Diğer
    Ana SayfaPsikolojiYetişkinlerde DEHB belirtileri nelerdir? Tedavi yöntemleri nelerdir?

    Yetişkinlerde DEHB belirtileri nelerdir? Tedavi yöntemleri nelerdir?

    -

    Ara sıra dikkatinizin dağılması ile kontrol dışı bir zihne sahip olmak arasında ciddi bir fark var. Konsantrasyonunuzu yönetemiyor, bir türlü organize olamıyor, sık sık gündüz düşlerine kapılıyor ya da zaman algınızla ilgili problemler olduğunu düşünüyorsanız ciddi bir sağlık sorununuz olabilir.

    Yazı: Seda Özdemir Şimşek

    Kabul etmek lazım ki günümüzde onca dış uyaranın arasında belli bir noktaya odaklanmak hepimiz için zor. Ne var ki gündelik sorumluluklarınızı gerçekleştirirken bile konsantre olmakta zorlanıyorsanız belki de DEHB yani Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’na sahip olabilirsiniz. Tabii, DEHB sadece konsantrasyonla ilgili bir bozukluk değil. Dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik bu rahatsızlığın en belirgin semptomları arasında. Ancak tüm bu belirtilere sahip olmak tanı almak için yeterli değil. DEHB’yi ölçebilen basit bir fiziksel test olmadığı için tam tanı ancak detaylı bir klinik değerlendirme sonucunda psikiyatristler tarafından konabiliyor. Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Esra Gül Koçyiğit ile Tıp Fakültesi Çocuk ve Genç Psikiyatristi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Çakıroğlu’na DEHB ile ilgili A’dan Z’ye tüm merak ettiklerimizi sorduk. Haydi şimdi dikkatinizi yazımıza yoğunlaştırmaya çalışın ve ilk olarak Dr. Koçyiğit’e kulak verin.

    Son zamanlarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) teşhisine sıklıkla rastlıyoruz. DEHB tam olarak nedir? Bir bozukluk mu yoksa farklılıktan mı bahsediyoruz?

    DEHB NEDİR? BİR BOZUKLUK MU, FARKLILIK MI?

    DEHB, nedeni tam olarak bilinmeyen, genetik, çevresel ve nöronal etkenlerin rol oynadığı heterojen bir bozukluk. Bu bozukluk diğer psikiyatrik hastalıkların tanılanmasında kullanılan DSM-5 tanı kriterleri kılavuzunda nörogelişimsel bozukluklar başlığı altında yer alıyor. Ya sadece dikkatsizlik ve düzensizliğin ya da beraberinde aşırı hareketliliğin kişinin işlevselliğinde yetersizlik yaratacak düzeyde olmasıyla ifade ediliyor. Dikkatsizlik ve düzensizlik boyutunda, verilen görevleri sürdürememe, dinlemiyormuş gibi görünme, eşyaları unutma ya da kaybetme gibi belirtiler görülüyor. O yüzden DEHB’li çocukların aileleri onların “çok unutkan” olduklarını söyleyebilir. Hiperaktivite olarak nitelendirilen aşırı hareketlilik-dürtüsellik boyutunda ise ileri düzeyde hareketlilik, kıpır kıpır olma, yerinde duramama, oturamama, diğer insanların işlerine karışma ve beklemekte zorlanma gibi belirtiler söz konusu ve bu belirtiler yaş ile gelişim düzeyine göre aşırı düzeyde oluyor.

    - Advertisement -

    Yetişkinlerde DEHB

    YETİŞKİN DEHB DOĞUŞTAN MI GELİYOR?

    DEHB yüzde 70 ila 80 oranında kalıtsal özelliği olan bir hastalık. DEHB olan çocukların birinci derece kan bağı bulunan akrabalarında da bu bozukluğun sık olduğu belirtiliyor. Tek yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine göre daha sık eş hastalanmanın olması da genetik kanıtlar arasında. Ayrıca, dikkatsizlik belirtilerinin, bu hastalıktaki düşük dopamin ve noradrenalin düzeyleri ile bilişsel işlevleri kontrol eden beyin bölgelerindeki bu nörotransmitterlerin işlev bozukluğuna işaret edebileceği düşünülüyor. Bununla birlikte, perinatal dönemlerde santral sinir sistemi hasarı (toksik, metabolik, mekanik ve dolaşımla ilgili nedenler), annenin gebelik öncesi ya da gebelik sırasındaki tıbbi durumu, duygusal zorluğu, sigara, ilaç ve alkol kullanımı, doğum komplikasyonları, prematüre doğum, erken bebeklik döneminde santral sinir sistemini etkileyen enfeksiyonlar ile kafa travmaları da bu bozukluğa neden olan çevresel etkenler arasında. Yine de çevresel etkenler bu bozukluğun ortaya çıkma riskini artırabilse de en büyük etken genetik.

    YETİŞKİNLERDE DEHB BELİRTLERİ NELERDİR?

    DEHB, dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik ile karakterize ediliyor. Ancak yetişkinlikte aşırı hareketlilik geri planda kalıyor ve daha çok dikkat eksikliğine dair belirtiler ön plana çıkıyor. Yetişkin bireylerde dikkat eksikliğinin yanı sıra unutkanlık, başladığı işi tamamlayamama, önemli ve önemsiz işlerle ilgili ayrım yapamama, organizasyon eksikliği, işleri önem derecesine göre sıralayamama, aceleci karar verme, dış uyaranlar tarafından dikkatin kolaylıkla dağılması, detayları göz ardı etme, uçuşan düşünceler ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

    DEHB YETİŞKİNLERİN HAYATINI NE KADAR ZORLAŞTIRIYOR?

    Bu bozukluğa sahip bir yetişkin hayatında ne gibi ciddi sorunlar ile karşılaşabiliyor? Sahiden hayatı zorlaştırdığı doğru mu?

    DEHB okul ve iş yaşamındaki başarıları olumsuz yönde etkileyebileceği gibi, kişinin benlik saygısının da azalmasına neden oluyor. Bununla birlikte kişilerarası ilişkilere zarar vererek yaşam kalitesini de önemli ölçüde düşürüyor. Özellikle yakın ilişkilerde ve evlilikte pek çok soruna yol açıyor. Dikkatini odaklamak ve sürdürmekte sorunlar yaşayan kişi; maddi, sosyal ve duygusal açıdan sorumluluklarını sürdürmek konusunda sorunlar yaşayacak, bu da çatışmaları beraberinde getirecektir. Ayrıca bu kişilerde yüksek riskli etkinliklere girişme, kötü kararlar verme, tehlikeli araç kullanma ve yasal sorunlarla daha sık karşılaşma gibi özelliklere de rastlanıyor. Dolayısıyla, bu bozukluğun sadece hastaların değil ebeveyn, aile ve yakın çevrelerini de içeren geniş bir kitlenin yaşamını zorlaştırdığını söyleyebiliriz. Bu nedenle bu bireylerin çocuklukta olduğu gibi erişkin dönemde de farkına varılması, tanı konulması ve bütüncül yaklaşımlarla tedavi edilmesi gerek bireysel gerekse toplum sağlığı açısından çok önemli.

    DEHB’Lİ BİR YETİŞKİN TEDAVİ EDİLEBİLİYOR MU?

    Bu kişilerin öncelikli olarak doğru bir şekilde tanılanarak tedaviye başlaması gerekir. Yetişkin DEHB tedavisinin temeli ilaç tedavisi. Metilfenidat ve dextroamfetamin gibi uyarıcılar, noradrenalin geri alım inhibitörleri atomoksetin ve reboksetin, dopamin ve noradrenalin geri alım inhibitörü bupropion ve trisiklik, antidepresan imipramin kullanılan ilaçlar arasında. İlaç tedavisinin yanı sıra bireysel psikoterapi almaları da önerilebilir.

    Günlük hayatı kolaylaştıracak stratejiler bulunuyor mu?

    Aile bireylerini bu rahatsızlık konusunda eğitmek ve onların farkındalık düzeyini arttırmak, aile ilişkilerinin pozitif ivme kazanması açısından oldukça önemli. Bununla birlikte bu kişilere zaman yönetimi, organizasyon becerisi ve sosyal beceri eğitimlerinin verilmesi de yerinde oluyor. Öfke anlarında bulunulan mekanı değiştirmek, 1000’den geriye doğru üçer üçer saymak ve zihinde olumlu bir anıyı canlandırmak gibi teknikler sayesinde günlük yaşamdaki öfke kontrolü de sağlanabiliyor.

    Bu rahatsızlığın yüksek kaygı, depresyon, madde bağımlılığı ya da yoğun öfke problemleri ile doğrudan bir ilişkisi var mı?

    Evet, yetişkinlerde aşırı saldırgan davranışlar görülebiliyor. Bu durum öfkenin dışa vurulduğunun bir göstergesi. Ayrıca bu kişilere alkol madde kullanım bozuklukları (AMKB), anksiyete, majör depresyon gibi diğer psikiyatrik hastalıklar eşlik edebiliyor. DEHB’li erişkin hastalarda anksiyete bozukluğu görülme oranı yüzde 30 ila 60 oranında değişiyor. Bu rahatsızlığın tanısı almış hastalarda depresyonun görülme sıklığı yüzde 18,6 ilen almayanlarda bu oran yüzde 7,8. AMKB ile DEHB’in birlikte görülmesi en sorunlu bozukluklar arasında çünkü DEHB, AMKB ve sigara kullanımı için bir risk etkenidir. Madde kullanım bozukluğu olan bireylerin yaklaşık dörtte birinde bu rahatsızlığın bulunduğu, yine bu rahatsızlığa sahip erişkinlerin yüzde 10 ila 30’unda madde kullanım bozukluğu olduğu ve sigara da dahil olmak üzere madde kullanımına daha erken yaşta başlandığı ifade ediliyor.

    Yetişkin bir DEHB’linin iş hayatının hangi alanlarında daha başarılı ya da başarısız olduğunu gözlemleme şansınız oluyor mu?

    Bu rahatsızlığa sahip bireylerde bir işe veya projeye başlamakta zorlanma, iş yerinde verimsizlik ve kötü zaman yönetimi, birçok işe aynı anda başlamasına rağmen bitirememe, bir toplantı süresince oturmakta zorlanma, stresle baş etme konusunda yetersizlik, öfke atakları, aklına ilk geleni söyleme eğilimi, randevuları veya yapmak durumunda olduğu işleri unutma, birden fazla aşaması olan işleri yapmakta zorlanma, erteleme eğiliminde olma, bilgilere öncelik vermede zorlanma, çabuk sıkılma ve sabırsızlık, yerinde duramama, huzursuzluk hissi yaşama ile evde ve iş yerinde eşyalarını bulamama veya yanlış yere koyma gibi davranışsal özellikler görülüyor. Bu gibi özellikler bu kişilerin kariyerlerinde ilerlemeye engel olabiliyor. Ayrıca işe geç gelme, devamsızlık ve sık sık işten ayrılma gibi iş yerine bağlılık oluşumunda yaşanan güçlükler bu kişilerin mikro düzeyde çalıştıkları kuruma da maliyet oluşturuyor. Diğer yandan DEHB’li kişiler bu probleme sahip olmayanlara göre daha yaratıcı oluyor. Bu kişiler farklı düşünme tarzlarına sahip ve fikir üretmekten hoşlanırlar ancak sorumluluklarını tamamlama konusunda başarısız olurlar. Bu nedenle iş hayatında yaratıcılık gerektiren işlerde daha başarılı gibi görünseler de işlerin tamamlanması konusundaki yetersizlikleri onları başarısız kılabilir.

    Yetişkinlerde DEHB

    DEHB’Yİ DEHB’LİLERDEN DİNLEYELİM

    Bakın DEHB tanısı almış yetişkin kadınlar ne gibi şikayetlere sahip:

    • “Doktorlara her zaman ‘Kafamın içindeki sürekli gürültüyü durdurmalısınız. Düşünemiyorum, uyuyamıyorum, hiç huzur bulamıyorum’ derdim. Aşırı kaygılı olduğumu söylerlerdi ama aslında DEHB’ye sahipmişim.” Ebru Ş.
    • “Kendimi ne kadar tutarsam tutayım yavaş konuşan insanların sözlerini kesmeden asla duramıyorum.” Saliha D.
    • “Kafamın içinde daima bir kaos var.” Aslı T.
    • “Üniversitede tarih okudum ve akademik konularda kolaylıkla makale yazabiliyorum. Ama en basit sipariş formunu bile hatasız dolduramıyorum.” Seda Ö.
    • “Hayatım boyunca, diğer insanların evlerini düzenli tutmak, çamaşır yıkamak veya son teslim tarihlerini hatırlamak gibi işleri nasıl bu kadar kolay yönetebildiğini merak ettim. Ben hiçbir zaman beceremiyordum.” Melis Ö.

    DEHB HAKKINDAKİ MİTLER

    Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Genç Psikiyatristi Bölümü uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Çakıroğlu DEHB ile ilgili doğru bilinen yanlışları tek tek düzeltiyor.

    Mit: “Ah teknoloji… Aslında çok fazla televizyon, telefon ve bilgisayara maruz kalmak DEHB’yi artırdı.”

    Yanlış:

    Tabii ki artırmadı. Ancak kontrolsüz teknolojinin dikkat ile ilişkili problemleri ortaya çıkarması elbette olası… Bunun adı DEHB değildir. Bu rahatsızlık, nörogelişimsel bir bozukluktur ve teknoloji kullanımı ile artmaz. Ancak tanıya sahip çocukların teknoloji bağımlılıklarının daha sık olduğu da bilinen bir gerçek.

    Mit: “DEHB’liler tembel ve sorumsuzdur.”

    Yanlış:

    Tabii ki değiller. Tüm problemlerin sorumlusu görülen ve bilinçli olarak onlara çözüm bulmuyormuş gibi görünen kişi tembel izlenimi verebilir. Ancak DEHB işlevsel bir bozukluktur. O yüzden, “İstesen yapardın,” “Tembelin tekisin,” “Artık bilerek unuttuğunu düşünüyorum” gibi suçlayıcı ve değersizleştirici sözlerden kaçınmak uygun olacaktır.

    Mit: “DEHB sadece erkek çocuklarında olur, kızlarda olmaz.”

    Yanlış:

    Her iki cinsiyette de olur. Ancak çocukluk döneminde erkekler kızlara göre daha fazla tanı alıyorken, yetişkinlikte bu oran eşitleniyor ve aradaki fark ortadan kalkıyor. Tabii baştaki bu farkta kadın DEHB’sinde hareketlilik ve dürtüsellik yerine özellikle kolay fark edilmeyen dikkat problemlerinin baskın olmasının etkisinin olduğunu eklemek önemli.

    Mit: “Aman, herkeste bir parça DEHB yok mu zaten?”

    Yanlış:

    Hepimiz ara sıra dikkat ve hareket ile ilişkili problemler yaşayabiliriz ancak bu sorunların ne kadar işlev kaybı yarattığı önemli. Bir de şunu unutmamak lazım ki şikayetler 12 yaşından önce başlamış olmalı ve yaşam boyunca devam etmeli.

    Mit: “Bugünlerde, uzmanlar yaramazlık yapan ya da odaklanma sorunu yaşayan her çocuğa hemen DEHB teşhisi koyuyor canım.”

    Yanlış:

    Böyle bir şey tabii ki mümkün değil. Çeşitli tanı kriterleri, testler ve değerlendirme süreçlerinin ardından bu tanı verilebilir. Bu rahatsızlıkla ilgili araştırmalar ile farkındalığın artmasının tanı düzeyini de artırdığı söylenebilir.

    Mit: “Bunların hepsi çok şeker tüketmekten.”

    Yanlış:

    Kesinlikle yanlış. Şeker tüketiminin bu bozukluk ile hiçbir ilişkisi bulunmuyor. Henüz hiçbir çalışma şekerin bozukluğun nedeni üzerinde olumsuz bir etkisini kanıtlayamadı.

    Mit: “DEHB’li bireyler çocuklarını bu bozukluktan koruyabilir.”

    Yanlış:

    DEHB, genetik geçişi yüksek olan bir bozukluk. Kalıtılabilirliği için verilen oranın yüzde 70’lerde olduğu bilinir. Bu yüzden bozukluğu engellemek değil ancak erkenden tanımak için farkındalık değerli olacaktır.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz