onu hep sevgiyle anıyorum.”
    Begüm, 42, İstanbul

    Yaprak ÇETİNKAYA

    Formsanté Dergisi Ocak 2013 Sayısı



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz