Diğer
    Ana SayfaİlişkiPsikoterapist Ziya Ünlütürk: Cinsel sorunlardan kaçmayın, yüzleşin!

    Psikoterapist Ziya Ünlütürk: Cinsel sorunlardan kaçmayın, yüzleşin!

    -

    İnsan doğasının vazgeçilmez ögelerinden olan cinsellik, doğru ve sağlıklı yaşandığında kişilerin, ilişkilerin, aile birliğinin ve tabii ki toplumun iyiliğine oluyor. Ancak her konuda olduğu gibi cinsel yaşamda da birtakım sorunlar ortaya çıkabiliyor. Böyle durumlarda; sorunları hasır altı etmek yerine, onlarla yüzleşerek önce partnerinize, çözüm bulamadığınız noktalarda da bir uzmana başvurmak gerekiyor.

    Yaşamımızda hep bilinen ama hiç konuşulmayan bir gerçek var! O da cinsellik… Ülkemizde ne yazık ki tabu olan bu konunun aşılması da bir hayli zor görünüyor. “Cinsellik ve suçluluk kol kola geziyor” diyen Klinik Psikolog, Psikoterapist Ziya Ünlütürk, şöyle devam ediyor: “Cinsel yaşantısı aktif olan kişiler bile aslında cinselliği tam anlamıyla yaşayamıyor.

    Hep bir şeyler eksik kalıyor. Kadınlar cinsel isteklerini dışarı vursalar, hemcinsleri de dahil olmak üzere birçok kişi tarafından yargılanıyor. Birçok erkek ise cinselliği performans kaygısıyla yaşıyor. Kadın yargılanma, erkek de performans kaygısıyla seks yapmaya çalışıyor. Hal böyle olunca seks de seks olmaktan çıkıyor. Bir senkronizasyon, duygusal ve bedensel bütünleşme olmuyor. Birçok kadın seks sırasında şefkat bekliyor.

    Şehvetli olmanın ‘kötü kadın olmak’ olarak kodlanması, kadını cinsel ilişki sırasında bile seksten uzak tutuyor. Bu tabu eğitimlerle, bireysel terapilerle ve cinsel terapilerle aşılabiliyor ama cinsel hayatlarında bir sorun olduğunu bilmezken, kişilerin bunu çözebilmesi imkansızlaşabiliyor.”

    Klinik Psikolog, Psikoterapist Ünlütürk ile cinsel sorunları, bunlarla yüzleşmenin önemini konuştuk.

    - Advertisement -

    KADIN VE ERKEK ARASINDA EN SIK RASTALANAN PROBLEMLER

    Türk toplumundaki cinsel sorunları göz önüne almak gerekirse, kadın ve erkek açısından en sık rastlanan problemler neler?

    Kadınlarda en çok cinsel isteksizlik, uyarılma, ıslanma, orgazm problemleri ve vajinismusa rastlanıyor. Erkeklerde ise erken (kontrolsüz) boşalma, ereksiyon olma ve ereksiyonun korunması gibi problemler görülüyor. Erkeklerdeki problemleri kadınlardaki cinsel sorunlar veya tam tersi kadınlarda görülenleri erkeklerin cinsel problemleri tetikleyebiliyor. Ama benim gözlemim, sadece tek tarafta cinsel problemler olmuyor. Bir şekilde cinsel problem yaşayan kişiler birbirleriyle eşleşiyor. Bu eşlemenin altında kişilik tipleri yatıyor.

    Örneğin; beş yıldır evli olan ve vajinismus sorunu yaşayan bir kadın danışan tedavi olmak için başvurmuştu ama tedavi isteme nedeni çocuk yapmaktı. “Çocuk olsun da seks olmasa da olur” diyordu çünkü cinsel istek duymuyordu. “Peki eşiniz bu konuda ne düşünüyor?” diye sorduğumda, eşi için de önemli olmadığını söyledi. Aslında iki tarafta da sorun vardı ama karşılıklı olması, sorunu görmezden gelmelerine yol açmıştı. Yani bu çiftte cinsellik dışında, cinsel kimlik ve kimlikle ilgili sorunlar da vardı.

    Bu sorunlarla baş etmede ne tür çözümler aranıyor? Profesyonel yardım almak mı, yoksa kulaktan dolma bilgiler mi öne çıkıyor?

    Aslında ilk başta birçok kişi kendince çözüm yolları arıyor. Profesyonel yardım, çoğu kez diğer çözüm yolları işe yaramadığında devreye giriyor. Kimisi kendince hap kullanıyor, kimisi kocakarı ilaçları deniyor, kimisi eşten dosttan edindiği bilgilerle sorunları çözmeye çalışıyor, kimisi problemi yok sayıyor, kimisi türbelere veya hocalara gidiyor, kimisi de başka problemler arıyor ve doktor doktor geziyor ama en sonunda psikolojik olduğundan, başka seçenek kalmadığında bir uzmana başvuruyor.

    Cinsel problemleri kabul etmenin zorluğu dışında, cinsel problemlerin psikolojik kökenli olduğunu kabul etmek de zor olabiliyor. Çünkü sorunları dışsal sebeplere bağlamak, bireyin kişiliği üzerindeki yükü hafifletiyor. Cinsel problemlerin psikolojik sebeplere dayanması, kişinin kendini aşağılanmış hissetmesine neden olabiliyor.

    Yaş faktörünün cinsel sorunların görülmesinde ya da ortaya çıkmasında etkisi var mı?

    İngiltere’de yapılan bir araştırma, uzun süreli ilişkilerde cinsel arzudaki azalmanın kadınlarda erkeklerden iki kat daha sık görüldüğünü ortaya koydu. Araştırmaya göre, hem kadınlarda hem de erkeklerde yaşın ilerlemesiyle birlikte cinsellik isteği azalıyor ancak kadınlarda bu his daha sık görülüyor. Sağlık sorunlarının ve duygusal yakınlık kuramamanın hem kadınların hem de erkeklerin cinsellik arzusunu körelttiği belirtiliyor.

    Elde edilen bulgular, 16 ila 74 yaş arasındaki yaklaşık 5 bin erkek ve 6 bin 700 kadın üzerinde yapılan araştırmaya dayanıyor. İnternet üzerinden yayımlanan sağlık dergisi BMJ Open’a göre, araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 15’i ve kadınların yüzde 34’ü son bir yılda üç ay ya da daha fazla süreliğine sekse olan ilgilerini kaybettiklerini söylüyor. Cinsel Sağlık Terapisti Ammanda Major, cinselliğe olan ilgideki kaybın anormal olmadığını ve arkasında pek çok farklı nedenin yattığını belirterek, “Bazıları için bu doğal ve normal bir durumken, diğerleri için acıya ve mutsuzluğa yol açıyor” diyor.

    Cinselliğe olan ilgi kaybı erkeklerde 35-44, kadınlarda ise 55-66 yaş arasında görülüyor. İngiltere merkezli iki üniversiteden araştırmacılar ise menopozun bir etken olduğuna ilişkin kanıt bulunmadığını açıklıyor. Ancak evde küçük çocukların olması, kadınlar için cinsellik arzusunu azaltan bir etken olarak değerlendiriliyor. Araştırmada; fiziksel ve zihinsel sağlıkta sorunlar, seks sırasında iletişim ve duygusal bağ eksikliği, hem erkekler hem de kadınlar için cinsellik arzusunu azaltan etkenler olarak tanımlanıyor.

    CİNSEL SORUNLAR ÇİFTLER ARASINDA NE TÜR PROBLEMLER YARATIR?

    Gerektiği zamanda, doğru şekilde çözümlenmeyen cinsel sorunlar çiftler arasında ne tür problemlere yol açar?

    İletişim bozukluğu bile cinsel problemlere neden olabiliyor. Aynı şekilde iletişim bozukluğundan kaynaklan cinsel problemler yine devam eden iletişimsizlik nedeniyle kalıcı hale gelebiliyor. İletişim bozukluğundan kaynaklanan cinsel problemler nedeniyle iletişim daha da bozulabiliyor. Partnerlerin kişilikleri hasar görebiliyor. Birbirlerine karşı daha agresif ve aşağılayıcı davranabiliyorlar, şiddet başlayabiliyor ve bu süreç boşanmaya kadar gidebiliyor.

    Cinsel sorunların varlığı kişinin psikolojisi üzerinde ne tür etkiler yaratıyor?

    Aslında çoğunlukla kişinin psikolojisi cinsel sorunlara neden olabiliyor. Örneğin, erkeklerin ereksiyonunu etkileyen birçok faktör var. Stres, kaygı, yaş, kan pompalanmasının nasıl olduğu, uykusuzluk, yorgunluk, ekonomik sorunlar ve benzerleri ereksiyonu etkiliyor. Bu saydığım problemleri sorun haline getiren şey ise kişilik yapısı olabiliyor. Sorunlarla baş etme becerisi zayıf olan bir kişi dışsal olaylardan daha fazla etkilenebiliyor, bu da cinsel problemleri tetikleyebiliyor.

    Cinsel problemler açığa çıkınca, bu sorunlarla baş etme becerisi zayıf kişiyi olumsuz etkiliyor. Bu sorunlar, kişinin benlik algısının bozulmasına neden olabiliyor. Utanma, suçluluk, korku ve kaygı duymasına yol açabiliyor. Örneğin; erken boşalma sorunu yaşayan bir erkek, yine erken boşalmaktan korktuğu için ereksiyon olamamaya başlıyor. Ereksiyon olamama ise tamamen cinsel ilişkiden kaçınmaya neden olabiliyor. Cinsel yetersizlik hisseden erkek çok fazla agresifleşebiliyor. Cinsel problemler, depresyona bile yol açabiliyor.

    İlişkide sıkıntılar, tatminsizlik ve benzeri nedenlerle aldatma gibi tablolarla karşılaşılabiliyor mi?

    Hem erkek hem de kadın, cinsel tatminsizlik ve memnuniyetsizlik yüzünden eşlerini aldatabiliyor. Herkes çözüm üretmeye yanaşmayabiliyor. Bazen de çiftler birbirleri için doğru cinsel partner olmayabiliyor.

    Kendindeki sorunu kabul etmeden, suçu karşı tarafa atmakla sık karşılaşılıyor mu? Bu durum ilişkileri nasıl etkiliyor?

    Maalesef birçok kişi bunu yapıyor ve suçu birbirlerine atıyor. Ama ilginçtir ki haklı oldukları yerler de oluyor. Kadın, cinsel isteksizliğini eşinin ilgisizliğine bağlarken; erkek de ilgisizliğinin kadının cinsel isteksizliğinden kaynaklandığını söyleyebiliyor. Aslında ikisi de birbirini tetikliyor. Yani ikisi de haklı, ikisi de haksız. Erkek kadınla biraz daha fazla ilgilense yani ruhunu doyursa, o zaman kadın daha istekli hale geliyor. Kadın da ilgisiz kaldığı için erkekten hemen uzaklaşmasa sorunlar çözülebiliyor.

    Ne yapmalı, nasıl davranmalı?

    Klinik Psikolog, Psikoterapist Ziya Ünlütürk, cinsel sorunları olan kişilere ya da çiftlere önerilerini şöyle sıralıyor:

    ➤ Cinsel problemler hayatınızda olabilir. Bu, her zaman karşılaşabileceğiniz bir olasılık. Böyle bir sorunla karşılaştığınızda, bunu kronikleştirmeden çözmek için uzman yardımı alın.
    ➤ Yetersizlik duyguları ile kırıcı davranmayın.
    ➤ İletişimi kuvvetlendirin.
    ➤ Daha çok konuşan çiftlerin cinsel hayatlarının, daha az konuşanlara göre daha iyi olduğunu unutmayın.
    ➤ Cinsel istek yaşla birlikte azalabiliyor. Bu konuda anlayışlı olun.
    ➤ Birbirinizi keşfedin, hoşlandığınız şeyleri eşinizle paylaşın. Aynı şekilde eşinizin hoşlandığı şeyleri de öğrenmeye çalışın.
    ➤ Cinsellikte öğrenmeye istekli olun.
    ➤ Cinsel ilişkide pozisyonlarınızı zenginleştirin.
    ➤ Duygularınızı besleyin.
    ➤ Kişiliği zedeleyici olmadıkça cinsel fantezileri ilişkinize ekleyin.
    ➤ Koku ve akıntı gibi sorunlar varsa çözüm bulun.
    ➤ Cinsellikle ilgili tiksintileriniz varsa cinsel terapistlerden yardım alın.
    ➤ Anne ve baba olduğunuzda, eş olmayı unutmayın.

    Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz