Diğer
    Ana SayfaPsikolojiKronik hastalık ne demek? En sık rastlanan kronik hastalık türleri

    Kronik hastalık ne demek? En sık rastlanan kronik hastalık türleri

    -

    Kronik bir hastalığın fiziksel sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinden haberdar olduğunuza eminiz. Peki ya ruh sağlığını da etkileyebileceğini biliyor muydunuz? İşte kronik hastalık 

    Yazı: Seda Özdemir Şimşek

    Şurası bir gerçek: İnsanlar eskisinden daha uzun süre yaşıyor. Ortalama yaşam süresi beklentisi 1900 yılından bu yana iki kattan fazla artarak 70 yılı aştı. Aşılar ve ilaçlar çocuk felci, tüberküloz ve zatürre gibi ölümcül hastalıkları dizginlemeyi başararak ömrümüze ömür katıyor. Öte yandan kanser, multipl skleroz, romatoid artrit ve diyabet gibi tedavisi olmayan kimi hastalıklar hala bizimle.

    Bu hastalıkların ne kadar acı verici ve fiziksel açıdan kısıtlayıcı olabileceği hesaba katıldığında kronik hastalığı olan kişilerin depresyondan muzdarip olma ihtimalinin nüfusun geri kalanına göre daha fazla olması şaşırtıcı değil. İşin kötüsü ruh hali ve esenlikteki bozulmanın, hastanın tedavilere ve diyet ile egzersiz gibi diğer kişisel bakım rutinlerine ayak uydurmayı bırakmasına neden olarak daha fazla umutsuzluk getirme riski taşıdığı da bir gerçek. Yine de insanlar hasta olmaya karşı tepki verme biçimleri bakımından çarpıcı biçimde farklılık gösteriyor. Bazıları umudunu yitirirken, diğerleri sağlıklarını korumak veya iyileştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya kararlı hale geliyor. Kronik hastalıklarla ilgili merak ettiklerimizi Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Funda Duymaz Diler’e sorduk. Kronik hastalık kavramının nüfusun hızla yaşlanması gibi çok boyutlu birçok sebep nedeniyle ciddi bir halk sağlığı meselesi olduğunu belirten Dr. Duymaz Diler, “Yaşanabilecek herhangi bir stres durumunda ruh sağlığı profesyonellerinden destek istemekten çekinmeyin ve zorluklara karşı çare aramaktan vazgeçmeyin” diye öneride bulunarak psikolojik dayanıklılığın önemini vurguluyor.

    - Advertisement -

    KRONİK HASTALIK NEDİR?

    Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre kronik hastalık, genellikle tam iyileştirilmeleri söz konusu olmayan, sürekliliği olan, yavaş ilerleyen, çoğu kez kalıcı sakatlıklar bırakan, oluşmasında sosyoekonomik, kişisel ve genetik etkenlerin rol aldığı, çoğunlukla nonenfeksiyöz yani bulaşıcı olmayan türde hastalıklardır. Dünyada önde gelen ölüm sebeplerinden olan kronik hastalıklar, bireyin psikolojik iyi oluşunu, sosyal uyumunu dolayısıyla yaşam kalitesini çeşitli derecelerde etkileyebiliyor.

    EN SIK RASTALANAN TÜRLERİ HANGİLERİDİR?

    Kardiyovasküler hastalıklar, kanser hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, diyabet (Tip 1 ve daha sıklıkla Tip 2) ile eklem ve kemik hastalıkları, tiroid hastalıkları, nörolojik hastalıklar, alerjiler, ruhsal hastalıklar ve gastrointestinal hastalıkları sayabiliriz.

    KRONİK HASTALIĞA SAHİP KAÇ KİŞİDEN BAHSEDİYORUZ?

    Konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı raporuna göre ülkemizde yapılan değişik epidemiyolojik çalışmalar en az 22 milyon kişinin bir veya birden fazla kronik hastalığı olduğunu belirtiyor.

    Kadınlarda kronik hastalığa sahip olma oranının daha yüksek olduğu doğru mu?

    Kronik hastalıklar çok boyutlu hastalıklardır, dolayısıyla sadece biyolojiye ya da cinsiyete indirgemek doğru olmaz. Ancak hastalık bazında cevap verecek olursam, örneğin hipertansiyon sıklığının 45-54 yaş grubundan itibaren her yaş grubundaki kadınlarda daha yüksek olduğunu, buna karşılık diyabet sıklığının erkeklerle kadınlar arasında aynı oranlarda olduğunu söyleyebilirim.

    Kronik bir hastalıkla yaşamak neden diğer hastalıklara kıyasla daha geniş boyutlu sonuçlara yol açıyor?

    Bu tür hastalıklar kişilerde büyük finansal, psikolojik, toplumsal, iletişimsel ya da varoluşsal problemlere yol açabiliyor. Örneğin akademik başarıda düşüş, aile ve çevreden gelen sosyal desteğin azalması, sosyal uyum problemleri, benlik saygısında düşüş, iş bulma güçlükleri ve evlilik hayatının bozulmasına neden olabiliyor. Ayrıca kronik hastalıklar; bireyin ve ailesinin, dolaylı olarak da etkileşimde olduğu tüm bireylerin yaşam kalitesini tehdit edebiliyor. Mesela kronik hastalıkla yaşayan bir kişi daha erken emekli olabilir ya da hastalığı nedeniyle daha az saatler çalışabilir. Dolayısıyla evine daha az para getirebilir. Tüm bunlar da ailenin yaşam tarzı ve ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.

    YILLARCA HASTALIKLA YAŞAMANIN ZORLUKLARI NELER?

    Kronik hastalığı olan bireyler; sosyal çevre ve arkadaş ilişkilerinden, sosyal aktivitelerden ve çalışma yaşamından çekilebilir. Hastalığın teşhisi, tedavisi ve tıbbi malzeme gereksinimleri gibi sebeplerden dolayı ekonomik güçlükler yaşayabilir.

    KRONİK BİR HASTALIKLA YAŞAMAK NASILDIR?

    Kronik hastalığı bulunan kişilerin bedensel sıkıntıları onların gündelik yaşam aktivitelerini, yaşam biçimlerini, toplumsal kimliklerini ve benlik imgelerini değiştirebilir. Biyolojik yapıda az etki yaratan bozulmalardan ağır sıkıntılara ve işlevsellikte bozulmalara kadar etki görülebilir. Bu nedenle kişi, hastalığın meydana getirdiği belirtiler doğrultusunda ağrı, acı ve yorgunluk gibi çeşitli durumlarla karşılaşabilir.

    Kronik hastalığa sahip insanlar bu yorgunluğu nasıl yönetebilir?

    Bu kişiler sağlıklı yaşam tarzına dikkat edip uyku hijyenine önem vermeli. Ayrıca su içimini artırıp çay, kahve ve kola gibi kafein ile şeker içeren içecekleri fazla tüketmemeliler. Yorgunluk yönetiminde en önemli hususlardan biri ise egzersizin gündelik yaşamda mümkün olabildiğince rutin hale gelmesi ve açık havada bol yürüyüş yapılması oluyor.

    Bu hastalıklar kişilerin zihin sağlığı ile genel ruh halini neden ve nasıl etkileyebiliyor?

    Bu hastalıkların uzun süreli oluşu nedeniyle zamanla kişide psikososyal bozukluklar ve duygudurum bozuklukları ortaya çıkabilir. Üzüntü, çaresizlik, mutsuzluk, öfke, özgüven kaybı, ihtiyaçlarını karşılama konusunda bağımlı olma endişesi, uyku ve iştah değişiklikleri ve depresyonun kronik hastalıklara eşlik edebilen psikolojik belirtiler olduğunu söyleyebilirim.

    Kronik hastalıkların duygusal ve zihinsel tecrübesi kişiden kişiye değişir mi?

    Kişiden kişiye değişir tabii. Ancak kabaca benzerlik olarak yastan örnek verebilirim. Üzücü bir olay ardından farkında olmasak bile yaşadığımız yasın da beş evresi olan inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamalarını sayabiliriz.

    Peki bu hastalık kişiliğimizi değiştirebilir mi?

    Kronik bir nörolojik hastalık ve bazı sistemik hastalıklar kişiliği belirleyen beynin ön bölgesinde değişikliklere sebep olup, kişilik değişikliklerine sebep olabilir.

    Kronik hastalıklar kimlik ve benlik algısını nasıl etkiler? Hastalıktan teşhisini alan kişi önceki kişi aynı olacak mıdır?

    Her ne kadar bu çok yönüyle konuşulması gereken bir konu olsa da kısaca ve kabaca aynı kişi olamayacağını söyleyebilirim.

    Kronik hastalığa sahip kişilerin gündelik yaşamlarında en sıklıkla karşılaştıkları zorluklar nelerdir?

    Gündelik yaşam aktiviteleri dediğimizde genel olarak banyo yapma, giyinme, tuvalete gitme, yürüme, yemek yeme, sokağa çıkma gibi temel eylemlerin yanı sıra alışveriş yapma, kendi yemeğini hazırlama, ev işi yapma, kendi maaşını çekme gibi yardımcı aktivitelerden söz ederiz. Kronik hastalığa sahip olan bireyler tüm bu alanlarda zorluklar yaşayabilir.

    Bu hastalıkların psikolojik açıdan en zorlayıcı tarafı nedir?

    En zorlayıcı tarafı; bireylerin halihazırdaki birincil hastalıklarının belirtilerine ek olarak yoğun stres altında hissedebilmesidir. Yorgunluk, bezginlik, bıkkınlık, isteksizlik, mutsuzluk, yaşamdan zevk alamama ve öfke gibi duygulara ek olarak tedaviyi reddetme ya da bırakma, sorumluluklarını yerine getirmede zorlanma gibi davranış değişiklikleri olarak adlandırabileceğimiz çeşitli psikolojik zorluklar yaşayabilirler.

    Hastalığın neden olduğu fiziksel ve duygusal zorluklar nasıl yönetilebilir?

    Kronik hastalık yönetimine ilişkin çok sayıda bakım modeli bulunmakla birlikte konu üzerine yakın zamanda yapılmış birçok derleme ve araştırma da mevcut. Buna göre, interdisipliner ekip üyeleri hastayı birlikte değerlendirerek hastanın tedavi planını ortak görüşle belirleyebilirler. Ayrıca, ailelerinin de dahil edildiği ve hastaların ihtiyaç ve tercihlerine özel bireysel bakım hizmeti vermenin; hastaların güven duygusunu artırdığı, aldığı tedaviye uyum sağlayarak mevcut iyilik hallerinin devamlılığını sağladığı çalışmalarda ortaya çıkmıştır.

    Kronik hastalığı olan kişiler ruh sağlıklarını dengede tutmak için ne gibi uygulama ve tedavilerden yararlanabilirler?

    Günümüzde en az bir kronik hastalığı olan kişilerin yaklaşık yarısında, birincil hastalıklarına ikincil olarak psikolojik sorunların oluşabileceği güncel çalışmalarda da Dünya Sağlık Örgütü’nün eylem planlarında da vurgulanmaktadır. Sosyal desteğin artırılmasına, psikolojik dayanıklılığın ve olumsuz koşullarla baş etme davranışlarının geliştirilmesine yönelik ruh sağlığı profesyonellerine başvurulması sonucunda bilişsel davranışçı psikoterapiler uygulanabilir. Gerekli durumlarda medikal tedaviler ile birlikte psikoterapötik yaklaşımdan fayda görülür.

    Gelecek hakkında pozitif kalmak için neler yapılabilir?

    Son yıllarda dünyada ve ülkemizde kronik hastalıkları olan bireylerle hasta yakını/bakım veren bireylerde psikolojik dayanıklılığı geliştirmeye yönelik gelişen psikoterapilerin kullanımı giderek artmaktadır. Güçlendirme temelli bilişsel davranışçı terapiler ve destekleyici psikoterapiler ile gelecek kaygısı üzerine çalışılarak kişinin olumlu bir bakış açısına sahip olması sağlanabilir.

    Partnerlerden birinin tanı aldığı durumlarda çiftler ilişkilerini nasıl değiştirmeli?

    Böyle bir durumda çiftin ilişkisinin durumuna göre değişik tutumlar görülebilir. İlişkisinde herhangi bir değişiklik yaşamadığını belirten çiftler sıklıkla görülse de birlikte zorluk yaşanması durumunda çift terapisi için yönlendirme yapılabilir.

    Kronik hastalıkların psikolojik sorunlarıyla başa çıkma konusunda sizi en şaşırtan yöntem neydi?

    Buna yöntem diyebilir miyim bilemiyorum ancak psikolojik zorluklarla ilgili yıllardır beni hem şaşırtan hem de oldukça mutlu eden hususun, psikolojik dayanıklılık kavramı olduğunu söyleyebilirim. Yani hastalık karşısında dayanıklı olmak ve mücadele etme gücünü bırakmamak her zaman önem taşır.

    Hastalığa karşı hangi tür tutumlar fark yaratabiliyor?

    Kişinin öz farkındalığı, bu sayede çalışabildiğimiz bireysel müdahaleler, öznel iyi oluşla ilgili olumlu tutumlar, başa çıkma tutumlarının geliştirilip dönüştürülmesi, bireylerle psikolojik dayanıklılık kavramının ele alınması ve sosyal desteğin vazgeçilmezliği gibi tutumları sayabilirim.

    Kronik hastalık

    Kronik bir hastalığa sahip bir yakınınız varsa ya da bir hastanın bakım vereniyseniz onu psikolojik olarak güçlendirmek için sizin de yapabilecekleriniz var. Bakın Psikiyatri Uzmanı Dr. Funda Duymaz Diler size neler öneriyor…

    Hastalığın psikolojik boyutunda sosyal desteğin etkin bir rolü var mı?

    Evet var. Örneğin, sosyal desteğin kanser hastaları için yarar sağladığı ve aile üyelerinden alınan duygusal destek ile kansere fiziksel ve psikolojik uyum derecesi arasında olumlu bir ilişki olduğunu belirten birçok çalışma var. Araştırmalar, sosyal desteğin sevgi, şefkat, benlik saygısı ve bir gruba ait olma gibi temel sosyal gereksinimleri karşılayarak fizik ve ruhsal sağlığını doğrudan olumlu biçimde etkilediğini, böylece yaşam güçlükleri ile başa çıkmada kişinin önemli yardımcısı olduğu göstermektedir.

    Kronik hastalığa sahip yakınlarımızla ilgili bilmemiz gerekenler nelerdir?

    Kronik hastalığa sahip olan kişilerin yaşadıkları bedensel rahatsızlıklara ek psikososyal olarak zorlanmaları neticesinde davranışsal bozukluklarının da olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu sebeple, aile içi sağlıklı iletişim en önemli davranışsal müdahale olarak sayılabilir. Örneğin, kanser hastalığında hasta yakınlarının ve bakım verenlerin hasta bakımının “omurgası” olarak nitelendirilmesi hasta yakınlarının bakım vermedeki önemini vurgular.

    Onlara nasıl yardımcı olup sağlıklı bir şekilde destek verebiliriz?

    Kronik hastalık tanısı alan bireylerin psikososyal desteğini artırmak, psikolojik dayanıklılıklarının değişip dönüşüp geliştirilmesine yönelik yaşam tarzı ve davranış değişikliklerine yönelik kısa süreli müdahalelerde bulunulabilir. Bu süreçte hasta ve yakınlarına yönelik ayrı bireysel psikoterapiler ile çoklu aile grubu terapileri ve psikodramatik grup terapileri destek verebilir.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz