Diğer
    Ana SayfaPsikolojiToplumsal olaylar travmalarımızı tetikliyor

    Toplumsal olaylar travmalarımızı tetikliyor

    -

     

    07102013 gezi2Toplumsal bir travma olduğunu söylediniz; bu travma bireysel olarak bizi nasıl etkileyebilir?

    Kişisel ilişki terapistiyim ve travmaların kişiler ve kişisel ilişkiler üzerindeki etkisini önemsiyorum. Travma köklü değişim demek. Büyük bir değişikliğin ardından hayata bakışımızı değiştirmek zorunda kalırız. Eğer kişi daha önce travma yaşamışsa ve bunun izleri duruyorsa toplumsal bir travma tetiklemeye neden olabiliyor. Trafik kazası geçiren kişi belli bir süreci yaşadıktan sonra bu travmayı atlatıyor. Ancak daha önce bundan daha büyük bir kaza geçirdiyse ya da annesini bir trafik kazasında kaybettiyse bu küçük kazanın etkileri daha karmaşık oluyor. Bir önceki travmadan kalan kayıp, korku hissi, hayata karşı negatif bakış yeniden tetikleniyor. Böylece yeni travmanın gerektirdiğinden çok daha büyük bir reaksiyon veriyor. Ya da aile içi şiddet yaşamış bir kişi televizyondaki şiddet görüntüleri nedeniyle travma yaşayabiliyor. Toplumsal travmalara da biraz böyle bakmak lazım.

     

    Bazı insanlar için bir aydınlanma da olmuş olabilir mi?

    - Advertisement -

    Tabii. Kendi pratiğimde de görüyorum. Gezi olayları toplumun bir kesimine ilk defa ve gerçekten kendi kimliğini sorgulama fırsatı verdi. Bir kadına gaz sıkılıyorsa, copla vuruluyorsa, bütün siyasi etkilerden arındırarak, “Ben ne hissediyorum, vicdanım nerede?” diye sorguladık. Ve kimliğimiz ile ilgili olduğumuz yeri beğendik ya da beğenmedik. Yaşadığımız hayatı da sorguladık. Dolayısı ile birçok kişinin hayatında etkileri oldu. İnsan kendini bu kadar sorguladığı dönemde yanındakileri de sorguluyor, farklılıkları fark etmeye başlıyor. Sen gazdan dolayı kuşlar öldü diye üzülüyorsan ve yanındaki adamın üzülmediğini fark ediyorsan sorgulamaya başlıyorsun ilişkiyi. Türkiye’de devletin hesaplaşma geleneği yok, insanların özel hayatlarında da böyle bir alışkanlıkları yok. Belki de ilk defa böyle bir şey oldu, hesaplaşmalar başladı. Tabii daha çok başındayız. Terapi odamda Gezi olaylarının ilk birkaç haftasında çiftler Gezi olaylarından mı konuşuyorlar kendi ilişkilerinden mi konuşuyorlar diye karıştığı zamanlar oldu. Güç dengesinin anlatıldığı kelimeler karıştı. Benim “Şimdi neredeyiz?” diye netleştirmek zorunda kaldığım zamanlar oldu.

     

    Bazı ilişkilerde bir dönüm noktası oluşturduğunu söyleyebilir miyiz?

    Son 15-20 senedir çiftlerin bir araya gelmesinin nedenlerinin altında daha çok nasıl para kazandıkları, nasıl para harcadıkları gibi faktörler yatıyor. “Birlikte şunu içmeyi seviyoruz” ya da “Aynı yerde çalışıyoruz” deniliyor ve bunlar ortak olduğu için diğer alanlarda da nasıl olsa uyum yakalanacağı düşünülüyor. Şimdi birçok insan beklentileri doğrulandığı için daha da yakınlaşırken bazıları da hayal kırıklığına uğradığı için bir karar aşamasına gelebiliyor. Tabii böyle bir toplumsal travmanın etkilerinin ne olacağını şimdiden söylemek çok zor.

     

    Şu aşamada ilişkisi hakkında kafasında soru işareti olanlara neler söylemek istersiniz?

    Çok büyük bir fırsat… Bu değişiklikler, travmalar olmasa daha güzel değişimlerin, daha yaratıcı keşiflerin yaşanması mümkün olmazdı. Daha iyi bir hayat, daha iyi ve içten bir ilişki kurmak ya da içten olmayan bir ilişkiyi bitirmek, kendini tanıyıp kendi ihtiyaçlarını bilip ona uygun biriyle birlikte olabilmek ihtimalini artırıyor. İlişkiler bitecek diye bir şey yok ama tanımları değişebiliyor. Gönülden bağlı olduğunuz, aynı olduğunuzu düşündüğünüz bir eşle mesafeli bir eşlik durumunu kabul edip devam edebilir ya da çok daha mesafeli ve sizi anlamadığını düşündüğünüz biriyle “Beni gerçekten anladığı yerler var” diyerek daha yakın bir ilişki sürdürmeye başlayabilirsiniz.

     

     Yaprak ÇETİNKAYA

    Formsanté Dergisi Eylül 2013 sayısı


    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz