Diğer
    Ana Sayfaİlişkiİlişkide en sık rastlanan sınır ihlalleri!

    İlişkide en sık rastlanan sınır ihlalleri!

    -

    Evet aşılmamalı çünkü özellikle ilişkilerde partnerler arasındaki sınırlar, beraberliğin olmazsa olmazlarındandır. Söz konusu bu sınırların ihlali ise ilişkinin gidişatını bozduğu gibi özel alanına müdahale edilen tarafın birlikteliği gözden geçirmesine de yol açabilir. Aksi halde sağlıklı değil, toksik bir ilişkiden söz etmek gerekir.

    Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal

    Joanne Greenberg’in 1989’da yayımlanan kitabının adında olduğu gibi ilişkilerde partnerlerin birbirine sıklıkla söylediği bir sözdür: “Sana gül bahçesi vadetmedim…” Çünkü her ilişki, beraberinde sorunları da getirir. Hatta sorunlar, sınırlar ve sıkıntılar, ilişkide yaşanması gereken normal birer durumdur. Şimdiye dek sorun ve sıkıntıları çok konu etmiştik. Bu kez de odak noktamıza ilişkideki sınırları aldık. Psikolog Belgin Arslantaş, bunun kesinlikle normal ve gerekli olduğunu belirterek, “Kişisel alanlar oluşturabilmek, iyi ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için ilişkilerde sınırları belirlemek, kişiler arası ilişkilerin temelini oluşturuyor. Sınırlarımızın nerede başlayıp nerede bittiği; yaşam tarzımıza, aile kalıplarımıza ve kişilik yapımıza göre değişkenlik gösteriyor. Birey olarak hayatımızın kontrolünün elimizde olduğunu hissetmeye ihtiyacımız var. Sınır koymak ise kişisel ihtiyaçlarımızın ve değerlerimizin bir göstergesi oluyor. Sınırlarımız, duruma ve kişiye göre nasıl davranmamız gerektiğini şekillendiriyor. Sosyal ve duygusal ilişkilerimizde durmamız gereken noktaları bize hatırlatarak, yol gösteriyor” diyor.

    GÜVENLİ VE HUZURLU HİSSETTİRİYOR

    Her türlü ilişkinin temelinde; sağlıklı bir iletişim kurmak ve sürdürülebilir bir düzende devamlılığını sağlayabilmek için sınırlarımızı belirlemek ve bunlara uyumlanmak esastır. Bu ister ebeveyn ilişkisi, ister duygusal ilişki, ister sosyal ilişkilerimiz olsun sonuç asla değişmez. “Sınırlar, açık ya da kapalı ilişkilerin olmazsa olmazıdır. Kişilik altyapımızı ve psikolojik korunma duvarımızı oluşturur” diyen Psk. Arslantaş, “Sağlıklı bir ilişkide çiftin birbiriyle uyumlu olması bekleniyorsa, bu sınırların varlığı birlikteliğin ruhuna ters düşmez mi?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “Bilakis sınırlar sağlıklı ilişkinin devamlılığı için olmazsa olmazdır. Sınır koymanız gerektiği zamanlarda birtakım korkular hissedebilirsiniz. Özellikle terk edilme, dışlanma ve reddedilme korkusuyla karşınızdakinin isteklerini ve ihtiyaçlarını hemen yerine getirme davranışında bulunabilirsiniz. Hem kabul görebilmek, hem de o kişiyle olan ilişkinizi tehlikeye atmamak için yaptığınız bu davranış, kendinizden ödün vermenize neden olur. Yaşamınız boyunca bazı insanlara hayır demekte zorlanabilirsiniz. İncindiğiniz, kırıldığınız noktaları karşıdaki kişiye ifade edemeyebilirsiniz. Herkesle iyi olmak, herkesle iyi geçinebilmek için hayır demekten kaçınıyor da olabilirsiniz. Bu ve buna benzer tüm deneyimler, bize ilişkilerin bir sınıra ihtiyacı olduğunu hatırlatır. Sınırlar size kendinizi güvende ve huzurlu hissettirir. Buna en güzel örnek, henüz ilk çocukluk yıllarında sınırlarını test eden bir çocuğun annesinin gözünün içine baka baka hatasını sürdürmeye devam etmesi… Ta ki anneden gelen net bir tonlama ve durdurucu reaksiyon ile “Hayır, bu olmaz!” (Çok tehlikeli, çok yanlış, çok ayıp gibi) sözüyle sınırını görüp, duyup algılayana kadar…”

    GEREKTİĞİNDE YARDIM ALMAK ŞART

    Bazen çiftlerden biri sürekli söz konusu bu sınırları ihlal edebiliyor. Bu durumun bir anlamda psikolojik şiddet olduğuna, bir çeşit manipülasyon olarak adlandırılabileceğine dikkat çeken Psk. Arslantaş, makul bir dille yapılan açıklama ve uyarılara kulak asmıyor, aksine sizin sınırlarınızı yok sayıyorsa; buna ek olarak kendi sınır ve ilişki kurallarına uymanız konusunda da baskıcı hatta dirençli ise bu kişi ile sağlıklı bir ilişki sürdürebilmenizin, değerlerinizi ve kendinizi koruyabilmenizin mümkün olamayacağı için ilişkiyi sonlandırmanın en doğrusu olacağını söylüyor. Zira siz kendinize ve kendi sınırlarınıza değer verip, sahip çıkmazsanız partnerinize de size ve sınırlarınıza bunu yapma hakkı ile yetkisini tanımış olursunuz.
    Bazen birlikteliklerdeki bu ihlalleri ilişki terapisi ile toparlamak ve düzenlemek daha sağlıklı ve doğru olandır. Çünkü bazı sorunları bilimsel açıdan ele almak ve kişilerin ilişki partnerlerini doğru yönetmek, ilişkinin uzun ömürlü ve sürdürülebilir olması açısından büyük önem arz eder.

    - Advertisement -

    TÜRLÜ ETKENLER SONUCU OLUŞUYOR

    Her insan; yetiştiği ailenin, sosyal çevrenin ve öğrenilmiş toplumsal normların kümülatif sonucu olarak birtakım ahlaki kurallar geliştiriyor. Sonuçta da kişiliği ve davranış şekilleri ortaya çıkıyor. Kişilerden alınan genogram haritalarının; aile geçmişi, dini inanç/değerler, toplumsal yargılar, sosyoekonomik ile sosyokültürel normların, ilişkideki sınırları belirlemede en güçlü etmenleri oluşturduğunu vurgulayan Psk. Arslantaş, “Ve bizler, bu öğreti ile kalıtımsal, toplumsal aktarımlar ışığında bizi ve benliğimizi oluşturan çizgilerimizi renklendirir ve boyutlandırırız. Unutulmamalı ki sınırlar bizleri korur ve ilişkilerimizdeki yerimizi sağlamlaştırır. Sınırları belli olmayan kişilikler ve ilişkiler dağılmaya, ihlal edilmeye ve maalesef sonlanmaya mahkumdur” diyor.

    “Siz kendinize ve kendi sınırlarınıza değer verip, sahip çıkmazsanız partnerinize de size ve sınırlarınıza bunu yapma hakkı ile yetkisini tanımış olursunuz.”

    İLİŞKİDE SINIR İHALLELERİ

    Psikolog Belgin Arslantaş, ilişkilerde en sık rastlanan sınır ihlallerini şöyle sıralıyor:

    • Sizi yönetmeye çalışıyorsa,
    • Sizi değiştirmeye çalışıyorsa,
    • Saygısızlık yapıyorsa,
    • Emrivaki bir dile hakimse,
    • Kendini haklı çıkarmak için bahane bulmaya çalışıyorsa,
    • Kendinizi değersiz, mutsuz hissettiren davranışları varsa,
    • Yaşam tarzınıza, inançlarınıza ve değer yargılarınıza müdahale ediyorsa,
    • Yapmaktan mutlu olunan şeylere engel oluyorsa, küçümsüyorsa ya da lüzumsuz buluyorsa,
    • Gereksiz ısrar ediyorsa,
    • İlişkiyi gizli yaşamayı talep ediyorsa,
    • Küçümseyici davranışlar sergiliyorsa,
    • Sosyal medyayı amacını aşarak, ilişkinin koruyucu sınırlarını ve karşı tarafın güvenini sarsıcı şekilde kullanıyorsa,
    • Ekonomik anlamda paylaşımcı ve destekleyici değilse,
    • Öz bakımına özen göstermiyorsa,
    • Aşırı pesimist davranıyorsa.


    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz