CİLDİNİZİ KORUYUN
Güneşe çıkmak için can atanlardansanız şezlonga uzanmadan önce bu yazıya bir göz atın… Sağlıklı bronzlaşma diye kavram olmadığını öğrenmek sizi hayal kırıklığına uğratabilir ancak uzun vadede sağlıklı olmanın bedeli hiçbir şeyle ölçülemez.
Güneş ışınları daha dik ve yoğun gelmeye başladıkça cilt kanseri hakkında uyarı içeren haberleri, broşürleri, ilanları daha fazla görmeye başladınız. “Abartılıyor” deyip geçmeyin… Güneşin ultraviyole ışınları yaşlanmadan lekelenmeye ve alerjiye kadar olumsuz etkiler yaratıyor; en korkulan etkisi ise kanser gelişimini tetiklemesi. Amerikan Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı A. Deniz Akkaya, hayat boyu alınan ultraviyole (UV) A ve B toplam miktarı ve özellikle çocukluk çağında geçirilen güneş yanığı sayısı ile erişkin dönemde deri kanseri gelişimi riskinin doğrudan ilişkili olduğunu söylüyor.
Bronzlaşmanın gerçek yüzü
Bronzlaşmanın bir savunma mekanizması olarak, UV ışınlarının derinin çeşitli hücrelerinde oluşturduğu DNA hasarının daha fazla ilerlemesini engellemek amacı ile deriye rengini veren melanin pigmentinin artması sonucu geliştiğini belirten Dr. Akkaya, “Böylece UV ışınlarının emiliminin bir miktar azalması sağlanıyor. Ancak oluşan bu DNA hasarı, vücut tarafından hiçbir zaman tam olarak tamir edilemiyor ve bu durum kanser gelişimine öncülük ediyor. Dünya Sağlık Örgütü, güneş ve yapay güneş ışınlarını (solaryum, güneş lambaları) karsinojen (kansere neden olan) olarak tanımlıyor” diyor.
Yanıktan korunmak yetmiyor
Dermatoloji Uzmanı Dr. A. Deniz Akkaya, güneşten korunmadaki hedefin sadece güneş yanığı gelişiminden sakınmak olmaması, derinin renk değiştirmesinin de engellenmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Bu amaçla alınabilecek fiziksel önlemler arasında, saat 10.00-16.00 arasında açık alanda bulunmaktan kaçınmak, vücut yüzeyini mümkün olduğunca geniş olarak örten giysi ve şapkalar ile güneş gözlüklerinin kullanılması bulunuyor. Şapkanın ense ve kulakları da örtecek şekilde geniş kenarlıklı olması, giysilerin ise UV geçirmeyen veya UV’yi daha az geçiren koyu renkli, sık dokunmuş keten ve pamuklu kumaşlar veya polyester, likra, polipropilenden yapılmış ince dokulu kumaşlar arasından tercih edilmesi gerekiyor.
SPF 30 yüzde 97 koruyor
Dr. Akkaya, “Güneşten koruyucu ürünleri seçerken en az SPF 30 ve üzeri, geniş spektrumlu (UVB ve UVA’ya karşı etkili) ve suya dayanıklı olanlar tercih edilmeli. Güneşten koruyucu ürünlerin üzerindeki SPF değeri, UVB’ye karşı koruyuculuğu ifade ediyor. UVA’ya karşı koruyuculuk için yaygın kabul görmüş sayısal bir değer bulunmuyor. SPF 30 özellikli bir ürün, deriye ulaşan UVB’nin yüzde 97’sini bloke edebiliyor” diyor.
D vitamini için 15 dakika yetiyor
Vücutta önemli fonksiyonlara sahip bir hormon-vitamin olan D vitamininin sentezi, deriden UVB ışınlarının emilmesi ile gerçekleşiyor. Teorik olarak güneş koruyucu ürünlerin kullanımı ile deride D vitamini sentezi engelleniyor. Dr. Akkaya, “Sadece yüz ve kolların açıkta kaldığı giysilerle, haftada üç kez, 10-15 dakika süre ile güneş altında kalmak yeterli miktarda D vitamini sentezlenmesine imkan sağlıyor. Bu sürelerin üstünde güneşe maruz kalmakla, daha fazla D vitamini sentezi gerçekleşmiyor. Ayrıca koyu renkli tene sahip veya bronzlaşmış kişilerde UVB deriden geçemediği için D vitamini sentezi yeteri kadar gerçekleşemiyor. Ağızdan günlük D vitamini desteği kullanılması ve D vitamininden zengin gıdaların tüketilmesi, kandaki D vitamini seviyelerinin artmasına katkıda bulunuyor” diyor. Dr. Akkaya, sağlıklı bronzlaşma gibi bir tanımın hiçbir şekilde doğru olmadığı, başta çocuklar ve gençler olmak üzere her yaş grubunun, güneş ışınlarının olumsuz etkilerinden korunması gerektiğinin de altını çiziyor.